Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
‘Bakma geriye...’ “Benim acım daha eski!..” demişti Celan sevgilisi Bachmann’a, genç kadın kendisine yakınınca “Neden sen de bir gün benim hâlimi sormuyorsun?” diye. Her engeli aşamıyor işte aşk, aşk bile. Belki de ille de aşk? Bizden öncekilerle de kuşatılmışken hayat. Bazense dehşetli bir yanlış anlaşılma, bir yanılgıdır birliktelikler. Ne Celan’la ne de ünlü romancı Max Frisch’le uzun sürer Bachmann’ın ilişkileri. Acı ve kederle biter. Sanki bu yüzden oldukça otobiyografik Bachmann’in eserleri? Yaşamı kendisini gerçekleştiren bir kehanet sanki. Henüz kırk yedi yaşındayken evinde geçirdiği bir kazada hayatını kaybeder, 1973’te. Birçok ödüle layık görülen şair şiirlerinin yanı sıra roman, öykü ve oyunlar da kaleme almıştır. Hayatı ve yaşadıklarıyla kadın hareketinde önemli bir yer tutmuş, özellikle savaşla acıları, onların tarihsel sorumluluğunu boyutlu ve teslim alıcı bir ustalıkla anlatabilmiştir. Ingeborg Bachmann INGEBORG BACHMANN/ ŞİİRLER/ ÇEVİREN: DANYAL NACARLI HER GÜN Savaş ilan edilmiyor artık sürdürülüyor sadece. O misli görülmemişse artık gerçek olmuş. Kahramanlar çatışmalara katılmıyor. İradesi, omurgası olmayan sürülüyor ateş hatlarına. Günün üniforması şimdi sabır, ödülüyse, o ucuz yıldızı kalbin üstünde duran umudun. Takarlar onu kesilmişse nihayet en son hamle bile susmuşsa aralıksız ateş, kalmamışsa ortada bir düşman ve kaplayınca her karış gökyüzünü gölgesi ebedi zırhın. Takarlar onu bayraktan firarlara dostluğa yüreklilik gösterebilene kepaze sırları verip itaatsizlik edene ne varsa dünyada bir emir diye. AĞIR YÜK Yüklemişler yazın ağır yükünü çoktan, limanda güneş gemisi hazır, ardın sıra dalarken çığlığıyla martı, yüklemişler yazın ağır yükünü çoktan Limanda güneş gemisi hazır, ve dudaklarında pruva heykelinin, beliriyor duvaksız gülüşü ölmüşlerin. Limanda güneş gemisi hazır. Ardın sıra dalarken çığlığıyla martı varıyor batıdan emir: “dal!” diye ama ışıkta boğuluyorsun göz göre göre ardın sıra dalarken çığlığıyla martı. MÜHLET VERİLMİŞ ZAMAN Zor günler dayandı kapıya. İptaline kadar mühlet verilmiş zaman beliriyor artık ufukta. Giy yavaş yavaş çarıklarını, kov gitsin köpekleri bataklık çiftliklerine geri. Soğudu işte rüzgârda balıkların bağırsakları. Sersefil yanıyor çırası acı baklanın. Bakışınsa seçiyor sislerin arasından: iptaline kadar mühlet verilmiş zaman beliriyor artık ufukta. Karşıda kuma batıyor sevgilin dalgalanan saçlarına dolaşıyor adam sözünü keserken durmadan susmasını da buyuruyor adam çok kırılgan ve ölümcül buluyor onu bir de vedalara meyilli ardından her sarılmanın. Bakma geriye. Giy çarıklarını. Geldikleri yere sal her köpeği Fırlat balıkları denize. Söndür acı baklayı. n 22 6 Nisan 2017 KItap