Katalog

18 6 Mayıs 2011 Cuma 357 6 Mayıs 2011 Cuma 357 19 Biz kocaman bir aileyiz En erken onlar gelir. Gazetemizin emektarları Güldane Sönmez ve Mehmet Ali Sevim (Mali)... Sabahın ilk saatlerinden itibaren, ikinci kattaki mutfağımızda (ki özellikle yaz aylarında karpuz, peynir partileriyle ünlüdür) sabahın ilk çayını demlerler. Çayın yanındaki ikram “sohbet”leridir. Her ikisi de iyi dosttur bizler için. Unutmadan...Güldane Ablamız çay/kahve servisleri aralarında ne mi yapar? Sürekli kitap okur. Tam bir kitap kurdudur. Kimilerinizin sabah kahvaltı yaparken, kimilerinizin işyerinde, kimilerinizinse metroda, otobüste okuduğu gazetemiz Cumhuriyet her gün yayına nasıl hazırlanıyor biliyor musunuz? Haberler, köşe yazıları nasıl yazılıyor? Sizlere Cumhuriyet’in Ankara Bürosu’nun bir gününü anlatmak isteriz. Gazetemizin her gün yayına hazırlanmasında, yazarlarından muhabirlerine, çay ocağı çalışanlarından güvenlik görevlilerine dek pek çok kişinin emeği var. Ve Yazıişleri, muhabirlerimiz... Gazetenin bel kemiği. Onları haberlerinden tanıyorsunuz. Sabah büroya girer girmez ilk iş, gazeteler... Yanında da çay ve kahve (maalesef bazıları için bir de sigara) tabii ki... Onlarca gazetenin tamamını okumak ne mümkün! Haber Müdürümüz Emine Kaplan’ın “Arkadaşlar, buyurun!” davetine kadar ne okunabilirse artık... Ulaştırmadan sorumlu Serdar Nazlı ve Osman Özer de gazetemizin emektarlarından... Adları geçtiğinde akıllarda tek bir soru belirir: “Ağabey, araç var mı?” Osman Özer’den genellikle şu yanıt gelir: “Saat kaçta araç istiyorsun?” Serdar’ın yanıtı ise net: “Yok kardeşim!” Akşama doğru gündemde önemli bir gelişme yoksa, çalışanlar yavaş yavaş çıkmaya hazırlanır. Merdivenlerden inerken Pisicik ile vedalaşılır. Başta gazetemize “habersiz konuk olan” Pisicik rahatına pek bir düşkündür... Artık iki yavrusu da ailemizin parçası! Onlara Murat Ağabey’leri (Demir) kol kanat geriyor. “Cumhuriyet onlarsız olmaz” dediğimiz iki çalışanımız, Güldane Asil ve Aynur Boyacı, okurlarımız ile gazete arasındaki köprüdür. Okur şikâyetleri, muhabirlere ya da yazarlara ulaşmak isteyen herkesi önce onlar duyar. Ayrıca Cumhuriyet Ankara Bürosu ile bir şekilde ilişkisi olan tüm muhabirleri, yazarları, sanatçıları, sivil toplum örgütlerini, siyasetçileri en iyi tanıyanlar da yine onlardır. Gazetemizin Ankara Bürosu’nun “çalışkan bellekleridir” onlar. Gazetenin dış dünyaya dönük bir başka yüzü ise Ayşen Bingöl. Temsilcimiz Utku Çakırözer’in trafiği onun omuzlarına binmiş durumda. Emektar şoförlerimizi de unutmamak gerekir. İsmail Aslan, Hasan Taşçı, Bektaş Murat, Veli Kara ve Ayhan Yılmaz... Hep son dakikada aşağı inen muhabirleri en kestirme yollardan zamanında istedikleri yere ulaştırma konusunda üstlerine yoktur. Ah bir de MOBESE olmasaydı.. Geceleri ise tüm yükü İskender Cansever çeker. Akşam saatleri, Cumhuriyet’in en tecrübeli ismi olan eski Genel Yayın Yönetmenimiz Özgen Acar’ın telefon saatidir. Her telefon edişinde mutlaka, “Merhaba ben Özgen” der, yazısını sorar ve sonra da “Teşekkürler” diyerek kapatır. Özgen Ağabey, tam bir entelektüeldir. Bu gazete onsuz olamaz. Güvenliği “es” geçmeyelim. Cumhuriyet ailemizi koruyan güvenlik görevlileri Necati Çelik, Murat Hopancı, Mustafa Karaca ve Yıldıray Sağlam... 7 gün 24 saat görev başındalar. Necati yalnızca bir güvenlik amiri değildir! Gündem toplantısı uzunca bir masanın etrafında yapılır. Herkesin yeri sabit gibi. Alanlarında Ankara’nın “en donanımlı” muhabirleri iç ve dış gündemi tartışır. Hem memleket meseleleri hem de bolca siyasi dedikodu konuşulur, çay eşliğinde... Toplantı süresi normalde yarım saat. Pazartesileri ise 15 dakika. Hafta başı ya! Toplantı sonrasındaki kısa sohbetlerin ardından Yazıişleri’ne bir sessizlik çöker. Ta ki Haber Müdürünün sesi duyulana kadar: “Arkadaşlar, gündemleri alayım!” Cumhuriyet okurlarının müdavimi olduğu, imza günlerinde önlerinde kuyruk oluşturduğu yazarlarımız Cüneyt Arcayürek, Mustafa Balbay, Bekir Coşkun ve Işık Kansu hem bir “ağabeydir” hem de bir “öğretmen” tüm büro için. Çoğunlukla yazılarını Ankara Büro’da yazarlar... Bir eksikle: Balbay, 2 yıldan fazla bir süredir aramızda değil. Onu çok özledik. Odası, yığınla postası ve kitapları onu bekliyor. Yazıişleri’nin “teknik adamı” Bilal Uçar, yazarların da dizgi konusunda vazgeçemedikleri sağ kolu. Muhabirlerin “Ağabey, bu telefonlar yine dinleniyor galiba, cızır cızır ses geliyor, bir el atsana” yakınmalarının tek muhattabı. Aynı zamanda bilgisayarlarımızda “cirit atması muhtemel” virüslerin de “potansiyel avcısıdır.” Teknik bilgisinden öte teknolojik gelişmelere olan ilgisiyle de büronun yeniliklere en açık yüzü. Yazıişlerinin her sabah değişmez ilk misafirleri Işık Kansu ve Ali Abalı’dır. İkisi de gazeteye gelir gelmez, odalarından önce kapıdan kafalarını uzatır ve seslenir: “Günaydın, kolay gelsin arkadaşlar.” Yıllardır Ankara’daki spor gelişmelerini yakından izleyen Ali Ağabey’i gören herkesin tek sorusu vardır: “Ağabey, ne olacak bizim bu takımın hali?” Unutmadan söyleyelim...Ali Ağabey bugün meslekte 60. yılını kutluyor. Nice mutlu yıllara... İdarenin ağır yükü Ali Yazan’ın omuzlarında. Her zaman ve her koşulda önceliği hiç değişmez: Cumhuriyet. Şimdi reklamlar! Reklam servisimizin çalışanları Kerim Taşkan, Esra Gülbeş ve Aysu Özaltan. Kerim Taşkan’ın en sık kurduğu cümle, “Arkadaşlar, ilanlarımız var, sayfa durumumuz nedir?” Aysu, reklam tasarımı ve rezervasyonu yapıyor. Elinizde tuttuğunuz özel ekin tasarımı da ona ait. Sayfa tasarımcımız Erdem Sevgi yurtdışında olduğu için hayli fazla mesai yaptı! Muhasebe sorumlumuz Taner Nohut’u ayda bir kez mutlaka görürüz: Elinde maaş bordrolarıyla... İyi ki varsın Taner! Ankara Büro aynı zamanda bir kültür evidir. Bir yanda resim sergilerinin ve etkinliklerin yer aldığı galeri, diğer yanda Cumhuriyet Kitapları. Kitap bölümünün emektarı Hakan Şehirli, Ankara ve çevre illerdeki tüm kitap ve sanat fuarlarında da hazırdır. Ankara Büromuzun akşamları da ayrı bir renktir. Giriş katındaki Cumhuriyet Kültür Merkezimizde (CKM), hemen hemen her gün bir etkinlik gerçekleşir. Yazarlar, düşünürler, müzisyenler, dansçılar okurlarımızla bir araya gelirler. Aydınlık bir gelecek için...