Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
10 Ali KÜLEBİ TUSAM Ulusal Güvenlik Stratejileri Araştırma Merkezi Başkanvekili akulebi@tusam.net fganistan batağına saplanmış gibi gözükmekle beraber, söz konusu bataktan Orta Asya’daki uzun vadeli çıkarları nedeniyle rahatsız olmayan ABD’nin yetkili ağızları son günlerde başarısızlıklarının en önemli nedeni olarak hep Pakistan’ı gösteriyor. Hatta ABD’nin Pakistan’ı suçlarken, gerektiğinde Pakistan’ın iç işlerine müdahale için durumdan yararlanma kapısını da açık tuttuğu söylenebilir. Son olarak Pakistan hükümetindeki koalisyon ortaklarınca 18 Ağustos 2008 günü istifaya zorlanmış olan Devlet Başkanı Pervez Müşerref ’in yokluğunda ABD açısından Pakistan’ın iç işlerine karışma olanağının daha da artacağı güçlü bir olasılıktır. Her ne kadar Müşerref dünya kamuoyunca ABD yanlısı olarak biliniyorduysa da yılların deneyimine sahip böyle bir liderin Pakistan gibi son derece önemli sorunlarla karşı karşıya olan bir ülkenin başından ayrılması, hiç kuşkusuz deneyimsiz politikacılar aracılığıyla çeşitli yeni ve hatta katmerli sorunları da beraberinde getirebilecektir. Zira bu dost ve kardeş ülkenin üstesinden gelmesi gereken sorunlarının çeşitliliği ortadadır. Bu bağlamda; Hindistan ile süregelen gerginlik, Keşmir sorunu, ülkenin batısında bulunan Belucistan’daki ayrılıkçı hareket, ekonomik sıkıntılar, dünyada tek Müslüman nükleer güç olmasının özellikle ABD’de yarattığı kaygı ve bu güç üzerinde denetim sağlama girişimleri ile ülke içinde giderek artan Taliban ve köktendinci unsurların eylemleri ve bunun Afganistan ile ilişkisi Pakistan’ın ana C S TRATEJİ Cumhuriyet Strateji 1 Eylül 2008 / 218 Müşerref’in istifası ile Pakistan deneyimli devlet başkanından yoksun kaldı A Pakistan’ın Afganistan çıkmazı Milyarlarca dolarlık harcamaya ve asker kaybına karşın Afganistan halen denetim altına alınamadığı gibi, Taliban da giderek gücünü arttırıyor. Bu da ABD’nin gözünde Pakistan’ı bir kez daha "suçlu" duruma düşürüyor. Amerikalılar Pakistan’a yapılan milyarlarca dolarlık askeri ve ekonomik yardıma karşı, Taliban’ın hızla güç kazanmasını ciddi ölçülerde sorguluyor ve eleştiriyorlar. sorunlarını oluşturuyor. Özellikle Afganistan ile ilişkilerin son aylarda sıkıntılı boyutlara ulaşmış olması ve bunların çözümünde ABD’nin yardımcı olacağına adeta Afganistan’dan yana bir tutum sergileyerek Pakistan’ın iç işlerine müdahale arayışlarına girişmesi bu stratejik açıdan çok önemli ülke için deneyimli bir devlet başkanının yokluğunu her daim hissettirecek sorunları beraberinde getirecektir. STRATEJİK UNSUR Asırlardır Orta Asya’ya erişim yollarının geçiş kapısı olması nedeniyle son derece stratejik bir önem arz eden Afganistan’ın kontrolü, dünya güçlerini her devirde meşgul etmiştir. ABD’den önce de Soğuk Savaş’ın öteki küresel gücü olan Sovyetler Birliği’nin Afganistan’ı işgalinin zirveye çıktığı 19851986 yıllarında bu ülkede yaklaşık 110 bin kişilik bir askeri güç bulundurduğu ve yine bu ülkede yaklaşık 13 bin asker kaybettiği hatırlardadır. O gün için Sovyetlerin savaşı kaybetmesinin en önemli faktörlerinden birinin Pakistan olduğu gerçeği açıktır. Bilindiği üzere Amerika’nın sadık müttefiki olan Pakistan, Afganlı mücahitlere RusAfgan Savaşı süresince Amerikan ve Suudi yardımlarının ulaştırıldığı ana kanal oldu. Mücahitlere insan gücü takviyesi ve eğitiminin sağlandığı ana üs de yine Pakistan idi. Hatta bu yardımların 1980’lerin sonlarında bir milyar dolara erişmiş olduğu da uzmanlarca ifade edilmekteydi. O günlerde ABD’ye karşın Sovyetlerin Pakistan’ı işgali ve Afganistan’da bu yolla kesin bir zafer kazanmayı düşündükleri, ancak buna cesaret edemedikleri bugün tartışılan konular arasında. Nitekim günümüzde ABD’deki bazı politikacıların da zaman zaman ağızlarından kaçırdıkları politikalardan biri de aynen geçmişteki Sovyet yaklaşımı benzeri bir yaklaşımı içeriyor. Yani Pakistan’ı bir şekilde kontrol altına almak. Esasen Pakistan’ın dünyadaki tek Müslüman nükleer güç olması gerçeği de Amerika açısından bunu söz konusu edebiliyor. Yani Afganistan’da ne pahasına olursa olsun başarı kazanıp Orta Asya’da Rusya’ya karşın fiziki varlık sürdürmek Amerikan askeri stratejisine uyuyor. Bu nedenle de Amerikalılar yedi yıldır bu ülkede güç bulunduruyorlar. 70 bin kişilik koalisyon gücünün 35 bini Amerikan askeri. Ne var ki milyarlarca dolarlık harcamaya ve asker kaybına karşılık Afganistan halen kontrol altına alınamadığı gibi, üstüne üstlük bir de Taliban’ın giderek gücünü arttırıyor olması olgusu söz konusu… Taliban’ın da süreç içinde gücünü arttırıyor olması ABD’nin gözünde Pakistan’ı bir kez daha "suçlu" duruma düşürüyor. Amerikalılar Pakistan’a yapılan milyarlarca dolarlık askeri ve ekonomik yardıma karşı durumun her iki ülkede de Taliban’dan yana gelişme göstermesini ciddi ölçülerde sorguluyor ve eleştiriyorlar. PAKİSTAN’IN KARŞI SAVLARI Pervez Müşerref Amerikalılar böyle düşünürken Pakistanlılar ise özellikle Afganistan ile ilgili olarak Amerikan görüş ve politikalarının gerçeklerden 180 derece farklı olduğu görüşündeler. Amerikalıların onca teknolojik üstünlüğe ve sahip oldukları askeri güce karşın Afganistan’daki başarısızlıklarını sorguluyorlar. Hatta Afganistan’da bizzat ABD tarafından yaratılan istikrarsız ortamın Pakistan’ı siyasi ve ekonomik açıdan ciddi ölçüde etkilediğinden şikayetçiler. Yani sorunların, Batı medyasınca yansıtıldığı üzere Pakistan’dan Afganistan’a değil, Afganistan’dan Pakistan’a doğru sirayet ettiğini savunuyorlar. Yine Taliban’ın ötesinde, Afganistan’daki savaşlar nedeniyle önce 1980’lerde 3,5 milyon kadar Afganlı mültecinin Pakistan’a yerleşmiş olması ve adı değişen ancak bir türlü sonu gelmeyen savaşlar nedeniyle bu mültecilerin halen