17 Haziran 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

8 Ali KÜLEBİ TUSAM Ulusal Güvenlik Stratejileri Araştırma Merkezi Başkanvekili [email protected] ABD bastırıyor, bölge yönetimleri gereken bir konu. ABD’NİN OLASI ZAMANLAMASI tedirgin… C S TRATEJİ H er ne kadar Amerikan kamuoyu, İran ile gerginlik düzeyi dünya gündeminden düşmeyen ABD dış politikasına, temelde karşı ise de, çoğu ülkede olduğu üzere ABD’de de halk ile yönetim arasında fikir ayrılıkları çok sık rastlanan bir olgu. Buna iki yıl sonra başkanlık dönemi kapanacak olan George Bush’un bir şekilde tarihe geçmek için girişeceği akıl dışı bir girişim hevesi de eklenirse önümüzdeki aylarda İran’a yönelik bir saldırı beklenebilir. Dünya kamuoyunun nabzı da bu noktada ABD’li şahinler tarafından pompalanan adrenalinle basın ve medya yoluyla sürekli takviye ediliyor. İran Devlet Başkanı Ahmedinecad’ın da özellikle uranyum zenginleştirme dahil hiçbir konuda geri adım atmayacağı hususundaki beyanları da BushABD’li Şahinler ve İsrail üçgenli saldırı yanlılarına koz vermeye devam ediyor. Aslında dünyada birçok ülkeye açık olan uranyumun zenginleştirilmesi olanağı ve hakkı ile nükleer teknolojinin temelde İslam ülkelerinden esirgenmek istenmesi de batılılarca çok değişik uygulamalarını bildiğimiz çifte standartların bir başka örneği. Bu haksızlığa direnen ve başarı kazanan tek ülke kardeş Pakistan olurken, Pakistan’ın nükleer güç olmasına özellikle ABD’nin nasıl karşı çıkmış olduğunu da unutmamak gerek. ABDİran ilişkileri ise çok daha gergin bir geçmişi ve süreci ihtiva etmesi açısından ayrı bir özellik taşıyor. 1979 İran İslam Devrimi’nden sonra ABD ile çatışmaya girecek ölçüde bozulan ilişkiler ve sonradan Saddam Hüseyin’in ABD’nin teşvikiyle İran’a saldırması bu bağlamda hatırlanması gereken hususlardır. Ancak bu günlerde geçmişten süregelen husumetin çok açık başka belirtileri de gündemde. Birincisi, bildiğimiz ve gündemden düşmeyen İran’ın uranyum zenginleştirme çabaları ve bunun Batı tarafından bir nükleer güce dönüşebileceği ve/veya bu olanağın istenmeyen kişilerin eline teslim edilebileceği olgusu. İkincisi ise, ABD’nin, Irak başta olmak üzere Ortadoğu’daki tüm sorunların İran tarafından çıkartıldığı veya desteklendiği konusunda varsayımları. Ancak ABD’nin ve Amerika’daki Yahudi lobisinin üzerinde önemle durduğu bir diğer konu da ABD, İran’a karşı yaptırım düzeyinin yükseltilmesine çalışıyor. Bu da nükleer çalışmaları engelleme konusunda ne kadar kararlı olduğunun göstergesi. Olası saldırı küresel dengeleri kökünden sarsabilir. Amhedinecad’ın söylemleri paralelinde, İran’ın, İsrail’e Ortadoğu’da yaşam alanı bırakmama emelleri. Bütün bunlara İran’ın son sıralarda usta diplomatik ataklar ve çalışmalarla ABD’nin çıkarlarını ve egemenlik kurma çalışmalarını engellemesi ile İslam dünyasında güç kazanması eklenirse, ABD’nin İran’a karşı bir harekâta girişme olasılığının arttığı görülüyor. İran hedefte SÜNNİ YÖNETİMLER RAHATSIZ İran’ın Şii’lerin çoğunlukta olduğu birçok Arap ülkesinin yanı sıra çok koyu Sünni rejimler olarak kabul edilebilen Mısır ve Suudi Arabistan’da ve bu sınıflandırmanın dışında olsa da Müslüman halkın hemen hepsi Sünni olan Filistin’de dahi sempatizan bulması, geniş halk kitlelerinde hayranlık uyandırması Sünni Arap ülkelerinin otokratik, totaliter rejimlerini rahatsız ediyor. Bu rahatsızlık şu sıralarda öyle bir düzeye erişmiş ki artık Müslüman ülkelerin bir kısmında şimdilik çok fazla su yüzüne çıkmamış olan bir SünniŞii çatışması söz konusu. Bunun en belirgin örneklerini, İsrail’in Lübnan’a saldırısındaki büyük tahribat ve insan kayıplarına karşın İsrail’e karşı savaş veren Şii Hizbullah’a Sünni Arap ülkelerinin destek vermemesinde gördük. Yine ayrı bir olgu da temelde Suudi Arabistan’daki Vehhabi rejimine karşı mücadele başlatan Usame Bin Laden’in güçlenen Şii tehdidine karşı Suud ailesiyle ittifaka girişmesi. Esasen Bin Laden ve sağ kolu Ayman Zevahiri’nin temelde ciddi bir Şii karşıtı oldukları bilinen bir gerçek. İşte bu gerçekler bugün Ortadoğu’yu daha karmaşık bir hale getirirken bir yandan da İran ABD ilişkilerini belirleyecek gibi görünüyor. Çünkü SünniŞii çatışmasının giderek artan boyutları, İran’ı olası bir saldırıda ABD karşısında ne ölçüde yalnız bırakacağı konusu hem İran, hem de ABD tarafından hesaba alınması İran’ın ortadan kaldırmayı dile getirdiği İsrail’in baskılarıyla İran’a saldırmayı ve İran’ın nükleer tesislerine zarar vermeyi hedefleyen ABD’nin önünde bir dizi sorun var. Bu sorunlar gündemdeyken, ABD’nin Körfez civarındaki uçak gemisi USS D. Eisenhower’e katılmak üzere yola çıkan ikinci bir uçak gemisi USS John Stennis’in bugünlerde bölgede bulunan USS Dwight D. Eisenhower ile buluştuğu ve her iki uçak gemisinin, artık Umman Denizi’nde seyrettiği belirtildi. İkinci uçak gemisinin bölgeye intikaliyle ABD ile İran arasındaki askeri gerginliğin azami düzeye çıktığı ve USS John C. Stennis ve beraberindeki havadeniz grubunun, Afganistan ve Irak’ta bulunan kara kuvvetlerine destek temini amacıyla 5. Filonun operasyon bölgesinde yer almasının, bunu tehdit olarak algılayan İran’ı karşı askeri hamlelere sevk ettiği bilinmekte. Bu bağlamda 19 Şubat günü İran Devrim Muhafızları’nın ülke genelinde son bir yılın en geniş çaplı kara tatbikatını başlatmaları da anlamlı. 16 eyalette başlayan "İktidar" adlı tatbikatın üç gün süreceği ve 850.000 km. karelik alanda 3 aşamada yapılacağı, tatbikata 20 piyade tugayının katılacağı ve 750 adet füze ile yeni silahların bu tatbikatta kullanılacağı verilmiş haberler arasındaydı. İran ve Amerikan askeri cephelerinde bu gelişmeler olurken İngiltere’nin de iki mayın aramatarama gemisini Körfez’e gönderdiği söyleniyor. Buna ek olarak ABD keşif uçaklarının İran semalarına her geçen gün daha yakın uçtukları da iddia edilmekte. Başkan Bush’un emri üzerine Irak’ta İran ajanı olduğu ileri sürülen kişilerin ortadan kaldırılması operasyonları da İran’a karşı yürütülen sessiz savaşın sesli hale gelmekte olduğunun bir belirtisi. Her ne kadar yeni ABD Savunma Bakanı Robert Gates İran’a saldırı amaçları olmadığını söylüyor ise de bütün belirtiler ve özellikle İsrail’in, İran’ın nükleer güç olmasından duyduğu endişenin ABD’ye yaptığı baskılar olası bir savaşı gündemden çıkarmış değil. Buna yukarıda değindiğimiz üzere Başkan Bush’un Oval Ofis’i, İran sorununu çözmeden terk Ahmedinecad Bush
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle