Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
12. şampiyondu..." sonra ekliyor: "Karpov'u yenmek kolay değil. Ama ben, başaracagıma inanıyorum. Yenemeyeceğim tek rakip, FIDE Başkanı Campomanes'dir." Şimdi Kasparov, 13. dünya şampiyonu ve Campomanes, çoktan tahtanın dışında kalmış bir figür... öteden bcri bir "halk sporu" niteliğinde oynanan satranç, Sovyetler Birliği'nde 1920'lerden sonra teşvik edilmeye başlandı. Parti, ülkede yaygın biçimde oynanan bu oyunun politikadan soyutlanamayacağına karar verip, "dıyalektik materyalist" esaslara göre yeniden düzenlemeyi kararlaştırmıştı. Ve böylece yediden yetmişe satrançseverler kulüplerde "örgütlenirken", devlet özel okullar kurarak yetenekleri erken yaşta teşvik etmeye başladı. Sonuç: Bugün dünyada en iyi satranç oynayan 200 ustanın cn azından üçte biri Sovyetler Birliği'nde yetişiyor. Bu, bir tilke için büyük övünç kaynağı. Ama satranç şampiyonları, partiye neşe yanında keder de getirebiliyor. Kasparov, ilk "sorunlu şampiyon" değil. Ustalardan Viktor Korçnoy, 1976'da bir turnuva için yurtdışına çıkmış, bir daha geri dönmemişti. Unvanını 1972'de Fischer'e kaptıran Boris Spasski, gerçi tam bir Rustu; ama siyasetle pek ılgilenmiyordu ve Fransız asıllı karısıyla Paris'e yerleşip Fransa vatandaslığına geçmeyi tercih etti. Eski şampiyonlardan Botvinnik, Smislov ve Tal, Yahudi kökenliydiler; Petrosyan ise Ermeni idi. Oysa parti, satranç okullarına yatınm yaparken bu spora "ideolojik" bir değer de atfediyor. Bir Sovyet şampiyonunun satrancı yalnız "spor olsun" diye oynatnaması ve özellikle genç kuşaklara ornek olması beklenıyor. Bu noktada Anatoli'Karpov, Kasparov'dan 1 daha "iyi bir örnek: Kasparov, geçen yıl Der Spiegel dergisıne verdiği bir demeçte, şöyle konuşmaktan çekinmiyordu: "Sovyet Satranç Federasyonu diyorsunuz. Bu çok nolr kalıyor. Oysa federasyonun Başkan Yardımcısı Baturinski, aynı zamanda Karpov'un baş antrenoru. Karpov, '64'un Yazıişleri Miiduru, derginin yayın yonctnıeni Roşal ise, Karpov'un hasın ataşesi. İiişkiler çok girift. Federasyonda onun laralını tutmayan (ek kişi yoktur." Kasparov, Fischer ya da Karpov gibi "yalnıı adam" değiL Baku'da, dört antrenörü ve alle dosttanyto blrlikte. Annesi Clara (soldan tiçüncü), genç şampiyonun yamndan aynbnamak için asıl mesleği olan mühendisliği bırakmıs. tür taşlarla yatıştırabilen Fischer, dünya şampiyonu olduğu an, sinir krizi geçirmişti. Fischer, Karpov'a karşı oynamayı reddedip, artık satrancı bıraktığını açıklayınca, kamuoyu deha ile delilik arasındaki sınırın kıldan ince olduğuna bir kez daha kanaat getirdı. Oysa şimdiye kadarki 12 dünya şampiyonundan yalnız bırı, Wilhelm Steinitz, akıl hastanesine yatınlmıştı. Rus Alcxander Alehin ise oldukça asabi, hatta belkı bıraz "psikopat"tı; ama asıl sorunu alkolizmdi. Diğer şampiyonlarııı da takıntıları yok değildi, ancak bunlar, her incelmiş zekâda görülebilen cinstendi. Deha ıse kalıcıydı. örneğin Alman şampıDünya klasında satranç oynamak, yalnızca esnek bir zekâ değil, olağanüstü bir kondısyon ve* yoğunlaşma yeteneği de gerektiriyor. Spasski, oyunların yarattığı gerilimi şöyle tarif ediyordu: "Gömleğiniz sırılsıklam olmuş, oramzda buranızda tikler başgöstermis. Örneğin, aniden sırılmaya başlryorsunuz veya durup dururken ayaga fırlıyorsunuz..." Spasski, gerçekten de bir dünya şampıyonasında birden ayağa kalkmış, perdenin arkasına geçip hüngür hüngür ağlamaya başlamıştı oyunu kaybettığınden değil, duygusal gerılımını başka türlü boşaltamadığı içinEn ufak hareketin dikkatı dağıttığı bu oyunlarda, masa adeta bir arenaya dönuşüyor. Taraflar kcndı sınırlcrıne hâkım ulmaya çalışırken, rakipleriyle bir "soğuk savaş" başlatıyorlar. örneğin bir dünya şampiyonasında, Brezilyalı Henrique Mecking, her oyuna pck şık gelmeyı adet edınen Korçnoy'un karşısına, göğsünde "Bnezilya kahvesi için" yazan bir tı Kasparov, Baku'da bisikletiyle turlarktn. Ama bütün bu grift ilişkiler, Karpov'u kurtarmaya yetmedi. Şampiyonluk savaşı, yine siyahbeyaz damalı alanda iki beynın, kuralları belli bir mücadelede varını yoğunu ortaya koyması ile çözümlendı. Sovyetler Bırliğı, genç şampıyonunu nasıl karşılayacak, Gorbaçov'un önderlık ettiği "yenileşme" hareketi Kasparov'u bu akımın bir "simgesı" kabul edip bağrına basacak mı, yoksa Kasparov da Spasski gibi "ozgurlıigü seçip" Batı'nın kendisine şimdiden sonuna kadar açılan kapılarından mı geçecek? Bu soruların yanıtını almak için belki henüz erken. Ancak, tartışmasız btr gerçek var: Kasparov'la birlikte satranç dünyası, milyonlarca genci siyahbeyaz tahtanın başına oturtacak "genç ve sempatik" bir krala kavuşmıış bulıınuyor P Derleven.DlLEK ZAPTÇ1OĞLU şört ile çıkınıştı. Ermeni şampiyon Pelrosyan, ayağını sallamadan edemezdı. Tal, boş gözlerle rakıbini süzerdi. Botvinnik ise, sigaraya karşı alerjisini yenmek için, her oyundan önce "dumanaltı" olduğu odalarda yatardı. Kasparov, mükemmel bir konsantrasyona sahip Oyıın esnasında çevresinı tamamen unutup yalnızca hamlelerde yoğunlaşabiliyor. Mozart ve Çaykovski dinleyen oyuncu, her sabah birkaç gazete birden okuyor. Evındckı Ingılız ir ...Karpov için bir onur değil... yon Kmanııel Lasker, surgunde Albert Eınstein'ın yakın dostlarından biri olmuştu. Mihail Botvinnik, emeklıye ayrıldıktan sonra bilgisayar konusunda uzmanlaşmış, salıanç programları yazmaya başlamı>ü. Kasparov ıse, çok daha "mülevazı" bir inıaj çızıyor. Ne kendısı gıbı Yahudı asıllı olan Fischer kadar "satranç hastası", ne Karpov gibı esprisiz ve kuru, ne de Botvinnik gibi biliınselliğe duşkun... Çevresindc bugun bir "kahraman" kişiliğine sokulan Kasparov, satranç masasına diğerleri gibi dalgın ve eğreti oturmuyor. Salona zafer edasıyLı giriyor, flaslardan rahatsız olmuyor, sözlerı manşctlere gcçıyor. Kasparov, Fischer gibı "yalnız adam" da değil. Her ne kadar hocası Botvinnik'in iddiasına göre, "içki sigara kııllanınıyor ve kendini genç hanımlann uluklunnu karşı başarıyla savunuyor" ise de, kendi deyimiyle, "Bugun defansında boşluklar yok degil!" Kasparov, Moskova'ya geldığinden bu yana, söylenlılere bakılırsa, iki büyük aşk yaşamış. Bunlardan biri, Sovyetler'in Mireille Mathieu'sü sayılan Ala Pugatçeva ile olan aşkı. ..yalnızca bir prestij kaynağı idi." malı bilgisayara Batı'dan satranç programları getiriyir ve öğrendığı "Basic" dılinde önemlı maçlarını kaydediyor. Sempatik şampiyonun başlıca takıntısı batıl inançlar... 13 sayısının uğuruna inanan Kasparov, kendisine turnuvalarda eşlik eden annesinı hep 13. sıranın 13. koltuğuna oturtuyor ve şöyle diyor: "Karpov Sovyetler Birliği'nde parti yetiştirdiği ustalann satrancı yalnızca "spor olsun" diye oynamalannı istemiyor: Eski usta Karpov (sağda) Moskova'daki bir satranç okulunda öğrencilere bir oyun gösterirken. 11