Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Çehov'un kaleminden Demiryolcu TransSlblrya EtepresVnde, set*r uzun gOn boyunca ölr vagonun içınde epey sıkılabileceğınızı duşunuyorsanız. yanılıyorsunuz1 Gorbaçov'un yasağına rağmen, sıcacık vagonda votkanızı yudumlarken şekerlı pastaları andıran her bır Sıbırya evı, gözlerınızı ayrı ayrı okşayac.iktır ra da 1902'de Michael Myres Shoemaker'dir. Shoemaker anılarında, "Tren her yeni istasyona vardıgında ilkin >ef tren aşagıya iniyordu, bütun istasyon memurları sırayla şef trenin ellerini sıkarak, 'hoşgeldiniz' diyorlar, ancak bu torenden sonra yolcular aşağıya inebiliyurlardı" dıye yazıyor. Ve ekliyor, "Trenin harekeü için ise bulun memurlar hep bir ağızdan duduk çalıyorlar ve istasyon binası onundeki çan çalınıyordu, ama bu i^lem kıiçuk kasaba istasyonlarında bile tekrarlanıyordu..." Ihtilal yıllarının TransSıbırya ekspresı için sanırım hepımızin belleğinde "Dr. Jivago" filmindekı unutulmaz tren sahnesı yatar. Pencerelerı çıvılenmış, camları buz tutmuş, yerlere kuru ot serpılı, binlerce polıtik suçluyu Sibırya'ya göluren bır tren. Her vagondakı tek yaşama belırtısı fokurdayan bir çay semaverı.. Lenin, "Trenlerin durdugu zaman, son demektir" der... Bu yuzden 191820 yıllarının Iç Savaş kargaşasında bile trenler Sibirya steplerınde yol almışlardır. 1920'li yıllarda TurkistanNovosibirsk hattı ılave edilerek "TurkSib" hattı dıye tanımlanmıştır... Benim gibi çocukluğu kömürlü kara trenlere bınmekle geçen ve istasyon binalarında ya da raylar arasında oynayarak büyüyen tren meraklıları için de bazı teknik notlar ilave etmek ıstıyorum: 1927'den berı TransSıbırya hattının buyuk bır bölumunde elektrıkli trenler çahşıyor. Şimdilerde Çekoslovak malı Skoda CHS2 ve saatte 200 km.'ye yaklaşan 126 tonluk lokomotıfler... Son derece konforlu vagonlar ıse Doğu Alman malı... Bırkaç cumleyle bu yolculuğun ekonomık tablosunu da çızmek gerek. Eğer Pakistan, Hindistan, Çin diyerek yolunuz Pekin'e ulaşmış ve dönuşü trenle yapmak istıyorsanız, PekinMoskovaBudapeste için tek bilet, 150 dolar. Biletınız dört ay geçerli; ama yolculuk günunu saptayıp rezervasyon yapmak zorundasınız. Haftada iki tren var. Biri Rus Staf, Mançurya Uzerinden, dığerı Çin treni Moğolistan'dan transit geçiyor. Vizeler ve rezervasyon için Budapeşte ya da dönüş için Pekin'de en az bir hafta gerekıyor. Zamanı az olanlar için yalnızca transit vıze almakla Moskova ve Budapeşte'de üçer gün kalmak mumkun. Ama Sibirya'da bir yerlerde, sözgelimi Dostoyevski'nin dört yıl sürgün yatıp anılarını "Ölu Canlar" adıyla yazdığı Omsk'ta ınmek istıyorsanız, kalacağınız oteli önceden rezerve ettirmek ve kaç gün kalacağınızı saptayıp daha sonra hangı trenı yakalamak ıstedığınızı önceden bilmek zorundasınız. Çıft camla kaplı Doğu Alman vagonlarında, Sıbırya steplerindeki ısı eksi kırk dereceye duşerken, gömlekle oturabilirsinız. Her vagonda çay ve kahve için kaynar su var Oünde iki kez elektriklı süpürgeyle temizlenen kompartımanlarınızda dörder yatak var, her akşam çarşaflarınız değışiyor. Doksan yıl önce Annette Meakın'in de yazdığı gıbı, yerler halı kaplı. Bilet fiyatındakı minik bir farkla, iki yataklı kompartımana yerleşmek de mumkün. Budapeşte, Moskova ve Pekin'de üçerbeşer gün kalarak gıdış dönuş bır bilet almakla olağandışı bır 'balayı' yaşamaya ne dersınız? Dünyanın her yerinden gelen insanlarla akıl almaz guzellikle dostluklar kurup 'arka planda' olağanüstu Sıbırya görüntülenyle 9001 km.'lık bır yolculuk... lşte TransSıbırya ekspresi! D c C I I ıkâyenın başladığı yıl guneybatı deI I mıryollarımızdan bırınde küçük bır istasyon şefıydım Yırmı kılometre etrafta ne bır ev, ne bır kadın ne de lyı bır meyhane olmadığını söylersem, ıstasyonda neşelı ya da sıkıcı bır hayat surduğumu anlayacağınızı sanırım Bense o zamanlar, sağlam yapılı ateşlı, şımarık, budala bır gençtım Bırıcık eğlencem, yolcu trenlerının pencerelerıne bakmak, afyonlu Yahudı votkası ıçmektı Öyle anlar olurdu kı vagonun penceresınde görduğüm bır kadın basına bır heykel gıbı durup nefes almadan bakar, trenı bellı belırsız bır nokta halıne gelınceye kadar gözlerımle takıp ederdım, yahut ığrenç votkayı içebıldığım kadar ıçer, sızarak uzun gunlerın, saatlenn nasıl geçtığını fark etmezdım Ben kuzeylıydım, steplerın manzarası, bana bakımsız bır Tatar mezarlığını hatırlatırdı Yazın onun ıhtışamlı sessızlığı, çekırgelerının hıç kesılmeyen cızırtısı, kendısınden kaçıp bır yere saklanmaya ımkân olmayan parlak ay ışığı bana muthış bır huzun verırdı Kışın da stepin o bakır beyazlığı, soğuk ufukları, uzun gecelerı, kurtların uluması benı ağır kâbuslaria ezerdı " D 18