Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Günler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
A.Alper AKÇAM D ursun Akçam Kültür Sanat Günleri için 345 Haziran 2005 tarihinde Ardahan’da bulunduğumuz günlerde, memleketimizi kıskanan (!) bazı konuklarımızın “Neredeymiş bu zengin flora?" yollu takılmalarından usanç duymuştuk. Güneş henüz yeterince ısıtmamıştı Ardahan yaylalarını; çiçeklerimizin pek çoğu, tohum kabuklarının içinde, kara toprağın derin katmanlarında sıcağı bekliyor olmanın sabırsızlığı içindeydiler. Etkinlikler bitti, güneş sonra açtı... Ardahan kırları, Kültür Sanat Günleri tanıtım broşüründe de yazıldığı gibi, dünyanın en zengin kır çiçeği örtüsüyle bezendi. Aldım elime fotoğraf makinesini, doymak bilmeyen bir açgözlülükle saldırdım... Giden konuklardan benimle dalga geçmenin hesabını sorabileceğim fotoğraflar çekmeliydim. Şimdi karar veremiyorum hangi fotoğrafı kullanayım yazıda diye... Her birinde ayrı bir renk yoğunluğu, ayrı bir tür karmaşası. Ardahan kırları, bu doğal örtüsüyle, tartışılmaz bir uğraşı, üretim ve geçim kaynağını da adres olarak gösteriyor: Büyükbaş hayvancılık! Arkasından da diğerleri: Arıcılık, yayla turizmi... Yüksek dağlarla çevrili, iki bin metre yükseklikteki Ardahan platosu, nisan ayından başlayarak kasım ayına kadar, yeşilin, çimenin, çiçeğin egemen olduğu bir görünüm sunar. Tüm dağlar, ovalar, tüm yeryüzü, yeşilin tonları ve değişik çiçeklerle örtülüdür. Yaz ayları boyunca bu çiçekli kırlarda özgürce otlayarak karnını doyuran büyükbaş hayvanlar, kış mevsiminde de aynı yöreden biçilip mereklere tıkılmış kuru ot ve çiçekle beslenirler. Evlerin çevresinde ve mereklerde tonlarca ot yığılıdır. Bir büyükbaş hayvanın yörenin uzun kışları boyunca bir ton civarında kuru ot tüketeceği bilinir. Bu hesapla her evin çevresinde beslenilen hayvan sayısıyla orantılı ot yığınları kurulur. 20, 30, 40 ton ot bulundurur evler. Ardahan toprağının her yanı temmuz ayından itibaren biçilebilecek derecede uzamış ot ve çiçek örtüsü ile kaplanıyor olduğundan çok kurak mevsimler dışında yörede hayvan yemi sıkıntısı çekilmemektedir. Çayırlarda, haroslardaki ot ve çiçek yüksekliği, çoğu kez bel hizasını aşabilmektedir. Köylü, ortak otlak alanlarını da arasında paylaşarak biçmekte, kış hazırlığını yapmaktadır. Kuru otun, çiçeğin bulunduğu yerlerden gelen kekik ağırlıklı kokunun güzelliği anlatılabilecek gibi değildir. Tıp fakültesinden hocam, babamla teyzeoğlu (onlar birbirlerine yerel ağızla, ‘halaoğlu’ diye seslenirlerdi), Erciyes’te çığ altında kalarak ölen Prof. Dr. Mecit Doğru "Güneybatı Kafkasya ve orada bulunan Ardahan yaylaları dünyanın en zengin kır çiçeği örtüsüne sahiptir" derdi her olanakta. Dünyada gezilmedik yer, çıkılmadık dağ bırakmamış bir doğa tutkunuydu. Bu sözlerini, o yıllarda, abartılmış bir memleket sevgisi işareti olarak değerlendirirdik. Zaman geçtikçe haklılığı ve önemli bir gerçeğe işaret ettiği ortaya çıktı. Yörenin çiçek zenginliği ilgili yayınlarda ve bilimsel tezlerde de kendine Hayvancılık için harikalar diyarı: Ardahan Fotoğraf: Alper Akçam yer bulur oldu. Bu zengin kır çiçeği örtüsü üzerinde yapılmakta olan hayvancılığın ve üretilen sütün, süt ürünlerinin dünyada rakipsiz olabilmesi gerekirken, ne yazık ki bir yandan yoksulluk, bir yandan plansızlık sonucu süt ve süt ürünleri alıcı bulamamakta, doğal yapı bilinçsizce, kısa süreli çıkarlarla güdülenmiş saldırılara uğratılmaktadır. Yanılmıyorsam, şu an bu zengin kır çiçeğiyle karnını doyuran ineklerden sağılan sütün üretici litre satış fiyat 30 kuruştur (eski 300.000. T.L.). Ardahan’da kaşar peynirinin kilo satışı 6 YTL, balın ise 9 YTL ’dir. Gerek peynir ve bal üretimi, gerek paketlemede kullanılan teknoloji ve pazarlama olanakları son derecede kısıtlıdır. Yöredeki üreticinin kâr amaçlı kimi "katkı"ları da bal ve peynirde kalite yitimine neden olmaktadır. Dört yıl önce Almanya’da bulunduğum bir sırada, sütün tüketiciye satış fiyatının 490. 000 T.L. (UHF yöntemli paket süt), üretici satışının ise 430.000 T.L olduğunu öğrenmiştim. Aradaki fark yalnızca 60.000 T.L. idi. Bizde ise üretici fiyatlarıyla tüketici fiyatları arasındaki fark, üretici fiyatının katlarıyla ölçülmektedir (şu an market raflarındaki süt fiyatı 1.200.00 T.L ’nin üzerindedir). Sütün üretici fiyatı ile tüketici fiyatı arasındaki ayrım, bizim ekonomimize, politikamıza kimlerin egemen olduğunun da açık bir göstergesi olarak karşımızda açıkça durmaktadır. Yörede yeterli verim alınmadığı halde, arpa, buğday gibi tahıl ekimi yapılmaktadır. Bire üç, en çok beş ürün alınabilmekte iken sürdürülen tahıl ekimi için tarlalarda kullanılmaya başlanan kimi kimyasalların çevredeki akarsularda ve toprak örtüsünde zararlı sonuçları olması beklenen bir olasılıktır. Ayrıca son yıllarda hiç gereği yokken dışarıdan, güneyden gelen koyun sürülerine dağlar ve otlaklar kiralanmakta, koyunun otlağa ve ormana zarar veren yapısı nedeniyle de olumsuz gelişmeler yaşanmaktadır. Bilindiği gibi, koyun otlama sırasında otu ve çiçeği köküyle birlikte çekip çıkarmakta, büyükbaş hayvan ise çim biçer gibi keserek yemektedir. Ayrıca, yöredeki yaz yağışlarının oluşmasında, doğal güzelliğin ve flora yapısının tamamlanmasında önemli rolü olan sarıçam ormanlarına da koyun ve keçinin vereceği zararın bilinmesi zor değildir. Ardahan doğasının en önemli bir parçası, hatta tüm doğal güzelliklerin de ana sigortası, yörede giderek azalmakta olan sarıçam ormanlarıdır. Pinus silvestris türü çamlardan oluşan yöredeki sarıçam ormanlarının en belirgin özelliği, orman altının kır çiçeği ve çimen örtüsü ile kaplanmış olması ve orman yangını görülmemesidir. Ardahan ormanlarında, yalınayak gezinilebilecek bir yer örtüsü bulunmaktadır. Bu ormanlarda maki benzeri bitkiler, çalı ve diken görülmemektedir. Yaz mevsiminde, yaban çileği, horozgözü, karakat, jolo, mehsal diye adlandırılan değişik yaban yemişleri toplanabilir. Orman altı yeşillik ve ıslak olduğundan yangın tehlikesi yoktur. Ormanlar, ilgili kuruluşların personel sıkıntısı ve ilgi eksikliği nedeniyle korunmamakta, cahil yöre köylüsü tarafından hoyratça kesilmektedir. Ayrıca zaman zaman da işletme kesimleri yapılmakta, ormanlar giderek azalmaktadır. Ardahan doğası, büyükbaş hayvancılık için eşi bulunmaz olanaklar sunan bir hârikalar diyarı gibidir. Ancak bu doğal yapının değeri yeterince bilinmemekte, teknoloji kullanımının olmaması, pazarlama olanaklarının sınırlılığı ile gelen yoksulluk nedeniyle yörede bir "sanayileşme" çığırtkanlığı yapılmaktadır. Yöredeki yetkililerin ve politikacıların önderliğinde yapılan toplantılarda, sıkça yöre kökenli işadamları bölgeye çağrılmakta, iş olanağı sağlayacak fabrikalar kurulması için çeşitli "teşvik"ler önerilmektedir. Oysa ki, Ardahan’a yapılacak en büyük yatırım, onun doğasını korumak, var olan olanaklarını değerlendirecek yatırımlara yönelmek olmalıdır. Yörenin yüksek dağları Anadolu’nun ve Kafkasya’nın en büyük su kaynağıdır. Kaf Dağları, giderek ısınmakta, kurumakta olan yeryüzü için mitolojideki masalsı yerini korumaktadır. Kutsal kitapların "cennet" mekânı, fabrika atıklarından, zift kusan bacalardan, naylondan uzakta yaşamalı, değerinin bilineceği yeni günlere kendini hazırlamalıdır. Yozgat tarımı tartıştı YOZGAT (A.A) Türkiye'nin önemli tarım bölgelerinden Yozgat'ta, tarım sektöründe yapılan çalışmaların genel değerlendirilmesi yapıldı, önümüzdeki dönemlerde yapılacak çalışma programları belirlendi. Yozgat Tarım İl Müdürü Sıddık Aktaşçı'nın başkanlığında gerçekleştirilen değerlendirme toplantısında, Tarım İlçe Müdürleri, Veterinerler ve Şube Müdürleri, çalışmalar hakkında bilgiler aktarıp, karşılaşılan sorunları, çözüm önerilerini dile getirdi. Yozgat'ın önemli bir tarım ve hayvancılık bölgesi olduğunu belirten İl Müdürü Aktaşçı, tek düze tarım ve hayvancılık yerine, üründe çeşitliliği artırıp, hayvancılıkta yeni atılımların yapılması gerektiğine işaret etti. Aktaşçı, ''Çiftçimizin daha bol üretim ve kazanç temin edebilmesi için kaliteli ve pazar sorunu bulunmayan ürünlere yönelmeliyiz. Hayvancılıkta üretim maliyetini mümkün olduğunca aşağıya çekmeliyiz'' dedi. Kış döneminde personelin hizmet içi eğitiminden geçirilerek teknik ve mevzuat konularında kendilerini yenilemeleri gerektiğini vurgulayan Aktaşçı, Çiftçilere yönelik eğitim çalışmasının başlatılacağını, ilkbahara donanımlı ve çiftçinin de teknik konularda, yapmaları gereken konularda bilgilendirmiş bir vaziyette girmeyi planladıklarını anlattı. Aktaşçı, daha sonra şunları ifade etti: ''Hayvancılıkla ilgili mevcut potansiyel değerlendirilerek, yapılacak eğitim çalışmalarıyla, hayvan barınaklarının hijyenik şartlara uygun hale getirilecek, bakımı, temizliği, hayvanların beslenmesi ile ilgili verim arttırıcı bilgiler besicilerimize aktarılacaktır.” 22