03 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

SEVİNCE BAYRAK’TAN ‘BİR MEYDAN ÖYKÜSÜ, BEYAZIT (19141964) Mutsuz bir ilişkinin hikâyesi Kitap kamusal bir alanın elli senesini farklı katmanları ile anlatma iddiasının yanında toplumun kentsel çevre ile mutsuz ilişkisinin sırlarını ortaya çıkarmayı da deniyor. ARDA İNCEOĞLU Y üz yıldır üretmiş olduğumuz kentsel çevreler ile toplum ilişkisinin en temelinde derin bir mutsuzluk var. Kısmen çok haklı olan bu mutsuzluk bir taraftan küçüklü büyüklü şehirlerimizin kontrolsüz büyümesinin oluşturduğu niteliksiz yaşam ortamları; tarihi çevrenin tahribatı gibi çok büyük ölçekli ve gözle görülür nedenlere dayanıyor. Öte yandan ise, bu mutsuzluğun adının koyulması zor, elle tutulmaz, gözle görülmez nedenleri de var. Sevince Bayrak’ın bir macera romanı gibi kolayca ve merakla okunan Bir Meydan Öyküsü. Beyazıt (19141964) adlı kitabı bir anlamda bu nedenleri sarsıcı bir şekilde ortaya seriyor. Kitabın, tek bir kamusal alanın elli senesini farklı katmanları ile anlatma iddiasının çok ötesinde bir hikâyesinin olmasının nedeni tam da bu. Bütün iyi hikâyelerde olduğu gibi, heyecanla takip ettiğimiz Beyazıt Meydanı’nın bir türlü ‘olamamasının’ macerasının altında asıl anlatılmak istenen farklı bir şey var: Toplum olarak bizim kentsel çevre ile mutsuz ilişkimizin hikâyesi. BEYAZIT MEYDANI ‘HÖYÜĞÜ’ Bu anlamda, Sevince Bayrak’ın yaptığı ‘Beyazıt Meydanı höyüğü’ analojisi yerini çok anlamlı bir şekilde buluyor. Bayrak’a göre ‘...tarihi yapılar, yıkımlar, anıtlar, mimarbelediye ilişkileri, müellif aktörler, kentsel peyzaj, politikanın kamusal alana yayılması, kentsel kimlik tartışmaları, ideolojikamusal alan ilişkisi, koruma yaklaşımları...’ bu höyüğün katmanlarını oluşturuyorlar. Bayrak, höyüğün katmanlarını arkeologların yaptığı gibi kronolojik bir yöntemle kaldırmıyor. Kitabın bölümlerini oluşturan ‘büyüklük, boşluk, müellif” temaları etrafında höyüğün röntgenini çe kiyor ve zamanmekân sürekliliğinin tüm katmanlarını yeniden kurgulayarak bizlere sunuyor. Bu katmanların zaman zaman ayrışması ya da çakışması kitabın kuru bir akademik bir çalışma olmaktan çıkarak gerçek bir hikâyeye dönüşmesini sağlıyor. Kitap Beyazıt meydanının, aslında çevre ile ilişkimizin hikâyesini anlatmayı 1964 yılında bitiriyor. Kullandığı yöntem itibariyle, belli bir birikme – höyük – olmadan ve bu birikmeyi anlayıp anlatabilmeyi sağlayacak perspektif – zaman – oluşmadan böylesi bir anlatımın olanaklı olmadığına inanıyor. İMAMAOĞLU İLE YENİDEN GÜNDEME GELEN CANSEVER PROJESİ Yeni seçilmiş İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun Beyazıt Meydanı’nda Turgut Cansever’in projesinin uygulanacağını bildirmesiyle, Bayrak’ın hikâyesinin bir kahramanının bir anda tekrar gündeme gelmesi ilginç bir rastlantı oluşturdu. Bu çalışmanın mutlu bir son mu olacağını, yoksa höyüğe yeni katmanlar mı ekleyeceğini zaman gösterecek. Kitabın alt katmanlarında hikâyeyi zenginleştiren bileşenler bulunuyor. Merkezde yer alan kahramanların ve karşıkahramanların bir kısmını yapıları ile, Türkiye mimarlık ortamına yaptıkları katkılarla yakından tanıyoruz. Kitabı okurken ana karakterleri, zaafları, hırsları, heyecanları olan kanlı canlı insanlar olarak görüyoruz. İkincil karakterler de hikâyenin taşıyıcıları görevini görüyorlar. Bir Meydan Öyküsü. Beyazıt (19141964) kitabı, toplumun kentsel çevre ile mutsuz ilişkisinin sırlarını ortaya çıkarmanın da ötesinde, kentsel mekânların şekillenmesi üzerine zengin bir tartışmayı çok akıcı ve sürükleyici bir biçimde yaparak, geniş kesimlerin okuması gereken bir kaynağa dönüşüyor. n Bir Meydan Öyküsü. Beyazıt (19141964) / Sevince Bayrak / İş Bankası Kültür Yay. / 128 s. / 2019. 1724 Ekim 2019 Türk edebiyatının en güçlü kalemlerinden Oktay Akbal’ın tüm eserleri okurla buluşuyor Roman Roman Öykü Roman
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle