02 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Putin’in Hazar’da "alan devletlerin sınırlarıyla, sektörlerle ya da özel alanlar şeklinde bölünmemelidir. Kıyıdaşların daha az alanı sahiplenmeleri ve denizin ve yüzeyin Hazar kıyıdaşlarının daha çok ortak kullanımına ayrılması daha iyidir" değerlendirmesi bu bağlamda dikkate alınmalıdır. C S TRATEJİ Putin ve Ahmedinecad 15 altından geçecek bir boru hattı inşası için kıyıdaşların tamamının rızasını alması konusudur. Bu İran ve Rusya’nın ABD öncülüğündeki Batı dünyasının alternatif enerji hatları inşası projelerinin yanı sıra Türkiye’nin BaküTiflisCeyhan boru hattını Kazak ve Türkmen hattına uzatma ve Ceyhan’ı ‘yeni Rotterdam’ yapma çabasına da sekte vurabilecek bir gelişme gibi gözükmektedir. Bu alandaki gelişmeler de en azından Türkiye tarafından dikkatle izlenmelidir. İRAN’IN YAKLAŞIMI İran Hazar’ın kıyı boyunun ancak yüzde 14’üne sahip olmakla birlikte Hazar’ın 1/5’i ile yarısı arasında bir pay istediği bilinmekte. Ama sonuçta hâlihazırdaki durumda Rusya ile birlikte ‘adil paylaşım’ ve ‘ortak kullanım’ konusunda uzlaşmaya hazır olduğu belirtilmelidir. Bilindiği üzere İran Hazar’ın enerji bağlamında en fakir ve en kısıtlı bölümüne sahiptir. Ortak kullanım İran açısından en avantajlı durumdur. Diğer taraftan Kazakistan, Türkmenistan ve Azerbaycan ise Hazar’ın göl statüsünde olmasını istiyorlar. Bu durumda Hazar kıyı uzunluğuna ve sınırların izdüşümlerine göre belirlenen sektörlere bölünmüş olmakta ve bu ülkelerin şimdiki avantajlı durumuna işaret etmektedir. Bu noktada belirtilmesi gereken Rusya’nın tarafları Bakü’de düzenlenecek bir sonraki toplantıda, sorunun çözülmesi çerçevesinde bir araya getirmiş olmasının önemidir. Sorunlu noktayı kenara koyduğumuzda nükleer kriz ve IrakOrtadoğu politikaları bağlamında şekillenen Amerikanİran çekişmesinde İran’ın başta Rusya olmak üzere Hazar komşularından tam destek almış olması zirvenin en önemli sonucudur. Hazar merkezli böylesi bir adımın uluslararası politik alana etkisi açıktır. İlk olarak, tek tek aktörleri ve sistemleri demokratikleştirme, dönüştürme politikası karşısında bölgesel işbirliği ve görüşmeler aracılığıyla uluslararası düzenin kendisine ‘demokratik’ bir çerçeve kazandırma çabası olarak görülebilir. İRAN RAHATLADI Bu süreçten en fazla faydalanan aktörün İran olduğu aşikârdır. İran ilk adımda sıkıntılı uluslararası ilişkilerinde sağlıklı ve sağlam bir bölgesel adım atmış olmaktadır. Gerek nükleer sürece aldığı destek gerekse güvenlik anlamında yakın çevresinde aldığı garantiler diplomatik ve ekonomik değerle ölçülemeyecek kazanımlardır. İran’a Şanghay çerçevesinde yakılan ışık Hazar bağlantısıyla desteklenmiş olmaktadır. Rusya İran’ı bölgesel politikalarda bir anlamda anahtar konumuna taşımaktadır. Aslında bu durumun, tarihe bakıldığında İran ve Rusya’nın Kafkasya, Hazar bölgesi ve Orta Asya’daki çıkarlarının çatışmaktan ziyade tamamlayıcı olduğu gerçeğiyle gayet uyumludur. İranlı yetkililerin Rusya’yı stratejik müttefik olarak tanımlamalarının ardında da bu gerçek yatmaktadır. Her ne kadar Rusya farklı sebeplerle bu ilişkiyi bölgesel stratejik ortaklık şeklinde nitelese de İran’ın bu ilişkiyi kullanma şekli önemlidir. Diğer yandan Rusya tarafından kontrol edilebilir bir aktör olarak görülen İran’ın Kafkasya ve Orta Asya’daki etkinliği Rusya’dan çok Türkiye, Çin ve ABD gibi unsurların alanlarının daraltılması olarak görülmektedir ve tercih edilebilir bir seçenektir. Karşılığında İran da en azından bölgesel bir huzur ve meşruiyet elde etmektedir. Hâkim uluslararası ortamda bu durum İran için bulunmaz bir nimettir. Bu alandaki işbirliği ve atılan adımların İran’ın Körfez hattındaki rolünü de artırabilecek ve İran dış ilişkilerini rahatlatacak bir adım olduğu düşünülebilir. Sonuçta Hazar kıyıdaşlarının Rusya öncülüğünde, İran’ı da kapsayan yeni boyutta bir ilişkiye girişmeleri ABD’yle sorun yaşayan, terör sorunu nedeniyle Irak’la gittikçe gerginleşen ilişkilere sahip, İran ve Suriye ile tartışılan ilişkiler geliştiren Türkiye’nin durumunu göz önüne taşımaktadır. Buna bir de en üst seviyesine ulaştığı vurgulanan TürkRus ilişkileri eklendiğinde Türkiye’nin bu gelişmeleri ve açılımları daha bir dikkatle değerlendirmesi gerektiği gerçeği daha da belirgin bir hal almaktadır. Bu adımların en azından ABD’nin alandan biraz daha ötelendiği, Rusya’nın daha akılcı bir ortak olarak belirginleştiği adımlar olarak görülmesi çok da yanlış olmayacaktır. Hazar’ın geleceği Türkiye’nin geleceği ile en az Irak ve Ortadoğu kadar ilintilidir. Zirvede Hazar’ın statüsü konusunda ileri bir gelişme olmadı. Nükleer baskı altında bunalan İran, Hazar’ın olası ABD saldırısına kapatılması konusunun bildiride yer almasıyla rahatladı. Enerji hatlarına getirilen kısıtlama ise Türkiye’yi yakından ilgilendiriyor. yaptığının görülmesi, son dönemde yakınlaşan AzerbaycanRusya ilişkileri bağlamında göz önünde bulundurulmalıdır. Diğer taraftan Türkmenbaşı’nın ölümü sonrası nasıl bir rota izleyeceği tartışılan Türkmenistan’ın da tercihini ne yönde kullandığı netleşmektedir. Yeni Türkmen lider Berdimuhammedov’un Türkmenistan’ın Hazar’ın tartışmalı alanlarında da tek taraflı adımlar atmayacağının üzerinde dikkatle durması önemlidir. RusyaKazakistanTürkmenistanİran hattına ki buna doğal aktör olarak Ermenistan da eklenmelidir, Azerbaycan ilk adımda cepheye katılmasa da yaklaşmaktadır. Bu yakınlaşmanın ekonomik işbirliği, enerji ortak projeleri ve güvenlik ayağıyla çok boyutlu bir hale kavuştuğu görülmektedir. Bu işbirliğinin bölgesel anlaşmazlıklara ve dondurulmuş anlaşmazlıklara yansıması dikkatle izlenmesi gereken gelişme olmalıdır. ABD’NİN ÖNÜ KAPANDI Bu bölgesel sorun ve işbirliği girişimlerinden küresel dev Amerikanın dışlandığı Rusya’nın öne çıktığı bir adım olarak görülmelidir. Özellikle adı açıkça belirtilmese de kıyıdaş ülkelerden herhangi birine her ne koşulda olursa olsun üçüncü bir ülke tarafından saldırıya diğer kıyıdaşların izin vermemesi maddesi doğrudan doğruya akla Amerika’nın muhtemel İran operasyonunu getirmektedir. Bu durum birçok çalışmada vurgulanan en azından Kafkasya’da ABDGürcistan ve ABDAzerbaycan ittifakı bağlamında İran saldırısının yeni hattının çizildiği tartışmalarına son vermektedir. Azeri tarafı bu işbirliği tercihiyle bu türde bir operasyona hiçbir koşulda izin vermeyeceğini belirtmiş olmaktadır. Karadeniz hattında Bulgaristan ve Romanya bağlantısıyla askeri bir tutamak yaratmak isteyen ABD’nin en azından Azerbaycan’la yapılanyapılacak işbirliği çerçevesinde Hazar’a girmesinin de önü kapatılmaktadır. Azerbaycan’ın ABD ve Batı dünyasıyla ilişkilerinin bir toplantıyla sona ereceğini söylemek ne kadar yanlışsa da Azerbaycan’ın bölgesel dengeleri gözeten bir tercih ENERJİYE ETKİLERİ Bu işbirliğinin üzerinde durulması gereken diğer bir noktası muhtemelen Rusya ve İran’ın isteği ve yönlendirmesiyle taraflardan bir tanesinin Hazar’ın
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle