Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
etmedikleri gibi eğitimde ve hatta yargıda Sırbistan yasalarını uygulamayı, yönetimde mümkün olduğunca Sırbistan’a uymayı tercih ettiler ve Kosova kurumlarında çalışmaya da yanaşmadılar. İşin aslı Kosova sokaklarında Kosova milliyetçiliği yükselişini devam ettirirken aksini düşünmek de mümkün görünmüyor. Bu anlamda, Arnavutların Sırpları bir arada yaşayabileceklerine ikna edemedikleri kesin. Bütün veriler bir arada düşünüldüğünde bölünme ihtimalinin zaten her zaman için cepte olduğu görülüyor. Üstelik Ahtisari planı, Sırp belediyelere Sırbistan’la ilişkilerini sürdürme imkanı tanımak ve ek olarak ademi merkeziyet öngörmek yoluyla etkileşim kapısını da aralık bırakmış oluyordu. Sırbistan’ın mevcut stratejisinin her koşulda Kosova’nın bağımsızlığına karşı çıkmak yönünde olduğu kesin. Bölünmeyi kabul etmekle masadan erken kalkan konumunda olmak istemiyor ve daha fazla taviz verilmesini bekliyor. Sırplar Kosova’yı gerçekten kaybedeceklerini anladıkları anda Kosova’nın kuzeyini isteyecektir. Sorunun diğer tarafları olan ABD ve AB birbirinden farklı türden yaklaşım sergiliyorlar. Kosovalılar Sırpların katliamından kaçarken... C S TRATEJİ 21 TEMEL KRİTERLER TARTIŞMASI Troyka’nın ABD temsilcisi Frank Wishner bölünmeye sonuna kadar karşı olacaklarını açıklarken AB temsilcisi (Alman) Wolfgang Ischinger tarafların istemesi halinde bunun mümkün olduğunu söylüyor. Güneydogu Avrupa İstikrar Paktı Özel Koordinatörü (Avusturyalı)Erhard Busek de Deutsche Welle’ye verdiği röportajda bölünmenin kesinlikle arzulanır olmamasına rağmen imkansız da olmadığını dile getiriyor. AB temsilcilerinin yeni çözüm ihtimalini BM de kabul edilemez buluyor. BM Kosova Misyonu (UNMIK) Şefi Yardımcısı Steven Shook, "Kosova ve bölge için bölünmenin ne anlama geldiğini bilmeyen insanların görüşme masasından uzaklaştırılması gerekir." uyarısı eşliğinde mesajını "Kosova statüsü üzerinde Temas Grubu 16 ay önce çalışmaya başladığında Kosova’nın bölünmesine izin verilmeyeceği kararlaştırılmıştı" şeklinde veriyor. Shook’un işaret ettiği tehlikeye bakılacak olursa Kosova’nın bölünmesinin pek çok kurgunun değişmesi anlamına geldiği anlaşılıyor. Öncelikle Temas Grubu’nun daha işin başında üç temel kriter belirlediğinin altını çizmek gerekir. Bunlar: ? Kosova bölünmeyecek, ? Bir başka ülkeyle birleşmeyecek, ? 1999 öncesi statüsüne geri dönmeyecektir. Üçüncü kriter Kosova’nın 1999 öncesinde olduğu gibi Sırbistan egemenliği altına dönmeyeceğini belirleyen ve büyük ölçüde "bağımsızlık" ışığını yakan maddeydi. Nitekim, bazı siyaset bilimcilerinin müzakerelerin aslında Kosova’nın bağımsızlığını değil bağımsızlıktan sonraki yönetim devlet modelini ve bu mekanizmada Kosovalı Sırpların konumunu tartıştığını söylüyorlardı. Büyük ölçüde haklılardı. Yine de bu süreçte müzakere masasında olmasa dahi "genişletilmiş özerklik" veya konfederasyon modelinde birliktelik ihtimalleri de konuşuldu. İkinci kriter ise özellikle bölge devletlerinin duymak dahi istemediği "Büyük Arnavutluk" ihtimalini dışlayan en önemli maddeydi. Söz konusu kriter Kosova’nın sadece Arnavutluk’la birleşmesini değil daha da tehlikeli görülen Makedonya Arnavutları ile birleşmesini engellemeye dönük bir maddeydi. Temel kriterler belirlendiğinde Karadağ henüz Sırbistan’dan ayrılmamışsa da bugün madde Karadağ içinde yaşayan Arnavutlar için de geçerli. İşin aslı bu üç kriter birbirinden ayrı düşünülmesi mümkün olmayan bölge gerçekliklerini mantıklı bir denge sağlayarak birleştiriyor. Kosova’nın statüsü hakkında 10 Aralık’a kadar önemli ve olumlu bir değişiklik yapılamayacağı anlaşılıyor. Bunun ardından ise ABD ve Rusya’nın tekrar öne çıkarak bölgenin kaderini belirlemesi bekleniyor. Rusya’nın şartları zorlaması ve Kosova’nın da tek taraflı bağımsızlık ilan etmesi durumunda ise, bölge yine karışacağı benziyor. çözdüğü varsayımını da zedeleyerek sorun alanlarını DAHA ARNAVUT BİR KOSOVA çoğaltır. Dolayısıyla AB’nin Rusya ve ABD arasındaki Kosova’nın bölünmesi ihtimali kurcalanmaya devam ederse diğer iki kriter de dokunulmazlığını yitirecektir. Doğrusu bölünme, yitirildiği kesin olan Kosova’dan bir parça koparabilmek adına Sırbistan’ın arzu ettiği bir son ise bir başka ülkeyle birleşme ihtimalinin gizliden gizliye canlanışı da Kosova sokaklarında "Hele bağımsız olalım da"cıların ekmeğine yağ sürecektir. Öte yandan Kosova’nın bölünmesi etnik olarak daha da Arnavut bir devletin bağımsızlığı anlamına gelecektir. Bölünmenin yüzde 90’ı Arnavut olan Kosova’yı çok kültürlü, çok etnikli, çok uluslu bir şekilde projelendiren Ahtisaari planının ölçeğini küçültür; Sırp bölgelerinin Sırp nüfusuyla birlikte Arnavut çoğunluktan ayrılması ve azınlık nüfusunun önemli miktarda azalması da Arnavutların toplam nüfusa oranını yüzde 98’lere dek çıkarır. Dolayısıyla çok kültürlü ve çok etnikli yapının inandırıcılığı tamamen yok olurken ikinci bir Arnavut devletinin birincinin sınırlarında kurulmakta olduğu gerçeği de gizlenemez hale gelir. Sadece bu bile bölge dengelerini sarsmaya yetecekken işin içine bir de mikro etnik devlet yapılanması girecektir. Her şey bir yana etnik kimlik vurgusu öylesine baskın hale gelir ki bundan sonra ne Makedonya Batısındaki ne Karadağ içerisinde belli bölgelerde yoğunlaşmış Arnavutlar ne de Sırbistan içerisindeki Arnavut bloklar bu süreçten ayrı tutulabilir. Aynı şekilde BosnaHersek içindeki Sırp Cumhuriyeti’nin ayrılması ve Sırbistan’a bağlanması da hızlandırılmış olur. Bu, Batı’nın Makedonya ve BosnaHersek meselelerini Ohri ve Dayton anlaşmaları ile sıkışmışlıktan yeni çözümsüzlükler ve kargaşa yaratarak çıkmaya çalışması uzun vadede AB’nin başını ağrıtmaktan başka işe yaramayacaktır. RUSYA’NIN TERCİHİ Kosova’nın statüsü hakkında 10 Aralık’a kadar önemli ve olumlu bir değişiklik yapılamayacağı anlaşılıyor. Bundan sonrasında ABD ve Rusya tekrar başrolleri paylaşacak ve bölgenin kaderini belirleyecekler. Rusya şartları zorlamaya devam ederse ve Kosova tek taraflı bağımsızlık ilan etme yoluna giderse işte uluslararası düzen asıl yarasını o zaman alacaktır. Bugün tehlike kısa vadede sorunlu bölgelerin uzun vadede bağımsız bir küçük devletçik düşleyen her bölgenin uluslararası toplumun desteğini alarak bağımsızlık yoluna çıkmasından ibaret. Bu gerçekten de endişe duyulması gereken bir süreç ancak daha tehlikelisi herhalde uluslararası toplumun rızasını aramaksızın destekçi büyük bir güç eşliğinde ilan edilecek bağımsızlıklar olacak. İşin aslı, öyle ya da böyle Kosova hangi koşulda bağımsızlığını elde ederse etsin – bu süreç artık durdurulması mümkün olmayan bir süreçtir emsal teşkil etmesi de kaçınılmazdır. Bundan böyle koşulların aynılığı, benzerliği aranmayacak mikro devletlerin dünyası başlayacaktır. Pandoranın kutusu çoktan açıldı. Rusya vetosunu çekmediği takdirde bundan sonraki sürecin BM denetiminde olması ihtimalini zayıflatmış olacaktır.