29 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

AB, köyümüzü de kurtaracak! Yücel ÇAĞLAR Kırsal Çevre ve Ormancılık Sorunları Arş Der. ilindiği gibi yurttaşlarımızın yüzde 24’ü köy sayılan 37 bin yerleşmede yaşıyor. Ulusal hasılanın yüzde 11,2’si tarımsal etkinliklerle üretiliyor. Bu amaçla, 184 milyon dönüm alanda 3 milyon tarımsal işletme etkinlikte bulunuyor ve bu işletmelerde 7,5 milyon yurttaşımız işlendiriliyor. "Kırsal" sayılan yerleşmeler ve nüfus ele alındığında ise bu sayılar daha da büyüyor. Öte yandan, tüm göstergeler bu yurttaşlarımızın içinde bulundukları yoksulluk ve yoksunluklarının günümüzde de can yakıcı boyutlarda olduğunu ortaya koyuyor. AB’nin bu gerçeklik karşısında kaygılanmaması (!) olanaksız kuşkusuz. Dolayısıyla köyümüzü, köylümüzü; daha geniş bir anlatımla kırsalımızı da kurtarmayı (!) gündemine aldı. Neredeyse tüm geleceğini AB üyeliği sürecinde gerçekleştirilebilecek "demokratik" (!) düzenlemelere ve sağlanabilecek kaynaklara bağlamış Türkiye, bu alanda da AB’nin ipiyle kuyuya inmeye hazırlanıyor; hem de akıl almaz bir teslimiyet ve aymazlıkla... Siyasal iktidarın Şubat ayında "Ulusal Kırsal Kalkınma Stratejisi" adıyla ortaya koyduğu belge ve bir çırpıda gündeme getirdiği dört yasa tasarısı taslağı, bu gerçeği tüm açıklığı ve acılığıyla ortaya koyuyor. Dışa bağımlılığın böylesi… Tarihsel olarak; " Ülkemizde dışa bağımlılığın böylesi görülmedi !" denemez kuşkusuz. Ancak, öyle anlaşılıyor ki bu siyasal iktidarın düzenleme ve uygulamaları, öncekileri de aratacak. Çünkü, artık, ulusal onurun ayaklar altına alınmasına yol açabilecek düzenlemeler yaparken hiçbir biçimde duraksamıyor. İşte Size üç belge: "Ulusal Kırsal Kalkınma Stratejisi" belgesi ne denli ulusal ? Yüksek Planlama Kurulu’nun 2006/1 sayılı kararında belirtildiğine göre bu belge; "AB ile müktesebat uyumu ile ekonomik ve sosyal uyumun sağlanması çerçevesinde, kırsal kalkınma faaliyetlerine bütüncül bir politika çerçevesi oluşturmak, ulusal ve uluslararası kaynaklarla finanse edilecek kırsal kalkınma program ve projelerinin hazırlanması ve uygulanmasında ilgili kesimlere perspektif sağlamak, 2006 Yılında hazırlanması ve uygulamaya konulması öngörülen ‘Ulusal Kırsal Kalkınma Planı’na esas teşkil etmek …" amacıyla hazırlanmıştır. Belgede öngörülen kurumsal çerçeve ise, 20072013 döneminde TürkiyeAB Mali İşbirliği kapsamında uygulanacak Katılım Öncesi Mali Araç’ın yaşama geçirilmesine yönelik yapılanmaya ilişkindir. Daha önemlisi, bu yapılanmada "son sözün", neredeyse tüm alanlarda AB Komisyonu’na bırakılmıştır. Gündemde olan yasa tasarıları da, temelde, bu yapılanmanın yaşama geçirilmesine yönelik olarak hazırlanmıştır. "Ulusal AB Proje Ofisi" kuruluyor... Kuruluş yasası tasarı taslağının ilk maddesinde belirtildiğine göre; "…uluslararası taahhütler ile AB katılım öncesi mali yardım programlarıyla uyumlu olarak hazırlanan tarım ve kırsal kalkınma programlarının uygulanmasına yönelik faaliyetleri gerçekleştirmek…" amacıyla "Tarım ve Kırsal Kalkınma Destekleme Kurumu Başkanlığı" kuruluyor. Bu bağlamda söz edilen ve görevleri arasında sıkça gönderme yapılan "programlar" ise, Tasarının 2. maddesinde; "Ulusal Kırsal Kalkınma Stratejisi çerçevesinde AB Katılım B Öncesi Mali Yardım Programının kırsal kalkınma bileşenine yönelik hazırlanan ve AB Komisyonu tarafından onaylanan Tarım ve Kırsal Kalkınma Programı" olarak tanımlanıyor. Türkiye Cumhuriyeti’nin Tarım Bakanı ise AB tarafından "onaylanacak" bu programın "etkin ve doğru bir şekilde uygulanmasından sorumlu yönetim otoritesi" olacak !Tarım Bakanı’nın kime karşı "sorumlu" olacağı ise belirtilmiyor. Ancak, bunu kestirmek güç olmasa gerek. Tasarı taslağında Kurumun gelir kaynakları arasın da, "AB fonlarından tahsis edilecek mali yardımlar" da sayılıyor. Taslağın 10. maddesi ise Kurumun "dış denetiminin" nasıl yapılacağına açıklık getiriyor. Maddeye göre Kurumun dış denetimi, "Ulusal Yetkilendirme Görevlisi" olarak AB fonlarının kullanılmasından AB Komisyonu’na karşı sorumlu Devlet Bakanı tarafından görevlendirilecek "Sertifikasyon Kurumu" ile AB Komisyonu tarafından yapılacak; evet, Kurum AB Komisyonu tarafından da denetlenecek. Ek olarak, Kurumun, 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrolü, 2886 sayılı Devlet İhale, 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu’na bağımlı olmaması öngörülüyor. Görüldüğü gibi, yabancı uzmanların da özel sözleşmelerle işlendirilebileceği Kurum, neredeyse "AB Cumhuriyeti Türkiye Temsilciliği" gibi etkinlikte bulunabilecek! Kısacası, kurulacak "Tarım ve Kırsal Kalkınma Destekleme Kurumu Başkanlığı"nın, tümüyle AB destekli "proje ofisi" olarak etkinlikte bulunması öngörülüyor. "Tarım Reformu ve Kırsal Kalkınma Genel Müdürlüğü" ne yapacak? İlgili yasa tasarısı taslağına bakılırsa, bu Genel Müdürlük de; o "AB Katılım Öncesi Yardım Aracı Kırsal Kalkınma Bileşeni çerçevesinde hazırlanan ta rım ve kırsal kalkınma programını etkili ve doğru şekilde yönetmek ve koordinasyonu sağlama"; o "…Programı yapma, AB Komisyonu’na sunma…"; o "…Programın uygulanması ile ilgili tüm bilgileri AB Komisyonu’na iletme"; o "AB gelişim süreci içerisinde ilgili mevzuatın ve kurumsal yapının uyumlu hale getirilmesini sağlama" görevlerini yerine getirecek. Yine bu Genel Müdürlük, 3083 sayılı Sulama Alanlarındaki Arazi Düzenlenmesine Dair Tarım Reformu ile 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı yasalarında sayılan çalışmaları da yapacak. Ne var ki, Anayasanın 44. maddesindeki "Devlet, toprağın verimli olarak işletilmesini korumak ve geliştirmek, erozyonla kaybedilmesini önlemek ve topraksız olan veya yeter toprağı bulunmayan çiftçilikle uğraşan köylüye toprak sağlamak amacıyla gerekli tedbirleri alır" yaptırımının yaşama geçirilmesine yönelik 3083 sayılı yasanın öngördüğü çalışmalar, kurulması öngörülen iki daire başkanlığının ikincil görevleri arasında sayılıyor. Öte yandan, bu Genel Müdürlük, tasarı taslağının 21. maddesiyle 4856 sayılı Çevre ve Orman Bakanlığı kuruluş yasasının Orman Köy İlişkileri Genel Müdürlüğü’nün görevlerine açıklık getiren 12. maddesini de yürürlükten kaldırıyor. Böylece, Anayasanın; "Ormanlar içinde veya bitişiğindeki köyler halkının kalkındırılması…" ile ilgili 170. maddesinde yer verilen yaptırımlarının yerine getirilmesine yönelik çalışmalar büyük ölçüde rastlantılara bırakılıyor. Oysa, Anayasaya göre bu çalışmaların "…ormanların ve bütünlüğünün korunması bakımlarından ormanın gözetilmesi ve işletilmesinde Devletle bu halkın işbirliğini sağlayıcı…" doğrultuda yürütülmesi gerekiyor. Bütüncül planlama ve uygulamalar gerekiyor, ancak… Bilindiği gibi, ülkemizde bu yurttaşlarımızın kalkındırılmasına yönelik çok sayıda politika geliştirildi, plan ve proje üretildi, uygulandı, ancak, göreli yoksulluk ve yoksunluk durumları değişmedi; dahası, kimi yörelerde daha da kötüleşti ve kötüleşiyor. Açıktır ki, bu durum, çeşitli biçimlerde açıklanabilir. Sözgelimi, geliştirilen politikaların, plan ve projelerin gerçekçi olmadığı ya da gerektiği gibi uygulanmadığı yahut uygulanamadığı söylenebilir. Gerçekten de; sektörel, toplumsal ve yersel olarak tümleşik olmayan parçacı yaklaşımlar başka sonuç vermiyor. Yatay ve dikey olarak tümleşik ve bütüncül yaklaşımlarla hazırlanmış planlara dayalı kararlı uygulamalar ise güçlü siyasal dayanakları zorunlu kılıyor. Son yılların ekonomik, toplumsal ve kültürel oluşumları bu zorunluluğu hem pekiştiriyor hem de yerine getirilmesini güçleştiriyor. Sözgelimi, egemen sınıflar, dolayısıyla da siyasal iktidarlar köylerin ve köylü yurttaşlarımızın içinde bulunduğu koşulları artık önde gelen bir ülkesel, toplumsal sorun saymıyor. Çünkü, Türkiye’de ülke ve ülkelerarası pazarlara açılmamış köy, kırsal yerleşme hemen hemen hiç kalmamıştır. Ayrıca, kentlere göç edenler de hem tüketici ve ucuz işgücü deposu hem de gerici siyasal yönelimlere taban oluşturma işlevlerini daha iyi görebiliyor. Öyle anlaşılıyor ki AKP iktidarı da bu gerçekleri görüyor ve; i) kentlere yığılan yoksulların çaresizliğini daha kolay kullanabiliyor, ii) "köy kalkındırma" gibi zorlu bir uğraş için kaynak ayırmak zorunda kalmıyor, iii) AB üyeliği sürecinde "kırsal" yaşama koşullarını iyileştirici uygulamalar için önemli kaynaklar sağlayabiliyor, iv) bu doğrultuda yukarıda örneklenen türden düzenlemeleri kolaylıkla kotarabiliyor. Peki; karşıtları ne yapıyor? 19
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle