22 Aralık 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

6 Mayıs 2011 Cuma 357 27 Sevgili Ankaralılar, sizleri, bugün gazetemizin Ankara Temsilciliği’nde yer alan Cumhuriyet Kültür Merkezi’nde (CKM) açılacak ressam Celal Binzet’in sergisine davet ediyoruz. Bilindiği gibi Binzet, kendisini “doğa gözlemcisi” olarak tanımlayan bir ressam. Resimlerinde “lekeci bir biçemi” benimsiyor. Doğayı resmediyor başka bir dille. Ancak bu resimler, doğanın bire bir kopyası olmaktan öte, bir öznellik taşıyor. Kullandığı renklerle de doğaya “mistik” anlatımlar katıyor. Binzet’in resimlerinde doğanın bütününden hareketle deniz ve deniz yaşamı anlatılıyor. Ressam Binzet’in eserleri 20 Mayıs’a dek CKM’de. Hepinizi bekliyoruz. (442 30 50) SERGİ YANSIMALAR ŞeŞk KAHRAMANKAPTAN seŞk@kahramankaptan.com / www.kahramankaptan.com Sanata Katkıda Öncü Gazete... u hafta konumuz, 87. kuruluş yıldönümünde Cumhuriyet’in ve Ankara ekinin kültürsanat açısından önemi... Bu nedenle siyasal partilerin 2011 seçim bildirgelerindeki “Kültür” bölümlerini ayrıştırıp eleştirdiğim diziye haftaya devam edeceğim. Gazeteler yıllar içinde TV kanallarının da etkisiyle giderek “sanat”la “eğlence”yi ve “magazin”i karıştırır hale geldiler. Genellikle eğlence sektöründe çalışanları sanatçı olarak nitelendiriyor ve kültürsanat sayfalarını da bu türden hafif haberlerle dolduruyor, popüler kültüre öncelik veriyorlar. Bu görünümü dengeleyen gazete ise Cumhuriyet. Gerek ana gazetedeki kültürsanat sayfalarında, gerekse 2004 yılından bu yana her cuma sizlerle buluştuğum Ankara ekinde, tanıtım ve eleştiri bağlamında sanat ortamına önemli katkı yapılıyor. Mustafa Balbay’ın kulakları çınlasın, ne özenle, hevesle girişmişti Ankara eki projesine... Aradan 357 hafta geçmiş, dile kolay... Şu anda büyük gazetelerin günlük ekleriyle Cumhuriyet’in haftalık Ankara ekini karşılaştırdığınızda aradaki anlayış, bakış açısı, ciddiyet farkını hemen görebilirsiniz. Ankara eki bugün, uluslararası sanat müziği, opera, bale, tiyatro, plastik sanatlar, edebiyat alanlarında gerek yazılar, gerekse haber ve söyleşilerle önemli bir işlev görüyor. Bununla da kalmıyor, yeri dar, olanakları sınırlı da olsa Cumhuriyet Kültür Merkezi’yle, sergi, dinleti, söyleşi gibi etkinliklerle başkentin sanat yaşamına mekânsal katkıda bulunuyor. Burada sevgili Mustafa Balbay’ı anmışken, yazıyı görsel olarak ressam Gür Dalkıran’ın geçtiğimiz ay ÇAĞSAV’ın ANKART2011 etkinliğinde yer alan bir tablosuyla zenginleştirmek istedim. Dalkıran’ın fırçasından Balbay’ı hemen tanıyacaksınız, mutlaka diğerlerini de... Bu tablonun yanında gene önü parmaklık bir de ayna koymuştu Dalkıran... Bakınca kendinizi parmaklıkların ardında görebiliyordunuz! Bu tablonun tüm aydınlık insanların yaşamını yansıtıyor hale gelmemesi için, hem ekimde 88. yılını kutlayacağımız Cumhuriyetimizin, hem de yarın 87. kuruluş yıldönümünü kutlayacağımız Cumhuriyet gazetemizin, siz okurların desteğiyle sağlıklı yaşayabilmesi, örselenmemesi, güçlenmesidir dileğimiz... CUMHURiYET ANKARA’NIN SEÇ TiKLERi TİYATRO Sevgili tiyatroseverler, sanat sezonunun kapanmasına sayılı günler kala, eğer hâlâ izleme olanağına sahip olamadıysanız, sizlere bu hafta, Ankara Devlet Tiyatrosu tarafından 2 sezondur sahnelenen “Fosforlu Cevriye” adlı oyunu izlemenizi öneriyoruz. Bilindiği gibi “Fosforlu Cevriye”, Suat Derviş’in kaleme aldığı, Türk edebiyat tarihi açısından da önemli bir eser. Daha önce de pek çok kez filmi çekilen eseri tiyatro sahnesine Gülriz Sururi uyarladı. Yine Gülriz Sururi’nin yönettiği oyunda, “eski kantocu, yeni randevucu bilge Sümbül Dudu’nun evinde geçen olaylar müzikal formatta” anlatılıyor. Kâh güldüren, kâh hüzünlendiren oyun, karakol, mahkeme, hapishane, Barba’nın meyhanesinde geçiyor. Oyunda tabii ki Fosforlu diye anılan Cevriye’nin aşkı uğruna ölümü bile göze alabileceği de anlatılıyor. Oyun, 1014 Mayıs tarihleri arasında, Çayyolu Cüneyt Gökçer Sahnesi’nde izleyici ile buluşacak. (240 00 91) BALE B Yazdığı pek çok eserle, dünya edebiyat tarihinde ayrı bir yere sahip olan Victor Hugo’nun, 1831 yılında yayımlanan ve Fransa’da krallık döneminin karanlık günlerinden kesitler sunan bir romanıdır Notre Dame’nin Kamburu. Orijinal adı “Notre Dame de Paris” olan eser, dünya klasiklerinin başyapıtı olarak da biliniyor. Romanda, “insanların yaşamında kaderin yeri ve yoksulluğun insanı köreltmediği” de vurgulanıyor. Hugo’nun bu ünlü eseri Ankara Devlet Opera ve Balesi tarafından baleye uyarlandı. Müzikleri Bujor Hoinic ve Cesare Pugni’ye ait eserin koreografisi ve librettosu Armağan Davran’a ve Volkan Ersoy’a ait. Hugo’nun ünlü eserinin baleye uyarlanmış biçimini izlemek isteyenler için eser, Opera Sahnesi’nde, 12, 16 ve 19 Mayıs’ta sahnelenecek. (324 22 10) Cumhuriyet Ankara olarak, yıllarca başta cüzzam olmak üzere pek çok deri hastalığını tedavi edebilmek için Anadolu’nun dört bir köşesinde çalışan, Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği (ÇYDD) ile okuyamayan birçok kızın, öğrencinin, yaşamlarına “ışık” olan, “aydınlanmanın öncü savunucularından” Prof. Dr. Türkân Saylan’ı anıyoruz. Uzun süre kanser tedavisi gören Saylan’ın evi Ergenekon davası kapsamında, 13 Nisan 2009’da aranmıştı. Saylan, aramalar sırasında evinin balkonundan gazetecilere ve yurttaşlara el sallamıştı. Saylan’ın hafızalara kazınan son fotoğraflarından biri de bu olmuştu. Saylan, kendisini çok üzen bu olaydan birkaç gün sonra, 18 Mayıs’ta, yaşamını yitirmişti. Saylan’ın ölüm yıldönümü olan 18 Mayıs’ta, gazetemiz yazarı Nilgün Cerrahoğlu, onun yaşamdaki başarılarını ve Türk toplumuna kazandırdıklarını anlatmak üzere gazetemizin Ankara Temsilciliği’nde yer alan Cumhuriyet Kültür Merkezi’nde (CKM) Ankaralılarla birlikte olacak. CKM, Ankaralıları, Saylan’ı anmak üzere, 18 Mayıs’ta saat 13.00’te, sizleri bekliyor. (442 30 50) SÖYLEŞİ
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle