17 Haziran 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

22 Melek KIRMACI TUSAM Avrupa Araştırmaları Masası [email protected] ski Fransız Cumhurbaşkanı Valery Giscard d’Estaing’in başkanlığında yüzlerce bürokratın on altı aylık çalışmasının ürünü olan AB Anayasası, yeniden gündemde… Anayasa metninin resmen AB Ulusal Marşı ilan ettiği Ludwig van Beethoven’ın "Ode to Joy"(Neşeye Övgü) isimli 9. Senfoni’sinin tınısı pek işitilmiyor şu sıralar. Sevinç, kardeşlik ve barış söylemlerinin yerini, Pink Floyd’un bateristi Nick Mason’ın yazdığı "One of these days, I’m going to cut into little pieces" adlı şarkı almış görünüyor. Ancak küçük parçalara bölünerek anayasal çıkmazın sona ereceğine inanan anayasa karşıtı ülkeler için korku dolu günler yeniden başladı. AB Anayasası, "ölü bir metin" olarak doğduğuna inananlara inat "geri geleceğim" demekten vazgeçmiyor. Merkel’in çabaları yetersiz kalıyor, düşünce ayrılığı netleşiyor C S TRATEJİ toplantısının yarattığı rahatsızlıktan fazlasıyla endişe duyuyor. Bir yandan anayasa karşıtı ülkeleri ikna turuna çıkan Merkel, bir yandan da anayasayı politik çıkar malzemesi olarak kullanmaya meyleden liderlere sert çıkışıyor. Can çekişen anayasayı yeniden diriltmek için Merkel, Ocak ayının son haftasında gerçekleştirdiği Prag ziyaretinde Çeklerin yeni başbakanı Mirek Topolanek’i ve devlet başkanı Vaclav Klaus’u ikna etmek için çabaladı. "Avrupa Devletleri Organizasyonu" adıyla AB’nin hükümetlerarası düzeyde bir yapıya dönüştürülmesinden yana tavrı ile bilinen Vaclav Klaus ile Merkel görüşmesi, Frankfurter Allegemeine Zeitung’un yorumuna göre, sert bir kayaya çarpmaktan farklı bir şey değildi. Geçen Haziran ayında yapılan seçimlerden bu yana ancak kurulabilen üçlü koalisyon hükümetinin başbakanı Topolanek ve devlet başkanı Vaclav Klaus, yeni ve daha basit bir metin oluşturulmasından yana. Avrupa Parlamentosu’nun merkezsağ grubu üyesi, Topolanek’in anayasa konusunda görevlendirdiği özel müzakereci Jan Zahradil, yeni bir metnin gerektiği görüşünü savunuyor. Aslında Zahradil, AB’nin daha da bütünleşmesine karşı duruşuyla tanınan biri. 2003 yılında anayasa taslağı kamuoyuna sunulduğunda Zahradil, "Demokrasiler Avrupası" adında bir alternatif sunarak taslak metne karşı çıkmıştı. Merkel ile görüşmesinin ardından Zahradil, Almanya dönem başkanlığının taleplerini yerine getirmenin ülkesi için de AB için de iyi olmayacağını belirtiyor. Anayasa’ya karşı çıkmalarının temel sebeplerinden biri ise Anayasa’nın kabul edilmesi halinde Avrupa Adalet Divanı’nın yetki alanını genişleterek bağlayıcılık kazanacak AB Temel Haklar Şartı ile birliğin üye devletlerin ulusal politikalarına hükmedeceği endişesi… Oluşturulacak yeni bir metnin daha basit ve anlaşılır olması gerektiğini savunan Zahradil, yeni bir metin ile AB düzeyinde yetki ve yargı alanlarının net bir şekilde tanımlanmasını istiyor. Kaczynskilerin yönetimindeki Polonya, AB’nin daha fazla E AB’nin anayasa çıkmazı Almanya’nın ‘Angie’si, oldukça sıkıntılı günler yaşıyor. 26 Ocak’ta Madrid’de bir araya gelen "Anayasanın Dostları" grubu Lüksemburg ve İspanya’nın liderliğinde Anayasa’yı onaylayan 18 AB üyesi ile henüz onaylamayan ancak anayasal anlaşmaya destek veren İrlanda ve Portekiz var olan metinden geriye değil ileriye gidilmesi gerektiği üzerinde anlaştı. Anayasa metninin herhangi yeni bir versiyonunun metnin temel içeriğine sadık kalması gerektiğini belirten 18’ler, tepkiyle karşılandı. Avrupa’nın büyük bir pazar ya da serbest ticaret bölgesi olarak kalmasına izin veremeyeceklerini ifade eden 18’ler grubu, Anayasa’yı onaylamayan dokuz ülkenin bu çıkmaza son vermek için hiçbir çaba göstermediğinden yakınınca, ortalık karıştı. Anayasa’nın Dostları grubunun Şubat ayında Lüksemburg’da yapılacak toplantısı, daha fazla bölünmeye neden olacağı gerekçesiyle Merkel’in baskısı sonucunda iptal edildi. Şubat ayında dönem başkanı olarak diplomatik çalışmalarının başlatan Merkel, arapsaçına dönen anayasa üzerinde anlaşmaya varılamamasının tarihi bir hayal kırıklığı yaratacağını belirtiyor. İşte bu yüzden 18’ler ANAYASA BÖLDÜ Bir Alman olan Beethoven’ın notalarına taşıdığı coşkuyu, yüzyıllar sonra yeniden alevlendirmeye çalışan da yine bir Alman… 2007 yılının ilk yarısında AB dönem başkanlığını yürütecek olan Almanya, tarihi bir görev üstlenmiş durumda. Almanya Şansölyesi Angela Merkel, Avrupa Anayasası’nı diriltebilmek için adeta çırpınıyor. Merkel, kendisinden bir mucize beklenmemesini istese de Avrupalılar Merkel’i "doğuştan bir idareci" olarak gördüklerini her fırsatta dile getiriyorlar. Ancak kendisine yakıştırılan "Avrupa’nın kurtarıcısı" sıfatının ağırlığını hisseden Merkel’in işi oldukça zor; başarıya ulaşması ise neredeyse imkânsız görünüyor… 2006 Dünya Kupası’nda yaşadıkları heyecana benzer bir heyecanı, G8 ve AB dönem başkanlıklarını eş zamanlı üstlenmeleri ile yeniden yaşayan Önümüzdeki Mart ayında AB 50. yılını kutlayacak. Kutlamalara şimdiden AB Anayasası’ndaki kriz damgasını vurdu. AB üyeleri anayasayı destekleyenler ve desteklemeyenler olarak bölünmüş durumda. Barosso Merkel
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle