22 Aralık 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Yeşillendi fındık dalları SAMSUN Cumhurbaşkanı olmak isteyen Başbakan öyle bir siyasi hata yaptı ki; adeta sonunu hazırladı. Herkes hatasından döner diye beklerken, Başbakan, başında bulunduğu kabinesi ile aldığı kararla, hatasını yineledi. Bunda kuşkusuz, maketi yakılan ve "günah keçisi" olduğunu söyleyen Başdanışmanın da payı büyük oldu. Başdanışman, çıktığı bir televizyon kanalında; maketinin yakılması olayının kendisini olumsuz yönde etkilediğini söyledi. Hatta, Reha Muhtar’ın dediği gibi "Acı var mı?, diyorsanız evet var" dedi. Başdanışman etkilenmiş! Hem de öyle bir etkilenmiş ki, "Acı var mı?" diye kendi kendine sormaktan geri kalmamış. Yanıtını da vermiş: Evet var! Eee, etme bulma dünyası. O başdanışman, kendisinin hissettiği "acı"dan bahsetmiş. Ya o milyonlarca fındık üreticisinin duyduğu "acı" ne demeli? Üreticilerin "acı"sına meydanlar da az geldi. Bay başdanışman, yine konuşmasının bir bölümünde, "Birçok siyasi, ağustostan ağustosa sadece fındık fiyatı üzerinden siyaset yapıyor" demekten de kendini alamadı. Evet, her ağustos ayında fındık fiyatı ilan edilir ve o yüzden siyaset yapılır. Sayın Başbakan ve kabinesi de ağustos siyaseti yaptı diğerleri gibi. Ama o Sayın Başbakan, ağustos siyasetini yüzüne gözüne bulaştırdı. FİSKOBİRLİK’i devre dışı bıraktı. Fındık alımı için TMO’yu görevlendirdi. Nasıl olsa fındık üzerinden siyaset ağustostan ağustosa yapılıyor! Öyle diyor başdanışman! İşte bu ağustos siyaseti başdanışmanın akıl verdiği Sayın Başbakan’ın ve kabinesi ile bol vekilli partisinin ipini ağustos ayında kesti. Çünkü alınan kararla üreticiler tefecinin, tüccarın kucağına itildi. Ya eylülde ne oldu? Fındık "iktidarsız" kalınca, "erkek ayı" eylül iktidardan düştü! Fındık para etmedi, eylülün erkekliği bitti. Daha düne kadar cebi para gören üretici "erkek" gibi hareket ederdi. Düğünler erkek ayı denilen eylülde yapılır(dı). Fındığını satan üretici kızını eylül ayında kocaya verir(di). Oğlunu evlendirir(di). Okula giden çocuğuna giyim kuşamını, defterini kitabını peşin para ile alır(dı). Bu eylülde bunlar olmadı. Kızını kocaya veremedi, oğlunu evlendiremedi. Okula giden çocuğunu sevindiremedi. Bir arkadaşı ile çingene palamutu yiyemedi. İki tek atıp kadeh tokuşturamadı. Bu eylül, şöyle eli cebinde dik bir şekilde "adam" gibi "erkek"çe yürüyemedi. Çünkü açıklanan fiyattan memnun kalmadı. Toplattığı, ayıklattığı, kuruttuğu, çuvallara doldurup satışa hazır hale getirdiği fındığın başında donakaldı. Üretici "don"a yabancı değildi. Çünkü 2004 yılında "don" afeti nedeniyle büyük zarara uğramıştı. Afet nedeniyle ödenmesi gereken 246 trilyon Türk lirasından hissesine düşeni bugüne kadar alamamıştı. Hiçbir zaman fındık bahçesinde yan gelip yatmadı. Durmadan çalıştı. Üretici şimdi hesapkitap yapıyor. Bu hesabıkitabı soracağı günü bekliyor. Sayın Başbakan vakti saati geldiği zaman ne yapacak? Karadeniz Bölgesi’ndeki fındık üreticisinden "oy" isteyecek. Öyle yağma yok. Karadeniz üreticisi, çiftçisi, köylüsü, "milletin efendisi" olduğu için yıllardır sesini çıkarmadı. Terbiyesini bozmadı. Efendiliğini korudu. Hep sessiz kaldı. Bu kez damarına fena basıldı. Öyle bir basıldı ki, duyduğu "acı" nedeniyle canı yandı. Sokağa indi. Meydanlara sığmadı. Sesini tüm dünya duydu. Bundan ders almayan siyasi iktidar; yine bildiğini okudu. Şu iyi bilinmeli ki, fındık üreticisi "efendi"dir, saygıda kusur etmez. Masaya yumruğunu vurmaz ama seçim sandığı önüne konduğu zaman bunun hesabını öyle bir sorar ki; kodu mu oturtmasını bilir! Türküsü bile hazır üreticilerin: "Yine yeşillenecek fındık dalları/Acep ne olacak AKP’nin halleri." Cemil CİĞERİM Giresun Ziraat Odası Başkanı Özer Akbaşlı: “Önümüzü göremiyoruz” İRESUN (Cumhuriyet)Giresun Ziraat Odası Başkanı Özer Akbaşlı, fındık fiyatlarında yaşanan düşüşün devam ettiğini ifade ederek, bu düşüşün nereye kadar devam edeceğini kimsenin tahmin etmesinin mümkün olmadığını ifade etti. Akbaşlı Toprak Mahsulleri Ofisi'nin (TMO) 2006 ürünü Giresun kalite fındığa 4, FİSKOBİRLİK'in de 5 YTL alım fiyatı açıkladığını ancak açıklanan her iki fiyatının da piyasaya hiçbir olumlu yansımasının olmadığını söyledi. Bugünkü piyasayı nasıl görüyorsunuz? Görünen sadece büyük bir hayal kırıklığıdır. Fındıkta sıcak ay olarak bilinen eylül ayı içerisinde 2006 ürünü rekoltesinin yüzde 35'inin piyasaya indi. Üreticilerimizin TMO'ya itibar etmemesi, FİSKOBİRLİK'e ise güven duymaması nedeniyle serbest piyasada fiyatların giderek düşmektedir. Bu düşüşün nedeni 2006 ürünü alımı için görevlendirilen TMO'nun uyguladığı düşük fiyat ve yürütemediği alım politikasıyla FİSKOBİRLİK'in ortada bulunan durumudur. Bunun ülkemize yansıması nasıl? Bu düşüş ve belirsizlik sadece üreticiyi ve bölge esnafını olumsuz yönde etkilemekle kalmıyor. Ülkemiz ekonomisini ve ihracatımızı da olumsuz yönde etkilemektedir. Fındık Türkiye için adeta altın gibidir. Ancak bu şekilde değil. Piyasadaki belirsizlik Avrupalı alıcı ve buradaki bağlantılarına yarıyor. Ayrıca bu durum fındıktan az gelir elde edecek ülke hazinesi adına büyük üzüntü vericidir. Maliyetin altında bir fiyata ürününü satmak zorunda kalan üreticiye yazık. Bu olumsuz tablo karşısında üretici neler yapmalıdır? Her şeyden önce üreticilerimiz bilinçli olmaya ve ürününe sahip çıkmaya devam etmelidir. Üreticilerimiz maliyetinin altında bu fiyatlar karşısında ürünlerini pazara indirmemek için sabretmeli, direnmelidir. Türkiye’de fındık sanayinin gelişmesi için neler yapılmalıdır? Türkiye'de fındık sanayinin gelişmesi için mutlaka serbest bölge kurulması şarttır. Ülke olarak dünya fındık üretiminin de, ihracatının da yüzde 75’ini elimizde bulunduruyoruz. Ancak fındık sanayi konusunda bu kadar, hatta hiç ileri değiliz. Türkiye’de fındık sanayi yeterince G gelişmemiştir. Yüzyıllardır Türkiye olarak ihracatımız işlenmeden gerçekleşiyor. Bu da ülke ekonomimizin milyarlarca dolar kayba uğramasına vesile oldu, olmaya da devam etmekte. Bu durum ekonomimizin kaybı yanı sıra Türkiye'de fındık sanayinin yeterince gelişememesine neden oluyor. Türkiye'de fındık sanayinin gelişimi için mutlaka Karadeniz Bölgesi'nde serbest bölge kurulmalıdır. Türkiye'de fındık üretiminin yapıldığı Karadeniz Bölgesi'nin fındık sanayinde serbest bölge haline getirilmesi, Türkiye'de fındık sanayisinin gelişimine önemli katkı sağlayacaktır. Belirli bir fındık politikasının olmayışının getirdiği kayıp nedir? Fındık üretime başladığı dönemlerden günümüze kadar olan süreçte hep önemli bir ürün olmuş, gelecekte de olmaya devam edecektir. Fındık o kadar önemli bir ürün ki günümüzde adeta fındık petrolle eş değerdedir. Türkiye, dünya fındık üretiminin yüzde 75'ini elinde bulundurması nedeniyle adeta hazineye sahip durumda. Fakat Türkiye'de geçmiş hükümetlerin belirli fındık politikalarının olmaması nedeniyle bu hazineden yeterince yararlanılamadı. Türkiye son 20 yılda yaklaşık 31 milyar dolar fındık ihracatı gerçekleştirilmesi gerekirken, fındıkta geçici ve günü birlik politikalar sonucu bu rakam sadece yaklaşık 13 milyar dolar düzeylerinde kalmıştır. Yani Türkiye ekonomisi son 20 yılda yaklaşık 18 milyar dolar kayıp verdi. Bugün bir kaç dolar kredi için kapı kapı dolaşıldığını düşündüğümüz de fındık ihracatından ülke ekonomisine girmesi engellenen 17 milyar doların önemi ortaya çıkmaktadır. Arz fazlası nasıl ortaya çıktı? Önlemek adına neler yapılmalı? Bundan 40 yıl önce 250 bin hektar olan fındık dikim alanları, planlı ve kontrollü şekilde yapılmadığından günümüzde 1 milyon hektarı geçmiş durumda. Bu nedenle Türkiye'de hemen hemen her yıl arz fazla sorunu ortaya çıkmakta, başını ağrıtmakta. Fındık dikimi biran önce mutlaka kontrol altına alınmalıdır. Bunun için de 2844 sayılı 25 yıl önce çıkmış bulunan Fındık Dikim Alanlarının Sınırlandırılmasına dair Kanun ciddi olarak ele alınmalı ve uygulanmalıdır. 8
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle