22 Aralık 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Sebze ihracatı sorun yumağı A NTALYA (Cumhuriyet Bürosu) Türkiye genelindeki sebze üretiminin önemli merkezi olan ve ihracatın yaklaşık yüzde 21’ini gerçekleştiren Antalya’da, 2005’in son dönemlerinde başlayan sıkıntı devam ediyor. Geçtiğimiz yıl ihracatta yüzde 33’lük artış yaşanmasına rağmen, bu yılın ilk aylarında yüzde 10 oranında düşüş yaşanması, ihracatçıları kara kara düşündürmeye başladı. Almanya’daki Greenpeace Örgütü tarafından hazırlanan ve geçen Kasım ayında www.greenpeace.de web adresinde yayımlanan, "Türkiye’den ithal edilen, üzüm, biber, havuç, hıyar, domates, armut, marul ve şeftalide yaptırılan kalıntı analizinde, Türk ürünlerinin yüzde 83’ünün zehirli olduğu ortaya çıkmıştır" açıklamasıyla başlayan, olumsuz gelişmeler, yeni gelişmeleri de beraberinde getirdi. Greenpeace Örgütü’nün raporu üzerine, Almanya’ya yapılan biber ihracatında ciddi sıkıntılar yaşandı. Hem üretici, hem de ihracatçının yaşadığı sorunlar üzerine, ihracatçılar kendi çözümlerini geliştirdi. Biber uzun bir süre Çek Cumhuriyeti ve Bosna Hersek üzerinden ihraç edildi. Bu arada Antalya Yaş Sebze ve Meyve İhracatçıları Birliği, Türk ürününün güvenli olduğuna dair, Alman tarım dergilerine ilanlar verdi. düşmesi, kar marjı düşük ihracatçıyı iyice sıkıntıya soktu. Antalya Yaş Sebze ve Meyve İhracatçıları Birliği Başkanı Mustafa Satıcı, aşırı değerli YTL’nin ihracatçının belini büktüğünü belirterek, "Bu durum uzun vadeli üretim ve istihdam üzerinde ciddi hasarlar oluşturabilir. Şimdiden bazı sektörler, yatırımlarını yurtdışına kaydırmaya başladı. Yaş sebze ve meyve ihracatı yapan firmalar da Mısır Portakalı, Fas Biberi, Ürdün, Suriye domatesi ihraç etmeyi tercih eder duruma geldi" diye konuştu. İhracatçı dara düştü YTL’nin aşırı değerlenmesinin, orta ve Antalya’nın sebze ihracatındaki sıkıntısı sürüyor uzun vadede üreticiye çok ciddi sorunlar yaratacağını, ürün fiyatlarının maliyeti yapmazsak, dış pazarda devamlılığımızı karşılayamayacağını ve üretim yapmanın hiçbir sağlayamayız Artık hedef pazarlar geliştirmek anlamının kalmayacağını ifade eden Satıcı, "Oysa zorundayız. Hem izlenebilirliği sağlamak hem de enflasyonu düşürmek, işsizliği azaltmak ve pazarın talep ettiği çeşit ve kalitedeki ürünleri büyümeyi sağlamak için üretimi arttırmak pazara sunmak için son yıllarda ihracatçılar, zorundayız. Dış pazardaki aşırı rekabet, teknik bazı kontrollü üretime ağırlık vermeye başladı" engeller de eklenince diğer ihracat sektörlerinde ifadelerini kullandı. olduğu gibi yaş sebze ve meyve sektöründe faaliyet gösteren ihracatçıların da dayanma gücünü azalttı. İlaç kalıntısı hala sorun Hükümetin öncelikli hedefi işsizliği azaltmak ve Geçtiğimiz yıllarda yaşanan zirai ilaç kalıntısı üretici gelirini artırarak ihracata dayalı üretim sorununda önemli aşamalar kaydedilmiş olmasına modeliyle büyümeyi sağlamak istiyorsa, bu rağmen, sorunun tamamen ortadan kalkmadığına noktada acil ciddi yapısal çözüm bekliyoruz" dedi. da işaret eden Satıcı, AB’nin, üye olan ülkelerle, İhracatta yaşanan sorunların önemli kısmının olmayan ülkelere ilaç kalıntı limitinde farklı üretimden kaynaklandığını da vurgulayan Satıcı, uygulamaları olduğunu söyledi. AB ülkelerinin üye "Pazar taleplerine uygun kalitede üretim ülkelere uyguladıkları maksimum kalıntı limitleri ile üçüncü ülkelere uyguladıkları limit yüzünden yaşanan sıkıntının ihracatçıyı zorladığını belirten Satıcı, "Ürün üye ülkeden geliyorsa insan sağlığına zararsız nitelendirilirken, aynı kalıntı değerine sahip ürün üçüncü ülkeden geldiğinde, zararlı kabul ediliyor" dedi. Bu arada, seracılıkta, zararlılara karşı etkili bir silah olarak kullanılan, ancak topraktaki tüm ürünlerin değil, geleneksel ürünlerin satın canlıları öldüren, ozon tabakasına zarar veren, bitki alındığını kaydetti. üzerinde bıraktığı kalıntılarla insan sağlığını Fiyatlar konusunda, ``Geçmişe göre daha etkileyen metil bromür adlı kimyasal ilaç düşük'' yorumunu yapan Çelikoğlu, ürünlerin kullanımının, tamamen sonlandırılması ucuzladığını ancak alımın artmak yerine amaçlandığını anımsatan Satıcı, "Türkiye, uluslararası bir anlaşmaya attığı imza gereği, ilacın düştüğünü vurguladı. Kriz döneminden dahi daha kullanımını 2008’te bitirme sözü verdi. Buna az satış yaptıklarını vurgulayan Çelikoğlu, ilişkin olarak yıllık ortalama bin tonluk kullanımı satışların düşük olmasını yurttaşların alım olan metil bromür, kademeli olarak düşürülüyor. gücünün az olmasına bağladı. Çelikoğlu şunları 2008’te kullanım tamamen bitecek" diye konuştu. kaydetti: ``Ankara'nın öncelikle çağdaş bir hale Satıcı, bir diğer sorunun da 2007’de AB’ye ihtiyacı var. Kaçak satışlar önlenmeli. Kayıtdışı girmesi beklenen Romanya olduğunu ifade etti. olan, kayıt altına alınmalı. Çok fazla kayıtdışı Satıcı, "Romanya bizim için önemli bir pazar. var. Yol denetimleri arttırılmalı. Fatura kontrolü Ancak AB’ye girişiyle birlikte Türkiye’ye yüzde 18 yapılmalı.'' ila yüzde 200 arasındaki gümrük oranı Ankara Pazar Yerleri Esnaf Odası Başkanı uygulayacak. Romanya, AB’ye girdikten sonra, Recep Ayhan ise, konuyla ilgili olarak Ankara'da özellikle domates ihracatında bizi sıkıntılı günler en çok patlıcan, domates gibi geleneksel ürünlerin bekliyor. Günlük referans fiyat uygulamalarında tüketildiğini söyledi. Başkente günde 2025 İspanya, Yunanistan, İtalya, Hollanda ve Belçika kamyon sebze ve meyve geldiğini kaydeden gümrük ödemezken, biz ödemek zorunda Ayhan, "İyi ki tarımda üretimimiz bol. Yoksa bu kalacağız. Bu büyük sıkıntıları beraberinde getirir" ekonomik koşullarda fiyatlar çok daha yüksek diye konuştu. Geçen yıl Romanya’ya 25 milyon olurdu" dedi. 431 bin 277 kg. tarım ürünü ihraç edilip, 15 milyon 610 bin 462 dolar gelir elde edilmişti. Döviz kuru düşük Ancak sıkıntılar, Greenpeace Örgütü’nün raporuyla sınırlı kalmadı. Bu kez de girdi maliyetleri her geçen yıl artarken, döviz kurunun Başkentte tüketilen sebze miktarı belirsiz NKARA (Cumhuriyet Bürosu)Sebze Meyve Komisyoncular Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Mesut Çelikoğlu, Ankara'nın büyük bir tüketim merkezi olarak, yurtta üretilen sebze ve meyvelerin büyük kısmını kendi iç piyasasına çektiğini açıkladı. Başkent'e yılda ortalama 85 bin ton sebze ve meyve girdiğini ifade eden Çelikoğlu, Ankaralıların en çok portakal, üzüm, kavun, karpuz, domates, ıspanak, fasulye ve patlıcan tükettiğini söyledi. Kışın Akdeniz ve Ege bölgesindeki seralardan, yazın ise Türkiye'nin her yerinden alımın olduğunu belirten Çelikoğlu, ``Ankara büyük bir tüketim bölgesi olduğu için kendi çevresindeki iller başta olmak üzere, birçok ilden meyve sebze alıyor. Ancak kayıtdışı satışlar nedeniyle kesin rakam vermek mümkün değil'' dedi. Çelikoğlu, Ankara'ya her kalitede ve fiyatta mal geldiğini belirtmekle birlikte, hindistan cevizi, mango, kivi, ananas, avokado gibi tropikal A 6
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle