17 Haziran 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

16 Dr. C. Akça ATAÇ TUSAM Avrupa Araştırmaları Masası [email protected] oha Turu’nu girdiği çıkmazdan kurtarmak için Amerikan Ticaret Temsilcisi Susan Schwab’a duyduğu güveni belirtirken her ne kadar "Doha" yerine "Darfur" demiş olsa da ABD Başkanı George Bush, küresel ticaretin sorunları konusunda AB ile ortak çalışacakları yönünde güvence vermişti. Küresel boyutta ABD’nin işbirliğine gereksinim duyduğunu gizlemeyen ama çığır açacak somut başarılar elde edeceğinden de çok ümitli olmayan AB, bu sefer de küresel ısınma ve enerjinin etkin kullanımı konusunda Washington’un kapısını çaldı. ABD’nin küresel ısınmaya katkısının üçte ikisinin sera gazı salınımı sonucunda olduğu ve atmosferdeki sera gazı yoğunluğunun 2012 yılına kadar yüzde 18 azalması gerektiği için AB, Avrupa Komisyonu’nun enerjiiklim değişikliği politikaları paketini açıklamasından iki hafta sonra gerçekleşen, Bush’un Temsilciler Meclisi ve Senato’nun ortak oturumunda yaptığı State of the Union konuşmasında, bu konuda nasıl ortak uygulamalara gidileceğine mutlaka değinileceğini düşünüyordu. Ancak Başkan Bush’un enerji ile ilgili yaptığı açıklamalar, tamamen ABD’nin enerji güvenliği ile sınırlı kalırken, hiçbir şekilde iklim değişikliği ile mücadele perspektifi sunmadı. Kendiliğinden böyle bir işbirliğine gitmeyeceği bu şekilde ortaya çıkan ABD’yi, başta İngiltere olmak üzere önde gelen AB ülkeleri şimdi de "G8 artı 5" (G8 ve Brezilya, Hindistan, Çin, Güney Afrika ve Meksika) diyalogu çerçevesinde sıkıştırmaya çalışacak. AB ve kendi ülkesinden sanayiciler tepkili… C S TRATEJİ için şimdiden başlayan başkanlık yarışında ne Cumhuriyetçi ne de Demokrat adayların böyle bir lüksü olacak. Nitekim Temsilciler Meclisi’nin Demokrat sözcüsü Nancy Pelosi’nin ilk icraatlarından biri de iklim değişikliği ile mücadele komitesi kurmak oldu. Ayrıca iklim konusunda küresel olarak geçerli olacak kriterlere ulaşmak için kolları sıvayan Demokrat Senatörler Dianne Feinstein ve Tom Carper, Bush’a bu konuda içeriden baskı uygulamaya hazırlanıyor. Kaliforniya’nın Demokrat valisi Arnold Schwarzeneger ve 2008 başkanlık yarışındaki Demokrat adaylardan Barack Obama da iklim değişikliği ile mücadele etmeye ant içmiş politikacılar arasında… Bu haliyle kuraklık, yükselen su seviyesi, ülkelerin yüksek emisyon hacimleri ve küresel enerji kaynaklarının tükeniyor olması ve bu konularda uluslararası toplumla işbirliği içinde olma gereği, sanki ilk bakışta Cumhuriyetçilerden çok Demokratların sorunuymuş gibi gözüküyor. Ne var ki içerden ve dışardan yükselen seslere daha iyi kulak verildiğinde, ABD’nin yeni başkanı hangi partiden olursa olsun, küresel sorumluluklarından ve bunların maliyetinden kaçmasının artık mümkün olmadığı anlaşılıyor. Bu bağlamda Cumhuriyetçi başkan adayları arasındaki en güçlü isim olan Arizonalı Senatör John McCain de "yeşil politikalar" uygulayacağına dair garanti veriyor. Bunun ilk göstergesi olarak da McCain, dünyanın dört köşesinden gelen çevre konusunda uzmanlaşmış 80’den fazla yasa yapıcıyı Washington’a çağırdı. Ayrıca G8 artı 5 diyalogu çerçevesinde ABD adına işbirliği vaadinde bulunan da yine McCain. D Bush’a ‘ısınma’ baskısı SERMAYENİN BASKISI Aslında ABD’nin enerji politikalarını iklim değişikliği ile küresel mücadeleyi de göz önünde bulundurarak şekillendirmesi için baskı sadece dışarıdan gelmiyor; Bush’a içeride de kayda değer bir tepki var. Üstelik bu tepki sadece çevreci gruplarınkiyle sınırlı değil. Sermaye kesiminden de Bush’un iklim değişikliği için önlem alması gerektiği yönünde kuvvetli sesler yükseliyor. En son, aralarında Caterpillar, DuPont ve General Electric’in de bulunduğu, önde gelen 10 Amerikan firmasının oluşturduğu Bush Küresel ısınma nedeniyle ABD Başkanı Bush, hem AB’nin hem de ülke içinden çeşitli kesimlerin baskısı altında. Son konuşmasında konu enerjiye gelince bu kaynağın güvenliğinden ‘ONDA YİRMİ’ Eleştirilerin hedefinde yer alan Bush, State of the başka bir boyutuna Union konuşmasında iklim değişikliğini kabul bununla mücadele etme usulleri yerine enerji değinmeyen Bush’a bazı ederken güvenliği konusuna değindi. Konuşmanın "Onda başlığını taşıyan bölümünde, ABD’nin petrol sanayi kurumları da tepkili. Yirmi" kullanımını 10 yılda yüzde 20 azaltması gerektiği Amerika İklim Değişikliği Eylem Ortaklığı, "emisyon hacmi ile ilgili bağlayıcı kararlar alınması ve sera etkili gaz salınımının 2050 yılına kadar yüzde 60 azaltılması" yönünde çağrı yaptı. Uzun vadeli yeni yatırımlar yapmanın eşiğinde olan bu firmalar, kuracakları teknolojilerin daha sonra sera gazları için getirilebilecek standartlar yüzünden ömürlerini tamamlamadan çöpe atılma olasılığına karşı harekete geçmiş bulunuyorlar. Her ne kadar sermayenin bu eylem ortaklığının arkasında yatan neden, gayet doğal olarak "küresel kader birliği" değil de kâr güdüsü olsa bile, Bush’un karşısındaki baskı gruplarına, böylece birkaç çevreci gruptan çok daha güçlü yeni üyeler eklenmiş oldu. Amerika İklim Değişikliği Eylem Ortaklığı’nın çağrısına yanıt veren Beyaz Saray Sözcüsü Tony Snow ise, "sanayinin böyle bir teklifte bulunmak yerine enerji kullanımını etkinleştirecek veya azaltacak teknolojiyi kendisinin üretmesi" gerektiğini söyleyerek özel sektöre yükümlülüklerini anımsattı. Yine de uzmanlar, iç politikada etkili lobicilik faaliyetinde bulunma gücüne sahip sermaye sahiplerinin "iklim değişikliği ile mücadele" yönünde beliren iradesinin Beyaz Saray tarafından uzun süre görmezden gelinemeyeceğini söylüyorlar. Hele de bu iradenin daha kuvvetli bir şekilde dile getirilmesini sağlamak için kollarını sıvamış politikacılar varken… YEŞİLLEŞEN BAŞKANLIK YARIŞI ABD’nin Kyoto Protokolü görüşmelerinden 2001 yılında geri çekilmesinin mimarı Bush, "yeşil politikalar"a ayak diremeye devam ededursun, 2008 vurgulandı. Bunun için de öncelikle, 34,125 milyar litre seviyesindeki yenilenebilir enerji kullanımının 2012 yılı itibariyle 159,25 litreye çıkarılması ve araçların yakıt etkinliğinin yüzde 4 oranında artırılması şart. Alternatif yakıt arayışında araştırmalar için ek 6,3 milyar dolara ve uzun vadeli çalışmalara ihtiyaç duyulsa da hemen ön plana çıkan yakıt türü etanol… Petrol kullanımında tasarruf edilmesi düşünülen yüzde 20’lik kısmın dörtte üçü (yüzde 15), etanol üretiminin 5 kat artırılarak 159 milyon litreye çıkarılması durumunda elde edilmiş olacak. Araçlardaki yakıt etkinliğini sağlayacak teknolojinin geliştirilmesi akabinde ise yüzde 20’lik hedef tutturulmuş olacak. Bush’a göre ABD "çok uzun zaman yabancı petrole bağlı" ve "düşman rejim ve teröristlere karşı savunmasız" kaldı. Eğer ABD, 10 yıl içerisinde petrol kullanımını yüzde 20 azaltabilirse bunun Ortadoğu’nun petrol ithalatında yüzde 70’lik bir azalmaya denk geleceği söyleniyor. Ama tabii ABD’nin petrol kullanımında tasarrufa gidecek olması, petrol ithalatının da azalacağı anlamına gelmiyor. Bu bağlamda ABD’nin asıl hedefi, 691 milyon varil olan ve 55 günlük ihtiyaca denk gelen stratejik petrol rezervlerini 2027 yılına kadar 97 gün yetecek şekilde 1,5 milyar varile çıkarmak. AB standartlarına göre de ülkelerin kendilerini güvende hissetmeleri için en az 90 günlük rezerv bulundurmaları gerekiyor. Yine de etanol yakıt elde etmenin önünde önemli engeller bulunuyor. Her şeyden önce bitki, özellikle mısır ve şeker kamışı içerecek olmasından dolayı etanol yakıt üretiminde arzu edilen seviyeye ulaşılabilmek için ABD’nin yeni dikim alanlarını kullanıma açması gerekiyor. BBC’ye göre yüzde 15 hedefi için ihtiyaç duyulan alan 161,84 milyon metrekare. Üstelik etanol tahmin edildiği kadar doğa dostu olmayabilir de. Greenpeace Amerika’dan Kurt Davies, "Mısır üretiminde kullanılacak fosil yakıt, gübreleme, ulaşım göz önünde bulundurulduğunda etanol kirli bir yakıttır" diyor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle