17 Haziran 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Dr. Hicran KAZANCI TUSAM Ortadoğu Araştırmaları Masası Ülkede mezhep ve ırk üzerine kurulan yapı bölgesel risk oluşturuyor… C S TRATEJİ 15 bölgesinin güçlü İran tarafından kolay kontrol edilmesi anlamına geliyor. Ancak İran’ın bu politikası, Arap ülkeleri tarafından (Suriye hariç) izole edilmesine yol açtı ve Irak’taki Şiiler arasında, İran’ın Irak politikasına karşı çıkan Iraklı Arap Şii ile İran’ın Irak politikasını destekleyen Iraklı Arap olmayan Şiiler arasında belirgin bir ayrım ortaya çıktı. Dahası, ülkenin toprak bütünlüğünün korunmasını ve ulusal bir hükümetin oluşturulmasını isteyen Iraklı Arap Şii aşiretlerinin önde gelenleri, İran destekli bazı Şii milisler tarafından suikasta uğradılar. Buna paralel olarak, yeni stratejisi çerçevesinde ABD, bölgedeki Amerikan askeri, Iraklı Ulusal Muhafızlar ve Irak’ın kuzeyinden gönderilen üç bin peşmerge ile Irak direnişçilerinin yanı sıra Iraklı milisler tarafından oluşturulan ölüm timlerine karşı Bağdat’ta operasyon başlattı. Bir başka deyişle, ABD askerleri, Şii Irak Ulusal Muhafızlar ve Sünni peşmergelerden oluşan yaklaşık 50 bin asker, Sünni direnişçiler ile Şii milislerden oluşan ölüm timlerine karşı askeri operasyonlar gerçekleştiriyor. Bu gelişmeler, Irak’ta blok halinde olan İran kontrolündeki Şii kitlesinin parçalanmasına sebep olacaktır. Buna ek olarak ABD’nin İran’a karşı uyguladığı sıkıştırma politikasına hız vermesi, İran’ı köşeye sıkıştırdı. İran da Irak’taki nüfuzunun azalmasına ve/veya kaybolmasına karşı atağa geçti. Bu bağlamda İran, Körfez Ülkelerin yanı sıra Ortadoğu bölgesinde önemli konuma sahip olan ve aynı zamanda Mısır ve Ürdün idaresi tarafından saygıyla karşılanan Suudi Arabistan ile görüşerek, gittikçe daralan ABD çemberinden kurtulmaya çalışıyor. tnikmezhep ayrımına dayalı bir Irak Devleti’nin yapılandırılması, ABD’nin işgalinden sonra ortaya çıktı. Irkçılık ve mezhepçilik olgusunu Irak Devleti’nin bünyesine yerleştiren ABD, Irak toplumunu parçalara bölmeyi hedefleyen "bölyönet" politikasını uygulayarak ülkeyi kontrol altına almaya çalıştı. ABD işgali ile birlikte her türlü ayrımcılık için uygun zeminin hazırlandığı Irak’ta siyasal parti, oluşum ve hareketlerin, mezhep ve ırkçılık temeline dayalı görüşleri öncelikli siyasi hedeflere dönüştü. Söz konusu siyasi partiler, geçici ve daha sonra tartışmalı kalıcı yasaya dönüşen Irak Anayasası’nı çıkarları doğrultusunda tasarlayarak, ülkenin siyasi sürecini kendi rotalarına çevirme yoluyla iktidarı ele geçirmeye çalıştılar. Dahası etnikmezhep temellere dayalı siyasi demeçler, Iraklı siyasi parti ve hareketler arasındaki seçim rekabetinin ana unsurunu oluşturdu. Irak’ta faaliyet gösteren siyasi grupların arasındaki etnisiteye dayalı rekabete paralel olarak da aşiretkabile gruplaşmaları gibi yapılanmalar da ülkede baş göstermeye başladı. Bu gelişmeler, ülkenin parçalanmasını engellemek amacını taşıyan ulusalcı bazı hareketleri meydana çıkardı. Ancak, hem ulusalcı hem de etnikmezhep temellere dayalı partiler, Irak’ın yaşadığı trajik durumun sorumluluğunu İran, Irak üzerinde hâkimiyetini korumak amacıyla diğerine yükleyerek, mezhepetnik ve dini ideolojiler ülkedeki ABD varlığını hedef alan grupların arasında etrafında kutuplaşmaların oluşmasına neden oldular. SünniŞii ayrımını derinleştirmeye çalışarak, bölgesel Buna karşın, Irak’ı bu durumdan kurtarmak için gerçek güç konumuna gelme projesini tüm hızıyla sürdürüyor. bir ulusal proje hükümette ağırlığı olan herhangi bir Bir başka ifadeyle, güçsüz bir merkezi Irak Hükümeti parti tarafından ortaya atılmıyor. Irak’ta her geçen gün ve parçalanmış bir Irak toplumu, Irak merkezli Körfez daha da derinleşen etnikmezhep ırk ayrımının giderek, Irak’a komşu ülkelerde yaşayan aynı ırk ve mezhep kökenden olan gruplara Amerikalı askerler yayılacak bir gerginliğe dönüşmesinden ve Iraklı çocuklar... endişelenen bazı bölge devletleri görüşmeler başlattı. Böylece, Irak’taki etnikmezhep çatışmalarının bölge ülkelerine sıçramasından kaygılanan başta Suudi Arabistan olmak üzere Ürdün ve Mısır gibi devletler açık bir şekilde harekete geçtiler. E Irak’ta İranABD savaşı İran’ın Irak’ta beklenenden daha fazla etkin olması ve nükleer çalışmalarını sürdürmesi ABD’nin yanı sıra bölgedeki Sünni yönetimleri de rahatsız ediyor. Irak içinde ise adeta bölgesel bir cepheleşme yaşanıyor. SUUDİİRAN YAKINLAŞMASI Arabistan, İran’ın Irak’a yaptığı müdahale sonucu bölgedeki nüfuzunun artmasından ABD’yi sorumlu göstererek sert bir dille eleştirdi ve Irak’taki Sünnilere açık bir şekilde destek vereceğini ifade etti. Bu gelişme, uzun süreden beri Irak’taki çıkarları çakışan Suudi Arabistanİran anlaşmazlığını doruğa taşıdı. Bu arada hatırlamak gerekir ki İran İsrail’e karşı sert ve net tutumu nedeniyle Arap kamuoyunda özel bir yer sahibi. Ancak, Saddam’ın idam edilme sahnesi ve idam sonrası Irak Sünnilerine yapılan trajik saldırılar ile Bağdat’ta yaşayan 500’e yakın Filistinlinin Saddam yanlısı diye öldürülmesinden İran destekli Irak Şiilerinin sorumlu tutulması nedeniyle İran, Arap dünyasındaki eski yerini kaybetti. Bu gelişmeler, İran’ın Irak’taki nüfuzunun yanı sıra Lübnan’daki otoritesini de etkiledi. Dolayısıyla, ABD’nin İran’a karşı tutumunun sertleşmesinden dolayı da endişeye kapılan İran, Irak sorununun yanı sıra bazı bölgesel konularda mutabakata varmak amacıyla Arabistan ile görüşmeler başlattı. Bu bağlamda, Afganistan’ın işgal edilişinden bugüne dek, ABD’nin İran’a karşı uygulamaya çalıştığı "kuşatma politikasını" büyük ölçüde etkisiz hale getirmekte başarılı olan İran, Suudi Arabistan’a yakınlaşarak ABD’nin Körfezdeki vazgeçilmez müttefikleri arasında bir cephe oluşturmaya çalışıyor. İran şimdilik bazı konularda Arabistan’a karşı geri adım atsa da iki ülke arasında asıl sorun oluşturan başta İran’ın nükleer çalışmaları ve Irak sorunu gibi dosyalar üzerinde kalıcı anlaşmaya varılması oldukça zor görünüyor. Dolayısıyla, ABD’nin İran’a, İran’ın da ABD’ye karşı üstünlük sağlama girişimlerinin başarıya ulaşması bir tarafa, kendi çıkarları uğruna bölge halkının geleceğini hiçe sayan tüm stratejiler, başta ABD olmak üzere bölgedeki birçok yönetimin ya anlayışının ya da koltuğunun değiştirilmesine yol açabilir. İKİ KUTUPLU KAMP ABD ve İngiliz kuvvetleri tarafından işgal edilmesiyle birlikte Irak, onların bölgedeki askeri varlığından kendileri için ciddi tehdit algılayan ülkelerin çatışma alanına dönüştü. ABD, bölgedeki çıkarlarını korumak için işgal ettiği Irak’ı her türlü yolu deneyerek kontrol altına almaya çalışırken ABD ve Batılıların karşı kampında yer alan özellikle Irak’a komşu olan bazı ülkeler, Iraklı tüm direnişçi gruplara ve ülkeyi eğitim kampına çeviren ElKaide ve benzeri gruplara ideolojilerine bakmaksızın yardım etmeye başladı. Irak’taki bu gelişmeler, Hıristiyan(ABD) Batı ile MüslümanArap çatışması imajını yarattı. Bu da 1979 yılından itibaren bugüne dek ABD ile bazen gerilim noktasına tırmanan gergin ilişkiler yaşayan İran’ı, gerek Irak Hükümeti içerisinde, gerekse Irak’ın siyasi sürecine tesir eden silahlı milisler bakımından etkili olan Irak Şiileri üzerindeki nüfuzundan dolayı, Irak’ta ABD’ye karşı verilen savaşın baş aktörü konumuna taşıdı. İran’ın Irak’taki nüfuzunun yanı sıra Lübnan’daki Şii Hizbullah ve Emel Hareketi üzerindeki etkisini göz önünde tuttuğumuzda, bölgede, İran önderliğinde bir "Şii ekseni"nin oluştuğu gerçeği ortaya çıkıyor. Bu bağlamda
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle