Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
16 Vadim DUBNOV Siyaset Bilimci C S TRATEJİ eski Sovyet cumhuriyetlerinin Dünya Ticaret Örgütü’ne girmelerini beklemektedir. Çin mallarının istilasına karşı batı ülkeleri direnmeye çalışadursun, Çin ekonomisi büyük adımlarla gelişimini sürdürmektedir. Dünya Ticaret Örgütü, Çin’e BDT ülkelerinin pazarlarına girmesine izin verecek bir köprübaşı olarak hizmet edebilir. Ancak ŞİÖ bu ekonomik konuların hiçbirini stratejik sorunlar olarak görmüyor. Rusya da öyle. Batı’yla soğumakta olan ilişkilerin şekillendirdiği uluslararası iklimde Moskova’nın ŞİÖ’den daha etkili taktik etkinliği olan bir araç bulması zor. Evet, belki batı ŞİÖ’nün ortak askeri kuvvet ya da nihayetinde ABD’nin antiterörist faaliyetleri alanındaki kazanımları hakkında bir rapor isteyecek olan ŞİÖAfgan temas grubu konularındaki taslak planlarını ele geçirmek için ayaklanıp silaha davranmamış olabilir; ancak bütün bunlar Moskova’nın hınzırca parlayan gözleri önünde Birleşik Devletler’in sinirlerini geriyor. Özellikle Rusya’nın Avrupa Konvansiyonel Kuvvetler Anlaşması’nı tek taraflı olarak askıya alması sonrasında ŞİÖ’nun ortak inisiyatifleri provokatif görünüyor. Ancak bütün bunlara rağmen ŞİÖ manevi destek sağlamaktan öteye gitmeyecektir. Örgüt düzenli olarak Birleşik Devletler’den Kırgızistan’daki hava üssünü kapatmasını istemekte, ABD yetkilileri de buna karşılık Bişkek’e yaptıkları düzenli ziyaretlerde ikili anlaşmaları uzatmakta. Moskova İran’a ŞİÖ’de gözlemci statüsü vermeyi önerdiğinde Pekin bu öneriyi memnuniyetle kabul etmiş ancak sonrasında da Tahran’ın Avrasya liderlerine katılmasına karşı çıkmıştır. Birleşik Devletler’le zıtlaşmak Çin’in isteyeceği son şeydir ve böylece Çin bunu Rusya’ya açıkça ifade etmiştir. Çin antiAmerikancılığını yalnızca pragmatik olarak sürdürmemektedir. Burada gördüğümüz, eski ihtişamlı günlere duyulan özlem değil, bambaşka bir stratejidir: ŞİÖ’den çok daha prestijli bir kulübe –gerçek dünya liderleri kulübüne– girme isteğidir. Çin bu amacına ulaşmak için –zıtlığı sürdürmek için değil, yapıcı ve medeni uzlaşmalara ulaşmak ve kendi etki alanını oluşturmak için– gelecekteki ortaklarını Avrasya’lı kolektifiyle korkutmaya çalışabilir. Bu açıdan bakıldığında, Çin yalnızca ŞİÖ ülkelerini bir araya getiren motivasyonlar arasındaki en çarpıcı örneği oluşturmaktadır. İran ve Rusya ŞİÖ’yü ABD ile aralarındaki çekişmede kendilerine destek sağlayacak bir oluşum olarak görmekte iken, Kazakistan da Çin gibi kendisini Sovyet sonrası dönemdeki Avrasya ortamından çıkararak dünya arenasına taşıyacak bir sıçrama tahtası olarak kullanmak istemektedir. Bu perspektiften bakıldığında, ŞİÖ kendi matemini tutan Varşova Paktı’na benzememekte ve Rusya’nın ilham almak istediği "Çin şablonu"nu da sunmamaktadır. Şanghay İşbirliği Örgütü Ş üphesiz ki, Şanghay İşbirliği Örgütü’nün (ŞİÖ) devlet başkanları nezdindeki bir sonraki toplantısı jeopolitikte bir başka dönüm noktası olacak.Örgütü oluşturan ülkelerin nüfusları toplamının bir buçuk milyara yaklaşması ve üyelerinin Avrasya bölgesindeki ülkelerin % 60’ını oluşturması bir yana, ŞİÖ düşüncesi bile konuya küresel boyutta dikkat çekmek için yeterli. Örgütün beyan edilen amaçları ve dünyadaki gelişmelere verdiği tepkiler de en az örgütün kendisi kadar önemli. ŞİÖ’nün varlığı siyasi bir gerçek. Dünyanın yeni bir bölünmeyle karşı karşıya olması fikrinden ya da Rusya’nın diplomatik faaliyetlerinin giderek doğuya kaymasından rahatsız olanlar da dahil olmak üzere herkes bunu göz önüne almak durumunda. Dünyanın önemli bir bölümü iki kutupluluk olarak tanımlanabilecek olan mevcut duruma stratejik bir alternatif istemekte. Bu boyuttaki bir ortak görüşün bir organizasyona ve bir lidere ihtiyacı var. Bugünkü iki kutuplu düzen yirmi yıl öncekine kıyasla çok daha girift bir mantığa ve Rusya’ya tartışılmaz biçimde iki eski küresel liderden biri olma şansını pek vermeyen bir güç dengesine dayanıyor. Ve Moskova her ne kadar ŞİÖ’ye olan inancını gösterse de henüz örgütü Pekin kadar ciddiye almaya hazır değil. Çin hükümetinin onlarca devlet kurumu ve devlete yakın olan bazı kuruluşlar Avrasya bölgesinin yeni liderliği ile ilgili olasılıkları analiz etmekte ve bunu da Çinlilerin alışıldık yöntemleriyle, çok da göz önünde olmadan yapıyor. ŞİÖ’nün "işbirliği" olarak adlandırdığı süreç neredeyse türünün tek örneği olan bir politik boyuta sahip. Dünya Ekonomi Enstitüsü’nün araştırmadan sorumlu başkan yardımcısı Stanislav Zukov, çeşitli örgütlerin ekonomik faaliyetlerini ölçmüş ve ekonomik işbirliğinin, Avrupa Birliği’nin faaliyetlerinin % 67’sini, BDT’nin faaliyetlerinin % 18’ini ve GUAM’ın (Ç.N.: Ukrayna, Moldova, Gürcistan ve Azerbaycan’ın oluşturduğu Demokrasi ve Ekonomik Kalkınma Örgütü) faaliyetlerinin yalnızca % 4’ünü oluşturduğunu bildirmiştir. ŞİÖ içinde de ekonomik bağlantılar faaliyetlerin açıkça % 1’inden azını oluşturuyor ve Çin kasıtlı olarak diğer üye ülkelerin kendi aralarındaki ekonomik işbirliğini zayıflatırken kendisinin de bu ülkelerle ticareti önemsenmeyecek düzeyde kalıyor. Bu durumda ŞİÖ’nün içeriğinde ekonomik işbirliğinden çok objektif olarak bir ekonomik ayrışma yer alıyor. Kendisi de petrol üretmekle birlikte Çin dünyanın en büyük petrol ithal eden ülkelerinden birisi. ŞiÖ Zirveleri artık tüm dünyayı ilgilendiriyor... Çok kutuplu bir sıçrama tahtası Bugünkü iki kutuplu düzen yirmi yıl öncekine kıyasla çok daha girift bir mantığa ve Rusya’ya tartışılmaz biçimde iki eski küresel liderden biri olma şansını pek vermeyen bir güç dengesine dayanıyor. Ve Moskova her ne kadar ŞİÖ’ye olan inancını gösterse de henüz örgütü Pekin kadar ciddiye almıyor. RusyaÇin ittifakı nasıl bir şekil alırsa alsın, enerji yönelimini Çin’e doğru kaydırma beyanlarına rağmen ekonomik rekabet Rusya’yı çok tedbirli davranmaya itiyor. Doğudaki baskın güç olan Çin, kendi enerji pastasından bir dilim almak için rekabet edecek olanlara fiyatlandırma konusunda şartlar getirmekten kendini alamayacaktır. Ayrıca bu pastadan alacakları dilim ne kadar küçük olursa olsun Rusya ve Kazakistan bu pazar için kaçınılmaz olarak birbirleriyle rekabet edeceklerdir. O halde açıkça görülmektedir ki, Rusya Orta Asya’daki doğal kaynakları Avrasya işbirliği fikriyle çelişki içinde olsa da yalnızca kendi çıkarı bakımından değerlendirmektedir. Bundan daha büyük ekonomik sorunlar ise kapıdadır. Çin sabırsızlıkla başta Rusya olmak üzere