17 Haziran 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

10 Ali KÜLEBİ TUSAM Ulusal Güvenlik Stratejileri Araştırma Merkezi Başkanvekili [email protected] ABD ve Rusya’nın sağlayacağı olanaklara eşit mesafede… C S TRATEJİ milyar dolar, 590 milyon nüfuslu Hindistan 495 milyar dolarlık bir GSMH yaratmışlardı. 2005 yılında 297 milyon nüfusa erişen ABD’nin GSMH’sı 12,3 trilyon dolara, 397 milyon nüfusa sahip Batı Avrupa’nın GSMH’si 11,8 trilyon dolara ulaşırken, nüfusu 1,3 milyara erişen Çin’in GSMH’sı 9,5 trilyona ve nüfusu 1,08 milyar olduğu zannedilen Hindistan’ın GSMH’sı da 3,6 trilyon dolara erişmiştir. Bu rakamlara bakarak Çin ve Hindistan’ın hızlı bir atılım yolunda olduklarını söylemek mümkündür. Nitekim Çin’in 2050 yılında 1,4 milyonluk nüfusla GSMH’sını 44,5 trilyon dolara çıkaracak olması, aynı yıllarda 35 trilyon dolarlık bir GSMH’ya sahip olacak ABD ve 18,8 trilyon doları yakalayacak Batı Avrupa’yı geçeceği söylenmektedir. Hindistan’ın bile 2050’de 27,8 trilyonluk bir GSMH ile Avrupa’nın önüne geçeceği ve dünyanın üçüncü büyük ekonomisi olacağı da iddia edilmektedir. Son yıllarda petrol fiyatlarının artmasıyla ekonomisini özellikle 1999 yılından itibaren toparlamaya başlayan Rusya 2000 yılında yüzde 10’luk bir kalkınma hızını yakalamış ve bunu 2006’ya kadar yüzde 5–6,5 arasında tutmayı başarmıştır. 1998 yılında 27,9 milyar dolarlık petrol ve doğalgaz ihraç eden Rusya Federasyonu 2005 yılında bu rakamı 148 milyar dolara yükseltmiştir. Halen 1,6 trilyon dolarlık bir GSMH’ya sahip olan Rusya’nın bunu 2050’lerde, siyasi ve ekonomik yapısında büyük değişiklikler olmazsa Japonya’nın seviyesine yakın bir düzeye, 5,9 trilyon dolara eriştireceği tahmin edilmektedir. Rakamlar, Türkiye’ye AB yolunda türlü zorluklar çıkaran AB ülkelerini hiç de iyi bir geleceğin beklemediğini ortaya koyuyor. Ekonomistlerce her vesileyle dile getirilen AB’nin gri geleceği, yaşlanan nüfusu, artan maliyet koşulları ve enerji yoksunluğu ile belirlenecek. Günümüzde bile başta Almanya olmak üzere birçok ileri düzeyde endüstrileşmiş AB ülkesi şimdiki üretim ve ihracatlarını çoğu zaman ve özellikle Çin’e karşı bir bedel ödeyerek gerçekleştirebilmektedirler. Yılların birikimi olan teknolojik gelişme ve buluşların özellikle kim ayı başında ülkemizi ziyaret eden Federal Alman Şansölyesi Angela Merkel, çok açık bir şekilde Avrupa Birliği’nin Türkiye’ye hangi açıdan baktığını dile getirdi. Almanya’nın Ocak 2007’de başlayacak Avrupa Konseyi’ne başkanlık döneminde özelikle Rusya ile daha derin ilişkilere girmesi bekleniyor. AB’nin ABD ile ilişkilerini eskiye göre her bakımdan daha ileri götürmek istediği bilinen Almanya Şansölyesi’nin bu doğrultuda ABD’nin İran ve Ortadoğu politikalarını onaylayan adımlar attığı bir gerçek ise de, Avrupa ve özellikle Alman ekonomisini bekleyen sıkıntılar Rusya’nın da bir kenara itilmemesi gerektiğini ortaya çıkarıyor. Avrupa ekonomilerinde ve bu bağlamda Almanya’da son aylarda belli iyileşme belirtilerinden bahsedilse de bunların sürekliliği ve bedeli belli değildir. Esasen birbirlerine karşı temelde önemli zıtlıklar içinde olan koalisyon ortakları Hıristiyan Demokratlar ve Sosyal Demokratların nereye kadar bu ortaklıklarını götürecekleri de son günlerde sıklıkla tartışılan bir konudur. Alman medyasının da şimdiden Schröder’in son günlerindeki gibi olumsuz ve eleştirici bir tutuma büründüğü gözlenmektedir. Her ne kadar Alman halkının çoğunluğunun hala Merkel konusunda olumlu düşünceleri sürmekte ise de bu konuda Alman hükümetini aynı oranda destekledikleri söylenemez. Kaldı ki son günlerde yapılan kamuoyu araştırmalarında ilk kez her iki partinin de oy oranlarının yüzde otuzlara düştüğü saptanmıştır. Kamuoyu Merkel’den yana tavır koyuyorsa da Hıristiyan Birlik Partilerinin Merkel’i yeterince desteklemediklerine de inanıyor. Bu çelişkilerin yanı sıra, koalisyonun oy yitirmesinde, özellikle sağlık sisteminde bir türlü istenen reformların gerçekleştirilememesi, çalışanların asgari ücretleri ve vergilendirme gibi konularda partilerin aralarındaki anlaşmazlıklar önemli rol oynamaktadır. Alman E Almanya yön arayışında Asya’da Çin, Hindistan ve Rusya’nın ABD ve Avrupa karşısındaki ekonomik yükselişleri dikkat çekiyor. Bölgesel dengelerde kendisine yer edinmeye çalışan Almanya, seçenekleri sonuna kadar, kendi çıkarları açısından değerlendiriyor. ekonomisi ve sosyal sistemindeki dar boğazların yanı sıra dış dünyadaki ekonomik gelişmeler de Alman siyasetini etkilemektedir. Dünya ekonomilerinde son yıllarda Güney ve Doğu Asya ülkeleri lehine gerçekleşen köklü değişiklikler hep batı ekonomilerinin ve özellikle Almanya’nın aleyhine oluşmuştur. 1973 yılında 212 milyon nüfuslu ABD 3,5 trilyon dolar, 358 milyon nüfuslu Batı Avrupa 4,1 trilyon dolarlık Gayri Safi Milli Hasıla (GSMH) yaratmışken, 880 milyon nüfuslu Çin 740 Merkel ile Bush birarada...
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle