22 Aralık 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

28 Cumhuriyetimizin 91. Yılı 29 EKİM 2014 Çarşamba Cumhuriyetin kökleri halkın bağrındadır... G o MUSTAFA BALBAY eçen mart ayında Çorum’un Sungurlu ilçesinde bir köylü kadınla sohbet ediyordum. Yüzündeki çizgiler sürülmüş tarla gibiydi. Başını örten yazmadan fırlamış saçları alnının yarısını örtüyordu. Elleri bir ağacın gövdesindeki kabuklar gibi nasır adacıklarıyla doluydu. Selamlaşıp sarıldıktan sonra günlük yaşam üzerine sohbete tutuştuk. Geçimini haftada bir pazara getirdiği ürünlerden sağlıyormuş. O hafta işler çok iyi gitmemiş ama yine de keyfi yerinde görünüyordu. Sohbetin bir yerinde konuyu değiştirip seslendi: “Biz köylüyüz, otla da çöple de geçiniriz. Siz Ankara’da Cumhuriyeti koruyun yeter...” Aylardır yeri geldikçe gelmedikçe sık sık Çorum’daki o köylü kadını anımsıyorum. Yüzü gözümün önünden gitmiyor, sesi hâlâ kulaklarımda. HHH ATATÜRK, Kurtuluş Savaşı için yola çıkarken hemen ardından Kuruluş Savaşı için kolları sıvarken, en çok Anadolu insanına güveniyordu. Çevresindeki herkesin en umutsuz olduğu zamanlarda bile o, gelecek planları yapıyordu. Bir rejim ne kadar güçlü kurumlara dayanırsa dayansın, halkın kabul ettiği kadar vardır. Anadolu Mustafa Kemal’in Cumhuriyet düşünü gerçekleştirmesinin ardından onu bir daha silinmemek üzere kalbine kazıdı. Cumhuriyet’in Ankara’da Atatürk ve etrafındaki bir grup tarafından hazırlanıp pişirildiği, tepeden inme bir mantıkla Türkiye’ye kabul ettirildiği zaman zaman dile getirilir. Oysa gerçek bunun tam tersidir. Atatürk, Cumhuriyet devrimleri dahil bütün büyük adımları atmadan önce uzun bir Anadolu gezisine çıkmış, gerçekleştirmek istediklerinin halkın içinde ne kadar yer edebileceğini test etmiştir. İlk aşamada kabulü en zor görünen devrimleri bile o devrime en zor yerde açıklayıp adım adım sağlamlaştırmıştır. “Benim en büyük eserim Cumhuriyet’tir” diyen Atatürk, bu sözünün hemen ardından da şu değerlendirmesini paylaşmıştır: “Cumhuriyet kimsesizlerin kimsesidir.” İşte Anadolu insanı yüzyıllar süren terk edilmişliğin ardından Cumhuriyete kendi bağrından çıkan büyük bir değer olarak sarılmış, bir daha bırakmamıştır. HHH 20. yüzyıldan 21. yüzyıla geçerken son 100 yılda çevremizdeki bütün ülkelerin rejimleri ve sınırları ortalama ikişer kez değişmiştir. Türkiye ise zaman zaman yaşadığı dalgalanmalara rağmen kuruluş özünü korumuş ve 21. yüzyıla o güçle girmiştir. Bugün iktidarda Cumhuriyetin 100. yılını bir proje olarak benimseyip “kimseye kaptırmam” diyen bir anlayış vardır. Bu her şeyden önce Türkiye Cumhuriyeti’ni kabul etmenin, buna rağmen bir şey yapılamayacağının fotoğrafıdır. Ancak çok iyi biliyoruz ki, bu anlayış kendisini ayrıca Cumhuriyetin bütün değerlerini değiştirmeye adamış bir zihniyete sahiptir. O nedenle iktidara geldiği tarihi bir milat olarak görmekte, benden öncebenden sonra mantığıyla hareket etmektedir. Bu karşıdevrim iktidarına rağmen Anadolu insanı, Cumhuriyetin kuruluş değerlerini ve onun baş mimarı Atatürk’ü her şeyin dışında ve üzerinde tutmaktadır. Cumhuriyet, 91. yılında çağın tüm gereklerine karşılık verebilecek kökenleriyle Anadolu’nun her köşesinde yaşamaktadır. Yeni kuşaklara düşen görev, bu kökleri kurutmadan geleceğe bakmaktır. Fotoğraf: Ara Güler
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle