17 Haziran 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

18 Barış ADIBELLİ A.Ü. Siyasal Bilgiler Fakültesi Uluslararası İlişkiiler Bölümü syaPasifik bölgesi belki de tarihinin en yoğun günleri yaşıyor. Bir yandan Japonya tarihinin en milliyetçi ve Çin’e karşı en şahin başbakanın göreve gelmesi öte yandan bölgenin iki ülkesi, Çin ve Japonya arasındaki soğuk ilişkilerin yeniden canlandırılmaya çalışılması ve son olarak Kuzey Kore’nin nükleer silah denemsi yapması bölgedeki havayı tamamen değiştirdi. Şimdi dünya kamuoyunun gözü Uzakdoğu’daki gelişmeler üzerine çevrildi. Çin Başbakanı Wen Jiabao'nun davetlisi olarak Japonya’nın yeni başbakanı Şinzo Abe 89 Ekim günlerinde Çin'i ziyaret etti. AsyaPasifik bölgesinde tansiyonun yükseldiği şu günlerde Japon başbakanının Pekin’i ziyaret etmesi bölge istikrarı açısından da ciddi bir gelişme olarak değerlendiriliyor. Hatırlanacağı üzere, önceki Japonya Başbakanı Juniçiro Koizumi, iktidara geldiği 2001'den sonra İkinci Dünya Savaşı'nın savaş suçlularının anıldığı Yasukuni Tapınağı'nı altı kez ziyaret ederek, Çin ve Japonya arasındaki ilişkilerin gerginleşmesine ve ikili üst düzey temasların beş buçuk yıl kesilmesine yol açmıştı. Japon Başbakanının ilk resmi dış gezisini Çin’e gerçekleştirmesi, ikili üst düzey ilişkilerin de yeniden başlaması için bir fırsat oldu. Kuşkusuz Şinzo Abe’nin Çin ve Güney Kore ziyareti Kuzey Kore’nin nükleer tehdidinin gölgesinde geçti. Hatırlanacağı üzere Çin ve Japonya geçtiğimiz Temmuz ayında Kuzey Kore’nin füze denemelerine karşı BM Güvenlik Konseyi’nde çıkarılacak kararın içeriği konusunda karşı karşıya gelmişlerdi. Çin, veto gücünü kullanarak bu zıtlaşmadan galip olarak çıktı. A Japon seçimleri ve Kuzey Kore’nin nükleer denemesi sonrasında bölgeyi hareketlendirdi… C S TRATEJİ maddesi bölge ülkelerinin ve Japon kamuoyunun dikkatini çekmeden anayasanın dokuzuncu maddesini değiştirmektir. Bu nedenle, Şinzo Abe’nin yapay krizler üreterek bölgede tansiyonu artırdığı, böylece anayasa değişikliği için bir zemin hazırladığı gözüküyor. 2006 yazında yaptığı bir açıklamayla Şinzo Abe, Japonya’nın Tayvan’ı çok iyi yönettiğini söyleyerek, bugünlere gelmesinde en büyük etken olarak göstermesi ve Tayvanlı askeri yetkililerin Japonya’ya davet edilmesi de bu yapay krizlere birer örnektir. Ancak dikkatlerden kaçmaması gereken bir durum da Japonya’nın giderek Orta Asya’yla daha fazla ilgilenmesidir. Eylül 2006’da Koizumi, Kazakistan ve Özbekistan’ı kapsayan bir geziye çıkarak, Orta Asya’nın bu iki güçlü ülkesiyle enerji alanında işbirliği anlaşmaları imzaladı. Japonya elektrik üretiminin yüzde otuzunu nükleer santrallerden karşılıyor. Uranyum açısından oldukça zengin olan Kazakistan’da Japonya, uranyumla ilgileniyor. Çin de Kazakistan’daki uranyumla yakından ilgileniyor. Pasifik’te dengeler yeniden sarsıldı ŞİNZO ABE’NİN MESAJLARI MİLLİYETÇİ BAŞBAKAN 26 Eylül 2006’da Japon Diet’inde (parlamentosunda) yapılan seçimle Şinzo Abe Japonya’nın 90. başbakanı seçilerek, Nisan 2001’den beri görev yapmakta olan Juniçiro Koizumi’nin yerine geldi. İkinci Dünya Savaşı sonrası seçilen en genç ve milliyetçi başbakan olma özelliğini taşıyor. Şinzo Abe’nin diğer bir özelliği ise, eski başbakanlardan ve Japonya’nın İkinci Dünya Savaşı’na girmesinde etkili olan liderlerinden Nobusuke Kişi’nin torunu ve Dışişleri eski Bakanı Şintaro Abe’nin oğlu olmasıdır. Yani politikacı bir aileden geliyor. Şinzo Abe’nin başbakan seçilmesinin Doğu Asya’daki denge ve barışı sarsabileceği kulislerde konuşuluyor. Son bir yıldan beri yaşanmakta olan ÇinJapon Uzakdoğu/Pasifik’te büyük güçlerin kurmaya çalıştığı dengeler, Japonya’daki seçimler sonucu oluşan siyasi yapı ve Kuzey Kore’nin nükleer denemesi nedeniyle yeniden sarsıldı. ABDJaponya ikilisi Tayvan’ı Çin’e karşı dengeleyici unsur olarak kullanıyor. gerginliğinin mimarı olarak Şinzo Abe gösteriliyor. Şinzo Abe, iktidara bir takım vaatlerle geldi. Bunlar: "Japonya’nın küresel alanda daha etkin olması, ABD ile özellikle askeri alanda işbirliğinin daha da geliştirilmesi, anayasanın dokuzuncu maddesinin kaldırılarak güçlü bir Japon ordusunun kurulması, okullarda daha fazla vatanseverlik teması işlenmesi ve ekonomik reformların yapılması" şeklinde sayılabilir. Şinzo Abe’nin ağırlıklı olarak milliyetçi bir politika izleyeceği vaatlerinden de anlaşılıyor. Bu ise, Çin’i bölgede kışkırtarak daha sert bir politikaya itmeye neden olacaktır. Hâlihazırda, Çin’le Japonya arasında Japon okullarında okutulan İkinci Dünya Savaşı’nda yaşanan olayları öven tarih kitapları, Yasunuki savaş anıtının önceki başbakan ve kendisi tarafından ziyaret edilmesi, Senkaku adalarının egemenliği sorunu, Çin’i tehdit merkezi olarak ilan eden Japonya’nın Yeni Savunma Programı ve son olarak geçtiğimiz Temmuz ayında BM Güvenlik Konseyi’nde Kuzey Kore ile ilgili karar tasarısı üzerinde yaşanan anlaşmazlık gibi bir takım sorunlar bulunuyor. Bunun yanında, Japonya Hindistan’dan Avustralya’ya kadar uzanan geniş bir coğrafyada serbest ticaret alanı oluşturmak istiyor. Bu durum, Çin’in büyüyen ekonomik gücünü tehdit ediyor Şinzo Abe’nin göreve gelmesi, Bush yönetiminin istediğinin de ötesinde bir gelişme oldu. Koizumi, 11 Eylül sonrası Hint Okyanusu’na Japon gemilerini göndererek Afganistan’daki koalisyon güçlerine yakıt ikmali yapmıştı. Bu, İkinci Dünya Savaşı sonrası Japonya’nın ilk deniz aşırı askerî operasyonu oldu. Ardından, Japon hükümeti, bu sefer de Japon askerlerini Irak’ta yeniden yapılanma konusunda ABD’ye yardımcı olmak üzere gönderdi. Aslında, gerek ABD, gerekse Japonya’nın temel gündem Gezisine başlamadan önce, Şinzo Abe, 4 Ekim’de parlamentonun senato kanadında soruları yanıtlarken, Japonya'nın iki önemli komşusu Çin ve Kore Cumhuriyeti'yle bütün alanlarda diyalog ve işbirliğini durmadan yoğunlaştırarak, karşılıklı anlayış ve karşılıklı güven temelinde geleceğe yönelik ilişkiler kurmaya ihtiyaç duyduğunu belirtti. Ardından 5 Ekim’de parlamentonun Temsilciler Meclisi kanadında bütçe komisyonunda soruları yanıtlarken de, Japon ekonomisinin durumunun Japonya'nın Çin ve Kore Cumhuriyeti ile ilişkilerine bağlı olduğunu vurgulayarak, bu iki ülke ile ilişkileri güvene dayalı ilişkilere dönüştürmek ve başta ekonomi olmak üzere her alanda işbirliğini geliştirmek için çaba harcayacağını kaydetti. Abe, Japonya ve Çin arasında zirve görüşmesi gerçekleştirilerek düşünce ve hedef gibi konularda içten güvene dayalı ilişkilerin kurulması yönünde atılacak ilk adım olacağını söyledi. Şinzo Abe, 6 Ekim’de yaptığı konuşmada ise, Tokyo’nun İkinci Dünya Savaşı'na bakışı konusunda, eski Başbakan Murayama Tomiichi'nin Japonya'nın yenilmesinin 50. yıldönümünde yaptığı konuşmanın ruhunu izleyeceğini yineledi. Başbakan Abe, İkinci Dünya Savaşı'nın çok sayıda Japon’un acı çekmesine neden olduğunu ve Asya ülkelerine büyük felaket getirdiğini hatırlatarak, zamanın Japon liderlerinin bundan sorumlu tutulmasının bir gerçek olduğunu kaydetti. San Francisco Anlaşması'nın imzalanmasıyla Japonya'nın Uzakdoğu Askeri Mahkemesi'nin yargılamasını kabul ettiğini ve ülkeler arasındaki ilişkilerde bundan yana olduğunu ifade etti. Hemen söylemek gerekir ki, savaş sonrası Almanya devleti savaş mağdurlarından resmen özür dilemesine rağmen, Japonya böyle bir davranışta bulunmamıştır. 1995 yılındaki açıklama ise başbakanının kişisel görüşü olarak yansıtıldı. KUZEY KORE’NİN NÜKLEER DENEMESİ Çin ve Japonya, bölgedeki tansiyonun düşürülmesi için çaba harcarken, tam da Japonya Başbakanı Şinzo Abe’nin Güney Kore’yi ziyareti sırasında Kuzey Kore’nin nükleer silah denemesi yapması uluslararası güvenlik ve istikrarı tehlikeye düşürdü. Maalesef bütün uyarı ve eleştirilere rağmen Kuzey Kore nükleer deneme yapacağı konusundaki tehdidi 9 Ekim günü gerçeğe çevirdi. Kuzey Kore, yeraltında başarılı bir nükleer deneme gerçekleştirdiğini önce Çin’e haber verdi. Pekin de Washington’u arayarak bu gelişmeden Şinzo Abe
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle