12 Ocak 2025 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

ENERJİ EKONOMİSİ göre 2008 için artış miktarı günlük 390 bin varil azaltılmıştır. OPEC’e göre, 2007’de yüzde 5.1 olan dünya ekonomik büyüme oranı 2008’de yüzde 4.9, Çin için ise aynı yıllar için yüzde 11 ve yüzde 9.9 olacaktır. Aynı yıllar için UEA tahmini, dünya için yüzde 5.3’den yüzde 4.6’ya, Çin için yüzde 11.4’den yüzde 9.9’a düşüş öngörmektedir. ABD Ulaştırma Bakanlığı verilerine göre Amerikalılar, Mart 2008’de, bir önceki yılın mart ayına göre yüzde 4.3 daha az benzin harcadılar. Master Card’a göre, sadece son 4 haftadaki azalma yüzde 6.3’e ulaştı ve Amerikalılar, yükselen fiyatlar nedeniyle, özellikle hafta sonu daha az seyahat etme eğilimi göstermekteler. Tüm bu veriler, kimi iyimser görüşlere karşın, Çin de dahil olmak üzere, ekonomik büyümede ve buna bağlı olarak petrol talebinde bir daralmanın çoktan başladığına işaret etmektedir. 13 ENERJİ paralel olarak yetersiz bir oranda kalması, son yıllardaki fiyat artışının önemli etkenleri arasında sayılmaktadır. OPEC, yüksek miktarda ek kapasite bulundurmayı ekonomik gerekçelerle ve OECD ülkelerinin aşırı stok yaptığı savlarıyla reddederken, OECD de OPEC’i fiyatları yüksek tutmak için ek kapasiteyi azaltmakla itham etmektedir. “Suçlu” hangi taraf (veya her ikisi de) olursa olsun, 2006 yılına gelindiğine, ek kapasite talebin yüzde 2’sine kadar gerilemiştir(8). Bu da fiyatlar üzerinde önemli bir baskı unsuru (fiyat artışı) oluşturmaktadır (Grafik4). Arz tarafında sorun var mı? En genel hatları ile bakıldığında, dünya üretilebilir petrol rezervlerinin yeterliliği açısından yakın gelecekte bir sorun beklenmemelidir. 2006 sonu itibarı ile ispatlanmış/üretilebilir petrol rezervleri 1.2 trilyon varildir(5). Bu miktarın, mevcut üretim/tüketim verileri dikkate alındığında, rezerv ömrü 40 yıl civarındadır. Her ne kadar nüfus artışı, ekonomik büyüme ve buna paralel petrol talep artışı nedeniyle, önümüzdeki yıllarda daha fazla petrol tüketileceği (2007’de günde 86 milyon varilden, 2030’da yaklaşık 115120 milyon varile) haklı olarak düşünülebilirse de, yeni rezervlerin keşfi ve potansiyel rezervlerle birlikte 2.9 trilyon varile erişilebileceği tahmin edilmektedir(6). Diğer yandan petrolün daha verimli kullanımı (etkin enerji verimliliği ve bilinçli ulaştırma politikaları vb.), mevcut rezervlerden ileri teknoloji ile daha fazla kurtarım elde edilmesi gibi nedenlerle, kamuoyunda sıklıkla tekrarlanan “petrolün 40 yıllık ömrü var” yaklaşımı, doğru bir saptama değildir. Ancak rezervlerin giderek daha derin ve coğrafi açıdan daha olumsuz bölgelerden üretilebiliyor olmasına bağlı olarak, arama ve üretim maliyetlerinde artış olduğu da bir diğer gerçektir. OPEC dışı üreticilerin bir kısmında (Meksika, İngiltere, Norveç) üretim düşüşü gözlenirken, Kazakistan’da yabancı yatırımcılarla devlet arasındaki sorunların da etkisi ile üretim artışının beklenen düzeyde olmaması, “arz tarafında” daralma yaratmıştır. OPEC üyesi ülkelerin bir süre önce başlattıkları yeni yatırımların kademeli olarak arz tarafında bir kapasite yaratması ve Kazakistan’daki sorunların aşılması halinde, piyasalardaki arz yönündeki baskının azalması ve fiyatların aşağı doğru seyrine katkı sağlanabilecektir. OPEC üyesi ülkelerin hemen tamamının tek bir metaya (petrol) dayalı ekonomileri, bu ülkelerin fiyatları olabildiğince yukarı çekme eğilimlerini artırmaktadır. OPEC, piyasada arz sıkıntısı olmadığını, petrol ithal eden ülkelerin sürekli stok artırdıklarını ve bu nedenle gerek yeni yatırıma yönelmek ve gerekse yüksek düzeyde “ek kapasite” bulundurmanın mali yükünü üstlenmek istememektedirler. UEA ise, OPEC’ten piyasaları rahatlatacak biçimde hem üretim artışı, hem de ek ENERJİ ENERJİ ENERJİ Türkiye’nin zengin hidroelektrik potansiyelinin (teknikekonomik kullanılabilir potansiyel 180 milyar kilovatsaat) dörtte üçü, zengin linyit rezervlerimizin (10 milyar ton) 3’te 2’si, Elektrik İşleri Etüd İdaresi’ne göre Türkiye’nin mevcut kurulu gücünden da fazla olan (48 bin megavat) neredeyse tamamen atıl beklemekteyken, ithal gaza, ithal kömüre bağımlılığımız, yeni lisanslar verilerek arttırılmaktadır. üretim kapasitesini yükseltmesi talebinde bulunmaktadır. Bir diğer ifade ile taraflar, maliyetlerin çok üzerinde seyreden fiyatlardan, karşı tarafı sorumlu tutmaktadırlar. UEA, OPEC’i kota uygulamaları ile piyasayı olumsuz etkilemekle suçlarken, OPEC de, tüketiciye yansıyan aşırı fiyatlarda, asıl etkenin ithalatçı ülkelerin uyguladığı aşırı vergiler olduğunu öne sürmektedir. son yıllarda yeniden bir artış başlamıştır. Bunun da ötesinde; Kanada, Avustralya gibi ülkelerdeki ağır petrol ya da “konvansiyonel olmayan” petrol olarak sınıflandırılan ve üretim maliyetleri çok yüksek olan kaynaklar, mevcut fiyat seyri nedeniyle, konvansiyonel olarak kabul edilmeye başlamış ve arza daha fazla katkı yapar konuma gelmiştir(7). Fiyatların bundan sonraki olası seyri Tüm bu etkenlerin yanı sıra doların düşük seyri, jeopolitik etkenler ve spekülasyon gibi diğer birçok önemli etken de fiyatların yükselmesine neden olmaktadır. Buna dönemsel ve mevsimsel etkenler de katkıda bulunmaktadır. Tüm bunlara karşın, başta ABD Enerji Bakanlığı (Energy Information Administration, U.S. Department of Energy) olmak üzere birçok uzman kuruluş, fiyatların önümüzdeki dönemdeki seyri konusunda felaket senaryolarından uzak tahminler yapmaktadırlar(9). Yatırımlarda daha önce yaşanan durgunluğun etkisi Arama ve rafineri yatırımlarındaki duraklama, arz tarafını daraltan ve piyasaları olumsuz etkileyen bir diğer etkendir. Şirketler, bu fiyatların geçici olduğunu ve petrolün varilinin bir dönem 9 10 dolara kadar gerilediğini öne sürerek, büyük yatırımlardan uzun süre uzak durmuşlardır. Petrol arama ve üretimine yönelik projelerin somut olarak piyasalara üretim sağlayabilmesi en az 8 10 yıllık bir süreci gerektirdiğinden, daha önce yaşanan süreç, fiyatları yukarı çeken bir diğer etken olmuştur (Grafik3). Ek kapasitenin azalması Grafik5: ABD Enerji Bakanlığı Petrol Fiyat Tahminleri (Mayıs 2007) 19791980 ikinci petrol krizi sonrasında, tamamına yakını OPEC’in (Bunun da çoğu Suudi Arabistan’da) elinde bulunan ve dünya petrol tüketiminin yüzde 510’u arasında seyreden ek kapasite, son yıllarda önemli oranda azalmıştır. Grafik4: Ek Kapasite Fiyat İlişkisi Grafik3: Petrol Fiyatı ile Sondaj Faaliyetleri İlişkisi. Ancak petrol fiyatlarının uzun süredir yüksek bir seviyede sürüyor olması nedeniyle, gerek ulusötesi ve gerekse milli şirketlerin, yatırımlarında ENERJİ ENERJİ ENERJİ İkinci fiyat şoku sonrasında düşen talebe de bağlı olarak, piyasadaki petrolün (arzın) önemli bir bölümü ek kapasite olarak açığa çıktığından, fiyatların aşırı yükselme eğilimine karşı, piyasaları gerektiğinde “soğutabilecek” miktarın, son yıllarda hızla artan talep ve aynı hızla artmayan ek kapasiteye de ENERJİ ENERJİ ENERJİ Grafik5’de ABD Enerji Bakanlığı’nın tahminleri (3 farklı senaryo) yer almaktadır. Bu senaryolar arasında yer alan “referans senaryo”, fiyatların 2010 yılından sonra 50 dolar seviyesine kadar gerileyeceğini, daha sonra ise hafif bir yükselme eğilimi izleyerek, 2030 yılında 59 dolar seviyesine ulaşacağını öngörmektedir. Yüksek fiyat senaryosunda ise, 2030 yılında erişilecek değerin (2006 dolar değeriyle) 100 dolar olabileceği tahmin edilmektedir. Düşük fiyat senaryosunda ise, bugün gerçekleşen fiyatlara bakıldığında inanılması (doğal olarak) güç görünen bir fiyat seyri öngörülmekte ve gene 2010’lara doğru keskin bir şekilde düşen fiyatlar, 2030’da 36 dolarlık bir değer olarak belirlenmektedir. UEA da, 2010 yılında 59, 2015’de 57 ve 2030 yılında (2006 dolar değeri ile) 62 dolar/varillik bir fiyat öngörmektedir ENERJİ ENERJİ ENERJİ ENERJİ ENERJİ
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle