03 Haziran 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

ardımcısı SETBİR Başkan Y lu Kaya Tokmakçıoğ Emel ÇETİNKAYA Ucuz etin yahnisi olmaz... (Fotoğraf: Koray Avcı) NKARA – Türkiye Süt, Et ve Gıda Sanayicileri ve Üreticileri Birliği (SETBİR) Genel Başkan Yardımcısı ve VanEt Genel Müdürü Kaya Tokmakçıoğlu, yurttaşların kırmızı et yemek istiyorsa güvendiği yerden alışveriş yapması gerektiğine işaret ederek, "Ucuz etin yahnisi olmaz" dedi. Cumhuriyet Tarım ve Hayvancılık eki olarak Tokmakçıoğlu ile kırmızı eti, sektörün sorunlarını ve yetkililerden beklentilerini konuştuk. Türkiye’de et pahalı mı? Dünyada eti en pahalı yiyen ülke durumundayız. Türkiye’de devlet politikası olarak hayvancılığa yer verilmiyor. Böyle bir politika olmadığı için günübirlik politikalarla da başarısız oluyorsunuz. Başarısız olunduğu zaman da sağlıklı iş yapamıyor, yem bitkilerini doğru dürüst veremiyor, hayvanın cinsini değiştiremiyor ve gübresini takip edemiyorsunuz. Bu nedenlerden dolayı kalitesiz ve pahalı bir mal elde ediyorsunuz. O nedenle şu anda dünyanın en pahalı etleri Türkiye’de. Hem dünyanın en pahalı eti hem de kalitesi düşük. Kırmızı et alırken nelere dikkat edilmeli? Yurttaşın kırmızı etin sağlıklı ya da kaçak olup olmadığını gözle anlaması mümkün değil. Et ancak aleni şekilde kararıp kokarsa anlaşılır. Kokmadığı sürece yakalamak mümkün değil. Bu nedenle yurttaşlar güvendiği yerlerden alışveriş etmeliler. Ayrıca bu işin bir piyasası vardır. Piyasanın altında insanlar bir mal satın alıyorlarsa, bilhassa salam, sosis ve sucukta, bilecekler ki bunların içinde etin dışında her şey var. Ayrıca bu et sağlıksız, kayıt dışı, kaçak ve hijyenik değil. Yurttaşlar et sanayinde ucuz bir mal alırlarsa bilecekler ki bu et kötü. İnsanlar et alırken iyi yerlerden almalı ve marka olmasına özen göstermeli. Türkiye’de kırmızı et tüketimi özellikle genç nesil açısından ne durumda? Kırmızı et tüketimi yaşa göre değişiyor ve bence belli bir yaştan sonra da tüketilmemesi gerekiyor. Genç insanların kırmızı eti daha fazla tüketmesinin doğru olduğunu düşünüyorum. Batı Avrupa ve Amerika’da genç nesilleri daha sağlıklı yetiştirebilmek için hem et ve süt ürünlerine hem de etin kendisine ciddi sübvansiyonlar veriliyor. Türkiye’de gençler açısından durum çok vahim. Anormal fiyatlarda etler var. Kırmızı et yerine tüketilebileceği iddia edilen proteinler var. Ama ona öyle bakmamak lazım. Etin yeri ayrıdır. Ülkemizde çiftlik sayısı ne kadar? Türkiye’de büyük çiftliklerin sayısı az, yeni kurulanlar da 1020 bin baş. Türkiye’de hala tek tek tabir edilen toplama vardır. Bir bölüm insan hayvanları toplar ve topladıklarını sizin aracı kuruluşlarınızla getirirler. Bir de sizin bağlı besicileriniz vardır. Sistem Türkiye’de biraz karışık. Avrupa’daki, Amerika’daki gibi büyük çiftlikleriniz yok. O nedenle tek tek toplanıyor böyle olunca da kalitesi düşüyor. Hayvanlarımızı diğer ülkelerle kıyaslarsak biraz zayıf kalıyor… Evet. Bir karkas Amerika’da yaklaşık 350 kiloya geliyor. Almanya’da ise 300320 kilo civarında. Dünya ortalaması 200 kilo. Türkiye’de ise bir karkas 175 kilo. Ama biz bu kiloyla bile övünüyoruz. 175 kilo var mı yok mu o da belli değil. Bu nedenle kemik yapıları yüksek, kalitesiz bir mal ve Türkiye’de çok pahalı. Geçmişte hayvancılık çok daha iyi durumdaydı sanırım... Türkiye, bugün Avrupa ülkelerinde hayvancılıkta çok önde olan ülkelerden daha iyi durumdaymış. Örneğin Hollanda’nın hayvancılığın "h"sini bilmedikleri dönemde Türkiye çok ciddi atılımlar yapmış. Şimdi kiraladığımız Tarım İşletmeleri Genel Müdürlükleri kurulmuş. Hayvan Sağlığı Zaptı adıyla kanun çıkartılmış. Hem de dünyada böyle bir kanun olmadığı zamanlarda. Dünyada suni döllenmeyi 1926'larda Rusya’dan sonra ilk defa Türkiye yapmış. 1950'lerden sonra meraları tarlaya çevirmişler. İşler politik hale A Kaya Tokmakçıoğlu durumda biz pahalı ülke olduk. Irak, İran, Suriye gibi komşu ülkelere, Suudi Arabistan’a veya körfez ülkelere malımızı satarken şimdi komşularımızdan bize kaçak geliyor. Bu bir felaket. Politikasızlıktan kaynaklanıyor. Devlet bir politika yürütse bu iş çözülür. Türkiye’de yılda ne kadar et tüketiliyor? Resmi ağızlar Türkiye'de 1 milyon ton kırmızı et tüketiliyor diyor. Ama kayıtlı olan 368 bin ton. Geri kalan nerede? Diğerleri kayıt dışı. Hesap yaptığınız zaman 4.5 kat trilyon liralık bir kaçak var. Siz bunu kontrol edemediğiniz zaman hijyenik de olmuyor. Nerede kesiliyor, nerede yapılıyor? Belli değil. Bu durum işin mali kaybı. İşin bir de rekabet olayı var. Yüzde 70'ine yakını kaçak. Vergisi yok bunun nasıl rekabet edecek o zaman? O nedenle bu sektör gittikçe geriliyor. Sektörde çalışan büyük isimlerde zarar etmiyor ama kar da etmiyor. Verilen emeğin karşılığını alamıyorsunuz. Et tüketimi Türkiye için yeterli bir rakam mı? Türkiye’nin coğrafi konumunun hayvancılık için çok uygun fakat bu durumu kullanamıyoruz. Şimdiki et tüketimi Türkiye için yeterli değil. Yıllık kişi başı 9 kilo et tüketiliyor. Tüketim olarak son derece düşük seviyedeyiz. Avrupa ortalamaları 50 kilo üzerinde. Avrupa’da sığır ve koyun etinde 3435 kilonun altında tüketimi olan pek ülke yok. Biz ise 914 kilo arasında geziniyoruz. Türkiye’ye kaçak et geliyor mu? Kaçak ete yönelimin altında yatan etkenler neler? Ülkede et çok pahalıysa ve yerine ikame edebilecek bir başka mal yoksa kaçak et kaçınılmazdır. Yan komşularınız hayvancı değil. Siz oralara mal verirken şimdi oralardan et gelmeye başlıyor. Doğu ve güneydoğuda canlı hayvan kaçakçılığı çok fazla ama esas gelen yer limanlardır. Yani sağ gösterip sol vuruyorlar. Bu durum nasıl düzeltilebilir? Hükümette kim olursa olsun mutlak surette Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da ekonomik çıkışın hayvancılıktan kaynaklandırılması gerekiyor. Her şeyi rahatlatacak olan ekonomik çıkış. Türkiye'de doğu ve batı arasında haksız rekabet var. Doğu’da bir üretim yapmaya çalışıyorsunuz her şey daha pahalıya mal oluyor, çünkü pazar Batı’da. Ayrıca doğunun kendine has özelliklerinden coğrafi yapısından, meteorolojik yapısından kaynaklanan sebepler de var. Siz kendi ülkenizde doğu ve batıyı aynı rekabet ortamına sokamazsanız doğu da işler yürümez. Yatırımcılar Doğu’ya gitmiyorlar, çünkü insanlar para kazanmadıkları yere gitmezler. İnsanların doğuya yatırım yapabilmeleri için daha fazla özendirilmesi gerekir. Hükümetin bu durumu çözmesi gerekir. Yatırımların ince hesaplanıp iyi düşünülmesi gerekiyor yoksa Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgeleri’ne yatırım konulmaz. Oranın özü, insanın bilgisi, becerisi, aşını kazanması hayvancılık yolundan geçer. 197080'lerdeki hayvan ihracatının tekrar bu böl gelmiş. Ondan sonra da bir daha bu ipin ucu tutmamış. Türkiye’de devlet bu sektöre gerekli desteği veriyor mu? Dünyada bu sektörde gelişmiş ülkelere bakıldığı zaman stratejik olarak üç ürün ortaya konuluyor. Birincisi et, ikincisi süt, üçüncüsü de tahıl. Bu ürünlere devlet tarafından büyük sübvansiyonlar veriliyor. Devlet hem destekliyor, hem de gerektiğinde müdahale ve kontrolde bulunuyor. Hem destek hem de kontrol var. Cezai mekanizmaları da çok fazla. O nedenle bizim yapmamız SETBİR Türkiye Süt, Et ve Gıda Sanayicileri ve Üreticileri Birliği, SETBİR, 1976 yılında süt ve et sektörünün ve ona bağlı olan sanayiinin gelişmesine yönelik olarak çok özel amaçlarla kurulmuş bir dernek. SETBİR, 46 firmanın temsil edildiği, 124 üyeden oluşan kurum, temel olarak süt, et ve gıda sanayiinin gelişmesi, ürün işleyen fabrikaların teknoloji altyapılarının Avrupa Birliği standartlarına kavuşması için destek sağlamayı, bu yönde çalışmalar gerçekleştirmeyi amaçlıyor. Birlik aynı zamanda hükümetler ile sanayi arasında bilgi alışverişi ve iletişim için köprü görevi üstlenirken, Türkiye’deki hayvancılık sektörünün ve buna bağlı sanayiinin gelişmesine de yardımcı oluyor. gereken uzun vadeli, belirli kesimlerin mutabakatı sağlanmış bir devlet politikası. Hayvancılıkla ilgili uzun vadeli politika lazım. Dünyada herkes bunu böyle yapmıştır. Bu durum bugünkü hükümetle falan ilintili değil. Çok uzun yıllara dayanıyor. 25 senedir bu sektördeyim, 25 senedir durum hep aynı. Olmayan politikalar ve harcanan paralar… Hiç desteklenmiyor değil destekleniyor ama uzun vadeli bir proje olmayınca bir yerde güdük kalıyor. Et ihracatında da gerileme gözüküyor... 1980 öncesinde Türkiye’de ihracat büyük boyuttaydı. Doğudan yandaki komşulara ihracat yapıyorduk. Sonra o pazarları Yeni Zelanda, Avusturya’ya kaptırdık. Bu 8
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle