Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Günler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Sağlık koruma gözden kaçırılıyor Dç. Dr. Türker SAVAŞ / Araş. Gör. Gürbüz DAŞ (Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Ziraat Fakültesi) H ayvansal üretimde hayvan, kendisine sunulan çevreye tabi olmanın ötesinde o çevrenin bir bileşeni durumundadır. Yetiştiricinin sağladığı fiziksel olanaklar (barınak, yem, su, ışık vs), tabi olunan doğal çevre (iklim, coğrafya, mera vs) ve hayvanın biyolojisi bu sistemin temel maddi öğelerini oluştururken, insanların bu alandaki gerçek entelektüel etkinlikleri de sisteme fonksiyonel özellikler kazandırmaktadır. Planlanan faaliyetlere baktığımızda bunların pratikte çoğunlukla ayrı ayrı ele alınan konular olduğunu görmekteyiz. Oysa anılan öğelerden hiç biri diğerinden bağımsız olarak ele alınacak nitelikte değildir. Sistem, damızlık yada üretim hayvanı temininden, çalışanların niteliğine; antibiyotik kullanımın esaslarından, hayvan refahına, kayıt tutmaktan, ıslaha, pazarlamaya, gübre kullanımından, mera yönetimine dek bir bütünlük içinde ele alınmalıdır. Bu çabaların sağlanmasının yolu ise alışık olmadığımız, terk etmek istemediğimiz bir çok alışkanlıklarımız nedeniyle pek de açık değildir. Ekonomik yada politik nedenlerle varolan engellerin yanı sıra konunun ele alınmasına, kavranmasına ve etkinlikte bulunmasına dair yaklaşımlarımızı belirleyen felsefi sorunlar bulunmaktadır. Öncelikle düşünce üretiminin önündeki engellerin kaldırılması, tabu haline gelmiş saplantılardan arınılması gerekmektedir. Ünlü düşünürümüz Nermi Uygur bu tür sorunları yıkım olarak adlandırıp, yıkımın kökenine de her şeyin ayrı ayrı ele alınıp bütünün bir türlü görülememesini koyar. Hayvansal üretim içerisinde sistemin önemli öğelerinden biri olan hayvan sağlığı, diğer olgulardan kopuk olarak ele alınmaktadır. Bu kopukluk bütünlüklü yapının sağlıklı işlemesine zarar vermektedir. Hayvansal üretim içerisinde hayvan sağlığının durumunu yukarıda anılan tartışmalar ekseninde ele alarak konuya bütüncül bir bakış açısı ile bir takım açılımlar sunmak bu makalenin ana hedefidir. rın varolduğu beklentisi oluşabilmektedir. Ancak yine çiftçilerimiz uzun süre bir sorun ile karşılaşmadıklarında, bizce yetersiz ve tek yönlü olan yukarıda anılan önlemi de savsaklamaya başlamaktadırlar. Bu sistemsizlik karşılarına elbette yine aynı sorunları çıkarmaktadır. Çanakkale Damızlık KoyunKeçi Yetiştiricileri Birliği üyeleri arasında keçi yetiştiriciliği yapan işletmelerde bölümümüz tarafından yapılan bir anket çalışmasında yetiştiricilerimizin ellerinde çok sayıda ilaç bulundurdukları, bunları gelişigüzel olarak hasta olduğuna kanaat getirdikleri keçilerine uyguladıkları tespit edilmiştir. Bu ilaçların içerisinde antibiyotiklerin ağırlıkta oldukları görülmüştür. Çiftçiler bu ilaçları eczacıların ve/veya veteriner hekimlerin, yada diğer yetiştiricilerin önerileri üzerine kullandıklarını ifade etmişlerdir. Özellikle doz ayarlaması, kullanım süresi, mikroorganizmaya özel antibiyotik seçimi gibi hususlarda titiz davranılmadığı için antibiyotiklere dirençli mikroorganizmaların evrimine önemli katkı sunulmaktadır. Halbuki antibiyotiğe karşı direnç konusunda yapılan uyarılar tüylerimizi ürpertmektedir. Benzer durum antiparaziter ilaçların kullanımı için de geçerlidir. Örneğin ICAR’a (Uluslararası Hayvansal Üretim Kayıt Organizasyonu) üye olan 77 ülkenin yüzde 86’sında, iç ve dış parazitlerin bunlara karşı kullanılan antiparaziter ilaçlara karşı direnç geliştirdikleri ve geriye kalan ülkelerde ise durumun henüz bilinmediği ifade edilmektedir. Hayvanlara sunulan çevre koşullarında iyileştirme yapmadan hayvan sağlığına ilişkin her sorunda ilaçları ilk ve yegane çare olarak görme eğilimi sürecektir. Bu eğili Özellikle gıda güvenliği, halk sağlığı gibi olguların gelecekte daha da büyük önem kazanacağı düşünüldüğünde, havan sağlığı alanında ilaç kullanımının kalıntı riski nedeniyle azaltılması bir zorunluluktur. Öncelik Kültürel Tedbirlerde Olmalı! İlaç kullanımından kaçınılamayacak sağlık koruma uygulamalarında dahi hastalık etmenleri ve hastalık etmeni birey etkileşiminin iyi gözetilmesi ilaç kullanımını minimuma indirebilir. Sağlık koruma yönetimi adı verilebilecek olan bu tip uygulamaya örnek olarak entegre parazit mücadelesi verilebilir. Entegre parazit mücadelesi öncelikle, kimyasal kullanımı içermeyen mera yönetimi, sürü yönetimi, ıslah olanakları, biyolojik kontrol, besleme gibi ana başlıklarla ele alınabilecek kültürel tedbirleri içermektedir. Kimyasal kullanımı, kaçınılmaz noktalarda dikkate alınabilmektedir. Genetik Islah ve Hayvan Sağlığı Günümüz entansif süt sığırcılığında sürüden ayıklanma nedenlerinin yarısını, keçi yetiştiriciliğinde ise yüzde 37’sini sağlık kökenli sorunlar oluşturmaktadır. Bu nedenle bat ülkeleri sağlık konusunda ıslah anlamında ne yapılabileceği konusunu araştırmaya yönelmişlerdir. Ancak, basit bir ifadeyle hastalıklara dirençli hayvanların damızlığa ayrılması prensibine dayanan hayvan sağlığının iyileştirilmesi anlamında hayvan ıslahının önemli sorunları bulunmaktadır. Bunların başında söz konusu "direncin" nasıl ölçüleceği gelmektedir. Bu anlamda öncelikle dolaylı bazı özelliklerden yararlanma yoluna gidilmiştir. Örneğin "sütte somatik hücre sayısı" meme sağlığının dolaylı bir göstergesi olarak kullanılmakta, konformasyon özelliklerinin ise hayvanın ömrü ile ilişkisi bilinmekte ve bu özelliklerden genel sağlığının tayininde yararlanılmaktadır. Hayvan hastalıklarının ıslah programlarında yer almasını sınırlandıran bir diğer sorun kalıtsal varyasyonun düşük olmasıdır. Ancak hastalıkların bireyler üzerindeki etkileri bakımından yeterli fenotipik varyasyon bulunmaktadır. Örneğin İskandinav ülkelerinde süt sığırı ıslah programlarında mastitise yatkınlık doğrudan damızlık değer tahmininde ele alınan bir özelliktir. Halbuki söz konusu özellikte kalıtsal varyasyon yüzde 2 ile yüzde 5 arasında değişmektedir. Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Keçi Yetiştiriciliği Biriminde tutulan sağlık uygulamaları kayıtlarının bazı performans değerleriyle biyolojik anlamda ilişkilendirilebileceği ortaya konmuştur. Hayvan sayısı ve kayıt hacminin az olmasını dikkate almak koşuluyla, ana yavru arasındaki ilişkiden tahmin edilen kalıtsal varyasyonun da yüzde 17 düzeyinde olduğu tespit edilmiştir. Bunun anlamı "hastalıklara genetik olarak dirençli" hayvanları seçmek mümkündür. Hayvansal üretimin bir bütün olarak ele alınması sağlıklı bir gelişme için önkoşuldur. Uzmanlık anlamında farklı disiplinlerin, çalışma konusu şovenizmine kapılmadan, bir bütünlük oluşturmaları gerekmektedir. İnsan sağlığında olduğu gibi hayvan sağlığı da çok karmaşık faktörlerin etkisi altındadır. Bu bakımdan sağlık koruma olgusu yalnızca hekimliği ilgilendiren bir husus değildir. Türkiye’de hayvan sağlığı acilen, bir yandan hastalık biyolojilerinin anlaşılması ve bunlarla gerek koruma gerekse sağaltım anlamında mücadele yöntemlerinin araştırılması anlamında ele alınmalı, diğer yandan yetiştirme önlemleri ve genetik ıslah temelinde, hiçbir sınırlama getirmeden çalışılmalıdır. Sorunun çözümü yapay sınır ve sınırlamaların kalkmasında yatmaktadır. Havyan Sağlığı Üretimin Bileşenidir Tedavi mi, önlem mi diye bir soru sorulsa kuşkusuz herkes bir ağızdan "elbette önlem" diye yanıtlayacaktır. Bununla birlikte uygulamaya bakıldığında, hayvancılık sektöründe hizmet verenlerin de sağlık koruma konusunda kafalarının karışık olduğu görülmektedir. Pratikte önlemler adına pek de anlamlı uygulamaların sergilenemediğini görmekteyiz. Bir de buna yetiştiricilerimizin sistemsizliklerini eklersek hayvan sağlığı hayvancılığın en önemli sorunu olmaya devam etmektedir. Belli bir zaman dilimindeki hastalık, yada ilaç kullanım sıklıkları dikkate alındığında, tedavinin bireysel bir olgu olmaktan çıkıp "toplu" bir uygulamaya dönüştüğü görülmektedir. Aynı hastalık için olmasa bile toplamda bir yıllık bir zamanda bile herhangi bir nedenle sürülerde tedavi edilmeyen hayvanın kalmadığı gözlenmektedir. Dolaysıyla gözden kaçan çok büyük bir anlam kayması ve bunun pratiğe yansıyan ağır bir faturası bulunmaktadır. Özellikle koyun ve keçi gibi sürüler halinde yetiştirilen türlerde, sağlık koruma tedbirleri ile yoğun olarak gözlenen hastalıklar arasındaki ilişkiler dikkate alınarak, sürü bazlı sağlık koruma uygulamaların artırılması zorunluluk haline gelmektedir. Hayvan Sağlığına Yetiştirici Yaklaşımı Yetiştiricilerimiz hayvanlarının sağlığı konusunda herhangi bir sorunla karşılaştıklarında yoğun olarak o sorunla ilgilenmeye başlamakta ve çoğunlukla çözümün ilaçlarda yattığını düşünmektedirler. Hatta mucize ilaçla min oluşmasında, özellikle çeşitli hastalıkların tedavisinde başarıyla kullanılan bazı ilaçların hızla kullanıma sunulması etkin olmuştur. Hayvan sağlığı hizmet sektörü de çoğunlukla bu ticari olgu üzerine şekillene gelmiştir. Saha koşullarında hizmet gören veteriner hekimlerin çoğunlukla ilaç satarak iş yaptıkları, kendilerine sorulan "İlaç satışı veteriner hekimliğinde araç olmaktan çok amaç olmuştur" şeklindeki yargıya yüzde 81.4 düzeyinde katılmalarından da anlaşılmaktadır. Yukarıda da değinildiği gibi hayvan sağlığı denince genellikle akla "mucize ilaçlar" gelmektedir. Halbuki hayvan sağlığının korunması düzenli bir aşılama programı, uygun besleme, temiz ve havadar bir barındırma, hayvanlara yeterince hareket olanağının sunulması, barınak ve ekipmanlarda hayvanların yaralanmalarına meydan vermeyecek düzenlemelerin yapılması, tüm yetiştirme uygulamalarında hayvanların davranışlarının dikkate alınması ile mümkündür. Öyleyse mucize ilaçta değil, burada sayılan uygulamaların titizlikle yerine getirilmesinde yatmaktadır. 23