17 Haziran 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

ana bölgeye ayrılmasını savunuyor. Irak’ın bölünme planı ana hatları itibariyle çatışmanın taraflarına kendi bölgelerinde güvenlik ve hakimiyet sağlamayı hedeflese de uygulamaya konulduğunda ciddi sorunlara yol açabileceğini söylemek mümkündür. En başta ülkeyi Şii, Sünni ve Kürt bölgelerine ayırmanın ne derece mümkün olabileceği tartışılmalıdır. Bağdat, Musul ve Kerkük gibi önemli yerleşim merkezlerinde farklı dini ve etnik grupların iç içe geçmesinden ötürü kesin etnik çizgilerle bölgelere ayrılmaları son derece zor gözükmektedir. Özellikle Kerkük konusu ele alındığında, Kerkük’ün Kürt bölgesine katılmasına yönelik çalışmaların Türkmenler gibi ağırlığı olan diğer etnik grupları rahatsız ettiği ve sorunlara neden olduğu ortadadır. Bölünme ile beraber ortaya çıkacak olan yapıların niteliği de ayrı bir tartışma konusudur. Bölgesel olarak düşünüldüğünde ise bölünmesinin sonucunda kurulacak olan yeni yapıların Irak’ın komşularının hassasiyetlerini arttırarak yeni müdahale alanları yaratması ve sonuç olarak bir kriz ortamı doğurması olasılığı vardır. C S TRATEJİ Yıkım, ekonomik dengeleri bozuyor... 11 ANAYASAL BÖLÜNME Irak’ta olası bölünme, bölgesel bir kargaşaya neden olur. Kürt grupların Irak’ın komşularına yönelik yaklaşımları bölgeyi yeni çatışmalara sürükleyebilir. politikasından vazgeçtiği ve Irak’taki mevcut durumu kabullendiği görüntü ve endişesi hakimdir. Türkiye Irak’taki federal yapıya ve anayasaya gerekli tepkiyi gösterememiştir. Türkiye, soğuk savaş döneminden bu yana ABD’nin stratejik ortağı olarak ABD’den bağımsız dış politika izleyememiştir. Son yıllara gelindiğinden, ABD açısından bu ittifak sarsılmış "stratejik ortaklık", Başkan Bush’un deyimiyle, "stratejik işbirliği" ne dönüşmüştür. Buna rağmen Türkiye, Irak’taki duruma "soğuk savaş" mantığıyla yaklaşmış, ABD’den farklı bir politika izleyememiş ve mevcut durumu kabullenmiştir. Ekonomik olarak ABD’nin desteğine ihtiyaç duyması, Türkiye’yi Iraktaki gelişmeleri kabullenmek zorunda bırakmış olabilir. ABD‘ye rağmen bir Irak politikası üretilmesi ve uygulanmasına engel teşkil etmiş olabilir. Çevremizle meşgul olacağız, yol göstereceğiz. Gerekirse dışarıdan müdahalelere hepimiz adına direneceğiz. Bunları yaparken hiç aklımıza getirmememiz gereken ise, dışarıya dönük herhangi bir askeri faaliyettir. Bizim civarımızla ilgilenmemizin temeli; komşularımızla olan ayrılıklarımızı değil, her iki taraf için de varlığı söz konusu olan ve evrensel değerlere de ters düşmeyen ortak değerler olacaktır. Bunlar bölgeye istikrar, barış birlik, bağımsızlık ve refah getirecek ortak değerlerdir. Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdullah Gül, Irak’ın siyasi birliğinin, toprak bütünlüğünün korunmasının, bir an önce istikrara kavuşmasının, huzurlu olmasının, demokratik bir sisteme geçip kendi halkıyla komşularıyla barışık olmasının ve bütün kaynaklarını kendi çıkarlarına değerlendirebilmesinin önemli olduğunu belirtiyor. Gül, "Irak bölünürse en çok suçlanan tabii ki Amerikalılar olacak. Amerikalılar da bunun farkında oldukları için onlar da Irak’ın bölünmesini istemiyorlar, onlar da büyük gayret içindeler, Irak bölünürse komşularının tutumlarının "farklı farklı" olacağını söylüyor. Türkiye, şiddetten arınmış, kendisiyle ve komşularıyla barışık, uluslararası topluma tam olarak entegre olmuş, barış, istikrar ve güvenliğin tam olarak sağlandığı demokratik bir Irak görmeyi arzu etmekte ve etnik temelli bölünmelere de karşı çıkmaktadır. IRAK’TA SİYASAL MÜCADELE Irak’ın kuruluşundan beri iktidar olan yönetimlerin Irak’ın bütünlüğünü savunarak, "Iraklılık" kimliğini pekiştirmeye çalıştıkları söylenebilir. Eski rejim de, Irak’ı bir Arap ülkesi olarak görmüş ve Iraklılık kimliğini güçlendirmeye çalışmıştır. Buna rağmen, Iraklılık kimliğinin tamamen oluştuğu söylenemez. Ancak işgalden sonra ortaya çıkan durum tamamen değişmiştir. Irak’ın kuzeyi, Kürtler ve özellikle son dönemde Araplar tarafından Kürt bölgesi şeklinde nitelendirilmektedir. Orta Irak Sünni, güney de Şii bölgesi kabul edilmektedir. Mezhep farklılıklarına dayalı kıyımlar 2006 Samarra olaylarından sonra yoğunlaşmıştır. Korkulan, Irak’taki din adamlarının ve siyasetçilerin SünniŞii anlaşmazlıklarının durdurulmasına ilişkin olumlu çabalarına rağmen, bu çatışmaların mezhep çatışmalarına dönüşmesi olasılığıdır. Samarra olayları, Irak’ın kendi içinden patlatılmasının birinci denemesi olarak nitelendirilebilir. Irak’ın yeniden yapılandırılması süreci SünniŞii anlaşmazlıkları körüklenirken, bazı din adamları açıkça mezhepçilik yapmaktadır. Bu doğrultudaki adımların boyutunu gösteren olay, Irak Başbakanının söz konusu din adamlarını uyarmasıdır. El Maliki, din adamlarını sahip oldukları konumlarını Irak’ta birliği sağlamak amacıyla kullanmalarını isterken, tersini yapanları terör yasası kapsamında yargılanmakla tehdit etmiştir. Mezhep savaşının kızıştığı, ABD askerlerine yönelik saldırıların arttığı ve neredeyse her gün 100 sivilin yaşamını yitirdiği siyasi açıdan başarısız olan ABD yeni bir çözüm arayışında. 2003’ten bu yana üretilen politikaların sonuç vermemesi üzerine politikasını gözden geçirmesi ihtiyacı doğmuştur. Saddam dönemi sonrasında dış müdahalelerin bir gerçek olduğu Irak’ın siyasi yapılanmasında, yıllardır bastırılan etnik, dini ve mezhebi kimliklerin rolü daha da artmıştır. Saddam rejimi döneminde Arap kimliği etrafında birleştirmeye çalışan Iraklı gruplar, 2003 yılından sonra etnik ve mezhebi kimliklerini ön planda tutarak siyasi kazanımlar peşinde mücadele verdikleri için, ortak değer etrafında toplanan bir millet yaratmakta zorluk çekilmektedir. Kısa ve orta vadede güç merkezleri tarafından Irak’ın toprak bütünlüğü korunmaya çalışılsa da uzun vadede Irak’ın kimlik çatışmalarının yaşanma ihtimali oldukça kuvvetlidir. Bu çatışmalar iç dinamiklerden kaynaklanabileceği gibi bundan çıkar uman Irak dışı aktörlerin de etkili olabileceği değerlendirilmektedir. Irak’taki gerçekler ve gelişmeler dikkate alındığında, kimliklerini koruma gayreti içerisinde olan grupların, yaşam alanları oluşturarak teşkilatlanmaları, rasyonel politikalar gereği beklenen bir gelişme olup, bunu oluşturamayan ve koruyamayan grupların, etnik ve mezhebi kimliklerini kaybetme ihtimalinin yüksek olduğu değerlendirilmektedir. Anayasa gösterdi ki Irak bölünüyor. Bu durum, Amerikanın Irak’taki ve Ortadoğu’daki çıkarlarını bozmayacaktır. Irak’ta Sünni Arapların direnişi devam edecektir ve Amerika buna terör diyecektir. Bunu böyle kabul etmeyenlere de karşı çıkacak ve hatta onları tehdit edecektir. Bu olanlar karşısında bütün İslam kamuoyu ve Ortadoğu ülkelerinin halkları büyük bir tepki duymaya başlamıştır. Bu giderek artan ve artacak olan bir tepkidir. Irak’ın bölünmesinin gündeme gelmesinin tek nedeni Iraktaki gelişmeler ve kaos değildir elbette. ABD de yapılacak seçimlerin de önemli payı vardır. Irak’ın bölünmesi Ortadoğu’daki sorunları çözmeyecektir, tersine ülkelerin büyük bir kısmı bölünmeye karşıdır. Ayrıca, bölge ülkelerinin neredeyse tamamı bölünmeyi istememektedir. Çünkü Irak’ın bölünmesi istikrarsızlıklar ve kaostan başka bir şey getirmeyecektir. Türkiye, Suriye, İran, Suudi Arabistan, Ürdün gibi ülkeler kendi menfaatleri gereği bölünmeye şiddetle karşıdır. Bölünme, kısa vadede bölgede yeni savaşlara, radikal hareketlerin yükselmesine ve güçlenmesine neden olacaktır. TÜRKİYE NASIL BAKMALI? Türkiye her zaman Irak’ın toprak bütünlüğünden yana olmuş. Ülke birliğinin ve üniter yapının korunmasını savunmuştur. Son dönemde bu KAYNAKÇA Derstan, Duygu, Irak Nereye?, Global Strateji Enstitüsü Arşiv/Analiz, 21 Ağustos 2006, http://www.globalsrateji.org/TUR/IcerikDetay.ASP?Icerik=6 63, 05 Aralık 2006. Dışişleri Bakanı Abdullah Gül (NTV’ye yaptığı yıl sonu değerlendirmesi,29 Aralık 2006),"Eğer Irak bölünürse, bütün komşular da sıkıntı çekecek", http://www.zaman.com.tr./webapptr/haberno=480405, 04 Ocak 2007. Hall, John, The Cincinnati Post Gazetesi, ABD Basını, Dış Basında Irak, T.C. Başbakanlık Basın Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğü, 02 Kasım 2006. Hasan, Mazin, Irak’ta Mezhep Savaşı Çıkartma Yöntemleri, ASAM, 22 Ağustos 2006,Yaseen, Shadan. Arap Dünyası’nın korkusu Irak’ta İç Savaş, ASAM, 01 Nisan 2006, www.asam.org.tr/tr/index.asp. 11 Aralık 2006. Koç, Bahadır ŞanlıHasan, Mazin, Irak’ta Direnişin ve İşgalin Gölgesinde Demokrasi Deneyi, Avrasya Dosyası, 2005, Cilt 11, Sayı 3, Ankara, s.4445.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle