22 Aralık 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

a s a Piy u d y do Gürsu KUNT Küçük devekuşu çiftlikleri kapanıyor den 35 kat daha dayanıklı. Timsah ve fil derisi ile karşılaştırılabilecek kalitedeki derisinden, şapka, eldiven, çanta yapılmakta, tüyleri de moda sektöründe kullanılmakta." Hayvansal protein kaynakları arasında devekuşunun önem taşıdığını ve Türkiye’nin bu açığını karşılaması açısından dikkatle değerlendirilmesi gerektiğini ifade eden Kaya, "Ancak henüz Türkiye’de devekuşunun üretim ve tüketimi konusunda istenilen aşamaya ulaşılamadı. Devekuşunun, tüyünden, tırnağına, gagasından, derisine kadar her yönüyle de ekonomiye kazandırılması mümkün. Ancak ülkemizde devekuşlarının, ne yazık ki eti, yumurtası ve derisi dışındaki hiçbir değeri ekonomiye kazandırılamıyor" dedi. Teşvik verilmediği için devekuşu çiftliklerinin gelişemediğini ifade eden Kaya, "Ayrıca piyasa da devekuşuna çabuk doydu. Çünkü Türk halkı alışık olmadığı lezzetleri denemek bile istemiyor. Şu anda devekuşu eti ve yumurtası en çok İstanbul’da ve Antalya’daki otellerde tüketiliyor" diye konuştu. Devekuşlarının aslında kafalarını kuma göme hayvanlar olmadığını da ifade eden Kaya, şu görüşlere yer verdi: "Sadece yırtıcı hayvanlardan korunmak üzere kafasını eğip, kanatlarını da bir şemsiye gibi açıyor. Devekuşları aynı zamanda saatte 6070 kilometre hızla koşma yeteneğine de sahip hayvanlar. Bu hayvanlar geniş bedenlerine rağmen, oldukça hassas hayvanlar. Bu hassaslık, bakıcılarının değiştiğini farkettikleri anda strese girmelerine bile neden olabiliyor. Hatta bazıları, aynı bakıcı, farklı kıyafetle yanlarına geldiğinde bile strese giriyor, yemeden, içmeden kesiliyor. Bu ilginç hayvanlar için metaller oldukça tehlikeli. Metal gördüklerinde onu hemen midelerine atmak isteyen devekuşlarının, parlak görüntülü her metaryellerden uzak tutmak gerekiyor.” A NTALYA Tek bir yumurtasıyla 20 omlet yapılabilen, yağ oranı dana etine göre düşük, derisi değerli olan devekuşu, ülkemizde 19952002 arasında büyük ilgi gördü. Ancak alışık olunmayan bu lezzette pazar kısa sürede doyuma ulaştı ve kurulan çiftlikler de birer birer kapanmaya başladı. Kafasını kuma gömen, uçma yeteneğini kaybeden ama saatte 60 kilometre hızla koşabilen, çabuk strese giren, metallere karşı karşı özel bir ilgisi olan, hayvanat bahçelerinden ya da belgesellerden bildiğimiz devekuşu, Türkiye’de 1995 yılından sonra ekonomiye kazandırılmaya başlandı. İlk devekuşu çiftliği de o tarihte Manavgat’ta kuruldu. Hayvancılık ve turizm sektöründeki farklı girişimleriyle bilinen Antalyalı yatırımcı Mustafa Kaya, Manavgat’ta 57 dönüm üzerine kurduğu çiftliğe önce 25 devekuşu getirdi, aradan 3 ay geçtikten sonra devekuşlarına 3 aylık 40 yavru daha ekledi. Damızlık devekuşlarının iyi para getirdiği bilgisine ulaşan pek çok yatırımcı da ülke genelinde devekuşu çiftlikleri açmaya başladı. Türkiye’de 1998 yılında devekuşu çiftlikleri sayısında adeta bir patlama yaşandı. Bu durum 2002’ye kadar devam etti. İlk dönemde, iyi para getiren damızlık devekuşları, piyasanın doymasıyla birlikte para etmez hale geldi, küçük çiftlikler birer birer kapandı. Devekuşları Türkiye’ye ilk geldiği yıllarda yavruları 10001500 dolardan satılırken, zaman içinde bu fiyat oldukça düştü. Şimdilerde yetişkin hayvanlar 300400 dolardan bile zor alıcı bulabiliyor. Zaman içinde bazı çiftlikler de oldukça zor olan bakım konusunda sıkıntılar yaşadı. Hatta bakım yeterli olmadığı için stresten ölen devekuşları bile oldu. İlk yıllarda kazanılan paranın ardından, hem kazancın düşmesi hem de hayvanların bakımında, pazarlanmasında sorunların yavaş yavaş ortaya çıkmaya başlasıyla birlikte de ülke genelindeki çiftlik sahipleri, ortak hareket etme kararı aldı. Bu amaçla, bir dernek bile kuruldu. Ancak birliktelikten de etkili sonuçlar alınamadı. Hükümetler de devekuşu üretimini görmezlikten gelince, üretici ne teşvikten yararlanabildi, ne de yaşadığı sorunların çözümünde yardım alabildi. İsrail’den getirdiği 65 yavru devekuşuyla bu işe başlayan ve Türkiye’deki devekuşu çiftliklerinin öncüsü olan Mustafa Kaya da şimdilerde 40 damızlık hayvanla sektöre hizmet vermeye devam ediyor. Ayrı bir kesimhane gerektiren ve önce şoklanıp, ardından kesimi yapılan devekuşları için çiftliğinde kesimhanesini de kuran Kaya, teşvik verilmesi durumunda sektörün Türkiye’de çok yol alacağına inanıyor. Kaya’nın çiftliğindeki devekuşlarının eti ve yumurtası, kendisine ait 8 otelde değerlendiriliyor. Oldukça değerli olan derisi de Konya’da bir firma tarafından alınıp, ayakkabı, çanta, imalatında kullanılıyor. Yaklaşık 1 metrekarelik boyuta sahip devekuşu derileri, ilk yıllarda 100 dolardan alıcı bulurken, şimdi 6070 dolardan satılıyor. Devekuşlarının 1214 aylık olduğunda kesildiğini ifade eden Kaya, bu yıl içinde otellerinde kullanılmak üzere 20 devekuşunun kesildiğini belirtiyor. Kaya, devekuşlarının eti ve yumurtası ile ilgili şu bilgileri verdi: "Devekuşu yumurtası 2425 tavuk yumurtasına eşdeğer büyüklükte ve besin değeri de oldukça yüksek. Devekuşları 912 aylık olduklarında 90110 kilograma kadar ulaşıyor ve bu aşama da kesilebiliyor. Eti kırmızı, yağsız ve kolesterolü düşük. Yumuşak olan bu et daha çok Avrupa ve Amerika’da tüketilmekte. Yağ oranı yüzde 3, kolesterol ise dana etinin yüzde 55’I kadar olan devekuşlarının, derisi de oldukça değerli ve sığır derisin 29
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle