14 Haziran 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

ENERJİ 6 ICCI’de uluslararası tahkimin genel yargı mekanizması yerine konulması istendi Tahkimde yeni senaryolar Banu SALMAN MO Basın Küresel sermayenin talepleri doğrultusunda ulus devletler bünyesindeki geleneksel idari yapılar dağıtılıp, yetkileri ellerinden alınırken; uluslararası sermayenin taleplerine uygun yeni yapılanmalar oluşturuluyor. Ancak bu yeni yapılanmaların oluşturulması için çeşitli bağımlılık ilişkileri içerisinde yine ulus devletin gücüne başvuruluyor. Ulus devletin temsilcisi konumunda bulunan bakanlıkların himayelerinde Mayıs ayında gerçekleştirilen konferansta tahkim konusuna ilişkin yer verilen bildiriler, tahkim nedeniyle kısa sürede önemli miktarlarda tazminatlar ödemek zorunda kalan Türkiye’nin gelecekte nasıl bir sürece sokulmak istendiğine işaret ediyor. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı ile Çevre ve Orman Bakanlığı’nın himayesinde gerçekleştirilen konferans ise, uluslararası tahkim için küresel sermayenin taleplerini sonuna kadar kabul eden Türkiye’nin artık uluslararası tahkimi alternatif bir yargı sistemi değil, genel kural olarak uygulaması isteğine sahne oldu. Konferanstaki başka bir bildiri ise Türkiye’nin devlet olarak sözleşme imzalayıp herhangi bir taahhütte bulunmasa bile “yatırım anlaşması tahkimi” riskiyle karşı karşıya olduğunu ortaya koydu. Resmi Gazete’de 14 Ağustos 1999 tarihinde yayımlanan 4446 sayılı Yasa ile Anayasa’nın “Yargı Yolu” başlıklı 125. maddesine ekleme yapılarak, kamu hizmetleri ile ilgili imtiyaz sözleşmelerinde doğan uyuşmazlıkların milli veya milletlerarası tahkime E götürülmesinin yolu açılmıştı. Bununla da yetinilmeyerek daha önce imzalanmış sözleşmelere geriye dönük olarak tahkim olanağı sağlanmıştı. Kamu Hizmetleri ile İlgili İmtiyaz Şartlaşma ve Sözleşmelerinden Doğan Uyuşmazlıklarda Tahkim Yoluna Başvurulması Halinde Uyulması Gereken İlkelere Dair Kanun 2000 yılında, Milletlerarası Tahkim Kanunu da 2001 yılında kabul edilmişti. Yatırım değil, tazminat getirdi Ulusal yargıyı devre dışı bırakan uluslararası tahkim düzenlemesi Anayasa’ya yerleştirilirken, enerji alanında 30 milyar dolar yabancı yatırım geleceği iddiası kullanılmıştı. Uluslararası tahkimin gerekçesi yabancıların yatırım yapabilmek için güvenli bir ortam aramaları olarak sunulmuştu. Gelinen aşamada beklenen yabancı yatırımlar gerçekleşmediği gibi Türkiye tahkim nedeniyle önemli miktarlarda tazminatlar ödemek zorunda kaldı. Hazine Müsteşarlığı’nın verilerine bakıldığında; elektrik, gaz ve su sektörüne 2002 yılından itibaren 2007 yılsonuna kadar olan 6 yıllık süredeki doğrudan uluslararası yatırım girişi toplamı 903 milyon dolardır. Aynı dönem içerisinde yalnızca elektrik alanında sonuçlanan tahkim başvuruları nedeniyle Türkiye, faiz hariç olmak üzere 193 milyon dolar tazminat ödemek zorunda kalmıştır. Yani elektrik, gaz ve su sektörlerine yapılan yabancı yatırımın yüzde 21.4’ü tahkim ödemeleri nedeniyle şirketlere doğrudan kaynak transferi olarak geri dönmüştür. Hükmedilen tahkim Bakanlıkların himayelerinde Mayıs ayında gerçekleştirilen konferansta tahkim konusuna ilişkin yer verilen bildiriler, tahkim nedeniyle kısa sürede önemli miktarlarda tazminatlar ödemek zorunda kalan Türkiye’nin gelecekte nasıl bir sürece sokulmak istendiğine işaret ederken, uluslararası tahkim için küresel sermayenin taleplerini sonuna kadar kabul eden Türkiye’nin artık uluslararası tahkimi alternatif bir yargı sistemi değil, genel kural olarak uygulaması isteğine sahne oldu. tutarlarına uygulanan faiz oranları da dikkate alındığında bu oranın yüzde 25 düzeyinde olduğu belirtilebilir. Bu durumda yalnızca elektrik değil, gaz ve su da dahil edildiğinde gelen yabancı yatırım tutarının 4’te 1’inin ülke içinde hiçbir karşılığı olmaksızın dışarıya transferi söz konusudur. Aynı dönem içerisinde başvurulmuş olup halen görüşülmekte olan, ÇEAŞ ve Kepez’in de dahil olduğu tahkim davalarında talep edilen tazminat tutarlarının 18.6 milyar dolar olduğu dikkate alındığında ise Türkiye açısından daha da karamsar bir tablo ortaya çıkmaktadır. Üreticileri Derneği, Rüzgar Enerjisi Santralları Yatırımcıları Derneği, Hidroelektrik Santralları Sanayi İşadamları Derneği’nin teknik desteğiyle Sektörel Fuarcılık tarafından 151617 Mayıs tarihlerinde İstanbul’da “Uluslararası Enerji ve Çevre Teknoloji Sistemleri Fuar ve KonferansıICCI 2008” gerçekleştirildi. ICCI Bildiriler Kitabı’nda tahkim konusunda yer verilen iki bildiri küresel sermayenin taleplerinin yeni boyutlarını ortaya koydu. Cenevre Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden Begüm Bulak, “Enerjide Küreselleşme ve Liberalleşme Işığında Tahkim Kavramı” başlıklı bildirisinde, önce küreselleşmenin hedefini açıklıyor: “Kapitalizm ortaya çıktığından beri tek bir dünya pazarı yaratılmaya çalışılmıştır. Küreselleşme ise var olan idare stratejilerinin, ekonomi politikaları söz konusu olduğunda, ekonomik ve endüstriyel eylemleri birbirinden ayıran, sınırların yeniden biçimlendirilmesini ve yetkiyi apolitikleştirmeye yönelten organizasyondur.” Tahkim yeniden sahnede Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı ile Çevre ve Orman Bakanlığı himayesinde, Avrupa Kojenerasyon Birliği, Dağıtık Enerji Dünya İttifakı (World Alliance for Decentralized EnergyWADE), Bölgesel Çevre Merkezi (REC), Amerikan Makine Mühendisleri Birliği (American Society of Mechanical EngineeringASME), Türkiye Kojenerasyon Derneği, Elektrik Kredilerin politika belirleme gücü Bulak, Türkiye’de 1980 sonrası neoliberal politikaların uygulanmasıyla birlikte enerji politikalarında özelleştirmeler ve yabancı sermayenin belirleyici olmaya başladığını anlatıyor. Bu politikaların belirlenmesinde de temelin Dünya Bankası’nın 19501995 döneminde Türkiye’ye enerji sektörüne ilişkin olarak verdiği 2.4 milyar dolarlık kredi olduğuna dikkat çeken Bulak, “Beraberinde; verilen bu dış kredi ve yatırımları güvence altına alma ihtiyacı doğmuştur” görüşünü belirtiyor. Bulak, “küreselleşme, çok uluslu şirketler ve tahkim” arasındaki bağlantıyı ortaya koyarken de uluslararası tahkimi “başlı başına bir sektör” olarak tanımlıyor. Bulak, yeni dünya düzeni ve küreselleşme söylemleri içinde çokça sözü edilen şeffaflık ilkesine aykırı olarak “tahkimin avantajları” arasında gizlilikten söz ediyor. Gizlilik olanağını da “rakiplerin veya ENERJİ ENERJİ ENERJİ ENERJİ ENERJİ ENERJİ ENERJİ ENERJİ ENERJİ ENERJİ ENERJİ ENERJİ ENERJİ ENERJİ
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle