17 Haziran 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

bütünleşmesine şiddetle karşı çıkan üye devletlerin başını çekiyor. Radikal söylemleri ile ün kazanmış ikizler, idam cezasının geri getirilmesi taleplerinden eşcinsellerin cehennemde yanmayı hak ettiklerine dair açıklamalarına kadar AB’nin kendisini tanımladığı değerler ile taban tabana zıt bir söylemin savunucuları. Bu nedenle Polonya’nın federal bir yapıyı öngören anayasa metnine karşı çıkmasında şaşılacak bir şey yok aslında. Merkel’in Prag ziyareti öncesinde Vaclav Klaus ile bir araya gelen Lech Kaczynski, anayasal anlaşmanın bu şekliyle kabul edilebilir olmadığını söylüyor. Anayasayla ilgili kesin tutumunu Mart ayında sunacağı öneri ile netleştirmesi beklenen Polonya, Kaczynski’nin resmi web sitesinde yaptığı duyuruya göre, "mevcut gerçekliği yansıtırken" tüm birliğin çıkarının olduğu yerde duracak. Anayasa’yı desteklemeyenlerin başını Polonya, Çek Cumhuriyeti, İngiltere ve Fransa çekiyor. Merkel’in zorlukları aşma ve bu konuda müzakereleri yürütecek isimlerin ılımlılardan seçilmesi beklentisi şu ana kadar karşılanabilmiş değil. Parlamentosu tarafından seçilmesinden Avrupa için bir dışişleri bakanının belirlenmesi önerilerine karşı çıkmıyor. Ne var ki adalet ve içişleri konularında oybirliğinden nitelikli oy çoğunluğuna geçilmesini öngören anayasa hükmü yerine ‘süper nitelikli oy çoğunluğu’ gibi yeni bir oylama sistemi getirilmesi önerisinde bulunuyor. Sarkozy’nin rakibi sosyalist aday Segolene Royal ise referanduma gitmeyi gerekli görmeyen Sarko’nun aksine, yeni bir anlaşma metni ile yeniden referanduma gidilebileceğini ifade ediyor. Görünen o ki Nisan’da ilk turu yapılacak cumhurbaşkanlığı yarışı yaklaştıkça, anayasa üzerinden yapılan seçim propagandası da devam edecek. Hem de Almanya Dışişleri Bakanı Frank Walter Steinmeier’in aksi yönündeki çağrısına rağmen… seçimlerin yapılacağı önümüzdeki yıl boyunca anayasanın İngiliz siyasetine bulaştırılmasını istemeyen İşçi Partisi, İngiltere’nin en fazla mini bir anlaşmaya evet diyeceğini açıkça dile getiriyor. Aslına bakılırsa Blair ve Brown, AB’nin ne bir anayasaya ne de referanduma ihtiyacı olmadığını düşünüyor. İşte bu nedenle İngiltere hükümeti gün geçtikçe daha sert bir tutum izleyeceğinin açıkça belli etmekten çekinmiyor. AB’nin var olan kurumsal yapıyla daha fazla devam edemeyeceği ortada… Roma Anlaşması metninde "üye devletler arasında mümkün olan en yakın birliğin temellerinin atıldığı" yönünde iradelerini ortaya koyanlar, şimdi Anayasa ile ne yapacaklarını bilmiyorlar. Bir yandan küreselleşmenin getirdiği zorluklar karşısında kendine tek sesli bir birlik olarak güçlü bir rol çizmeyi hedefleyen önerilerin altına imza atan liderler öte yandan federal bir yapının öngörüldüğü bir anayasaya şiddetle karşı çıkıyorlar. Bu anayasal çıkmaz devam ettikçe geleceğini AB’de gören aday ülkeler karşısında AB inanılırlığını ve güvenilirliğini yitirmeye devam edecek gibi görünüyor. AlmanFransız ekseninde sektörel işbirliğinin siyasal entegrasyonu getireceği düşüncesi ile gerçeklik kazanan AB projesi, 50. yılında tarihi bir çıkmazda… İster federal bir yapıya gidilsin ister hükümetler arası karakterde çok vitesli bir Avrupa projesine dönülsün, her geçen gün ekonomik bütünleşmeden siyasal bütünleşmeye geçişin ne kadar sancılı olduğunu gözler önüne seriyor. Kendi evini temizlemek üzere genişlemeye ara veren birliğin sıkıntılı günlerini dikkatle izlemekte fayda var. C S TRATEJİ 23 HOLLANDA DAHA KATI Birliğin eski üyelerine gelince, anayasaya hayır diyen Hollanda’da herhangi bir kıpırdanma yok. Ölü bir metin ilan edilen anayasada istenildiği kadar değişiklik yapılırsa yapılsın "anayasa" adını taşıyacak herhangi bir metnin kabul görmesi zor görünüyor. Lahey’deki hükümetin internet üzerinden gerçekleştirdiği 100.000’den fazla katılımcının yanıtladığı ankete göre, "anayasa" kelimesi başlı başına ürkütücü… İşçi Partisi milletvekili Frans Timmermans’a göre yeni bir çözümün bulunması şart. Referandumun yapıldığı sırada anayasaya karşı çıkan sağ kanattan Özgürlük Partisi ve sol kanattan Sosyalist Parti toplam 10 sandalyeye sahipken şu an toplam 34 sandalyeye sahip. Bu durum anayasal çıkmazın çözümlenmesinin ne kadar güç olduğunu özetliyor aslında. Cumhurbaşkanlığı yarışının hız kazandığı şu günlerde, AB Anayasası ‘Sarko’ ve ‘Sego’ tarafından bir seçim malzemesi olarak kullanılıyor. Fransa İçişleri Bakanı Nicolas Sarkozy, anayasa metni yerine mini bir anlaşmadan yana. Eylül 2006 tarihinde açıkladığı öneriye göre, bu mini anlaşma anayasa metninin üçte ikisini barındırmaya devam ederken, kritik konulara değinmeyecek. Buna göre Sarkozy, Avrupa Komisyonu Başkanı’nın Avrupa AVRUPA’NIN RUHU Angela Merkel’in kapalı kapılar ardında yürüttüğü ikili görüşmeler, anayasanın yeniden canlandırılma çabalarından rahatsız olanların seslerini yükseltmelerine engel olmak amacında. Merkel, tüm üye devletlerden konuya ilişkin görüşmelerde görev üstlenecek isimlerin ılımlı kişiler arasından seçilmesini istiyor. "Avrupa’nın ruhunu" bulmak zorunda olduklarını belirten Merkel’in, Stockholm hükümetinin anayasayı referanduma götürmek için neler yapabileceğini anlatan bir mektup göndermesi muhalefetin tepkisine neden oldu. Anayasayla oluşturulacak federal bir yapıya başından beri karşı çıkan İngiltere ise, Anayasa tümden rafa kaldırılmadıkça küçük değişiklikler yapılmasına da razı olmayacak. Başbakan Tony Blair’in yerini Maliye Bakanı Gordon Brown’a terk edeceği bu yıl ve A B A N AYA S A S I 29 Ekim 2004: AB Anayasası Anlaşması, 25 üye devlet ve üç aday ülke (Bulgaristan, Romanya ve Türkiye) tarafından imzalandı. Yürürlüğe girmesi için, Ekim 2006 tarihine kadar tüm üye devletler tarafından onaylanması gerekiyordu. 29 Mayıs 2005’te Fransa’da ve 1 Haziran 2005’te Hollanda’da yapılan referandumlarda halk, Anayasa’yı reddetti. Haziran 2005: Anayasa, bir yıl süreli olarak rafa kaldırıldı. 15–16 Haziran 2006: Brüksel Zirvesi’nde AB liderleri, anayasal çıkmazın en geç 2008 yılının sonuna kadar çözüme kavuşturulması gerektiği yönünde karar aldılar. BEKLENEN OLASI GELİŞMELER 25 Mart 2007: Roma Anlaşması’nın 50. yılı kutlamalarında AB liderleri, Berlin Deklarasyonu ile Birliği tanımlayan değerleri ve birliğin hedeflerini deklare edecekler. Haziran 2007: Almanya Dönem Başkanlığı, Anayasal Anlaşmanın nasıl ileri taşınabileceği yönünde önerilerini sunacak. Aralık 2007: AB Konseyi, anayasa üzerinde yapılacak değişikliklere ilişkin karar alacak. TemmuzAralık 2008: Fransa Dönem Başkanlığı süresince, anayasal çıkmazın aşılmasını sağlayacak çözüme ulaşılması hedefleniyor. Haziran 2009: Avrupa Parlamentosu seçimleri; AB çapında Anayasa hakkında referanduma gidilmesi planlanıyor. ANAYASA YENİDEN GÜNDEMDE 15–16 Haziran 2006: Brüksel Zirvesi’nde AB devlet ve hükümet başkanları 2008 yılının sonuna kadar anayasa krizinin aşılması kararını aldılar. TemmuzAralık 2006: Finlandiya Dönem Başkanlığı, Anayasal Anlaşma hakkında seçeneklerin belirlenmesi için ön çalışma hazırlıklarını gerçekleştirdi. 22 Kasım 2006: Komisyon, Anayasa üzerinde anlaşmaya varılamaması halinde belirecek maliyet hakkında değerlendirmesini sundu. Chirac
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle