Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
BEHİÇ AK’TAN ‘TAVŞAN DİŞLİ BİR GÖZLEMCİNİN NOTLARI’ ‘Çocukları kitapla kurulan ilişki geliştirir Behiç Ak, çocukların zengin iç dünyalarını, yaşamı sorgulayışlarını ve meraklı hallerini yansıttığı, usta işi resimlerle bezediği yeni çocuk romanlarına bir yenisini ekledi: Tavşan Dişli Bir Gözlemcinin Notları. Behiç Ak ile yeni romanından hareketle çocuk edebiyatını konuştuk. GAMZE AKDEMİR gamze.akdemir@cumhuriyet.com.tr Y eni yayımlanan kitabınız Tavşan Dişli Bir Gözlemcinin Notları’nda da doğayla ve hayvanlarla bütünleştiriyorsunuz çocukları. Farklı bir çocuk kitabı; odağa aldığı sorunsalla hayli güncel olmasının yanı sıra keskin bir dille de kaleme alınmış. Bu şekilde kurmaya nasıl karar verdiniz? Aslında çok katmanlı bir hikâye yazmak istiyorum hep. Hayatın kendisi gibi birçok karmaşık sorunun iç içe olduğu, ama algılaması da o kadar zor olmayan durumlar içine davet ediyorum okuyucuyu. Gündelik hayatın basit, sıradan gibi görünen, ama psikolojik değişimler yarattıkça, sorgulamalarla soyutlamalarla dolu gerçekleri ilgimi çekiyor. Tabii ki doğayla kurduğumuz ilişki de en temel gerçek. Günümüzde doğayla kurduğumuz ilişki, bir barbarın medeniyetle kurduğu ilişkiye dönüşüyor. Doğadan uzaklaşmanın oluşturduğu şiddeti, avcılık ve savaş üzerinden anlatmaya çalıştım. Şiddeti doğal gösterip, meşrulaştırmayı bir hikâyenin konusu haline getirdim. Avcılık ve savaş arasındaki ilişkinin sanıldığı kadar masum olmadığını hikâyeleştirdim. Avcılıktan savaşa, karşıütopyanın klişeleştirdiği uzaya kadar uzanan eğlenceli bir hikâye çıktı sonunda. OKUMA ZEVKİNİ GELİŞTİRMEYİ ÖNCELİYORUM n Çocuk kitapları yazarken neyi öncelersiniz? Her şeyden önce çocukların okuma zevkini geliştirebilmeyi önemsiyorum. İlk defa okumaya başlayan bir insana sıkıcı kitaplar okutmaya hakkımız yok. Aynı şekilde, ona bir aydın gibi davranmalıyız. Sürekli öğüt verilen, bir suçlu gibi değil. Okumanın yaratıcı veya geliş tirici olması, okuyucunun ciddiye alınmasıyla mümkün. Çocuğun kendi kendine geliştirmesine olanak tanımak, verilecek en yararlı eğitim. Çocuk edebiyatı, çocukların, “kendi hayatlarının efendisi” olabilecekleri inancını besler. Eğer çocuklar için yazdığınız hikâye sanata yakınsa okuyucu çocuk, bir entelektüel olarak yazılan eserle ilişki kurar. Okuyucunun birey olarak kabullenilmesi, eleştirelliğini de beraberinde getirir kuşkusuz. Hikâyenin satırlarında dolaşan bu eleştirel göze dünyanın her zamankinden daha fazla ihtiyacı olduğu kanısındayım. Birey, dünyayı değiştiremeyeceğini anladığı için köşesine çekilmiş bir yalnızlık abidesi değil, tam tersi, dünyayı değiştirebileceğini bilen bir öz nedir. Çocukları kitapla kurulan ilişki geliştirir. Şüphesiz bu olanağı sunmak çocuğu anonim kalıplardan kurtarır. Birey haline getirir. ÇOCUKLAR İÇİN YAZMAK, BÜYÜKLER İÇİN DE YAZMAKTIR n Çocuklara olduğu kadar yetişkinlere de seslenerek yazmak konusundaki yaklaşımınız zaman içinde nasıl gelişti? Çocuklar için yazmak, büyükler için de yazmaktır. Tam tersinin de doğru yanları var. Büyükler için yazmak, çocuklar için de yazmaktır. Yetişkinler için yazılan birçok edebiyat eseri de çocukça düşünceler üzerine kuruludur. Ben, 1980’lerde okul öncesi çocuklar için resimli kitaplar yaparak başladım KURTULUŞ ARI bu faaliyete. Bu yaştaki çocuklar için bir kitap, bir oyuncak gibi defalarca tüketilen bir şey. Her defasında değiştirilerek yenilenen bir dünya. Büyükler bu dünyayı anlamakta zorluk çekebiliyor bazen. Onlarca kere elde kalan bir kitaptan sıkılıp çocukla iletişimi koparabiliyorlar. O nedenle büyüklerin de zevk alacağı hikâyeler, bakış açıları bulmaya çalıştım. Daha büyük çocuklar (914 yaş arası) için hikâyeler yazıp, resimlemeye başladığımda da aynı tavrı sürdürdüm. Bazı yetişkinler, çok şaşırarak, “Bu kitabınızı ben de okudum ve beğendim” diyorlar. Bazıları ise, o zamana kadar kitap okumaktan nefret eden çocuğunun aniden bir kitap okuyup zevk almasına bir anlam veremiyor. Çocuğunun kitabını gizli gizli okuyor. Sonunda kendi dünyasına da seslendiğini anlayınca, çok şaşırıyor. Çocukla yetişkin arasında bir ilişki ortamı kuran sanatın burada özgürleştirici bir işlevi var. Hem büyüğü hem de çocuğu dar kalıplardan kurtararak yeni bir kapı açıyor çocuk edebiyatı. Yetişkinlerin “büyümesi” için inanılmaz bir fırsat! ÇOCUK EDEBİYATI EĞİTİMİN BİR PARÇASIDIR n Çocuklardan aldığınız eleştiriler neler? Çocukların en çok karşılaştığım eleştirisi, sevdikleri kitabın bir sonunun olması. Yani hikâyenin bir yerde bitivermesi. “Devamı gelecek mi?” “Peki sonra ne oluyor? Hikâyenin kahramanları sonra neler yaptılar?” gibi sorular soruyorlar. Bazı çocuklar ise, hikâyeyle hiç ilgilenmeyip, nesnel bir hata bulmanın peşinde olabiliyor. Beni en çok heyecanlandıran ise, kitaplarımın çocuklarda hikâye yazma isteği uyandırması. n Ülkemizde çocukların ilkokulda aldıkları eğitim kitaplara bakışlarını ne yönde etkiliyor sizce? Türkiye’deki siyasi çekişmeler ilkokul eğitiminin kalitesini düşürdükçe düşürdü. Neyse ki nitelikli, idealist öğretmenler sayesinde, çocuklar hâlâ bu eğitimden bir şeyler edinebiliyorlar. Son on, on beş yıl içinde önemli bir şey oldu. Çocuk edebiyatının eğitimin bir parçası olduğu anlaşıldı. Eskiden ancak ‘eğitici’ kitaplar eğitimin bir parçası olarak görülüyordu. Bilgi vermek yerine öğüt verip duran kitaplardı. Bu anlayış aşıldı. Nitelikli öğretmenleri olan öğrenciler, çocuk edebiyatına yöneldiler. Bu, Türkiye için çok önemli bir gelişme. Okumaktan korkan büyüklerin çoğunlukta olduğu bir toplumda, okumaktan zevk alan çocukların sayısının artması şüphesiz geleceğe daha umutla bakmamızı sağlıyor. n Tavşan Dişli Bir Gözlemcinin Notları / Behiç Ak / Günışığı Kitaplığı / 164 s. 16 24 Ekim 2019