Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Fahişelik serbest, tiyatro oyunculuğu yasak! Sahneye adım attığı an Türk tiyatro tarihine geçen Afife, Darülbedayi'nin ilk kadın oyuncusu idi. Tiyatroların perdelerini açtıkları şu günlerde, ölümünden bu yana 45 yıl geçen Afife Jale'nin anısını tazelemek istedik. BÜLENT ŞENTAY rulu üyelerimizden Hüseyin Suat (Yalçın) ve tbnürrefik Ahmet Nuri (Sekizinci) ve Edebi Kurul üyeleri Reşat Nuri (Güntekin) ve Salih Fuat Beyler tarafından riea edildi. Bu ricaya aldırmadan, ikinci perdeden sonra oyunun yasaklandığı izleyicilere duyuruldu. Müslüman kadınlann resmi dcvlei dairelerinde memurluk, lüccar yanında yuzıcılık, veznedarlık, sokaklarda satıalık, hatta ellerinde resmi vesika ile fahişelik etmesine izin verildiğt halde, bir sanat mesleği olan tiyatroculuğa girmesini yasaklayan hiçbir neden olmaması gerekir..." Afife Jale'nin trajik yaşam öyküsü: T ürk sanatçısı, hemen her dönemde, baskı ve sansurden nasibini aldı. Kâlı yasal, kâh yasadışı uygulamalarla sürekli tedirgin edildi. Sanatçılarımız, yaşamlannın önemli bir bölümünü, sanatın vazgeçilmez koşulu olaıı özgürlük ortamını aramakla geçirdiler, geçiriyorlar. Yaşadığı günlerde baskı ve sansürü bütün ağırlığıyla Uzerinde hisseden, ama kolay kolay pes etmeyen sanatçılarımızdan biri de Afife Jale oldu. Sahneye çıkan ilk Müslüman Türk kadını Afife Jale'nin yaşamöyküsü, tiyatro tarihimizin olduğu kadar, baskı ve sansür tarihimizin de çarpıcı bir kesitini yansıtması bakımından, gercekten ilginçtir. 1902 yılında Istanbul'da dünyaya gelen Afife, Darülbedayi'yc 500 kuruş aylıkla ve "mülazım arıist" (bir çeşit stajyer) olarak alınmıştı. İlk kez, 9 Eylul 1920 akşamı "Jale" takma adıyla Kadıköy'deki kışlık Apollon Tiyatrosu" nda sahneye çıktı. "Rakibe" adh oyunda bir hafta kadar oynadı, sonra işe polis karıştı. "Müslüman bir Türk kadını sahnede olmadık şeyler yapıyormuş!" gerekçesiyle, bir süre gözaliına alınmak istendi. Olayı öğrenen Darülbedayi Yönetim Kurulu, 15 Eylül 1920 günü toplandı. Belediye Başkanlığı'na bir yazı yazılmasına ve bu haksız uygulamanın bir an önce durdurulması için gayret gösterilmesine karar verdi. Belediyeye gönderilecek yazı hemen hazırlandı. Yazıda özetle şöyle deniyordu: "... Birinci perdenin sonunda Kadıköy Polis Başkomiseri sahneye geldi ve kadın oyuncular arasında Müslüman bir hanım bulunduğundan oyunu yasaklayacağını belirtti. Jale Hanım'm ikinci perdede görevi olmadığı, üçüncıi perdedeki rolü de önemsiz olduğundan, oyttnun yasaklanması gibi bir olaya girişilmemesi, eğer bu hantmın oyunculuk yapmasını engelleyen bir yasa varsa, ertesi gün zabıtaca uygulanması, orada bulunan Yönetim Ku Amansız takip! Afife Jale'nin kendisi de o geceyi ve sonrasını şöyle anlatır: "... Birinci perdeyi oynadım. Perde arkasında bir gürültü duydum. Bir polis gelmiş, komisermiş... lsmi Şeref... Kadıköy Merkez memuru Hidayet Bey'in emriyle beni tutuklayacakmıs! "Olmaz" demişler, dinlcmemiş. "Zorla götürürüm!" diye bağırmış. Dışarda Hüseyin Suat Bey'le, tbnürrefik Ahmet Bey onu oyalıyorlarmış. O sırada Kınar (Sıvacıyan) Hanım geldi, bana haber verdi. Orada genç bir erkek arkadaşım vardı. O elimden tutarak beni makine dairesine indirdi. Oradan da bahçeye çıkıp kaçtık. (Jsküdar'da oturuyordum. Bir otomobile binip evime gittim. Ertesi hafta yine Kadıköyde, Apollon'da 'Odalık'ı oynuyorduk. Üçuncu perdeye kadar olay çıkmadı. Meğer polisler tiyatronun çevresini sarmışlar. Çıkar çıkmaz beni yakalayacaklarmış. Bunun üzerine, beni bir oyuncu arkadaş yukarıya cıkardı. Tiyatro sahibi Mösyö Şireçki'nin yanına. Onunla yine makine dairesinden kaçtık. Sonra okuldan telgraf aldım, Darülbedayi'den. Beni çağırıyorlardı. Oraya giderken, Kadıköy iskelesinde polisler beni tutukladılar. Beni onlara kim göstermiş bilmiyorum. Karakola götürüldüğümde, bir taş odaya soktular. Komiserin odasına girdiğimde elim ayağım titriyordu. Komiser oturduğu masanın arkasından doğrularak hiddet Aflfe Jale İlk Türk kadın tiyatro oyuncusu idl. le baktı ve: 'Dinlni, millelini, namusunu unutarak sahneye çıkıp oyun oynayan sen misin?' diye bağırdı. Bu davranışımın yakıştırılanlarla hiçbir ilgisi bulunmadığını söyledim. Büsbütün kı/dı, bağırıp çağırdı. Sinirlerimi tuiamayarak ağlamaya başladığımda, yumuşadı. Bana öğütler verdi. Beni daha sonra Polis Müdiriyeti'ne gölürdülcr. Oraya az sonra Muvahhid, Behzaı, Onnik Bey geldiler. Polis Müdürü Tahsin Bey ile konuşup beni kurtardılar..!' Afife istemeyerek çekildiği köşesinde fazla oturamadı. lçindeki tiyatro ateşi yeniden alevlenmişti. Sahneye çıkabilmek için uygun koşulların oluşmasını bekleyecek zamanı ve sabrı yoktu. Bir yolunu bulup oyunculuğa dönmeliydi. Sonunda arnacına ulaştı. Her şeyi gÖ?e alarak, özel topluluklarda oyunculuğa başladı. önceleri Burhanetlin Tepsi topluluğunda ve Milli Tiyalro'da çalıştı. Kurtuluş Savaşı'nın /aferle noktalanmasının ardından, FlkreC Şadinin Mllli Salınesi'nde göründü. Bir yandan da sık sık turnelere katıldı. . Bu arada, cskisi kadar değilse bile, tekrar baskı görmesi ve bir suçlu gibi izlenmesi, iyicc yıpranmış olan sinir sistemini adeta laçka etti. Ruhsal dengesi bozuldu ve bunalıma girdi. O günlerde, rahatlamak amacıyla başladığı beyaz zehiri bir daha bırakamadı. Geçmişin korku dolu günlerini anımsadıkça, zehirin dozunu artırdı. Giderek kötüleştiğini fark eden dostları, Afife Jale'yi Bakırköy Akıl Hastanesi'ne yatıp tedavi görmeye razı ettiler. Fakat, genç kadın uygulanan bütün tedavilerc karşın, uyuşturucu alışkanlığından kurtulamadı. O günlerde, ilnlü besteci Selahatlin Pınar ile yaptığı evlilik yürümedi. Pınar'dan ayrılmasını izleyen dönemde, dayanılmaz bir parasal sıkıntıya düştü. Beyaz zehir alışkanhğı Afife'nin tutuklanmaktan kurtanlması, genç kadına bir süre rahat soluk aldırdı. Ancak, çok gcçmedcn kovalamaca yeniden başladı. Bitmez tükenmez suçlamalar, sınırsız gözdağlan yeniden birbirini izledi. Zavalh Afife, yakınlarının da desteğiyle bu güçlüklere göğüs gerdi. 1921 yıhna kadar sahnede kalmayı başardı. Aynı yıl, Müslüman kadınlann sahneye çıkması kesinlikle yasaklanınca, zorunlu olarak Darülbedayi ile ilişkisi kesildi. Hiç değilse bir süre için yenilgiyi kabul etmesi gerekiyordu. Zaten, onunla birlikte tiyatroya adım atan kızların hemen tümü Afife'nin başına gelenleri görünce işi bırakmış, hatta bazıları sahneye bile çıkmaya fırsat bulamadan tiyatroya veda etmişti. "... Beni unuttular" Sahneye adım attığı an Türk tiyatro tarihine geçen Afife Jale, 24 Temmuz 1941 günü, tedavi için sık sık uğradığı Bakırköy Akıl Hastanesi'nde öldü. Son günleri büyük acılar içinde geçmişti. Durmadan verdiği kilolar nedeniyle, bir deribir kemik kalmıştı. İki bacağı da tutmuyordu. Hasta yatağında, kendisini görmeye gelen az sayıdaki dostlarına hep aynı sözleri söylüyordu: "... Beni unuttular. Sahneye çıktığımda alnımdan öpen yazarlar, beni teşvik eden büyüklerim, seyircilerim, arkadaşlarım... Herkes unuttu beni. Ne kapımı çalan, ne de iki çift sözle hatırımı soran var. Hepsi, hepsi unutmuş beni!" Afife Jale hayata veda ettiğinde henüz otuz dokuz yaşındaydı. Cenazesinde, yukardaki sözlerini haklı çıkartmak istercesinc, yalnızca beş kişi bulundu. Bu öncü kadının olaylarla dolu özgün yaşamı, fazlasıyla buruk bir biçimde Kazlıçeşmc Mezarlığı'nda sona crdi... U Darülbedayii Osmani ve kadın oyuncular D arülbedayi'nin öykusünü, 1913 tarihini ta düzenledı. Tıtızlıklegerçekleştırılen sınavlarsonuşıyan bir mektupla başlatmak yanlış cu, yetenekli öğrencilerı Darülbedayi'ye aldı. Ne var kı, eğitimin başlamasınaçok kısa bir süolmaz. Bu mektubu, İstanbul Şehremıni Cemil (Topuzlu) Paşa, daha önce Paris1 re kala, Birinci Dünya Savaşı patlak verdi Osmante tanıştığı tiyatro yönetmeni Andr* Antonic'a yaz lı Devleti, Almanya'nın yanında ve Fransa'ya karşı mıştı. Onu, bir konservatuvar kurması ıçın Istanbul'a savaşa katılmak zorunda kalınca, Andre Antoine ülkesıne döndü. Darülbedayi daha kuruluşunu bitidavetediyordu. Fransız yönetmen Andre Antoine bu öneriyi remeden önemli bir sarsıntı geçirdi. Türkıye'de kaldığı sürenin azlığına karşın, Franolumlu karşıladı. Istanbul'a geldikten kısa süre sonra Darülbedayı Osmani'nin kuruluş hazırlıklannı bi sız yönetmenın tıyatromuza büyük katkıları oldu. tirdi. Şehzadobaşı'ndaki Letâfet apartmanında özellikle, Müslüman Türk kadınlarının sahneye çıkçalışmalarına başlayan Darülbedayi'nin müdürlü malarının gerekliliğini bıkıp usanmadan vurguladı. Bu konuda, belediyeye ayrıntıh bir rapor sundu. Anğünüdeustlendı. Andre Antoine, önce kendisine iki Türk yardım toine'a göre, Türk kadınları tiyatro sahnelerındekı cı seçti. Bunlar Mınakyan ve Ahmet Fehim Efen yerlerini zaman yitirmeden almalıydı. Kadın oyundl idi. Asıstanlığına da Muhsln Ertuğrul'u getiren culardan yoksun bırakılmış bir tiyatronun, gerçek bir Antoine, ekıbiyle birlikte yetkin bir eğitim programı tiyatro olacağınısoylemek kesinlikle otanaksızdı.is lam dinini bağnazca yorumlayanlar, dünyanın bu en eski sanatına bilerek ya da bllmeyerek büyük kötülükyapıyorlardı. Andre Antoıne'ın istanbul'dan ayrılmasını izleyen günlerde, eğitimi yarım kalan Darülbedayi'den zorunlu olarak kopan bazı sanatçılar çeşıtlı tiyatro toplulukları kurdular. Zaman zaman bir araya gelerek, çoğu kez de ayrı ayrı pek çok oyun sergilediler. Bu çabalar sonunda, tiyatro sanatı toplumumuzda gıderek yaygınlık kazandı. Birinci DünyaSavaşı'nınbitmesıyle birlikte, bazı Müslüman Türk kızları Darülbedayi'ye girmek için, ilk kez başvuruda bulundular Hepsi oyuncu olmak ve sahneye çıkmakıstıyorlardı.isteklerıuygun görüldü İlk aşamada dört genç kız Darülbedayi1 ye alındı Bthira, ktomdurM, Aflta ve RSMM adh bu genclerden sahneye İlk adım atan Atlte oldu.