Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SEVİNÇ ERBULAK’TAN “ARTIK ARANMAYANLAR GEZEGENİ OKURLARA Babaların sadece baba olduğu dünyaya özlem Sevinç Erbulak, anlatıcısıyla başka bir dünyayı, başka bir galaksiyi özletirken ‘…babaların sadece baba, dayıların sadece dayı olduğu bir dünya’ özlemi içinde olduğunu vurguluyor. HASAN AKARSU S evinç Erbulak oyuncu ve yazar olarak tanınır. Yeni kitabı Artık Aranmayanlar Gezegeni’nde, atılmış, yitirilmiş eşyaları, onların parçalarını vd. konuşturur ve sayıklamalarla sayrı bir ortamdan günümüzde yaşananlara göndermelerde bulunur. Anlatıcı kadın, çocukluk, gençlik sevgilisi Kutya’ya seslenir, ona mektup yazar sürekli. Anıların içinden anımsadıklarını yazarken başka yapacak bir şeyi olmadığını belirtir. Kafasının içinde inanılmaz bir kalabalık vardır. Düşünde dinozorlarla boğuşur, insanlardan korkar ve sokak kedisi Bıçkın’ı sever. Ucunda taştan kalp olan kolyesini üç yıl önce yitirmiştir. Suya açılan çocuğun boğulduğunu görür. “Ölmek, uyumak sadece” der. Düşte olmak, anneyle, anneanneyle parka gitmek, tarçınlı kek yemek, camdan evde oturmak, baykuş heykellerini görüp bir baykuşu alarak evine getirmek, uyanınca bunların gerçek olmadığını anlamak anımsadıklarıdır. Sağlıklı değildir anlatıcı kadın. Çocuk gibi yalanlar söyler Kutya’ya. Kutya, onun evlilik önerisini kabul etmeyip para kazanmaya gitmiştir. Ona seslenir sürekli. Hesap sorar. “Sonsuz sevgilim!” diye seslenir. Kavuşma yaşanacakken yaşanmayışının yıkımı, şimdiki çocukların âşık değil kavgacı olduğu söylediklerinden birkaçıdır. “Dünyada en büyük günah, sevgisiz yaşamak bence” derken sevgiyi yüceltir. Kutya, başka kadınla evlenir. Kadın, onların fotoğrafına bakar, Kutya’yı sever yine ve yazmayı da sürdürür. Birbirilerine çok yaklaştıkları günlerde yaşama sevinciyle dolar. Numaralandırıp sınıf arkadaşlarını tanıtır. Sözgelimi; 17 no’lu kız, dedesi yaşında biriyle evlendirilmiş ve intihar etmiştir. 19 no’lu kız yürüyüş sırasında götürülür, kayıptır. Çocuklarını arayan annelerin o meydanda olmayışı da düşündürücüdür. 27 no’lu kız amcasıyla evlendirilir ve sonra ağabeyi tarafından öldürülür. 78 no’lu kız ise büyümeden anne olanlardandır. Yasaklar, korkular vardır her yerde. Oğlunu yitirmiş bir annenin kalabalığa yuhalatıldığı olur. Bir yurtta on iki kız, bir oğlan çocuğu yanarak ölmüştür. KARA KRAL YILLARI Yazar, anlatıcı kadının ağzından bir ülkede yaşanan acı olaylara tanıklık eder. Anlatıcı kadın, çocukluk, gençlik anılarını yazarken sevgilisinin iki kızı aynı anda idare ettiğini anımsar. Düşünde, SAĞ KOL ile “Artık Aranmayanlar Müzesi”ni gezerler. Geçmişi yeniden yazarken kızlığında Kutya’yla yaşadığı güzel anıları unutamaz. Müzede, Besmele Teyze’sinin odasını gezerken gençlik arkadaşı Sümbül’e yaptığı iyilikleri ve ondan gördüğü kötülüğü anımsar. Köye gittiğinde Sümbül’ü görür. Onun çıkarcı, arkadaşlarını kulla nan birisi olduğunu söyler. “İçine yılan kaçan insanlardan” yakınır. Aşklarının başladığı yerlere, yazlara gitme özlemiyle doludur. Birbirilerini bulma isteğiyle yaşar. Eğlenmeyi, boş vermeyi, kedileri, karıncaları, zorluğu, birlikte hüzünlenmeyi sever. Yaşamda, yürekten sevdiğin bir insanın yeterli olacağını düşünür. İnsanın gizi olduğunu, sevincinde ve gizinde birbirine benzediğini söyler. Kadın, bu kez Hakikatliçocuk’a yazar mektuplarını. Sayrıdır ve her gün mavi, kırmızı, turkuaz haplar içmer. Kara Kral günlerinde yapılan baskıları, evren değiştirenleri, ekmek almaya giderken öldürülen çocuğu, çocukken ölmeleri düşünür. O da teknolojiden uzak bir evrene gitmek ister. Ters kelepçeyle tutuklananları, gözaltıları, karısını öldüren adamı, küçük yaşta yaşlı biriyle evlendirilen ve intihar eden kızı vd. unutamaz. Kültür merkezinin açılmasını isteyenlere baskı uygulayanları kınarken eylemdeki gözaltılar için onlar “Yalnız değildir” desteğini verir. Kara Kral, karşısında olanlara hep “Onlar!” diye seslenir, insanları ayrıştırır. Yasakların ise umut ve başkaldırı doğuracağını düşünemez. Sevinç Erbulak, başkişiye başka bir dünyayı, başka bir galaksiyi özletirken “... Babaların sadece baba, dayıların sadece dayı olduğu bir dünya” özlemi içinde olduğunu vurgular. Kız çocuklarının ırzına geçen dayılara, amcalara, yaşlılara nefretini dile getirir. Düş gücüyle dünyamızda acımasızca yapılan baskılara tanık olur ve çıkış yolu gösterir. n ArtıkAranmayanlar Gezegeni / Sevinç Erbulak / hep Kitap / 198 s. ‘Kumandanı Öldürmek’ H aruki Murakami; geçmiş ve bugün arasında salınan, efsane bir ressam ve onun gizemli resmi aracılığıyla tarihî göndermeler yaptığı yeni romanı “Kumandanı Öldürmek”te, kendisini ararken kitaba ismini veren tabloya gömülen anlatıcı etrafında bir hikâye kurguluyor. Gerçek ve gerçekdışının iç içe geçtiği romanda Murakami, ‘sonsuz bir hayatın’ tanıklığıyla buluşturuyor okuru. Ali Bulunmaz değerlendi. Sevgican Yağcı Aksel’in ilk öykü kitabı “Kapıya Not Bıraktım” okur karşısına çıktı. Özyaşamöykülerinden de parçalar taşıyan kitap, bugünden geçmişe, hatta 12 Eylül’e uzanan bir köprü aynı zamanda. Hüzün ve coşkunun bir arada bulunduğu öykülerde, yer yer yazarın muzipliğini görmek mümkün. Aksel’le Eren Aysan konuştu. Yazar, çevirmen, radyo programcısı ve eleştirmen Sevin Okyay, yaşamında iz bırakan dostlarını, çalışma arkadaşlarını ve aile üyelerini, samimi ve neşeli üslubuyla anlatıyor. Sibel Oral, Okyay’la söyleşti. Eric Hazan’ın, Jacques Rancière ile içinde yaşadığımız zamana ilişkin yaptığı söyleşinin kitaplaşmış hâli “Nasıl Bir Zamanda Yaşıyoruz?”, aşinalığımızın git gide arttığı ‘temsil krizi’ni tartışıyor ve bunu yaparken birçok güncel konuya değiniyor. Şirin Etik tanıtıyor kitabı. Cumhuriyet Kitabı devraldığımda 44 yaşındaydım şimdi 72. Dergi ise 29 yaşında ve şu anda 1500. sayısını tutuyorsunuz elinizde. Bu 1500 sayının öyküsünü kısaca anlattık size. Yazar arkadaşlarımız da dergi ile ilgili düşüncelerini iletti. Bol kitaplı günler... Düzeltme: Geçen sayımızda iki hata yapmışız; 28. sayfa alttaki resimde sağ taraftaki isim Güney Dal olacak ve 34. sayfada alttaki resimlerde Taner Akçam’ın adı da Alper Akçam olacak. Okur ve yazarlarımızdan özür dileriz. KItap İmtiyaz Sahibi: Cumhuriyet Vakfı adına: Alev Coşkun l Genel Yayın Yönetmeni: Aykut Küçükkaya lYayın Yönetmeni: Turhan Günay l Editörler: Ali Bulunmaz, Eray Ak l Görsel Yönetmen: Dilek Akıskalı l Sorumlu Müdür: Ozan Alper Yurtoğlu l Yayımlayan: Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık A.Ş. l İdare Merkezi: Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sok. No: 2, 34381 Şişli İstanbul, Tel: 0 (212) 343 72 74 (20 hat) Faks: 0 (212) 343 72 64 l Cumhuriyet Reklam: Reklam Direktörü: Deniz Tufan l Reklam Müdürü: Ayla Atamer l Tel: 0 (212) 343 72 74 l Baskı: DPC Baskı Tesisleri, Hoşdere Yolu, 34850 Esenyurt İSTANBUL. l Yerel süreli yayın l Cumhuriyet gazetesinin ücretsiz ekidir. l 315 Kasım 2018 turhangunay@cumhuriyet.com.tr cumkitap@cumhuriyet.com.tr twitter: www.twitter.com/CumKitap