22 Aralık 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Kırsal gelişme bir anayasal hak Prof. Dr. Cevat GERAY Ankara Üniversitesi Öğretim Üyesi 1 982 Anayasası’nın 2. maddesinde Cumhuriyetin belirtilen nitelikleri arasında insan haklarına saygılı, demokratik, laik, ve "sosyal hukuk devleti" niteliği ayrıca belirtilmiştir. Bunun köylüler açısından anlamı şudur: insan haklarına saygılı toplumsal tüze devleti olmanın bir gereği olarak, köylülerin, insan olma nedeniyle sahip bulunduğu hakların gerçekleştirilmesini, insan onuruna yakışır bir yaşam sürdürmesine olanak sağlamasını devletten isteme hakları vardır. Anayasa’nın 10. maddesine göre yasaların önünde herkesin eşittir. Bu da yönetimin kentsel alanlarda halka sağladığı altyapı, hizmet ve her türlü olanakları kırsal alana da sunmasını gerektirmektedir. Anayasa’nın 35. maddesi, iyelik (mülkiyet) ve kalıt (miras) haklarının ancak kamu yararıyla yasayla sınırlanabileceğini, iyelik hakkının toplum yararına aykırı kullanılamayacağını öngörmüştür. Toprak iyeliğine ilişkin 44. maddeye göre Devletin, toprağın verimli olarak işletilmesini korumak ve geliştirmek, erozyonla yitirilmesini önlemek, topraksız olan ya da yeter toprağı bulunmayan çiftçilikle uğraşan köylüye toprak sağlamak amacıyla gerekli önlemleri alması öngörülmektedir. Aynı maddede, değişik tarım bölgelerine ve çeşitlerine göre "toprağın genişliğini" saptayabilme yetkisi devlete tanınmaktadır. Ayrıca topraksız olan ya da yeter toprağı bulunmayan çiftçiye toprak sağlanmasının üretimin düşürülmesi, ormanların küçülmesi ve öbür yer altı ve yerüstü servetlerin azalması sonucunu doğurmaması gerektiği vurgulanmaktadır. Bu, maddede açıkça adı geçmese bile, gerçekte, toprak düzeltimi (reformu) Anayasanın buyruğudur. Tarım, hayvancılık ve bu üretim dallarında çalışanların korunmasına ilişkin olarak Anayasa’nın 45. maddesine göre, devletin, tarım toprakları ile çayır ve mer’aların amaç dışı kullanılmasını ve yok olmasını önlemek, tarımsal üretim planlaması ilkelerine uygun olarak bitkisel ve hayvansal üretimi arttırmak amacıyla, tarım ve hayvancılıkla uğraşanların işletme araç ve gereçlerinin, öbür girdilerin sağlanmasını kolaylaştıracağı belirtilmektedir. Ayrıca, bitkisel ve hayvansal ürünlerin değerlendirilmesi ve gerçek değerlerinin üreticinin eline geçmesi için gereken önlemleri devletin alması öngörülmektedir. Anayasa’nın kamulaştırmayla ilgili 46. maddesi, kamulaştırma karşılığının para olarak ve beşin olarak ödenmesi kuralını koymakta, fakat tarım reformunun uygulanması, büyük enerji, sulama, yerleşme (iskan) projelerinin gerçekleştirilmesi için "taksitle ödeme" ilkesini de içermektedir. Kamulaştıran toprağın o toprağı işleten küçük çiftçinin iyeliğinde olması durumunda "peşin ödeme" yapılacağı aynı maddede belirtilmiştir. Herkesin sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahip olduğu, çevreyi geliştirmek, çevre sağlığını korumak ve çevre kirlenmesini önlemenin Devletin ve yurttaşın ödevi olduğu Anayasa’ın 56. maddesinde yazılıdır. Kırsal alanda, özellikle yapay gübre ve ilaçların kullanılması, endüstriyel atıklarla suların kirlenmesi konuları bu açıdan önem taşımaktadır. Anayasanın konut hakkına ilişkin 57. maddesi, kentlerin özelliklerini ve çevre koşullarını gözeten bir planlama çerçevesinde devletin, konut gereksinmesini karşılayacak önlemleri almasını, özellikle toplu konut girişimlerini desteklenmesini öngörmektedir. Kırsal kesimde konut koşullarının her açıdan ne denli düşük bir düzeyde olduğu bir gerçektir. Kırsal alanda konut sorunu, ülkenin konut yöneltisinin "ölü açısı"nı oluşturmaktadır. Kırsal alanda konut hakkının gerçekleşmesine ilişkin yöneltilerin geliştirilmesi bir zorunluluktur. Anayasanın 12. bölümü ekonomik ilke ve kurallara ayrılmıştır. 106. maddesiyle Anayasa, ekonomik, toplumsal, ekinsel kalkınmayı, öncelikle endüstrinin ve tarımın yurt düzeyinde dengeli ve uyumlu biçimde hızla gelişmesinin, ülke kaynaklarının verimli biçimde kullanılmasının planlanmasını öngörmektedir. Başka bir anlatımla, "kalkınma girişimleri plana göre gerçekleştirilecektir." Kırsal gelişme açısından önemli olan bir Anayasal düzenleme de doğal servetlerin ve kaynakların devletin egenim ve kullanımı (hüküm ve tasarrufu) altında olduğu kuralını koyan 168. maddesiyle yapılmıştır. Aynı bağlamda ormanların korunmasını ve geliştirilmesini ve geliştirilmesi görevini Anayasa Devlete görev olarak yüklemiştir. Yanan ormanların yerine yeni orman yetirilmesi, bu yerlerde başka çeşit tarım ve hayvancılık yapılamayacağı ayrıca belirtilmiştir. Devlet ormanlarının iyeliğinin devredilemeyeceği, zaman aşımıyla iyeliğe sahip olunamayacağı, kamu yararı dışında "irtifak" konulamayacağı, ormanlara zarar verebilecek herhangi bir etkinliğe izin verilemeyeceği, orman alanlarını daraltacak nitelikte orman sınırlarının daraltılamayacağı, orman suçları için genel ve özel bağışlama çıkarılamayacağı Anayasa’da açıkça yazılıdır. Orman yasasının 2b maddesine dayanarak orman içindeki kaçak yerleşmeleri, orman niteliğini yitirmiş oldukları bahanesiyle bağışlamak, yasallaştırmak için iktidarın yasa girişimleri Anayasa’nın temel ilkelerine aykırıdır. Anayasa’nın 172. maddesi kooperatifçiliğin geliştirilmesine ilişkindir. Devletin, ulusal ekonominin yararlarını dikkate alarak devletin öncelikle üretimin arttırılmasını ve tüketicinin korunmasını amaçlayan kooperatifçiliğin gelişmesini sağlayacak önlemleri alması aynı Anayasa maddesinde vurgulanmaktadır. 172. madde, devletin tüketiciyi koruyucu, aydınlatıcı önlemler alacağını, tüketicilerin kendilerini koruyucu girişimlerini özendirmesini istemektedir. 24
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle