22 Aralık 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

14 Cumhuriyetimizin 91. Yılı 29 EKİM 2014 Çarşamba u 91. yılını hüzünle kutladığımız Cumhuriyet’in ‘dönüştüğünü’ konuştuğumuz bu günlerde, bir Cumhuriyet değeri olan laikliğin, ‘emek eksenli’ olarak tanımlanma ihtiyacı, insan onuruna yaraşır bir ülkeye duyduğumuz özlem adına yaşamsal bir önem taşıyor. o ÇİĞDEM TOKER İş cinayetlerine karşı laiklik S on dört yılda meydana gelmiş binlercesi arasından “seçilmiş” iş cinayetleri ve iktidardan gelen yorumlar: l 17 Mayıs 2010 Zonguldak’taki maden faciasında 30 işçi yaşamını yitirdi. Dönemin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Ömer Dinçer, “Güzel öldüler” dedi. Ve henüz işçilerin cenazesi kalkmamışken, AKP iktidarı ailelere 10 bin TL yardım yapılacağını açıkladı. l 11 Mart 2012 – İstanbul Esenyurt’ta Marmara Park AVM inşaatında çıkan yangında 11 işçi yanarak öldü. Dönemin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı “Kader” dedi. l 14 Mayıs 2014 Soma’da 300 işçinin yaşamını yitirdiği maden faciasında Başbakan Erdoğan, “Bunlar sürekli olan şeyler, bu işin fıtratında var” dedi. l 7 Eylül 2014 Torunlar Holding’in Mecidiyeköy’deki kule inşaatı sırasında düşen asansörde yaşamını yitiren 10 işçi için Başbakan Davutoğlu “Bunlar bizim için şehit hükmündedir” ifadesini kullandı. Nerede holdinginin iş güvenliğine para ayırmaya kıyamadığı için ölen işçiler var, “Yeni Türkiye” yönetenlerinin yorumları artık hazırdır: “Güzel öldüler”, “kader”, “fıtrat”, “şehit”... Yüksek inşaat teknolojisiyle inşa edilen kulelerin kentleri boğma süreciyle, iktidar aygıtının, her “toplu kurban” manzarasında tedavüle soktuğu dini söylemdeki artışın içiçe geçmesi, asla rastlantı değil. Son dört yılda kuleler yükseldikçe, AVM’ler kamu malı arazileri küçülttükçe, zeytin çiftçisi 600 TL’ye madene indikçe çoğalan iş cinayetleri karşısında sistematik hale gelen dini söylem, iktidar açısından son derece kullanışlı işlevler görmekte: l Karın tokluğuna çalışan yoksul işçilerin kurtuluşu ahirete havale ediliyor l Esnafı, çiftçiyi, öğrenciyi işçileştirdikten sonra onar onar, yüzer yüzer öldüren bu düzenin süreceğini haber veriyor l İş güvenliğine para ayırmaya kıyamayan holdingin açgözlülüğünü meşrulaştırıyor. l Kazancını beden gücüyle sağlayan kitlelerin, iktidardan hesap sormak, haklarını aramak, örgütlenmek yerine, fıtrata, kadere, şehadetin vaatettiği cennete rıza göstererek üretmesi sağlanıyor. Gücünü, iktidarla kurduğu simbiyotik ilişkiden devşiren holdingler kent kültürünü, şehir yaşantısını gün gün yok eden kuleleri dikerken, dinden devşirilmiş söylemin bastıramadığı isyana karşı da kulelerin zeminine TOMA’lar, polisler diziliyor. Emniyet bütçesi 20 milyar TL’ye çıkarılıyor. Emek eksenli laiklik Bir süredir “laiklik ilkesi” üzerinden ilgi çekici bir tartışma yürüyor. Doç. Dr. Deniz Yıldırım’ın öncülük ettiği ve “emek eksenli laiklik” olarak özetleyebileceğimiz bu tartışma alanı; kamu malının talanına dayalı rant ekonomisine, iktidarla karşılıklı borçluluk ilişkisine dönüşen bu ölümcül ekonominin yol açtığı iş cinayetlerine, iş cinayetlerinin dinsel söylemle meşrulaştırılmasına, işçileşmekten başka çaresi kalmayan esnafın, çiftçinin, binlerce genç insanın örgütsüzlüğe mahkum edilmesine ve bu söyleme eklemlenerek ses kısan güvenlik baskısına itiraz etmeyi, bu itirazın içinin doldurularak yaygınlaştırılmasını öneriyor. 91. yılını hüzünle kutladığımız Cumhuriyet’in “dönüştüğünü” konuştuğumuz bu günlerde, bir Cumhuriyet değeri olan laikliğin, “emek eksenli” olarak tanımlanma ihtiyacı, insan onuruna yaraşır bir ülkeye duyduğumuz özlem adına yaşamsal bir önem taşıyor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle