Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
o Daha hassas, daha iyl dtişünmek gerek. Derginizin 26. sayısımn 2425. sayfalannda yayımladığmız ' Keşfedilmemiş Cennet: Patara" yazısını okuyunca hem sevindim, hem üzüldüm. Sevincim, turizmin yanı sıra arkeoloji ile de genişçe ilgilenip, önemli kıiltür varlıklarımızın tanıttlmasma yer verilmesi. Ancak arkeoloji ile ilgili her yazıda olduğu gibi, bu yazıda da gönül verenleri üzecek büyük yanlışhklar ve yuvarlak öneriler getirilmektedir. Yazınıza güzel bir girişten sonra, Bodrum 'un nasıl bozulduğunu ve buna neden olanlarm da bizim kuşağımız olduğunu belirtiyorsunuz. Haklısımz, biz de bizden önce gelen kuşaklardan gördüğümüz gibi bugün için, her şeyi bozarak kullanmak istiyoruz. Güneybatı Antalya Kıyı Düzenlemesi ve onun devamı otan projelerden habersiz, gözümüzün beğendiği yere, gönlümüzden geçen turistik tesisleri (dolup dolmamasını ve işletebilecek kattfiye elentan bulunup bulunmayacağı şüpheli), tesislerin yanı sıra mantar gibi bilecek özel yazlık konutları antik kentin kenarına ve içine yerleştirmeyi öneriyorsunuz. Ama ne var ki Patara, arkeolojik sit alanı. Yani bütiinü ile korumaya gelecek nesillerden için alınmış. Ancak bu sit kararım koyanlar orada yaşayanları ve kalıntıları da düşünmüşler ve buylece Patara sitini üç bölgeye aytrmışlar. Tabii sizin, araştırmalarınız sırasında, bunu öğrenememiş olmanız üzücü. Sitin A bölgesi kesif arkeolojik kalmtılarm bulunduğu alan ve bu alanda ancak arkeolojik kazı yapılabilir. B bölgesinde ise. mevsimlik tanma ve ahşap seracılığı izin veriliyor, inşaat yasağı var. Nedeni, toprak altındaki arkeolojik kalmtılarm bu bölge içinde varolabileceğinden koruma zonu olarak ayrılmıştır. Sitin bir de C bölgesi var. Bu bölge içinde yaşayan bir köy bulunmakta ve temel kazısı müzece denetlenmek koşuluyla yeni bina yapımına izin verilmis ve de birçok bina yapılmış, hâlâ yapılmdkta. Demek ki Patara sit alanında, "Çivi çakmak bile yasak" tezi ya iyice araştırılmadan kullamlıyor ya da kasıtlı olarak yazarlara telkin ediliyor. Ayrıca bildiğim kadarı ile 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklannı Koruma Kanunu 'nun 3549. maddelerine göre hazırlanan Kültür ve Tabiat Varlıklarıyla ilgili Olarak Yapılacak Araştırma, Sondaj ve Kazılar Hakkındaki Yönetmeliğin 2. sayfasında "İzin" başlığı altındaki 7. maddede, her antik kent için izin verılip verilemeyeceği Bakanlıkça çok güzel açıklanmıştır. Okumanızı tavsiye ederim. Yıllar önce bu bölgedeki kutn akınını önlemek için Toprak Su Bölge Müdürlüğü 'nce bir ağaçlandırma projesi hazırlandığını, daha sonra Gayri menkul Eski Eserleri ve Anıtlar Yüksek Kurulu 'nun aynı yerde kum yürümesini durdurtmak için bir kararı olduğunu ve Orman Bölge Müdürlüğü 'nce programa alındığını belgelerden ben gayet iyi biliyorum. Devlet, yıllar önce önlemini düşünmüş ve 19871988 yıllarında o bölgeyi ağaçlandırmış olacaktır.. Türkiye'de ve Likya'da, kazılacak ve de turistik tesis yapılacak, hem de önceden bölgesel projelendirilmiş çok yerler var. Bu konularda daha hassas olup, daha iyi düsünüp. araştırmanız gerektiğine inanıyorum. Saygılarımla t.AKAN A TİLA/Antalya Çizgiroman Rahan çizgiromanınız bitti. Bakalım şimdi ne yapacaksınız? Rahan iyi, hoştu, biz söyle bir göz atıyorduk; çocuklar da merakla okumuşlardı. Ama kuzum, Türkiye'de hiç mi kalem, fırça tutan insan yok! Neden yerli yapıtlara yönelmiyorsunuz? Gökhan'm 'Don Camillo'ları ilginçti. Ama onda da konu yabancı! Yerli , çizerlerimiz, yerli konular bulup çizseler çok iyi olacak. Bizden söylemesi... Sevgiler. CELÂL DtZDAROĞLU/lunlr yer vermek iyi olur sanırım. Çalışmalarımzda başarılar dilerim. NECMt KA VRUK/Ankara i o Dökttm parmaklıklar Cumhuriyet DERGt'nin 26. sayısında işlediğiniz 'Parklar' konusu son derece ilgi çekiciydi. Hem keyifle hem de ilgiyle okuduk. Tam da sırasıydı. Yazıda, Kuruçeşme'deki parktan da söz ediliyor. Ben son zamanlarda birkaç kez oraya gittim. Bu tip yeni parkları da dolaştım. llgimi çeken ve sizin bahsetmediğiniz bir nokta var: Parmaklıklar. Ben demirciyim, bu isleri bilirim. Parklarm etrafına, metrelerce uzunlukta parmaklıklar yapılıyor. Bunlarm hemen hepsi döküm. Oysa bugün döküm son derece pahalı. Ayrıca bu döküm parmakhkların biçim ve kalıpları da çok kaba. Anlaşılan bu isi kimse düşünmemiş. Çünkü çok daha az masraf ile çok daha güzel göhinüşlü parmaklıklar yapılabilir. KAMİL BEKÂR/Bflktaş Dans ve mtizlk Cancan dansı üzerine yazdıklarınızı pek beğendim. Keyifle okuduğum bu tür yazıların devam etmesi çok iyi olur. Bizler, pek dans etmesini sevmediğimiz gibi, dansın bir ülkenin kültürünün en canlı parçalarından biri olduğunu da sık sık unuturuz. Bırakın yabancı ülkeleri, kendi ülkemizde bir zamanlar yaygın olan dansları bile hatırlamaz olduk. Aslında, derginizde, geçmisten bugtine ülkemizdeki moda danslara ve müziğe TÜRKİYE'DE RUMELİ OPTİK Rumeli Cad. Rumcli Pasajı No: 13 Tel: 141 50 99