Katalog

ümhurbaşkanlığı rkestrası Şçfî: yanrsıra ia yâkısıklîHO £^wl v.iy İr4 • • * . Himefiö •I onun müzik kariyeri kadar fizik görüntüsüne de puan veriyorlar:' O zaman başanlannızda, özellikle yıırtdışındaki başarılarını/da ülkemizin gelmiş gecıniş en yakışıklı şefi olmum/ın da payı olmalı herhalde... "Ona ga/eteciler karar versin artık. Şu kadarını soylcyebilirim kı, konser izleyicisi, klasik nıılzik meraklısı artacaksa, yakışıklılığın da kııllanılması gerek. Bu anlanıda TUrkiye'de klasik müziğe ilginin artmasında, beniııı az da olsa bir payım olmuştur sanıyoruml' Dışarıda şeflerin fizigine verilen önem artıyor dediniz. Bunu nasıl saptadınız? "Basit bir gösterge var. Eskiden bir Ulkede konser bağlantısı için basvurduğunuzda, biyografinize, çalışmalarınıza bir resminizi eklemek yetiyordu. Son yıllarda resim yeterli bulunmuyor. Ayrıca yüzünüzü, fiziğinizi, el kol hareketlerinizi sergileyen bir video kaset bandı istiyorlar Çünkü sizi şeflik hünerını? kadar fiziğinızle de pazarlıyor1 lar: Tiırk utınak, uluslararası klasik muzik pazannda bir purüz yaratıyor mu? "Bazen. (,'ünkü bazı yabancı çevrelerde Türkiye imajı, her nedense olumsuz, katı, önyargılı. Türkiye'de klasik müzik çalınıyor mu dıye soranlar bile oluyor!' Beylik bir soru ama, bu konuda bir unınız var mı? "Epey yıllar önce ıdi. Bir Alman emprezaryo ile tcmas kunnuştum. Biyografimi, çalışmalarımı beğenmiş olmalı ki beni aradı. Peki, Ankara'da ne arıyorsunuz dedi, o işi hangi emprezaryo buldu diye sordu. Çok şaşırmışiını. Ben Türküm, burası da memleketim deyince, bu kez şaşıran o oldu. Yardım edemeyeceğini söyleyıp teşekkür etti:' A lman "orkestra şefi sımsan"nın Türkiye kültürü bellı ki Münıh BanhofPu dolayları ile Köln'deki Ford fabrikalarının personeli ile sınırlı imiş. Aykal bu yıl ABD hukumetının resmi çağrılısı olarak çeşitli eyaletlerde, "TRT dilı" ile incelemelerde bulundu. Incelemelerde bulunurkcn Amerıkalılar da onu ıncclcmişler ki, kendisine Amerıka'nın en büyük müzik okullarından birinin bulunduğu universitede, orkestıa şefliği bölumunde hocalık önerdiler. Oneriyi kabul ederse Turkiyc'den kopması gcrekecekti. Aykal, "devlet sanatçısı" sıfatının sorumluluğu ılc herhalde kabul etmcdi. Ancak ısrar edilince bu kez konuk öğreiım üyesi olarak dersler verdı. Ayrıca "doktora" düzeyindeki şeflik sınavlarından birınde iki öğrenciye Beethoven ve Çaykovski (,alışması yaptırdı. /W2 yılında doğan Gurer Aykal, ilk müzik eğiliminibabasından aldı. 1953 yılmda Ankara Devlet Konservatuvarı Keman Bölümune girdi. 1962 yılında Adnan Saygun'un kompoıisyon sınıfına geçti. Bu arada keman bolumunu bitirdi ve CSO üyesi oldu. Gürer Aykal, Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası'yla çıktığı Sovyetler Birliği turnesine 4 ekimde başladı. 17 ekim günü Moskova'da son konserini yönetecek olan Aykal, ayağının tozuyla Kanada'ya gidecek. AHMET TAN C 6 umhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası Şefi Gürer Aykal, bir süre önce, "Türkiye'nin en seksi on erkeginden biri" seçilmişti. Geçenlerde de kendisine, "Tiırkiye'de kadınlurın en begendigi on erkekten biri" unvanı verildi. Aykal, ikisinde de yurtdışında idi. Rastlantı bu ya, iki haberi de bizden al dı. ttiraf etmeliyiz ki, öyle buyük bir sevinç veya memnuniyet göstermedi. Bunda, Devlet Sanatçısı Gürer Aykal'ın "en seksi" ve "en beğenilen" on erkek sınıflamasında Sayın Başbakanımızla aynı kefede yer almasının mı rolıi vardı? 657'ye tabi bir devlet memuru olan Aykal, bu konuda bir yorum yapmaktan haklı olarak çekiniyor. "Seksilik" ve "yakışıklılık", Aykal için kanıksanmış bir olgu veya bir orkestra şefi ola rak önemsenmeyecek bir nitelik midir? Aykal, "Hayır" diyor, "Aksine, yakışıklı olmak tiım dunyada gidcrek tıim orkestra şefleri için ekstra bir nitelik, artı bir özellik haline gelmektedir." Nasıl yani? "In.sanlar iki saat boyunca, önlerinde elini, kolunu, sopasını sallayan kişinin göze hoş gelen bir fiziğe de sahip olmasını bekliyorlar. Artık birçok Batı ulkesinde konser düzenleyen kişiler bir şef ile anlaşırken, Bir iıirkten Beethoven öğreniyor olmak, Amerikalı öğrenciler için yadırgatıcı olmadı mı? "Sanmıyoıum. Çunku Türkiye hakkında bilgili veya önyargılı değıllerdı. Sınıflarda yalnız Anıcı ıkalılar değıl, Ingılı/, Alman, Mcksıkalı ofrcnciler de vardı. Çoğunıın Türkiye kılliuılerı "Geceyarısı F.ksprtsi" filıni çerçevesıııde ıdi. Zaman zaman Türkiye ve muzik konusunda sorular yönelttılcr. Türkiye'de yctısen şeflerden birisı olduğumu anlaltım. Tabii hepsınden önemlısi, Ataturk'un devrınılerı ve yarattığı ortam ve olarıaklar sayesmdc ötckı sanat dalları ile bırlikte müzik alamnda da gelişmelerden, Turk bestecilerinden Adnun Saygıın'dan so/ ettim. Çeşitli o/el toplantılarda yeri geldikçe Atatürk Tuı kiye'sinden örnekler tabıı muzik alauında vcrdım. Bu benım ıçın çok scvindirici biı şey oldu. Çünku, bu öğrenciler, yarın Anıerika'nın veya dünyanın çeşitli yerlerıne dağılacaklar. Türkiye ile ilgılı genel de olsa, mııspet izlenımler taşıyacaklar. Bu, bir Türk sanatçısı olarak gerçek bir sevinç kaynağı benim için;' Konser afişlerinde, programlarda, Turk oldugunuz vurgulamyor mu?