09 Ocak 2025 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

10 Ali KÜLEBİ TUSAM Ulusal Güvenlik Stratejileri Araştırma Merkezi Başkanvekili akulebi@tusam.net Sektörler birer birer düşüyor… C S TRATEJİ göstermektedir. Buna ek olarak gerçek anlamda emlak alımında uygulamaya girmesi yılan hikâyesine dönen tutsatlı (mortgage) konut alımlarının da giderek artması, yabancı sigorta şirketlerinin sermaye güçleri, deneyimleri ve organizasyonel yapılarıyla Türkiye piyasasına yoğun olarak girmelerine yol açıyor. S on birkaç yıldır stratejik ülke kaynaklarımızın ve uzun yıllar üzerinde emek sarf edilerek geliştirilmiş hizmet kuruluşlarımızın süratle yabancıların eline geçmesi, üzerinde duyarlılık ve tepkiyle durulması gereken önemli bir husustur. Çünkü reel yabancı yatırımlarının artışı ve dolayısı ile ülkemizin ne denli kalkındığı konusunda başarı örnekleri olarak verilen rakamların içinin aslında bomboş olduğu, gelen yabancı sermayenin nerelere yatırım yaptığına bakıldığında açık bir şekilde sırıtıyor. Zira gelen yabancı sermaye, çoğu hizmet sektöründe faaliyet gösteren birçok kuruluşu satın alırken hiçbir yeni istihdam alanı yaratmadığı gibi üstüne üstlük bir de satın aldığı kuruluşlardaki çalışanların bir kısmını "tasarruf ve reorganizasyon" bahanesi ile işten çıkararak işsizler ordusuna yaşamları alt üst olacak yeni kişileri katıyor. Hizmet sektörlerimizin başında gelen ve son yıllarda yabancı bankaların iştahlarını kabartan bankacılık sektörümüzün yarısı bugün yabancı ellerde. Kalanların da çoğunun yabancı ortakları var. Onların da tamamen yabancı ellere geçmesi söz konusu. Esasen dünyada bir finansal kriz yaşanmasaydı süreç içinde daha pek çok yabancı bankanın kalan milli kuruluşlarımızı satın alması, ele geçirmesi bekleniyordu. Bankacılığın yanı sıra bu sektöre çok yakın, paralel bir kulvarda çalışan sigorta sektörümüzdeki gelişmelerin ise "yabancılaşma" bağlamında çok daha hızlı bir tempoda yürüdüğü ise acı bir gerçek. Türkiye’nin artan nüfusu, araç sayısı ve halkın giderek üretim ve hizmet sektöründe faaliyete girmesi ile yıllık yaklaşık 7.5 milyar dolara erişen sigorta pirim kapasitesinin yabancı firmaların iştahını giderek arttırdığını gösteriyor. Türkiye’de birçok sektörün yabancıların egemenliğine geçmesi son yıllarda yoğunlaştı. Bu sektörlerden biri de sigortacılık. Bu sektörde günümüzde yabancı payı yüzde 70 düzeyine ulaşmış durumda. Yabancıların sigortacılığa yönelmelerinin nedeni ise yapılan düzenlemelerin itici güç oluşturması… 15 gibi ciddi bir artışı beraberinde getirmesi de özellikle Avrupalı yatırımcı ve sigorta kuruluşlarını Türkiye piyasasına girmeye teşvik etmiştir. Türkiye’de sektörel yasal düzenlemelerin giderek devreye girmesi ve Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulunun oluşturulması ve akabinde uygulamaya konulan düzenlemeler nedeniyle sektörel gelişmenin daha çekici ve hızlı olacağını Sigortacılık yabancılara teslim YAPININ SÜREÇ İÇİNDE DEĞİŞİMİ YABANCI İLGİNİN NEDENLERİ Sigortacılığımızın gelişmesindeki en önemli belirti 2005 yılındaki 5.7 milyar dolar olan toplam pirim tutarının 2007 de 8 milyar dolara yaklaşmış olması. Gelişmedeki başka bir gösterge de ülkemizdeki yıllık prim artışı oranının, ülke GSMH’sinin artış oranının sürekli üzerinde (son 20 yılda, 1994 ve 2001 kriz yılları hariç) artmış olması. Sigortacılığın Türkiye’deki geleceği, potansiyelinin göstergesi ve yabancıların ilgisini kışkırtan bir başka neden de fert başına düşen prim bedelinin 2005 yılında 80 dolar olmasına karşı bu tutarın AB ortalamasının 1.500 dolar olması. Bütün bunlara bakarak Türkiye’de yaşam standardı, nüfus ve kalkınma düzeyi arttıkça, primlerin çok daha fazla artış potansiyeli vaat ettiği açıkça ortada ve bu hususu yabancılar çıkarlarına uygun bir şekilde değerlendirmeye çoktan başlamış durumdalar. Yine ülkemizdeki varlıkların toplamda ancak yüzde 35’inin, bu bağlamda evlerin yaklaşık yüzde 25’inin ve motorlu araçların yasal mecburiyetlere rağmen ancak yüzde 60’ının sigortalı yapılmış olması hususu da bu sektörün önündeki potansiyelin büyüklüğünü açıklar. Ayrıca sektörün 2005 yılındaki gelir ve büyüme hızının önceki yıla göre yüzde Sektördeki yabancılaşma hızla yayılıyor... Halen ülkemizde 47 sigorta şirketi faaliyet gösteriyor. Söz konusu şirketlerden 16 şirketin sermayesinin yüzde 50’sinden fazlası yabancılara aitken, 31 şirketin ise yabancı ortaklığı ve/veya yerli sahipleri bulunuyor. Türkiye’de milli sigorta şirketlerimiz son 70 yılda büyük çabalarla milletimize sigortacılığı ve önemini üstün gayretlerle tanıtıp benimsetirken, bu çabalarının sonucu bir süre ülkede bulunan ve 1872’den bu yana faaliyette bulunan yabancıların payı yüzde 10’lara düşmüştü. Şimdi tekrar gelinen nokta ise Türkiye’nin potansiyelini değerlendiren yabancıların sektörde yüzde 70’in üzerinde bir kontrol ve paya ulaşmış olmaları. Bu bağlamda sektörde 2006 yılında yüzde 61 olan yabancı payı, süreç içinde yeni satın alınan Türk şirketleriyle yüzde 70’lerin üzerine çıktı. 2007’de DenizbankDexia’nın ve Mapfre’nin yerli şirketleri ve bir dizi emeklilik sigortası dâhil öteki önemli kuruluşları satın almaları pazar payını çoğaltırken, yabancı ortaklı veya yabancı kontrollü şirketlerin giderek, sektörde birinci ve milli bir kuruluş olan Anadolu Sigorta’nın ardından ilk sıralarda yer almaya başlamaları sektördeki hâkimiyet çizgisini gösteriyor. Ayrıca son bir yıl içinde, Aksigorta’nın yüzde 99.4’üne sahip olduğu Ak Emeklilik A.Ş.’nin İngiliz sigorta kuruluşu Aviva ile birleşerek özellikle emeklilik sigortası alanında yüzde 25’lik pazar payı ile birinci sıraya oturması, Başak Sigorta’nın yüzde 57 hissesinin Fransız Groupama’ya, İhlas Sigorta’nın yüzde 88 hissesinin Alman HDI’a, İsviçre Sigorta’nın yüzde 75 hissesinin Alman Ergo’ya, Global Hayat Sigortası’nın, Denizbank’ın ana hissedarı Belçikalı Dexia’ya, Şeker Sigorta’nın Amerikalı Liberty Mutual’a ve Ray Sigorta’nın yüzde 58.2 hissesinin Avusturyalı TBHI’a satılması sektördeki önemli gelişmelerdendi. Yine Garanti Sigorta’nın Hollandalı Eureko ile ilişkisi de gelişen yeni ve önemli bir adım olarak değerlendirilmeli. Liberal ekonomik sistem içinde şirketlerin yabancı sermayece alınıp satılması alışılmış ve kapitalist sistemin bir özelliği ise de, istihdam ve katma değer yaratmadan yabancıların ülkemiz içinde kısa bir dönem içinde birçok sektörde alabildiğine etkin konuma gelmeleri kabul edilemeyecek ve üzerinde durulması gereken bir husustur. Dünyanın en liberal ülkesi olan ABD’nin bile yeri geldiğinde stratejik milli şirketlerinin Çin gibi ülkelere satılmasını engellemiş olduğu, Fransa gibi birçok Avrupa ülkesinin ise değil yabancılara şirket satılmasının, birçok sanayi ve hizmet kuruluşunda devlet kontrolü ve yönetimi uygulaması bizim ders almamız gereken hususlardandır. Sigortacılıkta gelinen noktanın bir adım sonrası sektörün tamamının yabancı kontrolüne girmesidir ki böylesine bir durum diğer yabancılaştırma "operasyonları" gibi üzerinde duyarlılıkla durulması ve dikkatle düşünülmesi gereken bir konudur.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle