Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Günler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
ile yürütülecek tarım müzakerelerini değerlendirdi ülkeleri düzeyine çıkabilir’ olarak tarımsal işletmelerin büyüklükleri ne yazık ki rantabl olmaktan uzaklaşmıştır. HAYVANCILIKTA DURUM İÇLER ACISI Bu azalmaya birde uygulanan yanlış hayvancılık politikalarına ve yetersiz destekleme uygulamaları da eklenebilir. Diğer yandan işletme yapılarındaki irrasyonelliği; miras hukuku, gelenekler, hızlı nüfus artışı ve artan nüfusun tarım dışı sektörlerde istihdam olanaklarının büyüme hızının nüfus artışını karşılamada yetersiz kalması diğer nedenler olarak sıralanabilir. Türkiye, ortalama 52 dekar olan tarımsal işletme ölçeğini, 250 dekara çıkarmak ve 4 milyonu aşan kırsal işletme sayısını da, 15 yılda 2.5 milyona, 25 yılda ise, 1.4 milyona düşürmek gerekmektedir. Türkiye mevcut büyükbaş hayvanların işletmeler itibarıyla dağılımları incelendiğinde; 14 büyükbaş arasında hayvana sahip işletme mevcudunun yüzde 71,83’ünü oluşturmakta, 59 baş hayvana sahip işletmelerin oranı yüzde 20,08, 1019 büyükbaş hayvana sahip olanların payı ise yüzde 6,57 dir. Küçükbaş hayvan sayısındaki dağılım incelendiğinde 50100 baş arasında hayvana sahip işletmeler mevcut işletmelerin yüzde 33,46’sını oluştururken, 119 baş işletmeler yüzde 31,55’ini, 2049 baş arasında işletmeler de yüzde 26,39’unu oluşturmaktadır. Buna göre ülkemizde 100 ve üzerinde küçükbaşa sahip işletmelerin oranı ise yüzde 8,9 gibi düşük bir düzeydedir. Hayvancılık işletmelerinin büyük bir bölümünü aile işletmeleri olup küçük ölçeklidir. Hem büyükbaş hem de küçük baş hayvancılık işletmelerinin çoğunluğunda üretimde geleneksel ve irrasyonel yapı hakimdir. Bu işletmeler ekonomik bilinçlilik ve bilimsellikten yoksundur ve bu işletmelerde hayvansal üretimde maliyet fiyat ilişkisi kurmak mümkün değildir. Avrupa Birliğinde ve tüm gelişmiş ülkelerde Türkiye’ye nazaran üretimde ihtisaslaşma ve ihtisaslaşmış hayvancılık işletmeleri daha yaygın ve modern yapıda bulunmaktadır. Özellikle domuz besiciliği, et ve süt sığırcılığı ile tavukçuluk ağırlıklı yapıyı oluşturmaktadır. AB’de tarım sektöründe üretimde bulunan toplam 7,8 milyon işletme bulunmakta ve bunun yaklaşık yüzde 25,64’ünü süt ve sığırcılık işletmeleri oluşturmaktadır. Avrupa Birliği’nde 19851995 arası dönemde; sığır besi işletmelerinde işletme sayısında yüzde 19, süt sığırcılık işletmelerinde yüzde 37, domuz işletmelerinde ise yüzde 1,27 azalmaya karşılık, aynı zaman sürecinde işletme başına düşen sığır sayısı yüzde 22 artarak 44 baş olmuş, süt sığırcılık işletmelerinde 24, domuz işletmelerinde ise 96 başa çıkmıştır. Süt ineği sayısı yüzde 35 ve domuzda yüzde 74 oranında artışlar gerçekleşmiştir. AB’de üretim alt sektörleri itibariyle hayvancılık işletmelerinin sayısı yıllara göre azalmakta birlikte, işletme başına düşen ortalama hayvan sayısı ise artmaktadır. Bu gelişme, tarımsal nüfustaki azalmalar, küçük ölçekli işletmelerin birleştirilmesi ve yapılarının ıslah edilmesiyle sağlanmıştır. İşletme yapılarının iyileştirilmesi daha yoğun ve etkin teknoloji kullanımına ve ihtisaslaşmaya ve dolayısıyla verimlilik ve üretimde artışlara olanak sağlamıştır. Türkiye’de, Avrupa Birliği’nin tersine ihtisaslaşmış hayvancılık işletmelerinin sayısı oldukça azdır. Bu işletmelerin toplam işletme sayısı içerisindeki oranı sadece yüzde 3,44’tür. Gıda güvenliği konusu de son yaşadığımız olaylarla birlikte yeni bir boyut kazanmış durumda. Bu konudaki görüşlerinizi de anlatır mısınız ? Yavuz: Tüketici sofrasına gelen bir ürünün üretimden tüketim safhalarına kadar her noktada etkin denetlenmesi gerekmektedir. Bu amaçla, 13 haziran 1996 tarihinde kanatlı eti, 19 ağustos 1996 tarihinde kırmızı etle il Faik Yavuz’a göre, AB ülkelerinde tarım destekleri 50 milyar Euro’yu aşıyor. Türkiye’deki tüm destekler ise ancak 3.5 katrilyon düzeyinde. gili çıkarılan yönetmenlikler ne yazık ki ödünsüz olarak uygulanamamıştır. Sadece Kırmızı Et Yönetmeliği yayınlandığı günden bu yana, defalarca delinmiştir. Yapılan bu düzenlemeler hükümetlerin rasyonel olmayan, siyasi nitelikli kararları nedeniyle hayata geçirilememiştir. Bugün ülkemizde 24.000 civarında gıda işletmesi bulunmaktadır. Modern teknolojileri uygulayan büyük ölçekli işletmelerin sayısı fazla olmayıp, 2000 dolayındadır. Geriye kalan önemli bir bölümünü küçük ölçekli uygun teknoloji ve yeterli hijyene sahip olmayan işletmeler oluşturmaktadır. Aynı yapısal bozukluk gıda sanayi işletmelerinin girdisini sağlayan tarım ve hayvancılık işletmeleri için de geçerlidir. Türkiye şu anda mevcut nüfusuna değil, zaman içinde artan nüfusun ihtiyaçlarına da uygun miktarda gıda maddesi üretmek zorundadır. 2010 yılında 80 milyona ulaşacağı tahmin edilen nüfusumuzun gelişmiş ülkeler standardında dengeli, kaliteli, ve güvenli beslenebilmesi için kişi başına yılda 182.5 kg süt, 36,5 kg et ve 300 adet yumurta tüketmesi gerekmektedir. Bunun için et üretimimizi üç kat, süt üretimimizi yüzde 50, yumurta üretimimizi ise yüzde 90 oranında artıracak teknik ve ekonomik tedbirler alınmalıdır. Tarım ve Köyişleri Bakanlığı’nın 1999 yılı verilerine göre Türkiye’de 803 adet belediye mezbahası bulunmaktadır. Bu mezbahaların önemli bir bölümü çok düşük kapasiteli aynı zamanda uygun kesim teknolojisi ve hijyene sahip bulunmamaktadır. Sadece kesim yeri, sınırlı soğuk muhafaza deposunun bulunduğu belediye mezbahalarında, canlı hayvan padokları, izole kesim yerleri, şüpheli ve şarta tabi tutulması gerekli etlerin değerlendirme ve işlenme olanakları yoktur. Büyük çoğunlukla değerlendirilemeyen yan ürün ve atıkların çevre kirliliği yaratmadan arıtılmasını sağlayacak alt yapı olanakları da bulunmamaktadır. Özel sektör tarafından kurulan 96 adet et kombinasının önemli bir bölümü başta İstanbul olmak üzere, Kayseri, Afyon ve Erzurum illerinde yoğunlaşmıştır. Bu et sanayi işletmelerinde, kesim, soğutma, soğuk muhafaza, parçalama, et ürünleri şeklinde işleme yan ürünleri değerlendirme faaliyetleri gıda güvenliğini sağlayan yeterli hijyenik şartlarda ileri bir teknoloji ile birlikte iktisadilik prensibi içinde yerine getirilmektedir. Anlaşılacağı gibi Türkiye’de mezbaha ve et sanayi işletmelerimizin yüzde 90 gibi önemli bir bölümü gıda güvenliği yönünden gerekli hijyen ve teknolojik koşulları içermediği gibi iktisadi verimlilik açısından da yeterli değildir. 17