17 Haziran 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

da ilişkileri canlı tutmaya özen gösteren diğer Doğu ülkesi ise Rusya. Rusya rakiplerinin adeta açıklarını kolluyor ve zamanı gelince aktif olacak gibi gözüküyor. Ancak bilinen bir gerçek var ki o da Afrika’nın herkese yetecek kadar zengin rezervlere sahip olduğu ve tüm ülkelerin bunun farkında olduğu. Görülüyor ki adeta BatıDoğu savaşının yaşandığı günümüzde Afrika’nın hangi tarafta olacağı ekonomik gücü pekiştirmek bakımından önem taşıyor. C S TRATEJİ Yoksul Afrikalılar... 5 arttığı bu yüzyılda bile bölgeye müdahaleden bahsediyor. Sonuç olarak görülüyor ki Afrika, para hırsıyla yanıp tutuşan ve bu uğurda insanı hiçe sayan girişimlerde bulunan çokuluslu şirketlerin pençesinden kurtulamayacak. Ne demiş Cemal Süreyya; "Afrika dediğin bir garip kıta, el bilir âlem bilir ki şekli bozulmasın diye Akdeniz’in, hala eskisi gibi çizilir haritalarda." Şairin açıklık getirdiği gibi harita aynı hâlbuki kıtanın yüzde 90’ı artık yabancıların elinde. Ve bilinir ki uluslararası konjonktürü değiştirebilecek güce sahip olsa da bir millet buna cesaret edemeyecektir. Çünkü sistem ancak bu duruma izin vermektedir ve her ülke kendine dikilen kostümü giyip sahneye çıkmaktadır. Afrika da diğer oyuncularla aynı kaderi paylaşarak ve belki de daha çok bedel ödeyerek, geçmişte olduğu gibi bugün de kendi rolünü oynamakta, bu rolün dışına çıkamamaktadır. En kötüsü ise bu durumun hiç değişmeyeceğini bilmek. G8 ülkelerinde aynı anda düzenlenen ve Afrika’nın borçlarının silinmesini öneren "Live Eight" konserlerinin bile sosyal adaleti savunanlarca değil kendilerini daha samimi göstermek adına G8 ülkelerince düzenlendiği iddia edilmişti. Böyle bir platformda tepkilerin bile samimiyetinden şüphe edilirken yardım eli uzatılan insanların bu ele nasıl bakacaklarını tahmin etmek zor olmasa gerek. Genelde yardım edenlerin de Afrikalıların inançlarını satın almaya çalışan misyonerler olması her fırsatın değerlendirildiğini gösteriyor. Hele ki ABD’nin Irak işgali için harcadığı tutarın her yıl sadece onda birini Afrika’ya gönderdiği ve bu tutarı azaltmaya çalıştığı dikkate alındığında göze hoş gözükmeye çalışmaktan başka bir amacın olmadığı ortaya çıkıyor. Küreselleşmenin yarattığı olumsuz konjonktürden en fazla nasibini alan bu kara kıta geçmişten bu yana sömürgecilikle mücadele etmeye çalışıyor. Sömürge sonucunda gelişmiş ülkelerin zenginliği Afrika’da hayatlara mal olsa da bu Batı’yı hiç mi hiç ilgilendirmiyor. Sömürgecilikten kurtulup bağımsız devletlere sahip olduktan sonra bile kıta, tek kutuplu dünya düzeninin kurbanı olmaktan kurtulamıyor. Hala gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler için bir maden kıvamında olan Afrika’ya yapılan saldırılarda silahın yerini para alsa da sonuç değişmiyor: Afrika sömürülüyor… TÜRKİYE AFRİKA’DA Osmanlı Devleti’nin tüm stratejik noktalarda olduğu gibi Afrika’da da hakimiyet kurması, Habeşistan bölgesinde huzuru, barışı ve istikrarı sağlaması, bugün Türk yetkililerin Afrika ziyaretlerinde gördüğü samimiyetin nedenini açıklıyor. TürkiyeAfrika açılımları bakımından önem taşıyor. İslamiyeti ilk ilişkilerinin gelişmesinde şüphesiz büyük rol oynayan kabul eden ülke olan eski adıyla Habeşistan yeni bu tarihsel bağ, Asya mı Avrupa mı ikileminde kalan adıyla Etiyopya dünyadaki tüm ülkelerin özel ilgi Türkiye’yi daha kıymetli yapıyor. Bugün Batı ile gösterdiği bir ülke ve bu çerçevede Afrika’nın ticari Doğu’nun çekişmesine sahne olan "küresel ekonomik canlılığını korumasını sağlıyor. Kısacası Avrupa güç" yarışı bu 53 ülkenin bulunduğu coğrafyayı daha Birliği için Belçika ne ise Afrika için de Etiyopya o. önemli kılıyor. Bu bağlamda Afrika’nın ticaret ortağı Bunun farkında olan ülkeler de büyükelçiliklerini ve da aynı derecede önem taşıyor. Her ne kadar ABD’nin temsilciliklerini bu ülkede açmayı tercih ediyorlar. piyasayı Çin’e kaptırmamak için Türkiye’yi araç Siyahların ülkesinde yani Sudan’da ise durum olarak kullandığı akıllara gelse de Türkiye’nin biraz farklı. Darfur bölgesinin zengin petrol rezervleri bağımsız bir devlet politikası gereği Afrika ile bu ülkeyi yazının başında bahsi geçen kaosa götürdü ilişkilerini geliştirdiğini düşünmek bu aşamada daha bile. Bugün çetelerle mücadele hükümetin kiraladığı rasyonel bir yaklaşım olacak. silahlı milisler aracılığıyla sağlanabiliyor. Bu duruma Afrika ile bağlar geçmişe dayansa da iki senedir baştan beri göz yuman büyük petrol şirketlerinin ciddi anlamda ekonomik ilişkilerin kurulduğu hükümetleri ise sosyal adalet ve barış söylemlerinin düşünüldüğünde biraz gecikmiş olunduğu gerçeği göze çarpıyor. Çok değil iki sene öncesi, 2005 yılı Türkiye’de "Afrika’ya açılım yılı" olarak kabul edildi. O günden bu yana da Türkiye’nin ve paralel olarak da ABD’nin Afrika’ya olan ilgisi hiç eksilmedi. Ancak Afrikalılar, Avrupa ülkeleri başta olmak üzere bugün kıtalarına ilgi duyan ülkeleri hatta kendilerine koşulsuz kredi vaat eden Çin’i bile fırsat olarak değil "yabancı" olarak görüyorlar. Bilhassa Etiyopya’da sayıları artan Türk firmalar, bu ülkenin yatırımcı olarak kıtanın kaynaklarında gözü olan güçleri değil Türkiye’yi seçmesinde (!) etkili oluyor. Afrika’nın kalbi görevini gören Etiyopya gerek Kuraklık, Afrika’daki yoksulluğun etkisini artırıyor... kıtadaki namı gerekse dışa Kara kıta adeta açık mülteci kampı özelliğini taşıyor. Yoksulluk ve sömürü had safhaya ulaşmış durumda. Sömürüyü sürdüren Batı bir yandan da yardım programlarıyla gönül almaya çalışıyor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle