Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
C S taşıyor… TRATEJİ 13 arttı yükünün Brezilya’da yüzde 30’ların üzerinde olması ise bu kadar geniş doğal kaynaklara sahip olan bir ülkenin niye daha hızlı kalkınamadığı sorusuna da yanıt vermektedir. Devlet sistemi kayıt dışı ekonomiyi Türkiye’deki gibi kontrol altında tutamadığı için yakaladığı müteşebbisten vergi almayı, devlete gelir sağlamada en kolay yol olarak görmüştür. Yine devletin yüksek oranda vergi almasının bir başka nedeni de bizdeki gibi Batılı ülkelere göre göreceli olarak erken emekli olanların (Brezilya’da ortalama emeklilik yaşı 54’dür) maaşlarını ödeyebilecek kaynak yaratma arzusudur. Nüfusunun yüzde 6’sının 65 yaşın üzerinde olduğu, yani genç nüfusa sahip bir ülkede gayri safi milli hâsılanın yüzde 11’ini emeklilere ödeme yapmak için kullanan bir ülkenin yatırıma aktarması gereken vergi gelirlerinin de işlevi az olmaktadır. Başkan Lula’nın iktidarı süresince bu sorunları da çözümleriyle ele alıp, emeklilik yaşını yükseltme konusunda cesur karar almış olması iyileştirici bir adım ise de yetersizdir. Çünkü işten çıkarılma konusunda koruma altında olan devlet çalışanlarının maaş düzeylerinin Türkiye’dekinin tersine özel sektöre göre iki misli fazla olması ve işe adam yerleştirirken favoritizm uygulanıp kadroların prodüktiviteye zarar verecek şekilde şişirilmesi de ülkenin kaynaklarının yatırıma dönüşmesini engellemektedir. Bürokrasinin gereğinden fazla şişirilmiş olması, Türkiye’deki benzeri hastalığın sonucu gibi görüntü vermekte ve sistemin işleyişi, yatırımların hızlanması ve çoğalmasında yarar yerine zarar vermektedir. Lula SADAKA EKONOMİSİ Bütün bu sorunların sürüyor olmasına karşın Başkan Lula’nın 2006 seçimlerini yeniden kazanmasının öteki nedenlerine de burada işaret etmek gerekir. Lula’nın fakirlerin oyuyla iktidarı elinde tuttuğu olgusu aynı bizdeki gibi giderek yaygınlaşan "sadaka ekonomisi" sayesindedir. Bunun yanı sıra Başkan Lula’nın belli ölçülerde gerçekleştirdiği gelir dağılımındaki adaletsizliğin (ki Brezilya bu konuda birçok gelişmekte olan ülkeye göre öndedir) bir nebze olsun azaltılması da fakir halkın İşçi Partisi’ne desteğini sağlamıştır. Enflasyona karşı, selefi olan Fernando Cardoso’nun politikasını sürdüren Lula bunda halkın da yararına bir şekilde başarılı olmuştur. Serbest döviz kuru sistemi ile 2006 yılı verilerine göre ithalat 90 milyar dolar düzeyindeyken ihracatın 130 milyar düzeyine çıkması da ekonomi alanındaki bir başka başarı konusudur. Sosyal sıkıntılara, bürokratik darboğaz ve israflara karşın, genç nüfus ve dünyanın önemli doğal kaynaklarına sahip bu ülkenin, askeri açıdan tehdit altında olmamasının tanıdığı avantajlardan da yararlanarak, bu yıl yüzde 4 gibi bir kalkınma hızını yakalaması beklenmektedir. Bu denli avantajları olan bir ülkenin niye Çin ve Hindistan düzeyinde sürekli bir kalkınma elde edemediğinin sorusuna yanıt ise çeşitlidir. Lula’nın enflasyona karşı yürüttüğü politika başarılı olmasına karşın bürokrasinin ıslahı, yeniden düzenlenmesi ve prodüktif hale getirilmesinde aynı oranda başarı sağlanamamıştır. Ayrıca Çin ve Hindistan’ın nüfusunun çoğunluğunun kırsal kesimde yaşıyor olmasına karşın Brezilya’daki nüfusun Brezilya’nın ekonomik dengeleri yavaş da olsa düzelmeye başladı. Geçen yılki ihracatı 130 milyar dolar, ithalatı ise 90 milyar dolar olarak gerçekleşti. Ancak Brezilya, zengin kaynaklarını da halkının yararına kullanma konusunda pek başarılı değil. Yağmur ormanlarının küçülmesi nedeniyle bu ülke, küresel iklim değişiklikleri konusunda tüm dünyayı yakından ilgilendiriyor. çoğunluğunun şehirlerde yaşaması, sosyal yardım ve alt yapı hizmetlerinin daha masraflı ve israflı olmasına yol açmaktadır. Bu husus prodüktiviteye de ciddi ölçüde zarar vermekte ve kalkınmayı bürokratik engellerin yanı sıra ve bunların baskısıyla beraber engellemektedir. hemen her yıl küçülmesi bir olgudur. Tarımsal alanı, kereste ticareti, hayvancılık ve madencilik açısından her geçen gün küçültülen Brezilya’nın ekosistemi tehlike çanları çalmaktadır. Dünyanın artan nüfusu ve bunun artan hayat standardı talepleri, tarımsal ürünlere ve yiyeceğe olan talebi arttırırken, Brezilya’yı da daha çok üretmeye, üretirken de Yağmur Ormanlarını tahrip edip, tarımsal alan açmaya mecbur etmiştir. Bugün Brezilya dünyanın en önde gelen et, ikinci büyük soya fasulyesi üreticisiyse bunun 1970’lerden bu yana ormanların tahrip edilip tarımsal alana dönüştürülmesi ile gerçekleştiği açıktır. Tarımsal işletmelerin artan faaliyetleri ve çevreyi tahriplerinin yanı sıra, Brezilya için gereği inkâr edilemeyecek baraj, boru hattı ve otoyol projeleri de sonu dünya ekosistemine ve küresel ısınmaya tesir edecek sonuçlar yaratmaktadır. Bütün bu nedenlerden dolayı Brezilya’nın ve hatta dünyanın geleceğine dönük ağır sorunlar Lula ve hükümetinin sırtına yüklenmiş gibi gözükmektedir. Sorunların çözümü çoğu zaman birbirleriyle bağlantılıdır ve birinin çözümü ötekinin bozulmasına neden olur. Çevreyi koruma bedelinin, istihdam ve üretim ile dolayısıyla kalkınma hızıyla ve bunun düşmesi gerçeğiyle ilişkili olduğu ortadadır. Lula için önemli yol, kalkınma ve çevreyi korumanın el ele yürütebileceği bir dengeyi tutturmak olacaktır. Bu konuda Başkan Lula’nın popülist ve sonucu sandığa etki edecek politikaları da göz ardı etmemesi gerekecektir. LULA’NIN BAŞARILARI Her şeyden önce ekonomik açıdan kalkınmanın sürdürülmesi ve gelir dağılımının adilleştirilmesi gibi parti programında vaat ettiği konuları gerçekleştirme baskısı altında olan Lula’nın bunu burjuvaziyi alt ederken seçimlerde söylemiş olduğu soyut ifadelerden somut neticelere götürmesi gerekiyor. Bu konunun bir başka boyutunun da Brezilya gibi doğal kaynakları zengin bir ülkenin küresel sermaye tarafından sömürülmesine karşı çıkmakla gerçekleşeceği açıktır. Bunun da, Güney Amerika gibi öteki ülkelerin özellikle askeri sorunlarından nispeten uzak ama ABD gibi bir küresel gücün gölgesinde olan coğrafyada ancak ve ancak öteki bölge ülkeleriyle ciddi bir dayanışma ile gerçekleştirileceği ortada. Yine her şeye karşın ülke içindeki egemen güçlerin elindeki iletişim, finansman sistemi ve büyük tarım işletmelerinin, küresel güçlerin eline geçmeden milli sermaye tarafından kontrolünü sağlamak da önemlidir. Lula’yı bekleyen öteki önemli hususlar da çevre sorunları konusunda Brezilya’ya düşen görevlerdir. Çünkü dünyanın akciğerleri olan ve atmosferin temizliğini sağlayan Brezilya Yağmur Ormanlarının