17 Haziran 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

C S oranıyla eyalet meclisine girmeye hak kazandı. Böylece Meclenburg–Vorpommern, Saksonya, Brandenburg ve Bremen’den sonra, aşırı sağın mecliste temsil edildiği dördüncü eyalet oldu. Dört yıl önce yapılan seçimlere göre oylarını altı puan arttıran Ulusal Demokrat Parti, Almanya’da aşırı sağcıların bölgede giderek güçlendiğini ortaya koyuyor. Bunun temel nedenini ise, Doğu Alman eyaletindeki yüksek işsizlik oranına bağlamak olanaklı. Alman Federal İstatistik Enstitüsü’nün verilerine göre ise, Doğu Almanya’da yaşayanların sadece yüzde 38’i demokrasiyi en iyi yönetim şekli olarak tanımlıyor. Ulusal Demokrat Parti 1964’te, Almanya’da radikal sağın yeni bir yükseliş gösterdiği dönemlerde, güç birliğine giden radikal sağın önde gelenleri tarafından kuruldu. Bugün üye sayısı 5 binin üzerinde. Parti’nin eyalet seçimlerindeki başarısı ise Alman medyasında Nazizmin canlanması şeklinde yorumlandı. Belçika’da 8 Ekim 2006 Pazar günü gerçekleştirilen yerel seçimlerde de göçmenlere karşı sert tavrıyla ve ırkçı söylemleriyle bilinen Flaman Menfaati, (Flaman Belang) adlı parti oylarını önemli oranda arttırdı. 2000 seçimlerine kıyasla oylarını yüzde 6 ila 10 oranında artıran partinin, hemen hemen bütün belediyelerde oy oranını yükselttiği ve hatta bazı bölgelerde yüzde 35’in üzerinde oy aldığı da görülüyor. Bulgaristan’dan gelecek yüz binlerce çingenenin AB’yi tehdit ettiğini savunuyor. Türkiye açısından ise durum daha da vahim. Çünkü, AB üyesi birçok ülkenin aksine Avusturya’da en sağından en soluna kadar tüm siyasi partiler Türkiye’nin AB üyeliğine karşılar. Hatta, Sosyal Demokrat Parti’nin Genel Başkanı Alfred Gusenbauer ve Avusturya Özgürlük Partisi Genel Başkanı Heinz Christian Strache AB konusunda farklı görüşlere sahip olsalar bile her iki partinin lideri de, Türkiye’nin AB’ye tam üye olmasına karşı çıkıyorlar. Avusturya’da Sosyalistler ve Yeşiller insan hakları ve temel Kopenhag Kriterleri çerçevesinde Türkiye’nin AB üyeliğine karşı çıkarlarken, sağ partiler ise dini ve kültürel nedenleri ortaya koyuyorlar. Bu çerçevede, yapılan genel seçimler sonrası iş başına gelmesi beklenen Sosyal Demokratlar yönetimindeki TRATEJİ 13 ’yi masadan kalkmaya zorluyorlar… malzemesi Türkiye Aşırı sağ partilerin oy oranını yükselttiği son Avusturya seçimlerinden... HERKES TÜRKİYE’YE KARŞI Avusturya’da 1 Ekim 2006 Pazar günü yapılan genel seçimlerden muhalefetteki Sosyal Demokrat Parti (SPÖ) beklenmedik bir Macaristan’da da aşırı şekilde yüzde 35,3 oranında oy toplayarak birinci parti olarak çıktı. sağcılar, oylarını artırdı... Ancak Sosyal Demokratlar hükümet oluşturacak sandalye sayısına erişemedikleri için merkez sağ ile bir büyük koalisyon hükümeti kurmaları olası görünüyor. Avusturya’da da aşırı sağ parti, 1956’da eski Nazi emeklileri tarafından kurulan Avusturya Özgürlük Partisi (FPÖ), oy oranını ciddi biçimde arttırarak yüzde 11 oy oranıyla seçimlerden dördüncü parti olarak çıktı. Partinin sandalye sayısı ise 21. Radikal sağın tartışmalı lideri Jörg Haider’in kurduğu Avusturya’nın Geleceği İçin İttifak Partisi de yüzde 4 oranında oy topladı. Avusturya’da yapılan seçimler öncesinde de, alışık olunan, partiler arasında Türkiye’nin AB üyeliği, ırkçı ve yabancı düşmanlığı gibi konular seçim malzemesi olarak bolca kullanıldı. Özellikle, Avusturya’nın Geleceği İçin Birlik Hareketi (BZÖ) lideri Peter Westenthaler ve Avusturya Özgürlük Partisi (FPÖ) lideri Heinz Christian Strache’nin partileri yabancılara karşı oldukça sert söylemlerde bulundular.(3) Westenthaler hem ülkede yaşayan 300.000 yabancının geri gönderilmesi gerektiğini savunurken(4) hem de Müslüman Türkiye’nin hiçbir zaman AB’ye hazır olamayacağını söylüyor. Strache de Avusturya olarak yaşam savaşı verdiklerini belirterek, Romanya ve Avrupa’da Türk karşıtlığı, Ermeni iddiaları kullanılarak iç malzeme yapılıyor. Yaklaşan seçimler nedeniyle Fransa, yaklaşık 400 bin Ermeni oyu için kendi tarihini inkar etti. Seçim hırsı uğruna verilen ödünler, ‘eşitlik, kardeşlik, özgürlük’ ülkesi Fransa’yı ‘yasaklar’ ülkesi yapmak üzere. Avusturya’nın, Türkiye politikasında bir değişikliğe gitmesi beklenmiyor. Tıpkı Wolfgang Schüssel gibi Sosyal Demokratlar da Türkiye’ye eleştirel gözle bakıyorlar. Ayrıca, Sosyal Demokratların lideri Alfred Gusenbauer, Schüssel’in Türkiye’nin katılımından önce halk oylaması yapılması fikrini memnuniyetle karşılıyor. Muhafazakar Özgürlük Partisi’nin lideri Strache ile Sosyal Demokratların Genel Başkanı Gusenbauer’ın AB konusunda ayrıştıkları nokta ise, Strache’nin Avrupa’da "küreselleşmenin" daha ileri boyutlara ulaşmasından korku duyması ve bu çerçevede Avusturya’nın Birlik’ten çekilmesi
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle