Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Nejdet Gürsoy Çözüm, fındık masasında Ordu Ticaret Borsası Başkanı Nejdet Gürsoy, fındıkta yaşanan sorunların kökten çözümü için üç çözüm öneriyor: Fındık masası, ürün ihtisas borsası ve lisanslı depoculuk bulmak daha da zorlaşacak, daha da çıkmaza girecektir. Arz fazlası sorunu bu şekilde çözmek mümkün olacak mı? Hükümetin bilmesi gereken öncelikli bir konuda şudur: Fındık eskiden Doğu Karadeniz Bölgesi’nin bir ürünüydü, ama bugün bu ürün Doğu Karadeniz üreticisinin elinden alınmıştır. Çünkü baktığımız zaman Batı Karadeniz Bölgesi’ndeki toprağın verimliliği, üreticilerin 23 ürünü alabilme avantajları karşısında Doğu Karadeniz Bölgesi’ndeki üreticilerin fiyatta direnme gücü yetersizliği karşımıza çıkmaktadır. Yani Doğu Karadeniz üreticisi alternatifsiz olduğu için bugünkü fiyatlar karşısında artması için direniyor, Batı Karadenizli üreticilere ise fiyat yeterli gelebiliyor. Bunun yanında fındıkta çok konuşuluyor. Özellikle fındığı bilmeyen insanlar hep fındık profesörü oldular. Fındıktan siyaset yapar duruma geldiler. Ama haklılık payları yok değil. Bu ürün Türkiye’nin en önemli ürünü iken 1 sene içerisinde bu ürünün hem üreticisini, hem de piyasasını perişan ettiler. Şimdi eğer bu bölgede insanlar geçimini fındıktan sağlıyorsa en azından bir sezon önce 5 YTL ’ye sattığı fındığı 2,50 – 3 YTL ’ye satmaması gerekir. Fındığın fiyatı bu olmamalıdır. Bu bir haklılıktır. Böyle olunca tabii herkes siyasetini de yapacak. Ama biz bunun siyasetini yapmıyoruz. Biz bunun çözümünü istiyoruz. Çözüm de konuşmaktan ziyade, üretmekle olur. Peki arz fazlasını çözüp, istikrarı sağlamak mümkün mü? – Bakın, ne kadar acı olursa olsun, birilerinin işine gelmese de fındıkta istikrarı sağlamak için arz sorununun çözülmesi gerekiyor. Geçen seneden size bir örnek vereyim; İtalya’da geçen sene 50 milyon kg. fındık varken, bu yıl 125 milyon kg. oldu. Bir Azerbaycan, Gürcistan diyoruz ve altını çiziyoruz ileride Türk fındığının en büyük rakibi konumuna gelecek diyoruz, bu kabul görmüyor. Eğer fındık bizim kalacaksa, Türk fındığı olarak rakipsiz kalacaksak, dış ülkelerde de kendi kendimize rakip yaratmamalıyız. İşte oluşturacağımız politika içerisinde dış rakiplerin de Türk fındığı ile yarın rekabet şansını önlemeye yönelik de bir sistem olmalıdır. Artık arz fazlasını önlemek için çıkartılan 2844 sayılı yasanın da cazibesi kalmadı. Çünkü her taraf fındıklık oldu. Ama radikal bir karar alarak Doğu Karadeniz Bölgesi’nde ürünü değil de üreticisi desteklenirse, fındık para dahi etmese üretici bu destekle bir sonraki sezona kadar yaşamını idame ettirebileceği için bu üründe bu yolla bir sınırlandırma gerçekleştirilebilir. Burada üreticilere düşen, ya da yapabilecekleri arz fazlasıyla ilgili bir rol var mı? FİSKOBİRLİK artık özerk olmuştur. Ama bunun yanında artık üreticiler kendi köy kooperatiflerini de kurabilirler. Ve o köy kooperatiflerinde Avrupa’da olduğu gibi fındıklarını kendi istedikleri gibi değerlendirebilirler. Bu tip yönelmeler fındığın pazara gelmesini yani arzını en azından yavaşlatacaktır. Toparlarsak; bundan sonra fındıkta ne yapmamız gerekir dediğimiz zaman ilk etapta; bir kere fındık piyasası kesinlikle sistemine kavuşturulmalı. Bu sistemin içerisinde de Ürün Konseyi, Ürün İhtisas Borsaları ve Lisanslı Depoculuk hayata geçirilmeli. Şunu da unutmamak lazım; hükümetin bu seneki yapmış olduğu gibi bu süreçten geçerken mutlaka bazı olumsuzluklar olacaktır. İşte bu olumsuzluklar ortadan kalkana kadar mutlaka hükümet fındığa bir kurum ya da kuruluşu regülatör olarak görevlendirerek destek vermek zorundadır. Bu sene TMO’yu soktuğu gibi. Sistem hatasız kurulana kadar hükümetler mutlaka bu stratejik ürün olan fındığa destek vermelidir." O RDU (Cumhuriyet) Fındıkta taraflardan önemli bir kesimin temsilcisi, fındıkta serbest piyasaya hakim olan Ordu Ticaret Borsası, yıllık işlem hacmi kapasitesiyle de bölgedeki borsalar arasında ilk sırada yer alıyor. Borsa Başkanı Nejdet Gürsoy, aynı zamanda Türkiye’nin 500 büyük sanayi kuruluşu arasında 181. sırada yer alan Gürsoy Tarımsal Ürünler Gıda Sanayi ve Ticaret A.Ş. ortaklarından. Fındığın geleceğini sorduğumuz Nejdet Gürsoy’dan "öncelikli olarak fındığın yeniden yapılanma modeline kavuşturulması gerektiği" kanısında... Nejdet Gürsoy, kendisiyle yaptığımız söyleşide sorularımıza şu yanıtları verdi: Sizce fındığın geleceğine yönelik alınması gereken önlemler nelerdir? Öncelikle fındığın yeniden yapılanma modeline kavuşması gerekir. Bu tepe liderliği altında, yani hükümetin lider olacağı bir yerde fındıkla uğraşan tüm kamu ve tüzel kuruluşların hepsinin bir arada olmuş olacağı, konsensusun sağlanacağı bir model olmalı, Milli bir fındık politikası oluşturmak açısından Daha doğrusu buna fındığın sistemine kavuşturulması denebilir. Bugün fındığın gerçeklerine baktığımızda arz fazlası karşımıza çıkıyor. Fındık üretimi ile tüketimdeki artışlar dengeli değil. Daha çok üretiliyor, daha az tüketiliyor. Bu arz fazlasının oluşması da bu tip bol mahsullü senelerde özellikle fındığı yönlendiren, fındığın yüzde 75’ini pazarlayan bir ülke konumunda olan Türk fındığını da menfi yönde etkilemiş oluyor. Bunun için en önemli çözüm altını çizerek söylemek lazım; bugün Tarım Bakanlığının çıkarmış olduğu bir kanun var. Ama yönetmeliği hala çıkmadı. Bunun yönetmeliği de çıkartılarak bu kapsamda Tarım Bakanlığı bünyesindeki konsey ürünü Fındık Masası hayata geçirilmelidir. Bu neyi değiştirecek ki? İşte o zaman biraz önce de söylediğim tepe liderliği altında oluşacak, fındığın sorunlarını çözecek olan bir alt komisyon olacak. Üreticinin, ihracatçının, esnafın, tacirin ve de devletin temsilcilerinin olduğu bir konsey hayata geçmiş olacak. Burada sorunlar ve çözüm yolları belirlenip ortak bir raporla tek elden çözüm makamlarına ulaştırılacak. Bu yeterli olacak mı? Bu sadece birincisi. İkincisi; bugün fındık artık spekülatif konuşmaların adresi oldu. Bunların önüne geçebilmek için; örneğin senelerdir lafı edilen alivrenin disiplin altına alınabilmesi için en kısa zamanda Ürün İhtisas Borsalarının kurulması şarttır. Artık çağdaş ticaretin içerisinde bugün fındık yeniden bir modelin içerisine kavuşturulacaksa bu modelin içerisinde 2. ayağı da kesinlikle Ürün İhtisas Borsaları olmalıdır. Üçüncüsü de ürün ihtisas borsalarının sağlıklı çalışabilmesi, özellikle bugün fındık piyasasında uygulanan eski tip emanet sisteminin olumlu yöne çevrilmesi için Lisanslı Depoculuk A.Ş.’lerin süratle kurulması ve kullanılmasıdır. Üreticilerin buna alıştırılabilmesi için hükümetçe teşvik edilmesi ve adres gösterilmesi gerekir. Destek için de ilk akla gelen lisanslı depoya ürün tesliminde zirai gelir stopaj vergisinin sıfır olarak uygulanmasıdır. Bu 3 olayın süratle hayata geçirilmesi gerekir. Aksi halde fındığın sorunlarına çözüm 7 liraya alıp, 40 liraya satıyorlar ORDU (Cumhuriyet) 15 yıldır fındık komisyonculuğu yapan Osman Çakmak, fındığın sorunlarının ne büyük alıcıların bulunduğu Hamburg’dan, ne de alıcıların fiyat belirleyip pazarlık yaptığı İstanbul’un lüks otellerinde çözülmesinin mümkün olmadığını belirtiyor. Fındık konusunda 50 yıldır bilen bilmeyen herkesin konuştuğunu ancak çözüm adına atılan hiçbir somut adım olmadığına işaret eden Fındık Komisyoncusu Osman Çakmak, bu anlayışla Avrupalı alıcıların dışında üreticinin ve ülke hazinesinin hiçbir kazancının olamayacağını söylüyor. Üreticinin ve Türkiye’nin fındıktan gerçek manada kazanç elde edebilmesi için fındık sanayisinin gelişmesi ve Avrupa’ya fındığı mamül olarak satmanın gerekliliğine işaret eden Çakmak şunları söylüyor: "Yabancı sermayelere kucak açıp, özel teşviklerle çağıran insanların fındıkla ilgili düşünmesi gereken bir konu var. 7 Liraya, 8 liraya sattığımız fındığı bize Avrupalı İsviçre, Almanya çikolatalarıyla biz 4050 liraya geri satıyor. Ve bu aldığı ürünün içerisinde de sattığımız fındığın sadece yüzde 10’u var. Onun için bu ülkeye böbürlenerek dövizi biz getirdik diyen ihracatçı birliklerine sormak gerekir; 100 seneden beri ihracatçı olarak hangi ARGE çalışmasını yaptınız, hangi markayı gerçekleştirdiniz nihai ürün anlamında. Avrupalı bize verdiği 7 milyonu çikolata olarak 40 YTL ’ye geri alıyor. Bu yüzden Avrupalının fiyat politikası çok önemli değil. Kaşıkla verip kepçeyle alıyor zaten. Fındığı kırıp içiyle beraber göndermekten başka neler yaptınız, marka geliştirdiniz mi diye sormak lazım. Her sektörde teşvikle yatıp, teşvikle kalkan bir hükümetin özellikle bu bölgede hem arzı dengelemek, hem de ürünü hakikaten belirli bir yere getirmek, markalaşmaya götürmek istiyorsa bu bölgedeki sanayi kurumlarına teşvik verilmeli. Ve Avrupa’ya fındığı naturel fındık, yani kendi ülkemizde nihai ürün haline getirip dünyaya satarsak 2 milyar dolar dövizimiz 510 milyar dolar gibi seviyelere çıkar. Ama son 50 yıldır bu konuyu sadece Ordu’da geliştirmiş Sagra ailesi bir Sagra markası yaratmıştır, ama belirli sıkıntılar nedeniyle çok ileriye götürememiştir. Bence hükümet bu konudaki yatırımları teşvik etmeli. Fındığı köylüden alıp, kabuğunu kırıp, zarını ayırıp satmak sanayicilik olmadığı gibi kazanacağımız dövizin miktarını da yüzde 300 oranlarında azaltmaktadır." Osman Çakmak 7