17 Haziran 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

12 C S H TRATEJİ Kıbrıs benzeri dayatmalarla Türkiye Avrupa’nın seçim Erhan AKDEMİR ATAUM/AB uzmanı A vrupa’da sağ yaklaşımların popülerlik kazanmaya başladığı 1980’lerle birlikte siyasi yelpazenin sağında da yeni partiler yükselmeye başladı. Belçika’da Flaman Blok (VB), Almanya’da Cumhuriyetçiler (REP), Fransa’da Ulusal Cephe (FN), İtalya’da kalmasını isteyen bazı Avrupalılar tarafından tepki Kuzey Ligi (LN) gibi partiler, yurttaşlık, ulusal ile karşılanıyor. Aşırı sağa sempati duyanların kimlik ve göçmenlik gibi bazı güncel sorunlara, sayısının artmasında bu olgunun da payı demokrasinin ve çoğulculuğun temellerini sarsan bulunuyor.(2) dışlayıcı, ötekileştirici ve radikal çözüm yolları bulma çabası içine girdiler. Büyüyen yabancı RİSTİYAN DEMOKRATLAR korkusu ve güvensizlik duygularını, aktif bir Avrupa’da radikal sağın durumuna kısaca yabancı düşmanlığı siyaseti içinde harekete değindikten sonra günümüz Türkiye–AB geçirmeye çalıştılar. (1) ilişkilerinde Avrupa Avrupa’da radikal sağ partilerin yükselişi, sağının tutumuna 1990’larda da gelişme kaydetmeyi sürdürdü. Bu ve kıtada son çerçevede yabancı karşıtlığının ve ırkçı şiddetin sıradanlaşması ve radikal sağ partilerin kalıcılaşması, konunun Chirac’ın, yaklaşan Avrupa çapında yükselen bir seçimler nedeniyle, dalga olarak ele alınmasına Ermenistan’a yaptığı neden oldu. ziyaret Türkiye’den Günümüzde ise özellikle tepki çekti... Amerika’daki 11 Eylül saldırılarının ardından, Batıdışı dünyanın ve özellikle İslâm toplumlarının bir uluslararası terörizmi yayma merkezi olarak algılanması bu tür düşünce tarzının iyice güçlenmesine yol açtı. Ayrıca, Avrupa’nın bir refah adası olarak korunması kaygısı, Avrupa’daki radikal sağ hareketlerin AB politikalarını etkilemesindeki temel faktörlerden bir tanesi oldu. Hatta bu kaygı sadece AB bağlamında değil, AB üyesi ülkelerin kendi siyasal yelpazelerinin tümünü etkileyen bir duruma geldi. Bu çerçevede, "aşırılar"ın yanı sıra Avrupa sağının bütünü, AB fikrine, özellikle bu "yabancı" ve "yozlaştırıcı" sızıntılara olanak tanıdığı gerekçesiyle yükleniyor. Irkçı dayanaklara sahip bu Radikal sağ akımların sözcüleri, yabancı istilası karşısında Avrupa kültürünün kendini savunması gerektiğini de savunuyorlar. Tabi ki bu savunmayı yaparken de belirttiğimiz gibi ırkçı tanımlamalara başvuruyorlar. Özellikle, Türklerin ve diğer uluslardan yabancıların sayısının hızla artış göstermesi Avrupa kamuoyunu tedirgin eden bir olgu olmaya devam ediyor. Günümüzde ailelerin birleştirilmesinden ve doğum kontrolüne sıcak bakmamalarından kaynaklanan bu artışlar ulusal kültürlerinin saf AB üyesi ülkelerde yapılan son seçimlerde aşırı sağcılar oy oranlarını yükseltti. Sağcıların birleştikleri nokta yabancı düşmanlığı ve bu kapsamda Türkiye’nin üyeliğinin engellenmesi. İsveç’te sağ blok kazanırken, Avusturya’da ırkçı saldırılar artıyor... aylarda gerçekleşen genel ve yerel seçimlere değinmekte fayda var. Avrupa Parlamentosu’nun (AP) Hıristiyan Demokrat Grubu Türkiye’ye AB kapılarını kapatmak için var gücüyle çalışmalarına devam ederken, AB üyesi bazı ülkelerin iç siyasetlerinde de Türkiye’ye yönelik karşı propaganda faaliyetleri hızla sürüyor. Geçtiğimiz Eylül ayı içerisinde Fransa’nın Lyon kentinde bir araya gelen Avrupalı Hıristiyan Demokratlar Türkiye’nin AB dışında kalması konusunda görüş birliğine varırlarken, Almanya, Avusturya, İsveç, Belçika ve Macaristan’da yapılan genel ve yerel seçimler esnasında da Türkiye’nin Birliğe tam üyelik süreci suistimal edilerek, alışılmış bir şekilde, bir iç politika malzemesi olarak kullanıldı. Ayrıca, AB ile Türkiye’nin tam üyelik müzakerelerine başlamasının üzerinden tam bir yıl geçmiş olmasına rağmen, bir yıllık bilançonun taraflara çok da keyif vermediği görülüyor. Temelde teknik nitelikli olması gereken müzakere süreci, gerek Türkiye’nin kendine has yapısı gerek AB’nin Ankara’ya bakışı nedeniyle siyasi bir nitelik kazanmış durumda. Özellikle, AB üyesi ülkelerin siyasi yapıları, seçim süreçleri ve iç çekişmeleri de müzakere sürecinin sağlıklı işleyişini olumsuz yönde etkileyen faktörler arasında yer alıyor. AŞIRI SAĞ YÜKSELİYOR Eylül ayının ortalarında ve bu ayın başlarında Almanya, Avusturya, İsveç, Belçika ve Macaristan’nda gerçekleştirilen genel ve yerel seçimlerin ortak özelliği bu ülkelerin hepsinde de aşırı sağcı ırkçı partilerin oy oranlarında yaşanan dikkat çekici artıştır. Almanya ile başlayacak olursak; 17 Eylül 2006 Pazar günü Almanya’nın hem Berlin hem de Meclenburg–Vorpommern eyaletlerinde halk, eyalet meclisini seçmek için sandık başına gitti. Hem Berlin hem de Meclenburg–Vorpommern’de Sosyal Demokrat Parti oyların çoğunluğunu kazandı. Ancak, bu seçimlerde bizim için önemli olan nokta Meclenburg–Vorpommern’de aşırı sağcı Ulusal Demokrat Parti’nin (Nationaldemokratische ParteiNPD) de yerel meclise girmiş olmasıdır. Ulusal Demokrat Parti, yüzde 5’lik seçim barajını aşarak, yüzde 7,3 oy
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle