Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Çin’e aktarıldığı konusunda ciddi şüpheler var. Bütün bu örnekler Çin’in oyuncaktan silaha, otomobilden bilgisayara kadar her alanda hızlı bir şekilde dünyanın her yerindeki ileri teknolojilere insan eli veya bilgisayarlara virüs sokarak ulaşmadaki yöntem ve hikayelerinin bir kısmı. ÇİN’İN İSTİHBARAT AĞI Alman "Der Spiegel" dergisinin haberine göre, Alman istihbarat örgütleri, halen Almanya’da görevli 250 kadar elçilik ve konsolosluk çalışanının yaklaşık yüzde onunun ve Çin medya kuruluşlarına ait 16 haber muhabirinden 5’inin istihbarat ve ağırlıklı olarak sanayi ve savunma sanayi alanlarındaki haber almaya yönelik çalıştıklarını bir brifingte üst kademe politikacılara aktarmış. Ayrıca buna paralel olarak, dünya istihbarat çevrelerinin tahminleri de dünyada 800.000 kadar Çinli’nin bir şekilde Çin sanayi istihbaratına hizmet ettiklerine işaret etmekte. Bunlara, yurt dışındaki bütün Çinli öğrenciler, işadamları, üretim tesislerine bilimsel ziyaret veya staj için gelen mühendisler de dahil ve bunlar bir şekilde Çin Komünist Hu Jintao Partisi’nin hizmetindeler. Almanya’daki en büyük yabancı öğrenci grubunu 27 bin öğrenciyle Çinlilerin oluşturuyor olması ve bunların hemen hepsinin parasal ve pasaport gibi bürokratik evrak yönlerinden Çin Konsolosluklarına bağımlı ve dolayısıyla istenileni yerine getirme durumunda olmaları da Çin istihbarat sisteminin işini kolaylaştırıyor. Bütün bu kişilerin bilgileri ve konumları, öğrenim durumları, geçmişte ve halen çalıştıkları yerler ve kapasiteleri Çin’in istihbarat örgütlerince veri bankalarına depolanmış. Bu amaçla da çalışan ve öteki işlevlerinin yanı sıra bilimsel ve sanayi casusluğunu da yürüten Çin istihbarat örgütleri; Devlet Güvenlik Bakanlığı (dış ve iç istihbarat ile görevli), Askeri Gizli Servis (askeri iç ve dış istihbarat ile görevli), Elektronik Dinleme Dairesi (haberleşme ve elektronik istihbarat ile görevli) şeklindedirler. Bu örgütler, özellikle yurt dışında öğrenim gören Çinli öğrencileri bütün bilimsel araştırma ve geliştirme çalışmalarında bilgi toplama amacıyla kullanmaktadır. Bunların çalışmasının temeli; "hiçbir bilgi önemsiz değildir" şeklindeki ana fikirle bütünleşir. Bunlar için çevrelerindeki bütün görsel veya bilgisayarların içerdiği bilgiler ele geçirilmeye adaydır. Bunu da anında başarıyla elde etme becerisini öğrenmişlerdir. Özellikle Batı ülkelerinde kahve molalarında bilgisayarların genelde kapatılmaması hususu bu amaçlı kişilere önemli ölçüde yardımcı olur. Batılı teknoloji firmalarının çoğu genelde korunması gereken bilgilere sahip olduklarını ifade etseler de bunları koruma konusunda çoğunun güvenilir konsepti olmadığı da bilinmektedir. Word ve Power Point dosyaları geliyordu. Bu dosyalar açıldığında ise hasım, bilgisayarınızın içine yerleşiyordu. Hasmın görünmeyen askerleri Truva Atları, görünmez izleme programları şeklinde taarruz noktasında bekliyorlardı. Güney Kore üzerinden yapılan bir yönlendirici değişimi ile gelenin künyesi tam olarak saptanamıyordu. Çin’den gelen saldırılar yalnız hükümet sırlarını ele geçirmiyordu, ele geçirilen şeyler daha önemliydi; bunlar Alman halkının malı olarak kabul edilmesi gereken teknolojik birikim ve buluşlar (knowhow) idi. Yani Alman milletinin uluslararası rekabette sahip olduğu tek doğal kaynaklardı. Çin, teknolojik üstünlüğü olan ülkelerin yıllar, nesiller boyunca geliştirdikleri buluşlara, her yoldan saldırıya geçerek bir nesilde erişme çabasındaydı ve bunda da hemen her alanda başarı sağlıyordu. Almanlar ülkelerindeki endüstriyel casusluğun yaklaşık yüzde 60’ının Çinliler tarafından gerçekleştirildiğini açıklamak durumunda Merkel C S TRATEJİ 9 sınırlı değil. 2005 yılında FBI tarafından yayınlanan bir rapora göre Çin, ABD için en büyük casusluk tehlikesi yaratan ülke olarak ilan edilmiştir. Yine benzer bir rapor, bizzat Amerikan Temsilciler Meclisi’nin bilgisayarlarına bile kısa bir süre içinde 16 kez girildiğini dile getirmiştir. Fransa’da da önemli bir Fransız otomobil parçaları imalatçısı firmanın örnek çalışan ilan ettiği bir Çinli teknisyenin, bir süre sonra firmanın çok gizli bilgisayar dosyalarına girerek hemen bütün otomobil tasarımlarının bilgilerine sahip olduğu da ortaya çıkarılmıştır. ÇİN’E KARŞI ÖNLEMLER Çin’in bu organize eylemlerinden özellikle rahatsız olan Almanya’nın bizzat Şansölyesi ağzıyla bu rahatsızlığı dile getirmesiyle belki de Çin bir süre bu konularda daha dikkatli davranacaktır. Nitekim bu konuda Çin Patent Bürosu SIPO dışarıya karşı duyarlılık gösterisi olarak daha etkin çalışmaya başlatılmıştır. Yine bu bağlamda Çin hükümetinin de ilgili patent ve taklit yasalarını Batılı ülkeler düzeyine getirmeye çalıştığı da söylenmektedir. SIPO’nun emrinde 4 bin kadar memurun çalışması bu konuda bir şeyler yapıldığının belirtisi midir, yoksa çalışmalar göstermelik midir sorusunun cevabı hala olumlu bir bakış açısı içermemektedir. Çünkü hala birçok Çinli firma taklit mal yapma yolunda süratle çalışmaktadır. Esasen Alman bilgisayarlarını kırarak girenlerin Çinli olduğu gerçeği varken (bu konu Çinli yetkililerce spekülasyon olarak nitelendirilirse de) Çinlilerin bu çalışmaları ciddiye alacakları düşündürücü olacaktır. Kaldı ki Çin’de hızlı kalkınma ve para kazanma hırsındaki sanayicilerin bu konuda yalnız olmadığı ve onlara adeta bir devlet politikası şeklinde, bütün mülki yöneticiler, polisler, valiler, belediyeciler ve hatta hakimlerin yardımcı oldukları da iddia edilmektedir. Ceza olarak da yasaların öngördüğü parasal yaptırımların gülünç düzeylerde olduğu ve verilen cezaların 2003 yılı ortalamasının 900 Avro düzeyinde kaldığı söylenmektedir. Kaldı ki Çin ile mücadele endüstrinin her alanında giderek güçleşmektedir. Çin bugün elindeki 1,3 trilyon Avro kadar parayla dünyanın hemen her yerinde, doğal kaynak çıkaran firmaları satın aldığı gibi, artık giderek dünyanın önde gelen araştırmacı üretici ileri teknoloji firmalarını da satın alma konumuna gelmiştir. Yani kapıdan da kovsanız Çin artık mali gücüyle bacadan girecek hale gelmiştir. Almanların ve benzeri büyük sanayi ülkelerinin Çin ile mücadele etmeleri veya bu ülkeye yaptırım uygulamada karşılaşabilecekleri sıkıntılar da bu ileri teknoloji üreten firmaları iki kere düşünmeye sevk etmektedir. Çünkü hemen bütün endüstri ülkeleri Çin’i hala çok büyük bir Pazar olarak görmekte, bu ülkeye makine ve hatta komple tesisler kurmaktadırlar. Yani bu ülkeler Çin’den kısa vadede bir miktar kazanç elde etmek ve pazar yaratmak uğruna uzun vadede kendilerine, Çin’e hazır teknoloji verdikleri için, rakip yaratmaktadırlar. Örneğin Çin’in manyetik tren projelerini kopya etmesini şikayet eden Alman firmaları biraz bağırıp, çağırdıktan sonra susmaya mecbur kalmışlardır. Çünkü bizzat kendileri halen onlarca büyük fabrikayı Çin’de kurmak için çalışmaktadırlar. Fazla ses çıkarmak onları, işlerinin yürümesinden ve gelecekte de bu pazardan pay almaktan mahrum edecektir. Halen Çin Almanya’ya 48,8 milyar Avro tutarında mal satarken, Alman firmalarının da Çin’e 27,5 milyar Avro’luk çeşitli sanayi malı satmakta olmaları ve bu rakamın Almanya’yı, dış ticaretini riske sokmamak açısından önemli olduğu ortadadır. Çin ile mücadele endüstrinin her alanında giderek güçleşiyor. Çin bugün elindeki 1,3 trilyon Avro kadar parayla dünyanın hemen her yerinde, doğal kaynak çıkaran firmaları satın aldığı gibi, artık giderek dünyanın önde gelen araştırmacı üretici ileri teknoloji firmalarını da satın alma konumuna geldi. kalmışlardır. Yine Alman yetkililerin ifadesine göre geçmişte Sovyetler özellikle savunma sanayinde çok yoğun bir şekilde casusluk yaparken, Çinliler özellikle ekonomik ve bilimsel alanlarda casusluğa ağırlık vermektedirler. Halen Almanya’da büyük kurumlar artık bilgisayarlara yönelik saldırılar konusunda güvenlik sistemleri perdeleri geliştirirken, son birkaç ayda bu yolda yapılan çalışmalarla, özellikle dışişleri ve şansölyelik makamlarındaki bilgisayarlarda ciddi miktarda casus programlarının bulunup imha edilmiş olması bütün önlemlerin yeterliliği konusunda şüpheler uyandırmaktadır. Her şeye karşın bilgisayara karşı savaş başlatılmıştır ve bunda da belki göreceli başarılar sağlanacaktır. Ancak insan unsuruna dayanan istihbarat konusunda Almanların eli kolu bağlıdır. Ülkede mevcut 27 bin kadar Çinli öğrenci ile çok miktardaki bilim adamının hangisi ile uğraşacağı konusu Alman güvenlik güçlerinin daha uzun süre başını ağrıtacağa benzemektedir. Bilgisayar ortamında yapılan casusluk Almanya ile BİLGİSAYAR ORTAMINDAKİ GİRİŞİMLER Çin’in ana hedeflerinden olan ve artık son derece rahatsız olan Almanya geçtiğimiz Mayıs 2007 yılında Şansölyelik binasında toplanan üst kademe Alman yöneticilerinin gündemine Çin’in sanayi casusluğu konusunu getirdi. Ortaya konan bilgiler şok edici nitelikteydi. Çünkü hemen her gün Çin’in Lanzu, Kanton ve Pekin şehirlerinden Alman hükümet makamlarına çeşitli