17 Haziran 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

geldi. Bu rakam, 20 Mayıs11 Ağustos 2006 tarihleri arasında 792’ye yükseldi. C S TRATEJİ Amerika’nın Irak Büyükelçisi Zalmay Halilzad, El Maliki ile birlikte... 7 olması nedeniyle Şiiler ve Sünniler arasında bir çatışma ortamı. Her iki grup başkenti kendi denetimi altına almak istiyor. Sünnilerin ağırlık kazanması durumunda, direnişçilerin de Bağdat’ta daha aktif olması söz konusu olacak. Böylece, başkenti denetim altında tutmaya çalışan ABD’liler askeri açıdan zor durumda kalacak. Kentin güvenliğini sağlamaktan fazlasıyla uzaklaşmış olacaklar. Kürtlerin Bağdat üzerinde talepleri olmadığı için sorun şimdilik Sünni ve Şii çatışması niteliği taşıyor. Basra’da ise ağırlıklı olarak Şiilerin kendi arasındaki anlaşmazlığın su yüzüne çıkmış olması dikkat çekiyor. Şii gruplar arasındaki güç mücadelesinde Basra önemli sahnelerden biri. Basra’yı denetim altına alacak Şii bir grubun Irak içinde önemli bir mevzi kazanması söz konusu… Musul ise Sünni Araplar ile Kürtler arasında çatışma nedeni. Özellikle Kürt lider Mesut Barzani’nin, Suriye Kürtleri ile Behdinan Bölgesi arasındaki doğal Türkmen ve Arap adacığı olan Musul, dolayısıyla Telafer’i eline geçirmek istemesi ciddi tepkileri de beraberinde getiriyor. Hem Türkmenler, hem de Araplar Barzani’ye karşı önemli bir direniş ortaya koyma çabasında. Aynı zamanda Musul, Suriye sınırından geçişler için de önemli bir merkez. ABD DENGELERİ KOLLAMADI Aslında, dini ve etnik gruplar arasındaki çatışmaların artacağının işaretleri, daha Irak Anayasası’nın ilk şekillendiği dönemde ortaya çıkmıştı. Ancak, Anayasayı kabul ettirip hükümetin kurulmasıyla siyasi istikrarın oluşacağını düşünen ABD’li teorisyenler yanılmışlardı. Irak’taki hassas dengeleri korumak yerine, müttefikleri olan Kürtlere çok fazla siyasi avantaj sağlamaları, İran etkisinden korkarak Şiileri etkisizleştirmeye çalışmaları, Sünnilerin bir bölümünü silahlandırıp, milis gücü olan Şii gruplara karşı denge kurma çabaları, Baas yönetiminin bürokratlarını tamamen devre dışı bırakıp devlet otoritesini yok etmeleri, eski Baasçıların özellikle de istihbarat servisinin direnişçilerin yanında yer almasına zemin hazırlayan tutumlarıyla ortaya çıkan tablo, bir iç savaşın bütün gerekçelerini de hazırlamıştı. Başta, Iraklı Şiilere yakın duran, ancak daha sonra İran etkisinden rahatsızlık duyan ABD’nin, savaşın başında "terörist" ilan ettiği Sünnileri, Şiilere karşı kullanma ve Sünnileri siyasi yapıya entegre etme çabası, Washington yönetiminin, Irak’taki gelişmeleri çok da iyi okuyamadığı gerçeğini bir kez daha gözler önüne serdi. ABD’nin düştüğü bu büyük yanlış, 2006 yaz ayları ile birlikte kendisini göstermeye başladı. Washington yönetimi bu yanlışını, Başbakan Maliki aracılığı ile düzeltmeye çalıştı. ABD’nin Bağdat Büyükelçisi Zalmay Halilzad ile Maliki’nin yoğun bir çalışma sonucunda ortaya çıkardığı Ulusal Barış ve Diyalog Planı’nın başlangıç paragrafı yapılması gerekenleri ortaya koydu. Ancak çok da fazla ciddiye alınmadı. Aslında planın giriş paragrafındaki şu tümceler tersinden okunduğunda, Irak’ın içinde bulunduğu olumsuz koşullar net biçimde ortaya çıkıyor: "Irak halkı evlatları arasında kaynaşmayı vurgulamak, ulusal birlik temellerini pekiştirmek, Irak’ın değişik kesimleri arasında sevgi ve uyumu yaymak; terör, idari yolsuzluklar ve diğer faktörlerin bozduğu karşılıklı güven ortamını onarmak; mezhep, etnisite ve siyasi partizanlık üzerine ayrım yapmayan, tüm Iraklıları hak ve görevlerinde eşit gören halisane vatandaşlık ruhunu yaymak, egemenliğini ve iradesini eksiksiz geri alma, halkımızın refahını tesis etme, ülkemizin yeniden imarı için gerekenleri yerine getirme ve zorluklara göğüs gerebilmek için geniş katılımlı bir ulusal cephe kurmak ve aziz Irak’ımızın uluslararası ve bölgesel mahfillerde öncü yerine kavuşması için bu barış ve ulusal diyalog önerisini açıklıyoruz." Kerkük’ün üzerine kurulan hesapların ne gibi çatışmalara neden olacağını, bölgesel dengelere nasıl etki edeceğini kimse zihninde canlandıramıyor. Kerkük, Irak’taki bütün grupları, hatta İran, Suriye ve Türkiye’yi de içine alacak şekilde genişleyebilir. PARÇALANMAYA GİDEN SÜREÇ Irak’taki son siyasi tablonun ortaya çıkmasıyla nitelik değiştiren şiddet sarmalı, her ne kadar işgalci ve ayrılıkçı güçlereodaklara karşı, Irak’ın işgalden kurtulması, toprak bütünlüğünün sağlanması ve bir Arap ülkesi olarak kalması için girişilen direniş hareketinden uç vermiş olsa da, süreç tam tersine işlemeye başladı. Irak’taki koşullar, kuzeydeki Kürt bölgesini göreceli olarak "güvenli" duruma getirdi. Bu durum siyasi olarak Irak’ın diğer bölgeleriyle arasındaki çizgiyi kalınlaştırma çabası içinde olan Kürt liderlere önemli bir avantaj sağladı. Kürt liderler, "teröre karşı gönül birlikteliği yapmış" olan uluslararası topluma karşı kendi milis güçlerini, peşmergeleri meşrulaştırma şansı yakaladı. Zaten Kürt gruplan Anayasa’da peşmerge güçlerinin korunmasını garanti altına almışlardı. Bu durum, Kürtlerin bağımsızlık talepleri konusunda kendilerine önemli bir zemin hazırlamış oldu. Dini ve etnik grupların milis güçlerinin varlığı, Bağdat yönetiminin etkisini azaltırken, kaygan siyasi zemin üzerinde istikrasızlığı da körükleyici bir nitelik taşıyor. Bu da şiddet sarmalını içinden çıkılmaz bir duruma getiriyor. Irak İslam Devrimi Yüksek Konseyi’nin (SCIRI) Bedir Tugayları, Sadr Akımı’nın Mehdi Ordusu, Kürt grupların peşmergeleri ile Sünni grupların silahlı milislerinin sayısının, yapılandırılması halen devam eden Irak Ordusu’nun mevcudundan fazla olması, "neden merkezi yönetim güvenliği ve istikrarı sağlayamıyor?" sorusuna da gerekli yanıtı veriyor. KIRILMA NOKTASI KERKÜK Bütün bu çatışma alanları içinde ise kırılma noktasını Kerkük oluşturuyor. Zengen petrol yakatları nedeniyle stratejik önemi büyük olan Kerkük, Irak’ın bir mikrokosmosu. Yani, ülkenin dini ve etnik açıdan bütünün kent bazında bir örneği. Kerkük, Kürt bölgesi ile Arap bölgesini ayıran bir Türkmen yerleşim merkezi. Doğubatı, güneykuzey eksenlerinde tam bir kesişme noktası olan Kerkük’te halen Kürtler, Türkmenler ve Sünni Araplar güç mücadelesi içinde. Şii Türkmenlerin de bu denklem içinde bulunması ve diğer Şii gruplarla etkileşimlerinin olması, durumu çok daha karmaşık bir hale getiriyor. Son dönemde şiddet sarmalının içine giren Kerkük, adeta bir saatli bomba gibi. Kentteki bütün gruplar, Anayasa ve hükümet programında yer alan sayım ve referandum takvimine dikkatlerini çevirmiş durumdalar. Geri sayım sürüyor ve gerginlikte hemen her gün patlayan bombalarla daha da artıyor. Görünen o ki, gittikçe yoğunlaşan ve yoğunlaştıkça karmaşıklaşan şiddet sarmalı, Irak’ın geleceğine ilişkin umutların yeşermesine izin vermeyecek. ABD’nin demokrasi ve insan hakları getirme gerekçesiyle yaptığı operasyon, Ortadoğu’da pandoranın kutusunu açtı. Bu kutunun da bugünkü siyasi denklemlerle kapatılamayacağı da açıkça görülüyor. ÇATIŞMA ALANLARI Irak’ta yaşanan şiddet sarmalının bir anlamda çıkış bir anlamda da kırılma noktasını Kerkük sorunu oluşturuyor. Aslında son dönemde yaşanan çatışma ortamı Kerkük’ün yanı sıra Bağdat, Musul ve Basra’da da kendini gösteriyor. Bağdat, başkent
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle