14 Kasım 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Gözde KILIÇ YAŞIN TUSAM Balkan Araştırmaları Masası gyasin@tusam.net Bu konudaki izolasyon artık söz konusu değil… C S TRATEJİ 7 Özellikle konferansın akademik boyutla sınırlı kalmasının yarattığı etki de Rum yönetiminin katılımcılar üzerinde yarattığı endişeyi bertaraf etti. Yine de Rum engeline takılan bilim adamları vardı. Konferansın Bilim ve Danışma Kurulu’nu oluşturan 180 bilim adamından 30’u son dakikada rezervasyonları iptal etti. YDÜ yönetimi tehditler nedeniyle katılmaktan son anda vazgeçen akademisyenlere Rum iddialarını yanıtlayan mektup göndermişse de herhalde asıl cevap konferansın başarısı olmuştur. YDÜ Rektörü Hüseyin Gökçekuş’a Uluslararası Bilim Akademisi Çevre ve Sağlık Başkanı Prof. Dr. Walter Kofler tarafından "Dünya Sağlık Örgütü'nün Ulusal Çevre Sağlığı Etkinlik Planı 21. maddesi gereğince üstün bilimsel başarılarından dolayı" verilen Pavlov Şeref Altın Madalyası da bunu doğruluyordu. KKTC’nin başarısı da katılımcıların döndüklerinde Rum yönetiminin özgür bilime saldırısının ülkelerince protesto edilmesini sağlamak yönünde verdikleri sözü yerine getirmeleri olacaktır. Esasen Prof. Dr. Hüseyin Gökçekuş’un verdiği bilgilere göre konferans kapsamında 1300 üniversite rektörüne ve iki milyon insana doğrudan ulaşılmış olması zaten KKTC’nin tanıtımı için oldukça önemliydi. G eçtiğimiz Şubat ayında KKTC’nin kalbi Lefkoşa’da önemli bir hareketlilik vardı. Lefkoşa’da 19–24 Şubat 2007 tarihleri arasında yapılan "Çevre: Yaşam ve Sürdürülebilirlik" konulu uluslararası konferans konu, kapsam ve içerik açısından bilim dünyasına sağladığı katkı kadar KKTC’nin sesinin duyurulmasına da önemli bir katkı sağladı. Yakın Doğu Üniversitesi (YDÜ) tarafından iki yıllık bir çalışmayla ve 1.2 milyon dolar bütçeyle düzenlenen konferansta 108 ülkeden 1413 bildiri ve poster sunuldu, 2052 konuk ağırlandı. Hafta boyunca, çevre sorunları 21 ana başlık altında 14 ayrı salonda yapılan paralel oturumlarda ele alındı ve çözüm arandı. Konferansta çevreye yönelik tehditler, enerji, küresel ısınma, entegre su kaynakları yönetimi, sağlık, hukuk, etik, ekonomi ve ticaret, kültürel miras, bilgi sistemleri, uluslararası ilişkiler, medya, edebiyat, sosyoloji, psikoloji gibi çok kapsamlı bir yelpazede ele alındı. Bu nedenle de konferans sadece her biri bilim adamı olan iki bin konuk ağırlanması bakımından değil kimsenin duyarsız kalamayacağı çevre sorunları konusunda, dünyada ilk kez bu denli ayrıntılı ve her bilim dalına yer veren bir çalışma olması nedeniyle de önemliydi. Nitekim BM Genel Sekreterliği’nden gelen kutlama mesajı da konferansın bu yönüne işaret ediyordu. Bu konferansın yine YDÜ tarafından düzenlen çevre konulu diğer konferanslardan farkı sadece daha geniş kapsamlı ve daha geniş katılımlı olması değildi. Rum yönetiminin konferansa ilgisi ‘Kıbrıs Sorunu’nun da daha geniş çevrelere ulaşmasını sağladı. Bilim dünyası KKTC’yi tanıdı Şubat ayında KKTC’de yapılan uluslararası konferans, her zamanki gibi yine Rum kesiminin engellemeleriyle karşılaştı. Rumlar, katılımcıları tehdit ve ödül yöntemiyle engellemeye çalıştı. Toplantı sonucunda KKTC’ye bilimsel izolasyon fiilen kalkmış olurken, siyasilerin başarısı için aynı şeyi söylemek zor. yapılacak en yakın tarihli konferansa gönderme teklifinde bulundu. Rum yönetimi bununla da kalmadı ve bilim adamlarını hükümetleri yoluyla da engellemek istedi. Nitekim Hindistan’dan katılan bir bilim adamı da devleti tarafından konferansa katılmaması konusunda uyarı aldığını ifade eden katılımcılardandı. Ne var ki, bilimin sınırı, barikatı, bölünmüşlüğü, izolasyonu yoktur ve Rum yönetimi de bilimin oluşturulmasını engelleyemedi. BAŞARI VE SİYASİ BAKIŞ Konferans, KKTC’nin bilim ve çevre ile birlikte anılmasını sağlamasının yanı sıra ‘Kıbrıs Sorunu’na Türk bakışının da kısmen yansıtılmasını sağladı. Ne var ki açılış konuşmalarını izlemek üzere salonda bulunan beş kıtadan gelmiş basın ve medya mensubunun varlığıyla sağlanmış olanağı KKTC Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat ve KKTC Başbakanı Ferdi Sabit Soyer’in layığınca değerlendirdiğini söylemek mümkün değil. Dünya basını, büyük bir KKTC bayrağının asılı olduğu konferans salonunda Talat’ın ve Soyer’in arka arkaya yaptığı konuşmalardan Rum yönetiminin "kuş gribi gibi ortak bir sorunu bile konuşmaktan kaçındığı" serzenişinden başka bir şey öğrenemedi. Rum yönetimi ‘Kıbrıs Sorunu’na Rum bakışını sözde ‘işgal’ acısıyla ve ağlamaklı ifadelerle, her fırsatta ve her koşulda anlatırken Kıbrıs Türklüğünü temsil edenlerin asıl sorun buymuş gibi sadece "konuşmak için muhatap bulamadıklarını" ifade etmeleri büyük eksiklikti. Konferansın bilimselliğini zedelememek için böylesi bir yaklaşımın tercih edilmiş olabileceği düşünülse bile siyasilerin görevinin her türlü yöntemle diplomasi yapmak olduğunu Rum muhataplarından öğrenmiş olmaları beklenirdi. Kaldı ki onlardan beklenen de bilimsel sınırlara saygı ve bilimsel açıklama değildi. Bu anlamda, Rum yönetimi lideri Tasos Papaopulos’un 25 Şubat’ta Rum terör örgütü EOKA’nın ikinci başkanı için düzenlenen anma töreninde "Layık olduğumuz şey için mücadele etmeliyiz, bize hiçbir şey hediye olarak verilmez" sözlerinden de öğrenilecek çok şey var. Konferansla KKTC için bilimsel izolasyon kalktı ancak ekonomik izolasyonun kalkması için KKTC yetkililerinin daha aktif siyaset izlemesinin bir zorunluluk olduğu ortada. Üstelik artık bunun "tanınmak" değil "Birleşik Kıbrıs" hedefiyle hareket ettiğini açıklayan bir kadroyla yapılmasının mümkün olmadığı da KADEM’in son kamuoyu yoklamasıyla yüzde 65 oranında "iki ayrı devlet" istediğini açıklayan Kıbrıs Türkü tarafından ilan edilmiştir. RUMLARIN ÇABASI BOŞUNA Rum yönetiminin engelleme çabalarına rağmen konferans yapıldı üstelik konferansta bildiri sunan kadronun önemli bir kısmının aynı zamanda alanlarındaki bilimsel dergilerin editörlüğünü yürütüyor olması da uzun vadeli bir başarının söz konusu olduğunu gösteriyor. Öte yandan Yale, UCDavis, Cambridge, Harvard, Imperial College gibi dünyaca ünlü üniversitelerin öğretim üyelerinin yanı sıra NASA, USGS, EPA’da çalışan bilim adamalarının katılımının da sağladığı saygınlık GKRY’nin bundan sonraki karalama çabalarını da boşa çıkaracaktır. Talat BİLİME RUM TEHDİDİ Böylesi geniş kapsamlı bir organizasyondan rahatsızlık duyan GKRY harekete geçti ve gerek bilim adamlarını Rum büyükelçiliklerine davet ederek gerekse mektup ya da eposta göndererek "tanınmayan ülkeye gitmemeleri" konusunda uyarılarda bulundu ya da sözcüğün tam anlamıyla ‘tehdit’ etti. Rum Dışişleri Bakanlığı bir yandan da bilim adamlarının geldikleri ülkelerin Soyer elçiliklerini arayarak ‘illegal ülke’de yapılacak konferans hakkında bilgi verdi. Örneğin Çek Cumhuriyeti’nden Güney Bohemia Üniversitesi’nden katılan ekoloji ve entomoloji uzmanı bir katılımcı, kendisine ülkesindeki Rum Büyükelçiliği’nden ulaşıldığını ve KKTC’nin kendi toprakları olduğunu ve işgal altında bulunduğunu anlattıklarını aktararak kendisine konferansa katılmaması yönünde "ciddi" uyarılarda bulunulduğunu ve burada olmasından dolayı kendisine çok kızdıklarını söylüyordu. Rum yönetimi bu endişeyi konferansa katılan ya da katılmayı düşünen bütün bilim insanlarına yaşattı. Tehditler yetersiz kaldığında GKRY ödül yöntemine başvurdu. Rum Dışişleri Bakanlığı özellikle Avrupa ülkelerinden davet edilen katılımcılara telefonla ulaşarak KKTC’de düzenlenen konferansa katılamamaları halinde tüm masraflarını karşılayarak Avrupa’da
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle