17 Haziran 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

gelişimi ABD tarafından ciddi biçimde desteklenen GUUAM, eski Sovyet coğrafyasında Rusya’nın kontrolünü zayıflatmayı amaçlayan bir yapı olarak görülmüştür. Zaman zaman hem BDT, hem de GUUAM içerisinde kurumsallaşma açısından sorunlar yaşansa da Rusya’nın ve ABD’nin ısrarlı çabaları ile bu kurumlar varlıklarını giderek güçlendirerek sürdürmektedirler. Fakat GUUAM ülkelerinin aynı zamanda BDT üyesi olması dikkate alınırsa, gelecekte bu iki örgütün mevcut halleriyle yaşamaları olanaksız gibi gözükmektedir. Andican olaylarının daha bir ay öncesinde BDT’yi "giderek anlamsızlaşan birliktelik" olarak nitelendiren Özbekistan, Andican olayları sonrası Batı ile yaşadığı gerginliğin etkisiyle ters yönde politikalar izlemeye başlamış ve GUUAM’dan resmen ayrılmıştır. Örgüt, artık sadece GUAM şeklinde kalmıştır. Ancak örgüte eski Sovyet coğrafyasından katılımların yaşanması olasılığı yüksektir. Askeri üs konusunda 1992–1993’te Azerbaycan’ın, son zamanlarda ise Gürcistan ve Moldova’nın toprak bütünlüklerini tehlikeye atma pahasına Rus askeri birliklerini ülkelerinden çıkarma konusundaki ısrarcı davranışları ve GUAM çerçevesinde ortak askeri yapının kurulması konusunun gündeme getirilmesi, BDT’nin GUAM lehinde zayıflama sürecinin bir diğer göstergesi olarak görülebilir. tanınmamış bir cumhuriyet Rusya’nın hegemonyasını sürdürmek için sorunları, olmaya devam eden Transdinyester’in ile ve Rusya’nın Gürcistan ile enerji kaynaklarını koz olarak kullanması, Moldova sorunları ciddiyetini koruduğu gibi daha da alev alabilecek hususlardır. Ancak bu BDT’nin diğer üyelerinin Moskova’ya noktada görülen en önemli gelişme BDT’den çekilmiş mesafeli davranmalarına neden oluyor. Türkmenistan’ın olması ve Türkmenbaşı’nın da ölümüyle ülkenin ne yönde hareket edeceğinin Diğer güçlerin yaklaşımları da mücadelenin bu şimdilik belirsizliğini korumasıdır. Bu, BDT’nin geleceğini açıkça etkileyecektir. yönünü anlık olarak etkileyebiliyor. Yine Rusya Federasyonu’nun siyasal baskı çabaları çizgisinde Gürcistan’a uyguladığı gümrük ambargosu ve doğalgaz ihracatını AB VE RUSYA REKABETİ bir silah gibi kullanması BDT ülkelerinin Rusya’ya Temelde, BDT ülkeleri ile iyi ilişkileri sürdürürken Batı ve özellikle AB ülkeleri ile olan ilişkilerin geliştirilmesine de önem veren Rusya Federasyonu’nun bu politikasının özel durumlarda çelişkiler gösterdiğinin de üzerinde durulması gerekir. Geçmişte Ukrayna seçimlerinde, Viktor Yanukoviç’i destekleyen Rusya, batıya yakın ve ABD ile AB’ce desteklenen Viktor Yuşçenko konusunda Batı ile ciddi anlamda ters düşmüştü. Yine Kırgızistan ve Gürcistan konularında da Batı ile ters düşen Rusya’nın, dış politikada vereceği önceliğin, tarihsel rakibi Batı’dan ziyade, komşularından yana olacağı görülmektedir. Yakın yurt dışı olarak gördüğü eski Sovyet cumhuriyetleri üzerindeki kontrol ve hegemonya emellerinden hiçbir zaman vazgeçmeyeceğini belli eden Rusya’nın bu nedenle hiçbir zaman batı ile bir entegrasyona veya AB, NATO örneği bir birlikteliğe girişmeyeceği Türk dış politikası açısından dikkatle üzerinde durulması da gereken bir husustur. AB’nin, eskiden kendine bağlı ülkelerdeki, ekonomik çıkarlar sağlamaya dönük politikası belli iken, kendi eski gücünü bugün ekonomik, siyasi ve askeri enstrümanlarla tekrar diriltmeye çabalayabilecek bir Rusya’nın, egemenlik haklarından tavizler vererek ve eskiden kendi sömürgesi gibi kullandığı sabık Varşova Paktı üyesi ülkelerle aynı seviyeye inmeye razı olması da düşünülemez. Kaldı ki AB ile birlikten ziyade, rekabet etmeyi tarihsel nedenlerden dolayı da yeğleyecek bir Rusya için AB, ABD’ye yakınlığı nedeniyle güvenilmez bir birliktir. Ayrıca AB’nin gittikçe grileşen geleceği de Rusya’ya bu ülkeyle bir birliktelikten ziyade rekabeti özendirmektedir. Geçmişte BM’de başarılı müşterek çalışmalar yapan, Dünya Ticaret Örgütü’ne Rusya’nın alınmasını destekleyen ve yine AB ile Kyoto anlaşması konusunda ABD’ye karşı adım atan Rusya’nın bugünkü Avrupa politikası BDT ülkeleri nedeniyle rekabetçi bir çizgiye dönüşmüştür. Batı’nın bir koçboynuzu gibi NATO ve ABD ile Doğu’ya, Rusya’ya doğru zorlamaya çalıştığı istikamet BDT ülkelerini hedeflerken bundan rahatsızlık duyan Rusya Federasyonu’nun bugün özellikle BDT bölgesinde AB ile rakip hale geldiğini rahatlıkla söyleyebiliriz. artık şüpheyle bakmalarına neden olmaktadır. Geçtiğimiz ay içinde Rusya’nın baskılarından bunalan Azerbaycan’ın buna karşılık milli petrol şirketi Socor’un Rusya limanlarına petrol göndermesini engellemesi ve İlham Aliyev’in BDT’yi Rusya’nın kültür emperyalizminin bir aracı olarak kullanma çabalarından dolayı gereksiz bir örgüt olarak nitelendirmesi de BDT’nin geleceği açısından önemlidir. Rusya Federasyonu Devlet Başkanı Putin’in baskıcı ve agresif dış politikaları büyük imparatorluk günlerine özlem duyan Ruslar için yarardan çok zarar getirmeye başlamıştır. Putin’i böyle saldırgan ve Rusya’ya özellikle BDT içinde zarar veren dış politika çizgisinde cesaretlendiren en önemli etken hiç şüphesiz Rusya’nın son yıllarda elde etmeye başladığı büyük petrol ve çoğunu BDT ülkelerine aracılık ederek onların sırtından kazandığı doğalgaz gelirleridir. Bu bakımdan Başkan Putin’in politikalarından BDT üyelerinin artık bunalmaya başlamaları ve kendilerine çok yakınlık gösteren ABD, AB ve Çin’e daha sıcak bakmaları artık daha olasıdır. Kaldı ki kendi içlerindeki huzursuzluklardan çeşitli şekillerde etkilenen BDT ülkelerinin dışarıdan, özellikle Rusya’dan gelen baskıların gölgesinde ve yine Rusya’nın müdahalelerinden dolayı, kırılgan yapıdaki demokrasileri ve kontrol sürekliliği bir anlamda belirsiz baskıcı rejimleriyle nereye kadar dayanabilecekleri de ayrı bir hususken Rusya’nın emperyal amaçlı oyunlarına çok fazla dayanmaları da beklenemez. Yine kendi içlerinde, benzer ekonomik koşulları nedeniyle sürekli ekonomik rekabet yaşayan ve çoğu zaman birbirlerine anti damping uygulamaları koyan bazı BDT ülkelerinin dış dünyaya kapalı iktisadi yapıları da BDT’nin geleceğini karanlıklara götürmektedir. Bütün bu olumsuzlukların ışığında, BDT ülkelerinin tek çıkar yolları, işbirliği içinde çalışma ve yapısal reformları gerçekleştirmektir. C S TRATEJİ 7 BDT’NİN GELECEĞİ Geçtiğimiz 2006’nın sonlarında eski Sovyetler Birliği üyesi Letonya’nın başkenti Riga’da NATO zirvesi yapılırken aynı günlerde Minsk’te de BDT zirvesinin sürmesi, tarihsel sürece bakarak ironik bir durum arz ediyorken öte yandan da eski Sovyet topraklarındaki BatıDoğu rekabetinin boyutlarını da ortaya koyuyordu. NATO’nun ve dolayısıyla ABD’nin ve AB’nin eski Sovyet Cumhuriyetleri üzerindeki iştahının Rusya’yı ürkütecek şekilde çoğalması Gürcistan ile Ukrayna gibi BDT üyelerinin NATO üyeliğinin Riga’da tartışılmasıyla daha da belirginleşiyordu. Hatta geçmişte bir ara Türkiye’ye rağmen Ermenistan’ın NATO ve Beyaz Rusya’nın AB üyeliklerinin söz konusu edilmesi de Rusya’yı rahatsız edecek ve bu iki ülke üzerindeki dizginlerini daha da sıkmaya itecekti. Buradan yola çıkan Rusya Dış Politikası Putin Doktrini diyebileceğimiz bir yaklaşımla komşu ülkeleri kâh ekonomik, kâh siyasi, kâh askeri yönlerden kontrol altında tutmaya ve bu çizgisini zaman zaman sert hamlelerle sürdürmeye başladı. Petrol gelirleri ile zenginleşip ekonomik rahatlığa kavuşan Rusya Federasyonu böylesi bir dış politika izleme konusunda dünya ekonomik konjonktüründen de alabildiğine yararlandı. Ancak bölgedeki 1990 sonrası yeni yapılanmadan yararlanma fırsatını kaçırmak istemeyen ABD ve AB’nin de karşı hamlelerden kaçınmadıkları göze çarpmakta. ABD’ce söz verildiği halde Rusya için yerine getirilmeyen JacksonVanik Kanun değişikliğinin Ukrayna için gerçekleşmesi ve bunun Ukrayna’daki seçimlerde etkili olmasının hedeflenmiş olmasının yanı sıra, Gürcistan’ın sınır sorunlarına karşın NATO üyeliğinin söz konusu edilmesi ve İsrail ile Mısır’dan sonra göreceli olarak en fazla Amerikan yardımı alan ülke haline gelmesi ABD’nin BDT’deki etkinlik geliştirme çabalarından bir tanesidir. Yine 1993’den bu yana ABD, İngiltere ve İtalya’nın Kazakistan’daki yatırımlarının Rusya’dakinin çok üstünde, yaklaşık 15 milyar doların üzerinde olması da Rusya’nın rahatsızlık duyması açısından önemlidir. Enerji açlığı çeken AB açısından ise durum özellikle önemlidir ve son sıralarda AB’nin Hazar petrolleri ve doğalgazını kendine ulaştırmak amacıyla üzerinde çalıştığı projeler Azerbaycan ve Gürcistan ile ilgili olarak ve yine Rusya Federasyonu’nu rahatsız edecek şekilde dikkat çekicidir. İÇ ÇATLAKLAR BDT liderlerinin, Kazan şehrinin kuruluşunun 1000. yılının kutlandığı günlerde Türkmenistan’ın BDT’den ayrılma ve gözlemci olarak kalma kararı almış olması ve GUAM ülkelerinin Rusya’nın terörle mücadele tekliflerine çeşitli değişiklikler önermeleri, Ukrayna’nın Ortak Ekonomik Alan ile ilgili belgeleri imzalamaması BDT’nin geleceği ile ilgili ilk tehlike çanlarını çaldırmaya başlamıştı. Ayrıca yine bu toplantıda Gürcistan’ın, Rusya’nın sınırlarının çevresinde Demokratik Devletler Topluluğu oluşturulması gibi bir gayret içine girmiş olması da dikkat çekiciydi. Hatta bu konuda, Ukrayna, Gürcistan, Azerbaycan ve Moldova’nın, "öteki ülkelerin bağımsızlığına saygı" konusunda bir belgeye ciddi değişiklik önergeleriyle katılmaları da önemliydi. BDT içindeki Rusya dışındaki siyasal anlaşmazlıkların da topluluğun geleceği konusunda tereddütler uyandırdığı görülmektedir. Azerbaycan’ın işgal edilmiş toprakları nedeniyle Ermenistan ile olan Putin
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle