17 Haziran 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

18 Gözde KILIÇ YAŞIN TUSAM Balkan Araştırmaları Masası [email protected] Moskova Patrikliği ile Fener Patrikliği arasında tartışma… C S TRATEJİ olduğunu ve kutsal kararlar uyarınca diptych’deki birinci sıranın o zamana dek Roma Piskoposluğuna ait olduğunu ifade ediyor. Doğrusu Moskova Patrikhanesi’nden yükselen itirazları iki kilise arasındaki anlaşmazlığın yeni bir dışa vurumu olarak nitelendirerek görmezden gelmek mümkün değil. Ekümeniklik iddiasına yöneltilen bu itirazlar bir yanıyla "300 milyon Ortodoks Hıristiyan’ın kabul ettiği bir gerçeği Türkiye’nin de kabul etmesi gerekir" yaklaşımının gerçekçi olmadığını diğer bir yanıyla da "ekümeniklik" iddiasında Türkiye’nin algılamasının çok yerinde olduğunu göstermektedir. Her şeyden önce CIA’in 2007 verilerine göre dünya nüfusunun yüzde 3.42’sini oluşturan ve yaklaşık 225 milyonu bulan Ortodoks Hıristiyan’ın Rusya’da yaşayan 125 milyonunun tartışmasız "ruhani lideri" olan Moskova Patrikhanesi’nin itirazlarının Ortodoks paradoks olarak değerlendirilmesi mümkün değildir. Kaldı ki Moskova Patrikhanesi’nin "ruhani" liderliğini kabul eden dünya üzerine yayılmış kiliselere devam eden Rus diasporası(6) dikkate alındığında "ekümeniklik" iddiasını "kesinlikle" reddedenlerin sayısı da önemli ölçüde artacaktır. Fener Rum Patrikhanesi’nin "ekümeniklik" iddiasına karşı çıkışında Moskova Patrikhanesi’nin yalnız olmadığını ve diğer Ortodoks kiliselerinin de bu iddianın kimi boyutlarının mesnetsiz olduğu konusunda Moskova ile fikir birliğinde olduğunu belirtmek gerekir. Ortodoks Hıristiyan ruhanileri arasındaki anlaşmazlığın tartıştığımız kısmının esasını diaspora Ortodoksları üzerindeki ruhani yetkinin ve düzenleyici sıfatın kime ait olduğu sorunsalı oluşturuyor. Çünkü Ortodoks (Doğu) Kilisesi’ni oluşturan 14 otosefal (bağımsız) 2 otonom (özerk) ve bir yarı otonom coğrafi bölge kiliselerinin(7) her birinin eşit olduğunu, bunlar arasında altlıküstlük ilişkisinin bulunmadığını, "hiçbirinin diğeri üzerinde yetki ve söz sahibi olmadığını" Fener Rum Patrikhanesi de kabul ediyor. Ancak Fener Rum Patrikhanesinin "diğer patrik ve başpiskoposların yetkili olduğu coğrafya sınırlarının dışında kalan yerlerde Ortodoks Kilisesi kurmak gibi görevinin",(8) egemenliğinin veya yetkisinin bulunduğu iddiasında ise Fener ciddi bir muhalefetle karşılaşıyor. O rtodoks olmayan Batılı devletlerin siyasi desteğini alarak dünyadaki 300 milyon Ortodoks’un "ruhani lideri" olduğu iddiasını hayata geçirmeye çalışan Fener Rum Patrikhanesi, henüz ne Moskova Patrikhanesi’ni ne diğer ulusal patrikhaneleri ne de Türkiye’yi ikna edebilmiş değil. Yunanistan’ın etkin gazetelerinden Kathimerini "Rusya Kilisesi, Patrikhaneye saldırdı"(1) başlıklı haberinde Moskova Patrikhanesi’nin Bartholomeos’un bütün Ortodoks Hıristiyanların lideri olduğu ifadesinin hiçbir tarihi esası bulunmadığını açıkladığını bildiriyor. Gazete, böylece "İstanbul’daki Ortodoks Patrikhanesinin" mevcut sıkıntılarına bir yenisinin daha eklendiği yorumunu yapıyor. Fener Rum Patrikhanesi’nin(2) mevcut sıkıntısı ise şüphesiz Yargıtay 4. Ceza Dairesinin 2007/5603 sayılı kararında yer alan Patrikhanenin "ekümenik sıfatının bulunmadığı"na ilişkin belirlemedir. Yargıtay kararına ilk tepki de Yunanistan’dan gelmişti. Nitekim konu Yunanistan’ın isteğiyle son anda AB Dışişleri Bakanları Konseyi’nin 23 Temmuz’da yaptığı toplantı gündemine alındı. Yunanistan Dışişleri Bakanı Dora Bakoyanni de burada AB’li meslektaşlarını "ekümeniklik" hakkında bilgilendirdi(3) ve konuyu dini özgürlükler kapsamında yorumlayarak Türkiye’nin "temel hak"lardaki kayıtsız duruşunu eleştirdi. Fener Ortodoksları bölüyor ORTODOKS PARADOKS Moskova Patrikhanesinin çıkışı da aslında doğrudan Fener Rum Patrikliği’nin ekümenik olma iddiası son dönemde yoğun tartışmalarla gündeme geliyor. Bu konuda Moskova Patriği Aleksi II’nin yazdığı mektuplar tarihsel gerçekliği ve tartışmayı ortaya koyuyor. Bakoyanni’nin "Konstantinopolis Patrikhanesi 6. yüzyıldan bu yana bütün Ortodoksların başıdır ve 300 milyon Ortodoks Hıristiyan’ın ruhani lideridir" şeklindeki sözlerine yönelikti. Rus haber ajansı İnterfax’a yaptığı açıklamada(4) Moskova Patrikhanesi, "15 otonom (otosefal) yerel Ortodoks kilisesinden biri" olması nedeniyle "Konstantinopolis Patrikhanesi’nin dünya üzerinde yetkisi" bulunduğu veya "300 milyon Ortodoks Hıristiyan’ın" ona bağlı olduğu iddiasının doğru olmadığını savunuyor. "Konstantinopolis ve Yeni Roma Başpiskoposluğu –Ekümenik Patrikliği" veya "13. Apostel Cihan Hâkimi" ünvanlarının ise esasen İskenderiye Patrikliğine ait olduğunu vurgulayan Moskova Patrikhanesi "cihan" kelimesinin de sadece Bizans İmparatorluğu sınırlarını(5) ifade ettiğini ekliyor. Moskova Patrikhanesi devamla Ortodoks Kiliselerinin başpiskoposlarının isimlerinin bulunduğu listede (diptych) "Konstantinopolis Patrikhanesinin ilk sırada ve saygın bir yerde bulunduğunu ancak bunun ona herhangi bir yetki tanımayacağını" bildiriyor. Bakoyanni’nin ve dolayısıyla Fener Patrikhanesi’nin söz konusu ünvanı "6. yüzyıldan bu yana" kullandığı ifadesine de karşı çıkan Moskova Patrikhanesi, bunun 9. yüzyıldan önce olamayacağını çünkü Doğu ve Batı Kiliseleri arasındaki kesin bölünmenin 1054 yılında MOSKOVA PATRİĞİ ALEKSİ’Yİ OKUMAK Moskova Patriği Aleksi II ile İstanbul Patriği Bartholomeos arasındaki yazışmalar,(9) Fener Rum Patrikhanesi’nin "ekümeniklik" iddiasına ışık tutuyor. Aleksi, Bartholomeos’a cevaben yazdığı 5234 protokol numaralı ve 18 Eylül 2002 tarihli mektubunda(10) İstanbul Patrikhanesi’nin Batı Avrupa, Amerika ve Avustralya’daki bütün diaspora kiliseleri üzerindeki egemenlik iddiasını dayandırdığı 4. Ekümenik (Evrensel) Konsey’in 28. Kuralı’nı hatalı yorumladığını kaydediyor. Gerçekte söz konusu kutsal kuralın İstanbul Patrikhanesini sadece Asya, Trakya ve Pontus bölgeleri (diosiz) ile sınırlı biçimde yetkili kıldığı belirtiliyor. Buna göre Trakya bölgesi bugünkü Türkiye, Yunanistan ve Bulgaristan’ın topraklarının bir kısmını kapsamaktadır. Balsamon gibi tarihteki tefsircilere göre Pontus, Trabzon’a kadar olan ve Karadeniz boyunca uzanan bölgeyi; Asya da Anadolu’nun tamamını değil sadece Antalya ve Efes civarını ifade eder. Nitekim Anadolu’nun geri kalanı Antakya Patrikliği’ne bağlıdır. Aleksi, Bartholomeos’un iddialarını dayandırdığı 28. Kural’ın hiçbir şekilde İstanbul Patrikhanesine Batı Avrupa ve o tarihte (451) henüz keşfedilmemiş olan Avusturya ve Amerika topraklarında herhangi bir yetki tanımadığının da altını çiziyor. Öte yandan bu iddianın ancak 1920’li yıllardan itibaren ortaya atıldığını vurgulayan Moskova Patriği bu tarihten önce ne böylesi bir duruma ne de böylesi bir iddiaya rastlanmadığını belirtiyor. Aleksi’nin mektubunda İstanbul Patriği 4. Meletios’un başlattığı Ortodoks diasporasını kendine bağlama hareketinin Ortodoks Bartelomos
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle