02 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

18 Erdal SARIZEYBEK TUSAM İç Güvenlik ve Terör Danışmanı [email protected] Ortadoğu’daki bölgesel politikalar karşısında… C S TRATEJİ gündemine bir siyasi lider tarafından taşınacak ve geliştirecek, filli bir Kürt devleti bu siyasetin ardında yer alacak ve bu siyasette silahlı teröriste Türkiye’de yer verilmeyecektir. Son yaşadığımız terör olaylarını bu küresel projeye direnen ve siyasi misyonunu kendi başına tamamlamak isteyen PKK radikal guruplarının eylemi şeklinde değerlendirmek yanlış olmayacaktır. Silahlı terörle siyaset artık İran ve Suriye’de sürdürülecek ve Türkiye, küresel üçlünün projeleri çerçevesinde Kürt sorununu siyasi zeminde çözmeye zorlanacaktır. Bu tablo ile Türkiye’nin, üçlü küresel gücün (ABABD ve İsrail) iki yüz yıldır kurguladığı tuzakla şekillenen emperyalist projelerin müşterek hedefi olduğu ve Barzani’nin yaratılmasıyla Ortadoğu’da yüzyıllar sürecek bir karışıklığın temelinin atılmış olduğu da açıkça görülmektedir. erçeği kamuoyu dikkatinden kaçırıp hayallerle umut veren bir siyasetin pençesine düşmüş Türk milleti, gizlenen gerçeğin neden olduğu acı ve umutsuzluğu yıllardır yaşıyor ve kendisini terörden kurtaramıyor. Terörün; küresel projeleri gerçekleştirmeye yönelik "silahlı siyaset"in görünen yüzü olduğu göremiyor. Ne acıdır ki Türkiye’de bu yüz; insanlarımızın çaresizliği, şehitlerimizin kanı, yok edilen ulusal kaynaklar ve her geçen gün artan kamusal bir öfkeyle şekilleniyor ve gün ışığına çıkıyor. Bir yanda terörle mücadele için bir strateji ortaya koymayan dışa bağımlı kör ve sağır bir siyaset, öte yanda bu siyaset yüzünden can veren Mehmetçik ve her ikisini uzaktan izleyen masum ve çaresiz bir halkla ortaya çıkan trajik tablo sahip olduğumuz iç ve dış dinamiklerin gücü konusunda halkımızı çeliştiriyor. Türk milleti siyasetordu ile küresel terör arasındaki ilişkiyi algılama güçlüğüne düşürülüyor; siyasetin içsel sorunları emperyalist güçlerin desteğiyle bir açmaza sürüklediği gerçeği gözden kaçırılıyor ve bu tuzağa destek veren taraflı medyanın psikolojik harekatı akılları karıştırıyor. Türk milleti hızla bir çözümsüzlüğe doğru itiliyor ve ulusal çıkarlara aykırı PKK’nın siyasi misyonunu Barzani’ye devretmesiyle dayatmalar "çözüm" gibi algılatılmaya çalışılıyor. PKK silahlı siyaseti de anlamını yitirmiş Terörün ardındaki siyasi zihniyet kamuoyunun ayakları görünmektedir. Bu şekliyle Türkiye sesli olarak dile altına serilemediği için Türkiye’nin sahip olduğu getirilmeyen yeni bir sürece girmiştir; silahlı terörle dinamiklerle asla çaresiz olmadığı gerçeği gün yüzüne yaratılan Kürt sorunu artık uluslararası siyaset çıkarılmıyor. Emperyalist tuzaklar amaçlarını gerçekleştiriyor ve terör, bu tuzağın görünen yüzü olarak bize bakıyor. Barzani ve Bush... G Ulusal harekat başlatılmalı Küresel güçlerin Ortadoğu’daki KÜRESEL ÜÇLÜ planları, Türkiye’nin çıkarlarıyla Küresel üçlüyü Türkiye gibi müşterek hedefte götüren yol, 1071 Malazgirt savaşıyla çatışmaktadır. Türkiye’nin varlığını buluşmaya Bizans ordularını yenip Anadolu’ya yerleşen Avrupa’nın duyduğu müşterek öfkenin sürdürebilmek için siyasi irade Türklere sonucu olarak ortaya çıkmıştır. 1095 yılında Papa II. Ürben ve Papaz Piyer Lermit tarafından sergilemesi gerekiyor. Küresel "Cennette toprak" vaadiyle toplanan 600.000 kişilik Haçlı Ordusuna verilen; "Anadolu’dan çıkarlarla uyumlandırılan Türk Türkleri kovmak ve kutsal toprakları geri almak" görevi, bu yolun çıkarları, Türkiye’ye yarar getirmez. Müslümanlardan eski Bizans’a çıkmayı hedeflediğini ve mücadelenin dinsel amaçlara dayatıldığını açıkça göstermektedir. Tarihsel süreçte Kutsal topraklar Haçlı zihniyetiyle İsrail tarafından ele geçirilmiş ancak Anadolu’daki Türk varlığını yok etmeye güçleri yetmemiştir. Sürecin tamamlanabilmesi için Türk varlığının Anadolu’dan silinmesi gerekmektedir ama bu günümüz koşullarında nasıl yapılacaktır? Haçlı ya da Bizans projesinin bir uzantısı olarak Ortadoğu’da bir Yahudi devletinin kurulması fikri de geçmişi yüzyıllara dayanan bir proje olarak dünya siyasetinin gündemini hiç terk etmemiştir. 1917 Balfour Deklarasyonu ile İngiltere, Birinci Dünya Savaşı sonunda Filistin’de bir Yahudi Devleti’nin kurulacağının ilk işaretini vermiştir. Açıklamayı yapan İngiltere olmasına karşın projeyi uygulamaya koyan Amerika olmuş ve 1948’de İsrail devletinin kurulmasıyla ABD adımını Ortadoğu’ya atmıştır. İsrail, ABD için önemlidir çünkü bir yanda "Nil’den Fırat’a kutsal toprakları" ele geçirmeyi düşleyen bir İsrail, öte yanda İran ve Irak’ı tarihsel bir öç için hedef seçmiş bir İsrail vardır. Çünkü M.Ö. 500’lü yıllarda ilk krallıkları olan Yahuda’yı yıkan Babiller yani bugünkü Irak, ardından vuran ise Persler yani İran’dır. Filistin toprakları bu amaçla işgal edilmiş ancak İsrail kurulduğu günden bugüne bir türlü varlığını güvence altına alamamış ve olası savaşların eşiği olmaktan kurtulamamıştır. Emperyalist güçlerin çıkarlarını koruyacak bir İsrail’in yaşaması, büyümesi ve sağlam müttefikler bulması gerekmektedir ama bu nasıl yapılacaktır? Öte yandan, dünya enerji havzalarını ele geçirmeyi amaçlayan ABD, 1991 Körfez savaşıyla silahlı güçlerini Ortadoğu’ya getirmiş, 2002’de Afganistan’ı, 2003’te Irak’ı işgal etmiştir. Enerji havzalarının kontrol ve denetimi ve enerjinin batıya nakli için bu bölgelerdeki ülkelerin parçalanması ve ABD’nin sözünü dinleyecek küçük ve zayıf yönetimlerin iş başına gelmesi gerekmektedir. Ayrıca, olası nükleer gücü ve desteklediği radikal İslami guruplarıyla İsrail’e tehdit oluşturan bir İran meselesi vardır. Emperyalist güçler nasıl bir strateji ASALA VE PKK Türkiye emperyalist emellerin bir aracı olarak örgütlü silahlı siyaset anlamına gelen terörle ilk olarak 1970’li yıllarda tanışmıştır. 19731985 yılları arasında Türk diplomatlarına yönelik 21 ülkede 110 eylemin gerçekleştirilmesi ve 42 Türk diplomatının öldürülmesiyle Ermeni meselesi emperyalist siyasetin içine çekilmiştir. ASALA, Türkiye ile Ermenistan arasındaki tarihin derinliklerine gömülmüş bir süreci siyasetin içine çekmekle silahlı propaganda dönemini tamamlamış ve silahın başlattığı siyaseti sürdürmek üzere yerini Ermenistan’a, Ermeni lobilerine ve de Türkiye üzerinde emelleri olan ABABDİsrail üçlüsüne bırakmıştır. ASALA’nın hemen ardından gelen PKK terör örgütü, 1979’dan günümüze kadar sürdürdüğü cinayetleriyle küresel üçlünün istekleri doğrultusunda içsel sorunları bir siyasi sorun olarak uluslararası siyasetin içine çekmeyi becerebilmiştir. 1991 Körfez Krizi sonrası ortaya çıkan ABD’nin yol açtığı Saddam’ın Halepçe katliamı ve 500 bin Iraklı Kürt’ün Türkiye’ye sığınması olayı ile önceden kurgulanmış "Kürt sorunu" da tıpkı Ermeni meselesinde olduğu gibi siyasete çekilmiştir. Ancak, Ermeni meselesini dünya siyasetinde izleyecek bir Ermenistan devletinin varlığına karşın, silahlı terörle yaratılan Kürt sorununu uluslararası gündemde takip edecek bir Kürdistan devleti olmadığı için PKK günümüze kadar yaşatılmıştır. ABD’nin 2003’te Irak’ı işgal edip Barzani’yi stratejik müttefik ilan etmesi, kuzeyde Kürt devletini fiilen kurması ve
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle