02 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

SERPİL ÇELENK GÜVENÇ’TEN “KAPİTAL’İ TOPRAKTAN ÇIKARANLAR” ‘Kapital’in öyküsü Serpil Çelenk Güvenç “Kapital’i Topraktan Çıkaranlar” ile kitabın çevirmenlerinin harcadığı zorlu emeğe layık bir sabır ve özenle çok geniş bir malzemeyi tarayarak okura, kitabın dünya çapında okurlara ulaşma hikâyesini kıvrak ve meraklı bir serüven gibi sunuyor. erendiz atasü S erpil Çelenk Güvenç, günümüz sosyalist literatürüne katkısını sürdürüyor. Daha önce Türkiye İşçi Partisinin 19601970 arasındaki dış politika tutumunu araştıran ( Solun Merceğinden Dış Politika, TİP Deneyimi, Daktylos yayınları, 2009) ve Deniz Gezmiş ile arkadaşlarının idamının iç ve dış basındaki yankılarını (Darağacına Mektuplar, İmge Yayınevi, 2012) inceleyen yazar, bu kez dünyanın en ünlü kitaplarından birinin, Karl Marx’ın Kapital’inin doğuş, yayımlanma ve çeşitli dillere çevrilme serüvenini araştırıyor. Serpil Çelenk Güvenç, Kapital’in çevirmenlerinin harcadığı zorlu emeğe layık bir sabır ve özenle çok geniş bir malzemeyi tarayarak bize kitabın dünya çapında okurlara ulaşma hikâyesini kuru bir bilgi deposu şeklinde hiç değil kıvrak ve meraklı bir serüven gibi sunuyor. Kapital’in ve daha sonra çevirilerinin yayımlanması neden bu kadar zor? Doğru söyleyeni dokuz köyden kovarlar sözü doğrultusunda, Kapital, yaşanan hayatın temelindeki yalanı yüzlere vurduğu için çeşitli ülkelerin yerleşik düzenlerini fevkalade rahatsız edip bizim ülkemiz de aralarında olmak üzere âdeta lanetli bir kitap muamelesine uğruyor. Yalanı su yüzüne çıkartmaktan öte bir büyük kabahati daha var: Böyle gelmiş böyle gider düzeninin değişebilirliğini göstermek! “Kapitalizm” sözcüğünün özgürlükçü ülkelerde ve 20. yüzyılın ilk çeyreği gibi yakın bir tarihte bile neredeyse bizde Abdülhamit istibdatı sırasında “burun”, “yıldız” gibi masum sözcüklerin kaderinin benzerini yaşayıp sakıncalı sayılması ilginç değil mi? KAPİTAL’E ULAŞTIRAN YOLLAR Serpil Çelenk Güvenç’in kitabı yoğun bilgi içermekle birlikte meraklı bir serüven gibi zevkle okunuyor, dedim; yapıt bu özelliğini, öyle sanıyorum yazarının Marksist ideolojiye sadece akılla değil, yürekle de bağlı olmasına borçlu. Yazar kitabına yazdığı Önsöz’de bu sevginin çocukluğuna dayanan köklerinden esprili bir dille söz ediyor. Marx gerçekten onun manevi büyük babası! Ancak bu kitap sadece bir Kapital güzellemesi olmaktan çok uzak. Önsöz ve ekler dışında altı bölümden oluşan kitap; ilk bölümünde Kapital’in önenimi açıklar ve oluşumunu anlatır. Marx’ı, “Grundrisse” ve “Ekonomi Politiğin Eleştirisine Katkı” gibi daha erken çalışmalarından Kapital’e ulaştıran yolları izler. Diğer beş bölüm bu eserin sırasıyla Rusya, Fransa, ABD, İngiltere ve Türkiye’deki çeviri ve yayımlanma maceralarını irdeliyor. Serpil Çelenk Güvenç’in çalışmasının çok önemli bir özelliği de yazarın gerek Marx’a gerek çevirmenler ve yayıncılara ait, Türkçede ilk kez bu çalışmada yayımlanan mektuplara ulaşması. Bu mektuplar, mektupları kaleme alanların kişilik özeliklerine ve dönemin koşullarına dair çok ilginç bir artalan oluşturuyor ve bu bilimsel çalışmaya farklı bir boyut katıyor. Serpil Çelenk Güvenç’in yapıtında Kapital, işte bu tarihsel/toplumsal/psikolojik artalan üstünde yükselir. Kitaba bir Sunuş yazan değerli iktisatçımız Korkut Boratav’ın da vurguladığı ve Serpil Çelenk Güvenç’in de metinde sık sık belirttiği gibi Kapital’in dünya düşünce tarihindeki benzersiz yeri, daha doğrusu insan düşüncesindeki devrim niteliğindeki dönüşümü sağlayıcı özelliği, bu muazzam metnin dayandığı iki özgün kavramın ve çözümlemenin sonucudur; namı diğer “Tarihî maddecilik” ve “artı değer” kavramları ve bu kavramların ışığında girişilen tarihsel çözümleme. Güvenç’in ve Boratav’ın konuyla ilgili Engels alıntısından özetleyelim: Dünya tarihinde hep yöneten ve yönetilenler var olagelmiştir. Toplumlara yön verme yönetenlerin tekelindedir ancak hayatın temel unsurlarını üretenler yoksulluğa yargılı yönetilenlerdir. Medeniyet bu çelişkinin üstünde durur, yani sömürünün. Yönetilenlerin emeğinin büyük kısmının karşılığını egemen güçler namıdiğer yönetici sınıf ödememektedir. Mesele ödenmemiş emeğe yönetici sınıfın nasıl el koyduğunda düğümlenir. Köleci topum, feodal toplum ve kapitalist toplumda yönetici ya da egemen sınıf farklı yöntemlerle el koyar bu karşılığı ödenmemiş emeğe. İşte Kapital bu el koymanın kapitalist ekonomilerde nasıl işlediğinin ayrıntılı bir çözümlenmesidir ve bunu “artı değer” kavramı aracılığıyla yapar. BÜTÜN ÇİLENİN TEMELİ >>Eski Yunan felsefesindeki diya lektik kavramını 19. yüzyıl idealist 26 15 Kasım 2018 KItap
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle