01 Haziran 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

5 ENERJİ ve kaçak oranının düşük olması ticari açıdan önemli bir avantaj olmaktadır. Başkent Elektrik Dağıtım A.Ş 2005 yılında yüzde 11.1 olan kayıp ve kaçak oranını 2006 yılında yüzde 9.6’ya, 2007 yılında da yüzde 8.7’ye düşürmüştür. Görüldüğü gibi özelleştirilmeden de kayıp ve kaçak oranları düşmektedir. Bölgeye sunulan enerji miktarı 2005 yılında 8 milyar kilovatsaat düzeyindeyken, 2006 yılında 8.8 milyar kilovatsaate, 2007 yılında da 10 milyar kilovatsaate yükselmiştir. Başkent Elektrik Dağıtım A.Ş artan abone sayısıyla da dikkat çekmektedir; 2005 yılında 2 milyon 750 bin 416 olan abone sayısı, 2007 yılında 2 milyon 951 bin 380’e çıkmıştır. Böylece 2 yıllık süreçte abone sayısını yüzde 7.31, sattığı enerji miktarını da yüzde 24 artırmıştır. Meram Elektrik Dağıtım A.Ş: Kırşehir, Nevşehir, Niğde, Aksaray, Konya ve Karaman’ı kapsayan dağıtım bölgesi de kayıp ve kaçak oranının düşüklüğüyle dikkat çekiyor. Bu bölgenin 2005 yılında yüzde 7.1 olan kayıp ve kaçak oranı 2006 yılında yüzde 7.8, 2007 yılında da yüzde 7.85 olmuştur. Bölgenin abone sayısı 2005 yılında 1 milyon 408 bin 987 iken, 2007 yılında 1 milyon 482 bin 569’a çıkarak yüzde 5.22 yükselmiştir. Satılan enerji miktarındaki artış ise aynı dönemde yüzde 26’ya ulaşmıştır. Meram Elektrik Dağıtım A.Ş, 2005 yılında 4.3 milyar kilovatsaat olan sattığı enerji miktarını, 2006 yılında 4.8 milyar kilovatsaate, 2007 yılında ise 5.4 milyar kilovatsaate yükseltmiştir. Görüldüğü gibi Meram elektrik dağıtım bölgesi de hem kayıp ve kaçak oranı hem de satılan enerji miktarı açısından önemli bir merkezi oluşturmaktadır. Aras Elektrik Dağıtım A.Ş: Ağrı, Erzincan, Erzurum, Kars, Bayburt, Ardahan ve Iğdır’ı kapsayan Aras elektrik dağıtım bölgesinde kayıp ve kaçak oranı 2007 yılı itibariyle yüzde 29.35 ile yüksek düzeydedir. Ancak 2005 yılında kayıp ve kaçak oranının yüzde 31.7 olduğu dikkate alındığında küçük de olsa iyileşme sağlanabildiği görülmektedir. Bölgedeki abone sayısı 2005 yılında 673 bin 542 iken, 2006 yılında 691 bin 346’ya, 2007 yılında da 704 bin 443’e çıkmıştır. Böylece abone sayısında 2 yıllık süreçte yüzde 4.59 artış olmuştur. Aynı dönem içinde satılan enerji miktarı ise 2005 yılındaki 1.3 milyar kilovatsaat düzeyinden 2007 yılında 1.5 milyar kilovatsaate çıkarak yüzde 13 yükseliş göstermiştir. Aras elektrik dağıtım bölgesi, kayıp ve kaçak oranı açısından Türkiye’nin en kötü durumundaki 3. bölgesini oluşturmaktadır. Ancak bölgenin özelleştirme kapsamına alınması ise elektrik ithalatıyla bağlantılı görülmektedir. Bölge, Türkiye’nin içinde bulunduğu enerji açığı nedeniyle yurtdışından ithalat yapılması planlanan Gürcistan, İran gibi ülkelere sınır komşusu konumunda bulunmaktadır. TBMM’de görüşülmekte olan tasarıyla TETAŞ’ın ithalat yetkisi sınırlandırılırken elektrik ithalatının belli şirketler için özel sektöre bırakılması planlanmaktadır. Menderes Elektrik Dağıtım A.Ş: Aydın, Denizli ve Muğla illerini kapsayan dağıtım bölgesi için 1991 yılından beri özelleştirme kavgası verilmektedir. Gelinen noktada ihalesiz olarak bir şirkete devredilmeye çalışılmaktadır. Bölge 2007 yılında yüzde 6.95 olan kayıp ve kaçak oranıyla Türkiye’nin en düşük kayıp ve kaçak oranına sahip bölgelerinden biri konumunda bulunmaktadır. Bölgenin kayıp ve kaçak oranı 2005 yılında yüzde 9.1 iken, 2006 yılında yüzde 7.1’e, 2007 yılında da yüzde 6.95’e düşürülmüştür. Bölgenin 2005 yılında 1 milyon 346 bin 153 olan abone sayısı 2007 yılında 1 milyon 443 bin 582’ye yükselerek yüzde 7.24 gibi önemli bir artış göstermiştir. Aynı dönemde abone sayısı artışına da paralel olarak satılan elektrik enerjisi miktarı da 4 milyar kilovatsaatten 5.6 milyar kilovatsaate çıkarak yüzde 37 yükselmiştir. ? Kemal ULUSALER EMO Enerji Çalışma Grubu Üyesi Haziranda Yaşamak Zor Ey kendini kimya sanan o geçersiz kimya Sen otur yerinde, sakın kıpırdama Bir toplumcu İsa gibi uğra arada bir Kıyıda dur, ortada bulunmak için sırasında Mayıs kendi sularında iner Anadolu’ya Mayıs kendi dağlarından iner Anadolu’ya Sevdiğim yaz geldi yine. Gülten Akın “Yaz” adlı bu şiirinde yazı severek karşılarken, Hasan Hüseyin de “Haziran’da ölmek zor” diyor. Diğer yandan, Can Dündar “Lakin doğmak da zor Haziran’da” diyerek yanıtlıyor koca ozanı… Haziran’da doğmak da zor değil, ölmekte. Asıl Haziran’da yaşamak zor. Zira öyle bir yaza girdi ki; Ne, Mayıs kendi dağlarından köpürerek indi Anadolu’ya Ne de akaryakıt, elektrik, doğalgaz gönlümüzce aktı temmuza. Suyu kıt, benzini, mazotu, doğalgazı daha pahalı, elektriği mumla aradığımız bir yaza daldık balıklama. Kendi irademizle, rızamızla mı? Asla… Yeni Dünya Düzeni gazıyla giden neoliberal arabanın, liberomuhafazakar şoförünün iradesiyle. Şoför imam olunca yolun cennete gitmediğini bu coğrafyanın insanları ne yazık ki bu yaz cehennemi yaşayarak görüyor/görecek. Piyasanın insafına terk edilmiş bir enerji politikası tercihi içinde, kendi öz kaynaklarını göz ardı eden anlayış karanlık sulara doğru hızla götürüyor ülkeyi. Piyasa yasaları sonucu özel sektöre terk edilmiş enerji arenasında daha fazla teşvik daha fazla garanti isteyen özel sektör yatırımlara ilişkin ayak sürümekte. Zira toplum için arz sıkıntısı ya da kriz özel sektör için fırsat anlamına gelirken, neden ayak sürümesin ki. Karl Marx, yerinden edilme yoluyla kullanım değerlerinin nasıl metalara dönüştürüldüğünü anlattıktan sonra demiryolları örneğini verir yerlerinden edilmeleri ve metaya dönüştürülmeleri düşünülemeyeceğinden, iki kullanım değerinin tümüyle analiz çerçevesi dışında kaldığını söylemişti: Temiz hava ve temiz su. Bir asır aşan bir süre sonra bugün artık havanın ve suyun da metaya dönüştüğü gerçeği ile karşı karşıyayız. Karbon ticareti ile hava bir metaya dönüşürken, su çoktan avucumuzdan akıp gitti. Dünyanın neredeyse üçte biri temiz suya ulaşamıyor. Ve yine dünyanın hemen hemen hiçbir kentinde musluklardan tamamen temiz, içilebilir su akmıyor. Ankaralı Kızılırmak suyunu içtiğinin farkına bile varamıyor. Sorarsanız su da şeffaf, Melih Gökçek belediyeciliği de… Özelleştirilen yakıtlara, elektriğe ve en önemlisi suya ulaşım her geçen gün daha pahalı ve ulaşılmaz olurken, doğanın insana tanıdığı kullanım hakkı insanların elinden alınıyor. Bu bir anlamda ters yüz edilmiş soykırımdır, yoksulların soykırımı… Dünyanın çeşitli yerlerinde gıdada, enerjide, suda benzer oyunlar oynanıyor. Türkiye’de de bu oyun içerisinde rol kapmaya soyunan aktörler GAP diyerek, nükleer diyerek derenin taşı ile derenin kuşunu vurmaya çalışıyorlar. Enerjide GAP bölgesinden yılda yaklaşık iki milyar dolar gelir elde edenler, bunu yörede kullanmak yerine işsizlik fonuna yani halkın cebine uzanıyorlar. Konu geniş yer dar, zor bir Haziran, zor bir yaz bizi bekliyor. Öyle bir Haziran ki düşman başına… Ümit Yaşar Oğuzcan’ın bir dizesi ile; “Ben Eylül, sen Haziran” diyelim, Sayın Erdoğan. Daha ne diyelim… ENERJİ ENERJİ ENERJİ ENERJİ ENERJİ ENERJİ ENERJİ ENERJİ ENERJİ ENERJİ ENERJİ ENERJİ ENERJİ ENERJİ
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle